Sakarya’da 25. tahliye kararı : Kanunların suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez


Sakarya’da 25. tahliye kararı : Kanunların suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez

Türkiye’de ilk kez karşılıksız çekle ilgili hapis cezalarını kaldıran Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Mart ayında bu suçtan 25 kişi için tahliye kararı verdi

Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi olarak karşılıksız çekle ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemelerinden gelen dilekçeleri inceleyerek karşılıksız çek suçundan tutuklu bulunan kişiler hakkında tahliye kararı verdi
Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi mahkeme olarak Mart ayı içerisinde 25 kişi tahliye kararı verdi

….

kararın özetinde :

Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM’nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.

Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2008 tarih ve 2008/202 esas, 2008/323 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.

Sakarya Halk gazetesinin Çekte 25.tahliye! haberinden alıntıdır. Yazının tamamını okumak ve Sakarya Halk gazetesine destek vermek için linki tıklayınız.

http://www.sakaryahalk.com/detay.php?id=10049

Verdiği kararlar ile öncü olan hukukcularımıza ve konuyu gündeme taşıyan Sakarya Halk gazetesine teşekkür ederiz.

8 responses to “Sakarya’da 25. tahliye kararı : Kanunların suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez

  1. mahkemeler önünde herkes eşit haklara sahiptir. Sakarya da beraat, Mardin de hapis olamaz.

    —————————
    bir umudumuz sizdeydi sayın Kılıçdaroğlu.
    oysa son dönemde medyadaki demokrasi tartışmaları içinde hep sizi görmüştük,
    size bu tavrınızdan dolayı “gandi kemal” bile dedik
    umutlarımızı karartmayınız
    çek mağdurları ilginizi bekliyor

    insan haklarıyla insandır.

    insan hakları hemen şimdi

    Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ; küresel ve yerel çıkar odaklarının baskısı ile ezilen çek mağdurları yardım istiyor. Çek Mağdurları sizi bekliyor.

    Çek Mağdurları, Burhan İŞCAN ve Av. Rahmi OFLUOĞLU sizi ziyaret ettiklerinde konu ile ilgilenme sözü vermiştiniz.

    Sözünüzü tutmanızı bekliyoruz.

    —————————————-
    Sayın Adalet Komisyonu üyeleri,

    Çağdaş bir çek yasası gerekmektedir.

    Durumu bilgilerinize sunarız.

    Ahmet İyimaya Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Ankara
    Hakkı Köylü Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, Kastamonu
    Mehmet Emin Ekmen Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Batman
    İlknur İnceöz Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Aksaray
    Ahmet Aydın , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Adıyaman
    Zekeriya Aslan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Afyonkarahisar
    Yılmaz Tunç , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bartın
    Mehmet Tunçak , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bursa
    Mehmet Salih Erdoğan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Denizli
    Celal Erbay , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Düzce
    Veysi Kaynak , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kahramanmaraş
    Ali Öztürk , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
    İhsan Koca , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Malatya
    Mustafa Hamarat , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Ordu
    Yahya Akman , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Şanlıurfa
    Halil Ünlütepe , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Afyonkarahisar
    Turgut Dibek , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Kırklareli
    Ali Rıza Öztürk , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Mersin
    Rahmi Güner , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Ordu
    Ali İhsan Köktürk , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Zonguldak
    Hamit Geylani , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Hakkari
    Osman Ertuğrul , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Aksaray
    Metin Çobanoğlu , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kırşehir
    Rıdvan Yalçın , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Ordu

    ———————————————–
    Sayın Anayasa Komisyonu üyeleri, sizlerden çağdaş bir çek yasası için çalışmalarınıza devam etmenizi rica ediyoruz.,

    Burhan Kuzu Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
    Güldal Akşit Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
    Ayşe Nur Bahçekapılı Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
    Ayhan Sefer Üstün Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Sakarya
    Mehmet Daniş , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Çanakkale
    Mahmut Durdu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Gaziantep
    Hacı Hasan Sönmez , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Giresun
    Haydar Kemal Kurt , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Isparta
    Mevlüt Akgün , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Karaman
    Hasan Kara , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kilis
    Hüsnü Tuna , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
    İsmail Bilen , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Manisa
    Enver Yılmaz , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Ordu
    Suat Kılıç , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Samsun
    Mustafa Çetin , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Uşak
    Atila Emek , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Antalya
    Mehmet Ali Özpolat , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul
    Atilla Kart , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Konya
    Şahin Mengü , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Manisa
    İsa Gök , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Mersin
    Aysel Tuğluk , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Diyarbakır
    Süleyman Nevzat Korkmaz , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Isparta
    Faruk Bal , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Konya
    Behiç Çelik , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Mersin

    ————————————————

    Sayın İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri,

    çek yasası nedeniyle insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Çek yasasına katkılarınızı bekliyoruz.

    Mehmet Zafer Üskül Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Mersin
    Halide İncekara Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
    Mehmet Ekici Başkanvekili , Milliyetci Hareket Partisi, Yozgat
    Abdurrahman Kurt Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Diyarbakır
    Ayşe Jale Ağırbaş Katip DSP İstanbul
    Ahmet Koca , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Afyonkarahisar
    Kazim Ataoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bingöl
    Mehmet Ocakden , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bursa
    Murat Yıldırım , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Çorum
    Mithat Ekici , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Denizli
    Mustafa Ataş , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
    Erdal Kalkan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İzmir
    Fatih Arıkan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kahramanmaraş
    Ahmet Gökhan Sarıçam , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kırklareli
    Kerim Özkul , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
    Cemal Yılmaz Demir , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Samsun
    Ali Rıza Ertemür , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Denizli
    Çetin Soysal , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul
    Ahmet Ersin , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir
    Malik Ecder Özdemir , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Sivas
    Akın Birdal , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Diyarbakır
    Şenol Bal , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, İzmir
    Gürcan Dağdaş , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kars

    ————————————————-

    Sayın Sanayi ve Ticaret komisyonu üyeleri,

    Türk Ticaret hayatı çek yasası aksaması nedeniyle darbe almaktadır. Bir hukuk depremi yaşanmaktadır.

    Soner Aksoy Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Kütahya
    Hasan Angı Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
    Mahmut Mücahit Fındıklı Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Malatya
    Osman Coşkun Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Yozgat
    Ahmet Edip Uğur , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Balıkesir
    Kutbettin Arzu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Diyarbakır
    Metin Kaşıkoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Düzce
    İbrahim Halil Mazıcıoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Gaziantep
    İsmail Katmerci , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İzmir
    Eyüp Ayar , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kocaeli
    Bayram Ali Bayramoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Rize
    Hasan Ali Çelik , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Sakarya
    Afif Demirkıran , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Siirt
    Mustafa Cumur , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Trabzon
    Kayhan Türkmenoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Van
    Fazlı Erdoğan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Zonguldak
    Tacidar Seyhan , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Adana
    Hüsnü Çöllü , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Antalya
    Ergün Aydoğan , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Balıkesir
    Mehmet Ali Susam , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir
    Mehmet Şevki Kulkuloğlu , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Kayseri
    Mehmet Nezir Karabaş , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Bitlis
    Yılmaz Tankut , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Adana
    Cemaleddin Uslu , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Edirne
    Alim Işık , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kütahya

    ********

    Kemal KILIÇDAROĞLU, Sadullah ERGİN, Zafer ÇAĞLAYAN ve Ayşe ARMAN için açık mektup kampanyamıza destek veriniz. Çek yasası nedeniyle yaşanan insan hakları ihlallerinin durdurulmasını talep ediyoruz.

    ****

    Yaşasın tam bağımsız ve adil Türk Yargısı !
    Yaşasın tam bağımsız Türkiye !
    Yaşasın demokrasinin bekçisi, bağımsız Türkiye Büyük Millet Meclisi !

    insan haklarıyla insandır. İnsan hakları hemen şimdi !

    ***

    Bu bir “sivil direniş” dir. TC Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden doğan haklarımızın, örgütlü olarak kullanılmasından ibaretdir.
    Bu bir “yurttaş hareketi” dir. Benzerleri Türk tarihinde yaşanmıştır : Tramvaycılar grevi, İpek işcileri grevi, Paşabahçe grevi, Askeri mahkemelere direnen anneler, Bergama köylüleri direnişi

  2. varmı hiç tanıdın bir avukat emesemi bana bu konuda yardımcı olacak kardeş varsa

  3. sakaryadaki hakimi ve bu kararı veren adalat varlıklarını neden ankarada bir numarası olmuyor işte gercek adaleti dagıtan kişiler bunlar arkadaşlar

  4. arkadaşlar ben adalete güven birisiyim ama nasıl oluyorda bir mahkeme çekden hapis veriyor bir mahkeme beraat kararı veriyor yani kanunlarımız o kadar basit mi bu işi toplanırsın 1 hafta içinde çözersin herkesin kafasındaki soru isareti kaldırısın böylece herkesin adalete güveni artmazmı dünyanın hangi ülkesinde borcunu ödeyemeyip hapse giriliyor biz nasıl AB GİRECEĞİZ bu şekilde hiç bizi alırlarmı biz esnaf lık yaptıysak adam öldürmedik ki hapse atıyorlar.zamanında bu çek koçanlarını bize yalvararak bankalar verdi onların bizi azmettirmekden hiç mi suçu yok yani lütfen TBMM rica ediyorum çeklerdeki sorumluluğu bankalara vererek düzenleme yapın alaçaklıyıda vereçekliğide ayrıca vergi kaçakçılığınıda önleyerek devletede yardımcı olun biz suçlu değiliz.

    • vallahi kardeş gercekten doru soylüyorsun bu konuda sana tam katılıyorum ben sirkert yetkilisiydim imza yetkisinden dolayı su anda 50 gün yattım yeni tekrar 150 gün onaylanmış inanki evden cıkamıyorum nasıl bir adalet nasıl bir yasa anlamakta güclük cekiyorum sirket yetkilileri elini kolunu sallayarak geziyorlar iflas ettik yapacak birseyimiz yok diyorlar ben imzaladımdan dolayı devlet bana caza veriyor kurtulacak bir yolda bulamıyorum sunu söyleye bilirimki ümranıye ceza evi hep esnafla dolmuş durumda orası işler acısı 20 kişilik yerde 45 gişi yatıyor

      • murat bey, bu mağduriyet bitecek. biz anlata anlata herkesin bilmesini sağlayacağız.

        yeni bir çek yasası, adil ticaret kuralları gelecek.

        birlikte başaracağız.

        • Geçici 19.Madde ve Referandum
          18/10/2007 –

          Ahmet İYİMAYA
          Türk demokrasisi standardının temel göstergelerinden birisi, cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Bu seçimler ayrı ayrı değerlendirildiğinde ulaşılabilecek ana sonuçların başında -kuşkusuz- “düşük yoğunluklu demokrasi” gerçeğimiz gelir.

          Cumhurbaşkanlığı seçimi tarihimiz, “çeyrek demokrasi, tam-bürokrasi” tarihidir. O dönem, hukuk bozuculuğunun ve siyaset mühendisliğinin, giderek kriz ibresinin tavan yaptığı bir dönemdir. Siyaset kurumunun doğal misyonundan uzaklaştığı, refleksini kaybettiği ve hatta kimi dinamiklerinin periyodik krizi açıkça desteklediği zeminin adresi de tam burasıdır.

          Bütün bunlardan daha önemlisi, 11 inci Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, “Bir büyük reforma: Cumhurbaşkanını halkın seçmesi modeline” analık yapan bir süreçtir. Siyaset kurumu, hemen her seçimde değişik tonlarda uygulamaya konulan kriz mühendisliğinden ilk-kez kalıcı ve kurumsal çözüm üretebilmiş ve metni küçük, kendisi büyük reformu milletin tasvibine sunmuştur. Büyük millet, pazar günü tarihî bir fırsatla buluşacaktır.

          Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin parlamenter sistemle paradoks oluşturduğu tezi, mevcut modelin, ülkemize özgü koşullar içinde her seçimde bir rejim krizi potansiyeli taşıması karşısında savunulamaz. Cumhurbaşkanının yetkileri elbette ki parlamenter sistemle uyumlandırılacaktır.

          Yürürlükteki Anayasa’mızın emredici hükümlerine göre seçilmiş bir cumhurbaşkanının, yeni anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi ile “yeniden ve halk tarafından seçilmesi” zorunlu mudur?

          Sonucu başta ifade edelim: “Türkiye yeni bir cumhurbaşkanı seçimi ile karşı karşıya bulunmamaktadır. Ne yürürlükteki ne de yürürlüğe girecek anayasamız, bu tür-bir sorunla yüklü değildir. Tüm sorun, hukukun çarpıtılarak amaçlanan siyasal hedeflere tahsisinden ibarettir.”

          Geçici 19’uncu maddenin hukukî kimliği ve anlam içeriği bakımından şunlar söylenebilir:

          Geçici 19’uncu madde, boşluk doldurucu bir normdur. Bu madde, yeni benimsenen cumhurbaşkanını halkın seçmesi modeli konusunda mevcut düzenleme ve hukuk boşluğunu dolduran bir maddedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde adaylık, başvuru, başvurunun incelenmesi, noksanların tamamlattırılması, kesin aday listelerinin Meclis başkanınca ilânı, Yüksek Seçim Kurulu aşaması, seçimlerde uygulanacak içtüzük ve organik kanun çıkarılıncaya kadar bu maddeyle normatif temele oturtulmuştur.

          Anayasa referandumu, cumhurbaşkanınca hukuk-ötesi nedenlerle engellenmese ve genel seçimlerle birlikte tamamlansa idi, 11’inci cumhurbaşkanının seçimini yönetecek yatay hukuk yokluğu, bir sorunlar yumağını üretecekti. Anayasa koyucu, bu ihtiyacı karşılamak üzere geçici bir çözüm geliştirmiştir. Düzenleme, bu yönüyle rasyoneldir.

          Geçici 19’uncu madde, geriye etkili (makable şâmil) bir norm değildir. Maddede yer alan, “Onbirinci cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylaması, bu kanunun Resmi Gazete’de yayımını takip eden kırkıncı günden sonraki ilk pazar günü, ikinci tur oylaması ise ilk tur oylamayı takip eden ikinci pazar günü yapılır” biçimindeki birinci fıkra hükmü, ne intikal hukuku ne de hermenütik bakımından “geriye etkili” kural olarak nitelendirilemez. Gerçekten:

          11’nci cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan ve yukarıda kronolojik olarak ortaya konulan kriz, halkın seçimi modeli ile sürekli olarak aşılmak istenmiştir. 19/1 hükmünü, referandumun 22 Temmuz’da yapılacağı verisinden kopararak anlamlandırmak mümkün değildir. Normun doğuş süreci ile çözümü zorunlu sorun arasında uzun bir süre geçmemiş ve sıcaklık halen devam ediyor ise genetik yoruma ağırlık tanımak, yorum-bilimin temel kabulüdür. Hassold’a katılarak denilebilir ki; “yasanın ortaya çıkış tarihi, yasanın müdahale ettiği hukuksal durum, düzenleme tarihindeki koşullar, yasa koyucuyu böyle bir düzenlemeye yönelten siyasal, sosyal ihtiyaçlar” yorumda göz ardı edilemez. (Prof. Dr. Sancar, Mithat, Temel Hakların Yorumu, yayınlanmamış doktora tezi. s. 47, 52-53)

          Süreçle koparılamaz yorumlamada bütün sözcükler, kendilerini yerleştirdiğimiz çerçeve ve ilişkilere göre anlam taşırlar. Kanun dili, gerek sözlük dilinden gerekse hukuk dilinden bazen ayrılabilir. Yorumcu bu gibi hallerde kanun dilinin oluştuğu sürece bakmak ve anlamlandırmayı ona göre yapmak zorundadır. Somut olayda böyle bir durumla karşı karşıyayız.

          22’nci Dönem Meclis’in cumhurbaşkanını seçemediği, “halk tarafından seçim modeline ilişkin değişiklik teklifinin” genel seçimlerin yapılacağı 22 Temmuz 2007 tarihinde “halkoylamasının yapılacağı”, bunu gerçekleştirecek yasanın cumhurbaşkanınca Meclis’e geri gönderildiği için referandumun 22 Temmuz’da yapılamadığı, tartışmasız olgulardır. Bu sosyal ve fenemonik gerçekler gözetildiğinde “11’inci cumhurbaşkanı” ibaresinin “MECLİS TARAFINDAN SEÇİLEMEYEN CUMHURBAŞKANI OLDUĞU” açık ve kesindir. 19/1 hükmü “Meclis tarafından seçilememesi ihtimali üzerine kurulu bir kural olmakla”, seçilmiş 11’inci cumhurbaşkanını kapsaması, yorum ilkeleri bakımından imkansızdır. Hukuk normuna böyle bir anlamın yüklenebilmesi için “Meclis tarafından seçilmiş olsa dahi, cumhurbaşkanı seçimi yenilenir” gibi geçiş normunun varlığı gerekir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin belli bir sürekliliği ve istikrarı ifade etmesi, bu görevin kurumsal misyonunun gereğidir (Any. m. 104). Anayasa koyucunun, bu tür istikrarsızlık ve kriz tohumlarını ekmiş olduğu düşünülemez.

          10’uncu cumhurbaşkanına, görevi sona ermesine rağmen devam imkanını sağlayan yorumun buna elverişli olmayan 102’nci maddenin lafzına değil, gerekçesine dayandırıldığı, irâdi yorum prensibinin benimsendiği unutulmamalıdır. Bilim namusu, çifte standardı kaldırmaz.

          İntikal hukuku prensipleri, seçilmiş olan 11’inci cumhurbaşkanının yeniden seçilebilmesine mutlak şekilde engeldir.

          İntikal hukukunun paradigmalarından biri de, “tamamlanmış durumlara dokunulamazlık ilkesi”dir. Birel sonuçların korunmasını amaçlayan müktesep hak ilkesinden farklı olan bu prensip, hukuk devleti ve hukuk güvenliği kavramlarından geliştirilmiş bir temel ilkedir (Any. m. 2. Roubier, P. les Conflits de lois dans le temps. Paris. 1929. s. 1/1-6). Fransa’daki aynı tür Anayasa değişikliğinde ulaşılan rasyonel ve tartışmasız/gürültüsüz çözümün arkasında yatan ilke ve kültürün dayanağı budur.

          11’inci cumhurbaşkanı seçimi, anayasa değişikliği yürürlüğe girmeden önce, yürürlükteki Anayasa’ya göre (m. 102) yapılmış, işlem tamamlanmış ve itiraza uğramaksızın kesinleşmiştir. Artık seçim işlemi, hukukun, anayasanın ve hukuk devletinin korunması içindedir. Yürürlüğe girecek sonraki hukuk, kesinleşmiş sonucu ve kesinleşen durumu ortadan kaldıramaz.

          Şu cümleler, Yüksek Danıştay’ın bir içtihadı birleştirme kararından alınmıştır: “Kanunların geriye yürümezliği ilkesi, bir hukukî eylem ya da davranışın, bir hukukî ilişkinin vuku bulduğu ya da meydana geldiği dönemdeki kanunun hükümlerine tabi kalmakta devam edeceğini ifade eder. Sonradan çıkan kanun, kural olarak, yürürlüğünden önceki olaylara ve ilişkilere uygulanmaz…” (DİBK.3.7.1989 t, 5/3-E/K. Res. Gaz. 27.10.1989 t, 20325).

          Geçici 19’uncu madde, hükmünü yürürlük öncesinde tüketmiş bir normdur. Geçiş normları, çeşitli ölçütlere göre tasnif edilmektedir. “Uzun süreli/kısa süreli” geçiş normları, bu tasniflerden bir tanesidir. Bir defa uygulanmakla hükmünü tüketen geçiş normlarına sıklıkla rastlanabilmektedir. Ancak yürürlüğe girmeden önce hükmünü tüketen hukuk normuna bulunabilecek ender bir örnekle karşılaşmaktayız. Krizlerin bozucu asal karakterleri yanında, literatüre az da olsa bu tür bir emsal katkısı sağlayabildiklerine işaret edelim.

          11’inci cumhurbaşkanının, yürürlük öncesi seçilmiş olması, geçici 19’uncu maddeyi erkenden tüketmiş, normu konusuz kılmış ve kuralın uygulanma yeteneğini yok etmiştir.

          Halkoylamasına sunulmuş bir anayasa değişikliği paketini kısmen veya tamamen geri almak mümkün müdür?

          Teklif veya tasarı, genel kurulun nihai oylamasında karar yeter sayısına ulaşıldığının (kabul edildiğinin) oturumu yöneten başkanca kürsüden ilan edildiği anda kurala dönüşür (TBMM İçtüz. m.81-91). Teklif veya tasarı, niteliğine göre, ilan anında, “içtüzük, yasa, anayasa” adını alır. Cumhurbaşkanına yayımlanmak üzere giden, ne tekliftir, ne tasarıdır. Yasa yahut anayasadır (Any. m. 89) ya da karar-tasarruf’tur (Any. m. 92).

          Resmi Gazete yayım yahut halkoylamasına sunma, kuralın oluşum koşulu değildir. Resmi Gazete’de yayım, soyut norm denetiminin ve genellikle yürürlüğün bir koşuludur. Halkoylamasında ret ise oluşmuş kuralı yürürlük öncesi itfa eden bir mekanizmadır.

          Anayasa’mızın 7 ve 87’nci maddeleri, yasama organına, ürettiği kurallarda “değiştirici” tasarrufta bulunma yetkisini açıkça tanımaktadır. 87/1’deki “kanun” teriminin yürürlüğe girmemiş ve fakat genel kurulun oylaması anında teşekkül etmiş tüm kanunları da kapsadığı tartışmasızdır (Any. m. 89).

          Kurucu iktidar yetkisi, Anayasa’nın 148/2 hükmündeki sınırlara ve 175 hükmündeki usule ve 4’üncü maddedeki değiştirilemezlik yasağına uyulmak kaydı ile her türlü değişikliği ve tasarımı mümkün kılacak mutlak bir egemenliktir. Teklifin özü itibarıyla kurucu iktidar yetkisini sınırlayan normatif bir kayıt yoktur. Anayasa’nın 175’inci maddesinde öngörülen karar nisabının teşekkül ettiğinin başkanca genel kurulda ilanı anında, anayasa da oluşmuş sayılır. Kuralın o andan itibaren adı, anayasadır. Değişikliğin (teklifin) adı da anayasa değişikliğidir.

          Yürürlüğe giren normu kaldırabilen yasama organına, o normu yürürlüğe girmeden kaldırma yetkisini tanımayan mantığın akıl dünyasında yeri olsa da, hukuk evreninde mekânı yoktur.

          Yüksek Seçim Kurulu, -Anayasa Mahkemesi kararının aksine- halkoylamasını yöneten bir yargı kuruluşudur. Ancak süreci, yürürlükteki hukuka ve oluşturacağı ilke kararlarına göre yönetir. Yasa veya anayasa koyucu, süreç içinde yeni bir yönetim kuralını yürürlüğe koyabileceği gibi halkoylamasına sunulan metin üzerinde tasarrufta da bulunabilir. Somut olayda Anayasa paketinden bir veya birkaç maddenin çıkarılmış olması, pakette kalan maddelerin oylanmasını ve referandumu önlemez, etkilemez ve geçersiz kılmaz. Nihayet bu değişiklikler de Resmi Gazete’de yayımlanarak halkın bilgisine sunulmuş olmaktadır (Any. m. 175). Gümrükte oyların, metinden çıkarma tasarrufundan önce kullanıldığı tartışmasızdır. Bu konu, itiraz halinde Yüksek Seçim Kurulu’nca elbette ki değerlendirilir. Ancak buradaki yaptırım, seçimlerde geçersiz oylar için öngörülecek yaptırımla eşdeğerdedir. Sözü geçen oyların, kabul oylarını, salt-çoğunluğun altına çekecek bir aritmetik etki göstermesi halinde paket reddedilmiş sayılır. Aksi durumda halkoylaması sonucu değişmez. Bu, tamamen hukukî bir değerlendirmedir. Her bir oyun demokratik önemi, bu gibi düzenlemelerde dış-seçmen sürecinin gözetilmesini gerektirir. Ne var ki bu durumların, -Anayasa koyucunun bir kusuru olmaksızın-, halkoylamasının 22 Temmuz’da yapılamamasının doğurduğu sonuçlar olduğu unutulmamalıdır.

          Anayasanın ve organik kanunun yönettiği halkoylaması sürecinde Yüksek Seçim Kurulu’nu, Anayasa Mahkememizin ünlü 367 kararında yaşatıldığı bir kırılma noktasına götürme girişimleri açıkça gözlenmektedir. Anayasa değişikliği şeklinde ortaya çıkan ve Resmi Gazetede yayımlanan kurucu iktidar yetkisi ve halkoylaması, sürekli olarak hangi hukukî argümanla durdurulabilir veya iptal edilebilir?! Anayasa’yı (m. 11, 175) yok sayan bir hukuk olabilir mi? Yüksek Seçim Kurulu’nun olay somutunda geliştirilebileceği en ağır önlem, halkoylamasını ertelemek olabilecektir (Any. m. 79/IV, VI). Somut olayın niteliği, özellikle referandum konularının değiştirilmemiş olması, sonucu etkileme ve benzeri olguların, bu ağırlıkta bir tedbirin alınmasını önlediğini düşünmekteyiz.

          Halkı, sistemi ve demokrasiyi agresif yorumlarla daha fazla yormamalıyız.

          21 Ekim referandumu, milletin kendi iradesine ve egemenliğe bizzat sahip çıkması olayıdır. Aziz milletimiz büyük bir demokrasi sınavı ile karşı karşıyadır. Milletin kararı en doğru olanıdır.

          • Anayasa maddelerinin refarandum konusu olabilmesi-olması, iktidarın fikirlerinin tekrar onaylanması anlamı taşımaz mı ?

            bilemiyorum. düşünmek gerekiyor.

Yorum yaparak destek olabilirsiniz