Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER ‘den son dakika açıklaması. “”Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesinin suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. “


Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in imzasını taşıyan  bir açıklama Anadolu Ajansı ‘ndan alınarak çeşitli haber sitelerinde yayınlanıyor.  Yazının tümünü okumadan ,kesin yorum yapmak istemiyorum. Hasan  GERÇEKER’in açıklamalarını ve kendi yorumlarımı yazıyorum.

….,

”Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir. Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum Cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir”

….

”Zira, ileri tarihli çek uygulaması çekin işlerliği ve güvenirliğini ortadan kaldıran bir uygulamadır. Türkiye;de yanlış yerleşmiş bir teamüldür. Vadeli ödeme seçeneğini kabul eden kişilerin başvuracağı ödeme aracı çek olmamalı; bono ile bu amaç sağlanmalıdır. Çekin para gibi seri ve güvenli bir ödeme aracı haline getirilmesi, ancak buna her ne koşulda olursa olsun olanak sağlamak yerine kural olarak ileri düzenleme tarihli çekin düzenlenmesinin yasaklanması ve bu kanunun korumasından yararlanılamaması ile mümkündür. Piyasalarda en çok mağduriyete yol açan da ileri tarihli çeklere cevaz verilmesidir.”
….
”Oysa ’31 Aralık 2009 tarihinden sonra üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilen çeklerin bankaya ibrazı halinde bunların çek hukukundan kaynaklanan bir hak bahşetmeyeceği ve bu tür çeklerin düzenleme tarihinin gerçeği yansıtmadığının üzerine işaretleneceği, çek vasfını yitireceği; düzenlemesi getirilerek bunların tedavülünün önlenmesi sağlanmalıdır. Böylece ileri tarihli çekler kabul görmeyecek ve zamanla bu sorun ortadan kalkacaktır. İleri tarihli çek alanlarsa bu müeyyideyi bilerek zamanı gelmeden ibrazı yoluna gitmeyecek, düzenleme tarihine göre ibraz süresi içinde ibraz ederek yasanın getirdiği olanaklardan yararlanacaktır. Bu yaklaşım benimsenmezse, çek, gerçek anlamını yitiren ve çek garantilerini taşıyan bono vasıflı bir belgeye dönüşen, hukuki dolanma yollarının açık hale getirildiği kambiyo hukukunun mantık ve amacıyla da çelişen kendine özgü bir belge niteliğine bürünür. Durum bu olunca, hukuken düzenlenen gerçek anlamdaki çekle ilgili düzenlemelerin bir caydırıcılığı ve garantörlüğü kalmaz. Unutulmamalıdır ki yanlışı yanlışla düzeltmek hiçbir koşulda olanaklı değildir. Tasarı bu haliyle 31 Aralık 2009 tarihinden sonra ileri tarihli çeklerin tedavülde olmasına ve Çek Kanunu korumasından yararlanmasına olanak sağlayacaktır, ki bu kabul edilemez.”
….

Burada ne anlaşılmaktadır ? Ne anlamalıyız.  Öncelikle şunun bilincinde olalım.  Yargının en yüksek seviyesinden gelen bir açıklama ciddidir ve üzerine düşünmeliyiz.
Bu önemli açıklamanın satır aralarında, benim hissedebildiklerim

  • Çek Yasası hakkında olumlu görüş bildirilmesine rağmen Yargıtay’ın notları yasayı tamamen değiştirir. Bu değişikliklerin kolayca yapılabileceğini sanmıyorum.
  • Ticari ilişkiden kaynaklanan bir borca suç demek yanlıştır.
  • Kasıt unsuru ile oluşan borç, ayrı bir suçtur. Cezaları çek yasasında yer almamalıdır.
  • Çek nakitdir. Vadeli çeki getiren yeni yasa çek hükmüne aykırıdır.
  • Adli-idari para cezası ayrımına fazla girmeye gerek yok. İkisini aynı şekilde yorumlayabiliriz.  Önemli olan borcun tutarı ile orantılı bir hapis cezasına karşı çıkılmasıdır.
  • Çek tazminatı gibi bir sisteme geçilmelidir.
  • Cezanın ertelenmesi gibi TCK hükümlerinin karşılıksız çek suçları içinde sağlanması gerekmektedir.

Çok önemli bir açıklamadır. Yeni bir dönemin başlangıcına tanık olabiliriz.  Gereksiz umut ve sevinç yapmadan  hukuka uygun ,demokratik haklarınızı kullanınız.

Bu ortamda, doğru bilgiyi sağlayan ve mağdurların sesi olan özgür bloglar’ ımızı  destekleyiniz. Yorum bırakınız.

Önerdiğim yazılar

371 responses to “Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER ‘den son dakika açıklaması. “”Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesinin suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. “

  1. Merhaba!

    Eğer mali yardıma ihtiyacınız mı?

    Kredilerin her türlü için hemen başvurun ve acilen para almak!

    * 5000 $ dan $ 5,000000.00 değişen Randevular kredi miktarı
    * Faiz oranı% 3 olduğunu
    * Geri ödeme 1 ile 20 yıl arasında seçim yapın.
    * Aylık ve yıllık geri ödeme planı arasında seçim yapın.
    * Kural ve kredi esneklik koşulları.

    Bütün bu planlar ve daha fazlası, lütfen bize ulaşın.
    E-posta: Zopadepartment@gmail.com

    içtenlikle
    yönetim

  2. Geri bildirim: Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER, çek yasasına el attı ! « karşılıksız çek

  3. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK’yı yetki gaspıyla suçlayan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay ve Danıştay’ın kararı destekleyen açıklamalarını ‘bağımsız yargıya müdahale’ diye niteleyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e yanıt verdi. ”Asıl ‘ihsas-ı rey’i Adalet Bakanlığı yaptı” diyen Gerçeker, ”Önce yasaları okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar” şeklinde konuştu.

    Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, “Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı’nın kendisidir” dedi.

    Yargıtay Başkanı Gerçeker, makamına gelişinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in dün akşam yaptığı açıklamaya ilişkin soruları yanıtlarken, şunları söyledi:

    “Biz ihsas-ı rey’i kimseden öğrenecek değiliz. Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı’nın kendisidir. Sabaha karşı saat 05.00’te yaptığı açıklamayla ihsas-ı rey’de bulunmuştur. İhsas-ı rey o şekilde olur. Yasalar apaçık göstermiş. İhsas-ı reyle hiçbir ilişkisi yok. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun yetkisinde olan bir konuda verdiği kararın hukuka uygun olduğunu bildirdik. Bunun dışında bizim herhangi bir değerlendirmemiz yok. Yasaları açıp okusunlar, doğru dürüst okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar.”

    18.şubat.2010

  4. SAYIN SU-TAV;
    ÖNERİLERİM,

    1-DERNEK İLETİŞİM BİLGİLERİMİZİ ÇOĞALTALIM. SALT TELEFON YETMİYOR MAİL ADRESİ FALAN LAZIM.
    2-FAX NUMARASINI YAZMANIN SAKINCASI VAR MI?
    3-TOPLANTI DUYURUSUNU SIKLIKLA YAPALIM. ÖNÜMÜZDE BİR YARIN VAR.
    SAYGILAR SUNARIM

  5. teşekkürler..

    ********************************************************
    vegawin , Ayro Bilişim Hizmetleri Ayropos Espos Vega Exper , vega yetkili bayii , teknik destek, bilgisayar, exper

  6. Kıymetli kardeşlerim;
    Artık eyleme geçme zamanı geldi. Biliyorsunuz ben Eskişehirdeyim. 17.Haziran günü Ankara’da olacağım. Bütün ÇEK MAĞDURLARINI ve SORUNUN TÜM TOPLUMU İLGİLENDİRDİĞİNİ ALGILAMIŞ OLAN HERKEZİ o gün meclis önünde karanfiller ve güllerle bekliyorum. (sabah 9.30 da) Öğleden sonraki buluşma yerimiz yargıtay başkanlığıdır. aynı şekilde çiçeklerimizi orada da sunalım. O gün ellerinizde anaların, babaların, çocukların kır çiçekleri iliştirilmiş mektupları olsun. Sessiz eylemimizin sesleri olacak güzel semboller. TEK BAŞIMA DA OLSAM BU EYLEMİ YAPACAĞIM. Keyfiyet halkımıza arz edilir. BURHAN İŞCAN (0 537. 3704830)
    NOT: GÜL, ŞEKER, NECDET,ADMİN VE DİĞER ARKADAŞLAR kardeşler benimle temasa geçmenizi diliyorum. hoşica kalın.

  7. gördünüzmü dedik

    temmuzda tatil falan yok

    rahat olun arkadaşlar

    stres olmayın

    dualarımızı eksik etmeyelim.

  8. arkadaşlar merakla cevap bekliyorum NERDASİNİZ soruma kimse neden cevap vermiyor

    • ayhan bey;
      çok iyi bilmediğim bir konu.
      ancak arkaya imza atmışsanız ciro yerine geçer ve size verilmiş bir evrakı devretme anlamına gelir.

      sizinle ilgili sadece icra işlemi yapabilir benim bildiğim kadarıyla.
      çünkü çekte ön yüzde imzası olan hapis cezası alır.

  9. EZBERLERİ BOZMAK GEREK, BOZMADAN YOL ALINMAZ-EYLEM ZAMANI 2
    YARGITAY BAŞKANININ ÖNERİLERİNDEKİ MESAJ İYİ ALGILANABİLDİ Mİ?
    Allah Katı’nda ki derecelerin en kötüsü DAREKE dir. Münafıklar ; inanmadıkları halde, Allah’a ,hesap gününe, ahrete inandık diyenler, kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söyleyenler, iman karşılığında inkarı satın alanlar, Kur’an’ı ( veya kitabını) gerektiğince düşünüp algılayamayanlar, insanlara gösteriş yapanlar, ŞEKİLCİLİKLE aldatanlar, Allah’ı pek az hatırlayanlar, Allah’a ve onun emirlerine rağbet etmeyenler, dünya hayatının zevklerine rağbet edenler, salih amelleri olmayanlar bunlar dareke dedir. Cehennemin de en kötü yeri bunlarındır.
    Allah insanı kendisine halife olacak şekilde donatarak yaratmıştır. Bu anlamda vekil(halife) yaradanı tam manası ile tanımak zorundadır. Zira tanışıklığı oranında vekil olabilir. Allah halifesini bütün mahlukattan üstün tutmuştur. Vekil MÜTEKEBBİR de olmalıdır. Kibirden, gösterişten uzak tam manasıyla mütevazı ve alçak gönüllü olmalıdır. B u kişilerin alınlarındaki nur tek işaretleridir. Sabırlı, halim, ve latiftirler. ŞEKİLCİLİK , münafıklığın en bariz işaretidir. Dünya hayatına rağbetinde. İnsan kendini Allah’a isbat etmelidir.yaratan ve imtihan eden odur. Kullara ispat etmeye kalkmak ard niyet taşır. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istemiştir. Onlar için hem dünyada, hem ahrette rezillikler, büyük azap vardır. Ve Allah bunların namazlarını da kabul etmez.
    AKP Hükümetinin iktidara ilk gelişinden itibaren, ilkel bir LAİKLİK anlayışı ön plana çıkmıştır. Şekilciliğin sembolü olan türban tartışılmıştır. Laikliğin ihlali gerekçesiyle parti kapatma davası açılmıştı. Ve o zamandan süre gelen husumetlik, intikam duygusuyla yapılanlar, kin gütmeler. Ben bu husumetliğin 1974 Kıbrıs Harekatı’ndan sonra Türkiye’ye konulan ambargolarla başladığını düşünüyorum. ERGENEKON ve DENİZ FENERİ davaları da ispat unsurlarımdır. Tıpkı 70 li yıllarda kardeş kavgalarının, 80 li yıllarda bankerzedelerin, İhlas zedelerin yaptığı gibi, dini ve milli duyguların yok edildiği, başta demokrasimiz olmak üzere değerlerimizin zarar gördüğü hareketler. Ambargolardan kurtulabilmek sözde gayesi ile başlatılan tezgahın ürünleridir bu. Çünkü o tezgahla; faizcilik, bankerlik ve tefecilik sistemi ve bu sistemi besleyecek lüks hayat ihtiyaçları yurdumuza sokuldu. Bu tezgahı hazırlayanlar şimdi imtiyazlı hapislik cezası aldılar. Ülkemizdeki laiklik anlayışındaki ilkellik; laikliğin din düşmanlığı olarak tanıtılmasındandır ve laikliği savunanlarında aynı ilkellikte din düşmanı olarak davranmasındandır.
    Ve 80 li yıllarda siyasal suçlu olarak hapishanelere girmiş, çoğu genç insanlarımız. Sömürü düzenine bilinçsizce yandaşlık edenlerle, karşı çıkanlar. Askeri ve sivil ceza evlerini dolduran yüz binler. Ve umursamadan hayatlarını yaşayan sorumsuz siyasiler. Ben bu insanların ve yakınlarının; ne zaman ve nasıl toplumla ve devletle barışacağı sorusunu hep sorguladım. Devlete ve topluma kinleri varmıydı? Bitermiydi?Bitti mi? Gibi. Demokrasimize ve demokrasi anlayışımıza baktıkca da karamsar oldum. Çözümü darbelerde, askerde, baskıcı rejimlerde arayanları gördükce kahroldum hep. Zira çareyi bilmemek, görmemek değildir bu davranışlar. Çözümü aramamak kutuplaşmalar yaratmak içindir. Bana görede ülkemizin en büyük sorunu kutuplaşmalardır. Demokrasiyi iyi algılamak, ‘ÇOĞULCU KATILIMCI DEMOKRATİK SİSTEME GEÇMEK’ TİR ASIL ÇÖZÜM. Çağdaş ve ileri demokrasiyi uygulamaktır. YARI DOĞRUDAN HÜKÜMET ŞEKİLLERİ gibi uygulamayla E-DEVLET olmak gibi.
    Demokrasiyi algılamayan ve yaşamında yansıtmayan ne sağcı olur nede solcu. 1-Dinde zorlama yoktur. 2-Allah kitabında, kitap için bu büyük bir nasihattir der. Yani yaratan bile kurallarının uygulanmasını keyfiyete bırakmıştır. Uyan uyar uymayan ahrette ceza çeker. Ama zorlama yok. Şimdi siyasilerimize bir bakın ne kadar demokratlar ve ne kadar RANTİYECİ ler. Toplum meselelerine ne kadar sahipler. Yada toplumsal değerlerin sömürüsüyle ne kadar servete sahip oldular. Kayıp trilyon davaları nedendir. ŞEKİLCİLİK MASKESİ ile yapılan RÜŞVET, YOLSUZLUK, ADAM KAYIRMALAR. ŞEKİLCİLİĞİN ASIL AMACI DA BUDUR RANTİYECİLİK.
    İNSANIN EN BÜYÜK DÜŞMANI YİNE KENDİSİDİR. Zira insanın kendi kendini aldatarak kendine verdiği zararı hiçbir düşmanı aynı derecede yapamaz. Şekilcilik insanın kendine yaptığı en büyük düşmanlıktır. Vicdan ALLAH’ ın kuluna verdiği bir silahtır. Öz eleştiri yapamayanlar, bu silahı kendilerine çevirir ve VİCDAN AZABI gibi bir ceza ile karşılaşırlar. Bu azaba düşmeyenlere insan bile denilmez.
    YARGITAY BAŞKANININ ADALET KOMÜSYONUNA ÖNERİLERİ BENCE BİR MESAJDIR. TOPLUMA YÖNELİKTİR. ‘ Çek suçlusu yoktur. Asıl suçlu; yanlış bir teamülün devamı için zemin hazırlayanlardır’ denmektedir. “Yapacağınız yasaya dikkat edin bu teamülün sürmesine meydan vermeyin” diyen bir başkan. Sonuçta da;”bakın biz uyardık ama yine bunlar böyle yaptı” diyecek bir başkan. YANLIŞI YANLIŞLA DÜZELTMEYİN dediği halde, kendi de aynı hatayı yapan başkan. Emsal bir kararla bu yanlış uygulamanın biteceğini bildiği halde bundan imtina eden zihniyetin başkanı. Amaç nedir sizce? Sayın Av. Rahmi Ofluoğlu kendi sitesinde “HÜKÜMETİN ÇIKMAZI” başlıklı yazısında belirtmiş cevabı. Bende tespitimi 2 ay önce yaptım “ çek mağduru iktidarla yüksek yargı arasında yaşanan sürtüşmenin de mağduru olmasın” dedim. Bu sürtüşme değilmidir? Devlet baba imajı, adalete inanç,hukuka ve hukukçuya saygı yıkılmadı mı? İnsanlarımız niçin AB HAKİMLERİNDEN medet umar oldular. Toplumsal yıkım, çek mağdurları kimin umurunda diğer siyasiler ve sivil toplum örgütlerinin sıfatları nedir? Müdahilmi? Seyirci mi? Hakem mi? Yoksa oyunun bir parçası mı? Hükümete sözünüz geçmiyor olabilir. Yargıtay da damı hiç değeriniz yok?
    Anlayacağınız siyasetin çivisi çıktı. VE BU MESELE SADECE ÇEK MAĞDURLARININ MESELESİ DE DEĞİL. Başbakan ve bazı yandaşları ortada suç var mağdurluk yok diyebilir. Aksini Yargıtay başkanı ve bazı ağır ceza mahkemeleri söyledi. Birde, bakın; 10 lira borcunuz var ödeyemiyorsunuz, 10 lira ceza ekleniyor, faizdi masrafları derken 25 lira oluyor. Bunu öde ödemezsen gir hapse. Sayın Hakkı Köylü çıkacak ve diyecek ki;”her şeylerini satıp ödesinler”. Bilmediklerin sandığım hususlar var.
    1-“Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz sizin için, eğer bilirseniz daha hayırlıdır.”(Kur’an- Bakara S. 280. Ayet.)
    2-Mevcut 3167 Sayılı Yasaya göre borcu faiz ve masraflarıyla dahi ödeseniz,yine cezanız af olmuyor.
    3-AFFETMEK BÜYÜKLÜĞÜN ŞANINDANDIR. Ancak bizim suçumuz yok ki af olalım. Ancak sizden böyle bir büyüklük, devlet adamlığına yaraşır bir hareket bekledik esirgediniz. Mensubu olduğunuz hükümet mensupları BİLGİ EDİNME YASASI hilafına davranıp, dilekçelerimize cevap vermedi. Ve bizler sizin samimiyetinizin de, şekilciliğinizin de derecesini biliyoruz. Yukarda belirttiğim hususların idraki içinde olunsaydı eğer GLOBAL KRİZ TEĞET GEÇERDİ. Ve yine biliyoruz ki; sayın Yargıtay Başkanı’nın ve diğer Yargıtay Savcılarımızın emsal karar çıkartmamasında ki maksat; kanun yapıcının aczini ve cahilliğini ortada sergilemektir.
    ŞAPKA DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ
    Siyasi yapımız 40 seneye yakın bir süreç içinde toplum yararına üretken olamamış ve iflas etmiştir. Toplumsal meselelere günü geçirmek adına yaklaşılmaktadır. Sorunların çözümü meclis dışında başka platformlarda aranmaktadır. Kutuplaşmalar ve bölünmeler oluşmaktadır. Kurtuluş ve çözüm gayet basittir. Demokrasiyi tam algılamak, seçmeni edilgenlikten kurtarıp ETKEN SEÇMEN yapmaktır. Kanun önerici veya veto edici hale sokmaktır. Siyasete dinamizm kazandırmaktır. Demokrasiyi istiyorsak onun bekçisi de olmalıyız. Hakiki anlamda demokratik olarak hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmalıyız. Şekilciliğe itibar etmemeliyiz. Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz. Temiz toplum, temiz siyasetçi beklentisinde eylemlerimiz olmalı. Kutuplaşmadan hep birlikte.
    ÇEK MAĞDURLARI SUÇLU DEĞİLDİR. MAĞDURDUR. Suçlu mağdur eden kanun yapıcıdır. Kanun uygulayıcı mağdur etmiştir(suça ortaktır.) AF İSTEMİYORUZ. DEMOKRATİK HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ VE BUNLARLA BİRLİKTE TEMİZ TOPLUM TEMİZ SİYASETCİ İSTİYORUZ.
    EZBERLERİ BOZALIM.BOZMADAN YOL ALINMAZ. EYLEM ZAMANI. VERDİĞİMİZ OYLARIN HESABINI SORMA ZAMANI.
    BURHAN İŞCAN

  10. İŞTE BENİM HİKAYEM;
    23 yıldır ticaretle uğraşıyorum. 90 körfez krizi, 94 kara çarşamba, 99 kitapcık fırlatma krizi, 2002, derken, 2008 büyük kriz. bu kadar krizi hangi sistem kaldırır, benim sistemimde kaldıramadı, bende sonunda iflasın tadına baktım. Herşeyim gitti, 3,5 yıldır direniyorum, kaçamadım mücadele ettim, iş yaptığım birkaç insan bizi dinlemedi, heryolu denedi, hem para ödemeye devam ettim, hem çekten yargılanmaya devam. Hem EVİME hem işyerime haciz, iş yaptığım araçları bağlattılar, hiç kıpırdayamaz hale geldim. Sonunda çekten ceza verdirmeyi başardılar. İŞTE MUTLU SON. Devletimiz şefkatli kollarını açtı, ‘GEL BENİM CEFAKAR ESNAFIM”dedi, beni esnaf kampına çağırıyor, bu ara parayı bana öde seni kampa almam diyor. Senin aileni, çocuklarını kimse takmıyor, onlar borcunu ödeyememiş suçlu babanın suçlu aile fertleri, dökün benzini yakın bunları. Ama artık dayanamıyorum. Ben sizden, 3167 sayılı çek kanunu yüzünden, gerçekten işini yapamaz hale gelmiş, onuru kırılmış, esnaf ve tüccarlar adına sesimizi duyurmanızı rica ediyor ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.Şimdiden teşekkür ediyor saygılar sunuyorum. KOMİSYON ÜYELERİNE
    • Aslında bu yasanın varlığı bile yanlış.
    ”Çek; karşılığı bankanın garantisi altındadır ve görüldüğünde ödenir.” TEMİNATI özgürlük değil, banka ve müşterisi arasındaki sözleşme şartları olmalıdır. Aynen kredi kartlarında olduğu gibi. Tek fark teminat oluşturulmasıdır. Şartları yerine getiren müşterisine kupon çek yaprakları müşteri limiti dahilinde banka tarafından basılır ve müşterisine teslim edilir. Çek şayet vadeli yazılacaksa, hamil, ya gününü bekler, yada ilgili bankaya veya başka bankalarda olabilir, (hatta daha da iyi olur rekabet oluşur)gider, günün koşullarında uygulanacak faiz/gün hesabına göre erken ödeme kesintisini yaparak parasını alır. Hem banka kazanır, hem hiççç böyle yasalar yapmaya gerek kalmaz. Yargıyı meşgul etmezsin, vatandaşınıda cezaevine koymazsın, kısaca kimse mağdur olmaz. Tefecide kalmaz ortalıkta. Üçaşağı beş yukarı bankalar birbirine yakın faiz oranları uygulayacağı için çek tefeciye gitmektende kurtulur. Gerçekten kıymetli evrak haline gelir.
    Şu anki sisteme bir örnek vereyim,
    • A bankası kendi çek yaprağını vadeli kesen müşterisinin çekini, bu çeki alan hamil de yine kendi müşterisi, çeki alan hamile bu vadeli çeki teminat kabul edip kredi kullandırır. Vadesi geldiğinde çek sahibinin hesabında para olma garantisi yok, ama yinede alıyor. Neden? Çünki sorumluluğu 470 TL YAZAN DÜŞÜNSÜN. Varmı böyle birşey, ödeyemezse, bakın ödeyemezse diyorum, ticari kariyerini bitiririm, elindekini avcundakini alırım, bugüne kadar yaptığın bütün birikimini yok pahasına haraç mezat sattırırım, oda yetmezse seni içeri attırırm. VAY BE! ne yasa yapmış kanun koyucular. Odalarımızın yöneticileri, sayın vekiller, hadi biz cahiliz, sizlerin bizden farklı olması gerekmez mi? sizlerin bu konuyu çözmeniz gerekmez mi? yazık değilmi bu kadar insanı, basit çözümleri olan sorunlar yüzünden ceza evlerinde ağır şartlara mahkum ettirmeye.. Ya aileler?
    • Bunu birde garantili çeklere uyarlayalım; yukarıda bahsettiğim gibi hangi banka ile çalışırsan çalış, çek kıymetli bir evrak. Kim, daha az erken ödeme kesintisi yaparsa, esnaf tüccar, çeki elinde bulunduran herkimse istediği bankada paraya çevirebilir. Kayıt dışı, tefecilik, terörün finansmanı gibi problemleride ortadan kaldırırsınız. Çünki çek hesabı olan müşteri, bakanın, aynı zamanda devletin ve ticareti düzenleyen tüm birimleri tarafından kontrol altında olacaktır. Hakeza alanda, tabi bu tacir çekleri için düşünülmelidir. Şahıs çekleride benzer bir yöntemle çözülebilir diye düşünüyorum.
    SAYGILAR

  11. herkese selem dayanışma ve direngenliğimiz gerçekten çok güzel ….devam….öncü yoldaş ADMIN ve diger dostlar bir soru sormak istiyorum.Sorum şu bir toptancıdan 5000 tl-lik ürün alan bir arkadaşımın çekinin arka kısmını banada imzalattılar yani ciro etmişmişim arkadaşım çekin yarısını 2500tl-lik kısmını ödedi gerisini ödeyemedi çeki elinde bulunduran şahıs beni aradı ikimizede haciz ve hapis cezası için işlem başlatacağını söyledi bana gerçekten haciz ve ceza davası açabilirmi lütfen cevap hemde acil

    • SAYIN AYHAN,ikinize de haciz işlemi uygulanır,ancak çek keşidecisi adına ceza davası açılır ve sonunda hapis cezası çıkar.

  12. HE ADALET KOMUSYONUNDAKİ VİKİL DENEN ŞAHISLAR YARGITAY BAŞKANI CEKTEN HAPİS OLMAZ DİYOR KOMUSYON BAŞKANI AKP Lİ VEKİL AHMET İYİMAYA SEN NASIL BİR HUKUK ADMISIN KENDİ DEDİGİN 31 12 2008 DE CIKARDIGINIZ YASASYLA BUNDAN ÖNCEKİLER MAHALESEF DÜŞMÜŞTÜR DEDİN SEN ONURLU BİR İNSANSANIZ LAFINIZIN ARKASINDA DURUN 11 06 2009 DAKİ TOPLANTIYA BU YÜZDENMİKADILMADINIZ HAKKI KÖYLÜ DENEN ŞAHIS BŞK EDİYOR KENDİSİ AVK KIZI İCRA AVK BİRDE DAMATLARIDA İCRA AVK BUNLAR BANKACILARIN SERMAYE BABALARIN TEFECİLERİN UŞAGI OLMUŞLAR İYİMAYA VEKİLİNDE MAYASI BOZULMUŞ 650 BİN CEK MUDURU VARKEN SEZLER 1500 KİŞİ YARARLANACAK DİYORSUNUZ MİLLETE ALAY EDER GİBİ SİZİNDE SONUNUZ GELECEK TARİH SİZİ COK GÜZEL YAZ EDECEK SEREFSİZ PKK RI 6 SENEDİR EVE DÖNÜŞ YASASI DİYE CIKARDINIZ POLİSİMİ ASKERİMİ ŞEHİT EDEN PEZOYA AF VERGİSİNİ ÖDEYEN İNSANLARI HAPSE NEDENSE BU TMMB İNSAN HAKLARI KOM VATAN HAİNLERE GELİNCE DEVREYE GİRİYOR BİZİ PKK NIN BAŞI SEREFSİZ APOYLA AF EDERSİNİZ SİZLER BU ÜLKEYİ BOŞ ZANNETMEYİN SİZDEN BÜYÜK ALLAHIN HÜKMÜ GECER NE ZAMAN BENDEN DAVACI OLURSANIZ BEKLİYORUM SİZ O MERTLİGİ BİLİ GÖSTEREMESSİNİZ UNUTMAYIN ZATEN KACAGIM BİR TAŞLA 2 KUŞ VURURSUNUZ LAZOGLİ 61 BEKLİYORUM SAYIN VEKİLLER

  13. herkese selam..burada yazı yazan herkesi sürekli izliyorum.yazılarını takip ediyorum.ben de çek mağduruyum..benim çeklerim başka kiş tarafından sahte imza ile kullanılmış.bu nedenle ben üç yıldan bu yana belli aralıklarla cezaevine girip çıkıyorum.pardon diyorlar beni bırakıyorlar..sahte imzayı atan kişi de sahtekarlıktan ağır ceza da yargılanmaya başladı.benim diyeceğim şu ….hapis yatırmakla bu çek suçlarının önlenemeyeceği .. vadeli çek kullanımınınortadan kalkmasından sonra yavaş yavaş düzelmeye başlar.adam kesiyor uzun vadeli çeki ondan sonra piyasada cirit atmaya başlıyor.bankalarında çek konusunda ağır sorumluluk almasından yanayım.yeni tasarıda bazı maddeler yeniden düzenlenmiş gibi ama yeterli değil yinede.herşey bankaların yeniden düzenlenmesi.herkes yargıtay diyor onu diyor bunu diyor . ama bankaya birşey demiyor.bu ülkede bankalara neden bu kadar taviz veriliyor anlamıyorum ben.herşeyi bir yana bırakında çekler konusunda bankalara ağır yaptırımlar uygulayın bakalım . ondan sonra banka her önüne gelene öyle çek verecekmi.adam 1000 tl yatırıyor bankaya .banka ondan sonra veriyor adama hemen çek karnesini .adam da pırasa yaprağını doğrar gibi doğruyor.. hayırlıişler kardeş …vade olayı ortadan kalkarsa bu çek olayları öylesine düzelir diyorum ben .yeni düzenlemeler iyi yapılmış gibi görünüyor.inşallah bundan sonra çekten kimse hapis yatmaz .yatan bilir onun acısını…ticaretini iyi yapmayana çek vermeyeceksin bu iş ancak öylesine düzelir .ama böyle bankacılar olursa hiç bir şey olmaz bu memlekette .yeni yaptırımlara göre de yeni kurbanlar veririz .çek mağdurlarına geçmiş olsun….hepsine ALLAH gayret versin de borcumuzu ödeyebilelim. hapis yatmakla hiç bir şey çözülmez çünkü……… herkese saygılar……..

  14. biz af itemiyoruz çekte hapis cezalarının kalkmasını istiyoruz insanlara özgürlük haklarının verilmesini istiyoruz ortacağdan kalan bu yasanın bir an önce değiştirilip madur olan ailelerin göz yaşlarının dinmesini istiyoruz yeter artık bu insanlara bu zülüm bu işkence niye

  15. CEK AFFINI BİRAN ÖNCE CARILMALI

  16. TİCARET TAPAN ESNAFIN 10 DA 9 RİKSLE İŞYAPIYO 3 TANE 10.000.TL CEKİ YAZILSA ALSANA 10 YIL HAPİS ADAM ÖLDÜRSE OKADAR HAPİS YATMAZ

  17. BANKADAN 1,000,TL,KREDİ ALIRKEN 2,KEFİL İSTİYOLAR……… SERMAYESİ 1,000.TL OLAN ESNAFA KEFİLSİS İPOTEKSİZ LİMİTSİZ CEK VERİLİYO……CEK AFFI BİRAN ÖNCE CIKMALI ÖDEME YAPAMADI DİYE YAŞAM ÖZGÜRLÜGÜ ELİNDEN ALINMAMALI HANİİ AHİLİK BUNUN NERESİNDE

  18. HÜKÜMET CEK AFFINI BİR AN ÖNCE CIKARTMALI

  19. sn admin eşim 6 aydır hapiste iflas ettik ve bu zamana kadar yüklü miktarda çekimizi ödedik ancak en büyük rakamlı çek 168.000 tl ödeyemedik ve eşim hapiste eve mahkeme günü için kağıt geldi ama eşim mahkemeye gitmedi sonrada evden alıp götürdüler 1090 gün hapis cezası aldı sizce AİHK başvurma hakkımız varmı süreç nasıl işliyor mail adresime cevap verirseniz sevinirim memurum ve maaşımı borç ödemek için çektiğim krediye yatırıyorum 2 tane çocukla çok zor

  20. bu sabah büyük bir heyecanla uyandım.belki dedim.belki ama olmadı korktular sözlerinin arkasında durmayan başkanlarla yönetiliyoruz .kimseden korkmayın sadece allahtan korkun nasıl can vereceksiniz ey miietvekilleri bu kadar insanın hayatıyla oynuyorsunuz ne olur birkerede bizleri mutlu edin kızım babasının özgürlüğünün kısıtlı olduğunu bilmiyor yaklaşık 100 gündür.başka bir işte çalışıyor dedik.ama psikoloji sıfır çünkü 12 yaşına kadar babasından hiç ayrılmadı.bu durum çok acı veriyor ve ben dayanamıyorum.suçu neydi eşimin evlenip yuva kurmakmı,çoçuk yapmakmı,ailesine bakabilmek için kendisini hapse atmakmı,çok iyi niyetli olmakmı neydi size soruyorum.zaten yaşayamıyorduk,şimdi hiç yaşamıyoruz.kızımla beraber hayatımıza son vermeme az kaldı inanın yaşanılcak bir hayat yok göremiyorum ot gibi bile yaşayamıyoruz.Eşim tek başına olsaydı karnını doyuracak para bulurdu,oysa bize bakabilmek bakabilmek için kendini mahvetti bu ekonomi yüzünden.bizde sanki bal börekmi yedik hep idare bizi devletin yönetimi vergileri mahvetti.yni suçlu bir kişi değil bizde suçluyuz bizide eşimin yanına koysunlar beraber çekelim bu cezayı hiç olmazsa özlem olmazdı.ne olur duyun sesimizi bikerede bizileri mutlu edin .çocuklarımız babasız kalmasın babalar günümüz bizim dünyaya yeniden gelme günümüz olsun.yaşama şansı verin

    • sevgili “ölüm” kardeşim;
      lütfen kötü düşünceleri kafanızdan atın.

      sıkıntılı günler yaşıyoruz ama mücadelemiz yükselerek devam ediyor…
      güzel günler yakındadır.. inanın..

      ben de oğlumu uzun zamandır doyasıya kucaklayamadım. büyürken yanında olamadım.
      ama yılmak yok!..

      “ölüm” bizim gibi güzel insanlara yakışmaz. bu güzel toprakların güzel insanlarıyız biz..

      hatırlayın bizler küçücük birer çocukken o güzel insanlar, annelerimiz, babalarımız kimbilir ne sıkıntılar çektiler. ama bir gün bile ölümden bahsetmediler, bize hissettirmediler…

      inanın kazanacağız. çünkü haklıyız.

      ve lütfen rumuzunuzu değiştirin, “hayat” yapın.
      hayat bize sunulmuş en güzel armağan. onu en güzel şekilde yaşayacağız..

      şimdi çocuğunuza sıkıca sarılın, güzel bir öpücük kondurun yanağına.

    • Ölüm ,kelimesi bile üzücü.Dünyamız her geçen gün değişiyor.Gelişme kaydediyor.Ülkemizde bu değişime ayak uydurmak zorunda.
      Yargıtay başkanımız Hasan GERÇEKER bizim yaşadıklarımızın farkında.BİZE DESTEK ÇIKIYOR. Fazla geçmeden sıkıntılarımız bitecek.Bunu çabuklaştırmak elimizde.Siz çek yasasının mağdur ettikleri insanlar ,mücadele edip ,destek verip sevdiklerinize yardım edin
      İyi son daha çabuk gelecek.

      Dernekten bize ulaşabilirsiniz.
      Tesiad.biz

  21. SELAMLAR mektup eyleminizi destekliyorum

  22. YA NORMAL ZAMANDA SIZ BILIRSINIZ UĞRAŞIMINIZ İÇİN PEK MERSİ DERDIM AMA BU ORTAMDA YORUMSUZ

    • eylemlerin dozunu adım adım arttıracağız. Sizin katılımınızı özellikle istiyorum.

      Gerçi bugün bir kuru elmayım,
      ama değerim ağacımdan çok.
      Gerçi sarhoşum, yıkılmışım ama
      doğru lâf etmedeyim,
      erkekçe konuşmadayım

  23. ne olur allahım eşim babalar gününde gelsin eğer bu af çıkmazsa intihar edeceğim artık yolun sonuna geldim bittim perişan durumdayım ölüncede uzun bir mektup bırakacağım siteye tv yeverirsiniz belki size bir yardımım dokunur

  24. Cezaevleri tıklım tıklım!
    Türkiye’deki 384 cezaevinde 104 bin 872’si erkek, 3 bin 998’si kadın ve 2 bin 839’u çocuk olmak üzere toplam 111 bin 709 hükümlü ve tutuklu bulunuyor

    ANKARA – Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgiye göre, Türkiye’de, 346 kapalı ceza infaz kurumu, 28 müstakil açık ceza infaz kurumu, 3 çocuk eğitim evi, 3 kadın kapalı, 1 kadın açık, 3 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 384 ceza infaz kurumu hizmet veriyor.

    Ceza infaz kurumları, 31 Mayıs 2009 itibarıyla 51 bin 6’sı hükümlü ve 60 bin 703’ü tutuklu olmak üzere toplam 111 bin 709 hükümlü ve tutuklu ile son 40 yılın en kalabalık dönemini yaşıyor.

    104 bin 872’si erkek, 3 bin 998’si kadın ve 2 bin 839’u da çocuk olan tutuklu ve hükümlülerin 100 bin 825’i adli suçlardan ve 10 bin 884’ü ise terör suçundan cezevinde bulunuyor.

    bu rakamlara karşılıksız çeklerden dolayı aranan 649.000 kişiyide eklersek devletin bir sürü yeni cezaevleri yapmasi lazim…

  25. Kıymetli kardeşlerim;
    Ezber Bozmadan Yol Alamayız
    EVET EZBERİ BOZALIM.
    bsa33
    Haziran 11, 2009, 1:51 pm üzerinde
    Haklısınız Burhan Bey;
    Zaten bizlerin sorununu yargıtay çözecek bence de, ama bu arada çıkacak yeni yasanın hukuka ve çağdaş normlara uygun olması için mücadele veriyoruz…(DEMİŞ KARDEŞİM)
    ”Zira, ileri tarihli çek uygulaması çekin işlerliği ve güvenirliğini ortadan kaldıran bir uygulamadır. Türkiye;de yanlış yerleşmiş bir teamüldür. Vadeli ödeme seçeneğini kabul eden kişilerin başvuracağı ödeme aracı çek olmamalı; bono ile bu amaç sağlanmalıdır. Çekin para gibi seri ve güvenli bir ödeme aracı haline getirilmesi, ancak buna her ne koşulda olursa olsun olanak sağlamak yerine kural olarak ileri düzenleme tarihli çekin düzenlenmesinin yasaklanması ve bu kanunun korumasından yararlanılamaması ile mümkündür. Piyasalarda en çok mağduriyete yol açan da ileri tarihli çeklere cevaz verilmesidir.”( DEMİŞ YARGITAY BAŞKANI)

    1- ÇEK BİR TUZAKTIR. ÖNCE BUNU KABUL EDELİM. NE ÇEK OLGUSUNU YAŞATALIM, NEDE BU OLGUYU VİZYONDA TUTACAK YASALAR YAPILMASINA MÜSAADE EDELİM.(2 AY ÖNCE DEMİŞTİM)
    İleri tarihli çek alanlarsa bu müeyyideyi bilerek zamanı gelmeden ibrazı yoluna gitmeyecek, düzenleme tarihine göre ibraz süresi içinde ibraz ederek yasanın getirdiği olanaklardan yararlanacaktır. Bu yaklaşım benimsenmezse, çek, gerçek anlamını yitiren ve çek garantilerini taşıyan bono vasıflı bir belgeye dönüşen, hukuki dolanma yollarının açık hale getirildiği kambiyo hukukunun mantık ve amacıyla da çelişen kendine özgü bir belge niteliğine bürünür. Durum bu olunca, hukuken düzenlenen gerçek anlamdaki çekle ilgili düzenlemelerin bir caydırıcılığı ve garantörlüğü kalmaz.(Yargıtay Başkanı)
    TEMİNAT HUSUSU ÇEKİ (BU GÜNKÜ ANLAMINDA ) BONO DAN AYIRIR.
    ÇEK VADELİ OLARAK BUNDAN SONRA KULLANDIRILMAMALI.. ÇEK BİR ÖDEME ARACIDIR. BİR BONO GİBİ KREDİ ARACI DEĞİLDİR. KREDİ ARACI OLARAK KULLANDIRILMASININ GARANTİSİ HAPİSLİK DEĞİLDİR. ÖDENMEMESİNİN DE YAPTIRIMLARI HAPİSLİĞİ DEĞİL, BAŞKA YAPTIRIMLARI GEREKTİRİR. EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA GİBİ.
    İŞTE BU HUSUS ÇEKİ TUZAK OLMAKTAN ÇIKARIR. KABUL EDİLMEYEN HUSUS TA ÇEK GİBİ BİR TUZAĞIN ORTADAN KALKMASIDIR. ZİRA BU ÇIKAR ÇEVRELERİNİN İŞİNE GELMEZ.
    2-ÇEKİN VİZYONDA KALMASININ HAKİKATEN FAYDASI VARMI?
    ”Zira, ileri tarihli çek uygulaması çekin işlerliği ve güvenirliğini ortadan kaldıran bir uygulamadır.
    OLASILIĞI İHTİMAL DAHİLİNDE OLAN BİR ALACAĞIN KARŞILIĞINDA ÇEK VEREREK BORÇLANMAK.
    . Türkiye;de yanlış yerleşmiş bir teamüldür. İHTİMALAİN BOŞA ÇIKMASINA KARŞIN VERİLMİŞ TEMİNAT= HAPİSLİK
    Vadeli ödeme seçeneğini kabul eden kişilerin başvuracağı ödeme aracı çek olmamalı;
    ÇEKİN BU TÜRLÜ UYGULANMASININ SONUCUNDA ZİNCİRLEME KAZALAR OLUŞMUŞTUR. ZİRA ÇEK ALAN 3. KİŞİLER HATTA 4. VE 5. KİŞİLER BİLE MAĞDUR OLMUŞTUR.
    YANİ GÜVENCESİ HAPİSLİKDE OLSA ÇEK GÜVENİR DEĞİLDİR. KREDİNİN TEMİNATI GERÇEK TEMİNAT OLMADIKÇA, HER TÜRLÜ TEMİNATIN SONU HÜSRANDIR.
    3-ÇEK MAĞDURU SUÇLUMUDUR?
    Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir.
    4-NİÇİN AF BEKLİYORUZ?
    Sn. Avukat A.Rahmi Ofluoğlu yazmış
    KANUNSUZ CEZA OLAMAZ ANAYASA MADDE 38
    KANUNSUZ CEZAYA KARŞI ÇEK MAĞDURLARININ DEMOKRATİK DİRENME HAKLARI DOĞMUŞTUR.
    3167 SAYILI KANUN YÜRÜRLÜKTE DEĞİLDİR. HAPİSTE OLANLAR KANUNSUZ OLARAK TUTULMAKTADIR. YARGIÇLARI DA YARGIÇLAR YARGILAR. BÖYLESİ CİDDİ BİR KONUYA KARŞI BÖYLESİ BİR CİDDİYETSİZLİK ANLAŞILIR GİBİ DEĞİLDİR. ORTADA BİR İDDİA VAR, BU İDDİA SOKAKTAKİ ADAMA AİT DEĞİL,AKADEMİSYENLERE, HUKUÇULARA VE MAHKEMELERE AİT BİR İDDİA. YÜKSEK YARGI BU İDDİALARA CEVAP VERMELİ, İNSANLAR NEDEN ÖZGÜRLÜKLERİNDEN YOKSUN BIRAKILIYORLAR?
    BUNUN SORUMLULUĞU AĞIRDIR, BUNUN ALTINDAN KALKAMAZSINIZ EFENDİLER !
    5-ÖYLEYSE NE BEKLENİYOR?
    A-BÖYLE BİR ÇEK OLGUSU İSTEMİYORSAK, YASASINA NE GEREK VAR? ÇIKMASI İSTENİLEN YASA KİMLERİ MEMNUN EDECEK?
    B-NİÇİN 165 GÜNDÜR İNFAZLAR DURDURULMUYOR? NİÇİN VAR OLMAYAN KANUNLARIN CEZAİ HÜKÜMLERİ DEVAM ETTİRİLİYOR?
    C-SÖZ KONUSU ALACAKLILARIN ALACAĞINI GARANTİSİ YANİ BORCUN ÖDENMESİ İSE: Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum Cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir”(YARGITAY BAŞKANI) NİYE GEREĞİ YAPILMAMAKTADIR?
    6-etkili dedi ki…
    NE YÜRÜRLÜKTEKİ ÇEK YASASINDA NE DE ÇIKARTILMAYA ÇALIŞILAN HAKKI KÖYLÜ YASASINDAKİ (HKY) CEZALAR ANAYASAYA UYGUN DEĞİLDİR.

    ÇÜNKÜ; Yasa koyucunun ceza saptamadaki yetkisinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur. … Cezaların, suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak, adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir.” “Suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını, o suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır. Bu orantısallık bağının bulunması, hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir. Yasa koyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır.” Yine kural olarak, suçun ve ortaya çıkan toplumsal ve şahsi zararın ağırlığına, failin kişiliğine ve fiilin özelliklerine göre cezanın şahsileştirilmesi olanağının hâkime verilmesi de ölçülülük ilkesinin gereğidir. Yasa koyucunun bu kuralları açıkça ihlal eder nitelikte yasa koyması Anayasa’ya aykırı olacaktır. NİYE HEM UYGULANAN HEMDE ÇIKMASI İSTENİLEN HKY YASASINDA SUÇLA/CEZA ARASINDA HİÇ BİR MANTIKSAL ORANLAMA YOKTUR ? NİYE YOKTUR?

    ÇÜNKÜ; ORTADA SUÇ YOKTUR, VE CEZALAR ZORLAMA İLE YASANIN İÇİNDE TUTULMAKTADIR.

    7-Aslında hükümetin başından beri oynamak istediği bir oyun var o da şu; topu yargıya atmak. Yargı yanlış yaparsa bunun açıklaması kolay hükümet için ,şöyle:- Ne yapalım yargı yaptı. Zaten hükümetin yüksek yargıyı yıpratma politikası yok mu? Hükümet yargıyı kontrol altına almak istiyor.
    Hükümet uyum yasasını çıkarmayarak 3167 yi geçersiz bıraktı. Bence beklentisi Yargıtay’ın 3167 artık yürürlükte değildir gerekçesi ile karar vererek esas mahkemelerine yol göstermesi ve eski davaların böylece ortadan kalkması idi. Böylece büyük patronların şimşeklerini üzerine çekmeden, suçu yargıya atarak hem sosyal olarak büyük bir problemi geçici olarak çözecekti, hem de hukukla olan açmazını aşacaktı.
    ŞİMDİ HÜKÜMET NE YAPSIN? SAKAL BIYIK HİKAYESİ…(AV. RAHMİ OFLUOĞLU)
    İdari para yaptırımı olumlu, ancak bu af konusunu anlamış değilim. Arkadaşlar af diye bir şey olamaz. Yani bu konu evrak mücerretliği, şimdi bu ne demek?
    ilişkin kuralları ortadan kaldırıldı, olan yürüklükteki yasanın konunun cezai işlem kısmında düzenlemenin yapılmaması sebebi ile yasanın yok hükmünde sayılması gereğidir ki bu cezanın ortadan kalkması ile bu suçtan hükümlülerin zaten beraatıdır, yine birileri bunu anlamak işine gelmiyor , yani bu gün ben bir mekan bulayım ,sahte nikah düzenleyeyim, boşanma kararı alan çifte ,hakim neder ? yani sen hakime efendim beni boşa desen, hakim seni boşar mı? Bu mahkemeyi bağlamaz der değilmi? Yasa önünde yapılamamış bir iş bu işin yasası yok, sizin aranızda yaptığınız bir şey , yok hükmünde bir kuraldır bu, başka bir davadır, başka bir mahkemenin konusudur bu konu değil mi?…
    Kısacası şu anki yürüklükte olmayan bir davanın affı olmaz , ee şimdi ben bundan anlamıyorum diyen gelsin beri ?yok anlıyorum diyen gelsiiin beri ?hayır !o zaman ortaya bir şey söyle , kanunen koy , oda yok ? ORTADA LAF VAR MUHTEVİYATI YOK! tek kurtuluş garantili çek hukuku kardeşim ,bu yasa yürürlüğe girerse herkese hayırlı günler , yok girmese kardeşim cezaevlerinde hukuksuz koyduğunuz insanlar (AİHM) ‘de, sizden hesap soracak, alacaklılar parasını alamayacak çeki vurulmayı bekleyen 100.000 ler ızdırap çekecek işte buda uzunlafın özeti…
    Diğer formül Yargıtay’ın formülü ,Eğer idari yaptırım ,Adli yaptırımın önüne geçerse ne mutlu? Yok geçmezde milletin vekili davasında diretip bu işin altından nasıl kalkacak hala anlamış değilim…devlet, devletliğini yapmalı, peki devlet ,devlet olmuş da ne olmuş ?Ona bakmak gerekiyor :Birilerine göre fermanı devlet baba vermiş, dolayısı ile yapacak bir şey yok !aslı manasında konuyu lanse edenlere de şunu belirtmek isterim , fermanı devlet baba vermiş ; ama devlet baba Ahmet’in mehmetin,burhanın; çolununun ,çocuğunun rızkını da vermiş mi ?sadece devlet tek taraflımı ferman mı verir yasalar bilimsel olur insan haklarına uyumlu olur totaliter yasa yasa olamaz yasa yapan millete vekillik eden ve vekillik sıfatını ve onayını vekalet ile bu milletten alan , vekil , millete doğru olanı verememiş ise sadece tek taraflı pencereden bakan bir hukukta manzaranın bir yüzünü gören milletin; vekili hangi doğru sonucu elde edececektir? (AV. BURAK ERİM) (MİNNETTARIM)
    Şartlar ne kadar zor olursa olsun, bu ezberin bozulması gerekiyor. En azından bu ölçüde teslimiyet içinde olmamak gerekiyor. Olağanüstü dönemler, olağanüstü çıkışlar radikal duruşlar gerektirir.
    Eylem saati geldi. Mektubun ucunu yakıyoruz …
    Bu duyarsızlığa dur diyeceğiz. Bize yakışanı yapacağız direneceğiz. Onurumuzla direneceğiz.
    Vekil dur düşün hele, asilin burada diyeceğiz.
    Ses getireceğiz, gemileri yakmadan önce mektuplarımızı yakacağız.
    Eylem zamanıdır.
    Zalimlere inat, zulüme direneceğiz (AV. RAHMİ OFLUOĞLU BLOGDAN) (HAYRAN IM VE MİNNETTARIM SİZE )
    BURHAN İŞCAN (0537 3704830)

  26. Diğer bloğun reklamını yapmak gibi lütfen algılamayın ama diğer mağdur arkadaşlardan biri şöyle yazmış biraz içinize su serpsin…

    “0707

    MERHABA ARKADAŞLAR

    BİRAZ ÖNCE DENİZLİ’DEN BİR ARKADAŞ ARADI GÖZUN AYDIN ÇEK YASASI TAMAM KURTULDUNUZ 3 – 4 GUNE KADAR YASA ÇIKACAK DEDİ. BUNUN ÜZERİNE CEP TELEFONUNDAN SAYIN ADEM SÖZÜER’İ ARADIM ASİSTANI GÖKÇE HANIM ÇIKTI. PAZARTESİ GUNU SAYIN ADEM SÖZÜER’İN ALT KOMİSYONA GIRDİĞİNİ AMA SONUCUNU BİLMEDİĞİNİ SÖYLEDİ. YARIN ARAMAMI İSTEDİ. BENDE ANTALYA ‘DA AVUKATA SORDURTTUM ODA TELEFONU AÇAR AÇMAZ GÖZÜNÜZ AYDIN BU İŞ BİTTİ DEMİŞ. DENİZLİ’DEN ARAYAN ARKADAŞ GECE SAAT 1’DE MECLİSTEN GEÇTİ DEDİ.

    DAHA ÖNCEDE YAZMIŞTIM AKP KONYA MİLLETVEKİLİ SAYIN ALİ ÖZTÜRK ALT KOMISYONA HOCALARIN GİRECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİ.SAYIN ADEM SÖZÜER’İN BULUNDUĞU ALT KOMİSYONDAN BİZİM İÇİN KÖTÜ BİRŞEY ÇIKACAĞINI SANMIYORUM.

    AYRICA SAYIN ALİ ÖZTÜRK ARAYINCADA YASANIN AKSI ÇIKARSA SAKARYA DA SERBEST BIRAKILANLAR TEKRAR TUTUKLANACAKMI DİYE SORDUM. ONLAR TEKRAR TUTUKLANAMAYACAKLARINA GÖRE EŞİTLİĞİN BOZULMAMASI İÇİN ;BİZİM İÇİN DE ÖZGÜR GUNLER YAKIN DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

    SAKARYA’DAKİ AVUKAT LEVENT BEY’İ DE ARADIM TOPLANTIDA OLDUĞUNU YARIN ARAMAMI İSTEDİ.

    BİLGİLERİNİZE”

    • 🙂 reklam serbest.

      Çek yasası ile birlikte bir mini af yapılacaktır. Bunu üç ay önce söyledim.

      Benim amacım af değildir. Cezaların düşmesini istiyorum. Bunun nasıl olacağını yargıtay söyledi.

      Adem SÖZÜER hocamın olduğu bir toplantıdan sonra böyle bir taslağın çıkacağına inanamıyorum.

      gereksiz sevince yolaçan haberler, mağdurların umudunu kırmaktadır.

      daha önceki haberleri hatırlayınız. Yargıtay iki ay önce içtihat yayınlamıştı 😦

      kararlılığımızı sürdürmek zorundayız.

  27. Arkadaşlar
    Ben cek magdurlari sitesinden Cuneyt.
    Komisyondaki tasarı bu haliyle aleyhimize çıkacağa benziyor, bu konuda ne yapabiliriz, tüm vekillerin özel gsm noları mevcut, ama bu cendereden kurtulmak için acil bir eylem planı yapmak zorundayız mail adresim: cekyasasi@gmail.com
    ne yapabiliriz, fikirlere ihtiyacımız var
    Saygılar

  28. yapmayın beyler sizleri destekledik oy verdik peşinize koştuk..iyi şeyler yapmanız için..her çıkan kanunu daha çağdaş hukuk normlarında yapmanız gerekirken bakıyoruz kanunlar daha ağırlaştırılmış daha karanlık zor günleri vatandaşınıza uygun görüyorsunuz,, etmeyin yaşanan ekonomik şartları hepimizin içinde olduğumuz bu zor günlerde biraz olsun vatandaşı bi dinleyin ona göre kanun çıkarın.3167 sayılı kanun çek kanunu na muhalefet suçu bu suçun anayasaya göre aykırılık teşkil ettiyi alanan belli sonucu sözleşmeye dayanan suçlar suç deyildir.zülümdür….

      • “Öyle ise kafirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver.” Furkan Suresi 52. Ayet

      • Sayın Admin
        binlerce sms attık, telefonla aradık adamları bankacı korkusu sarmış, banka dedinmi masa altlarına girecekler nerdeyse, ne yapabiliriz, bu taslak boylece geçecek gibi görünüyor

        • merhaba Cüneyt,

          “emekli albay hilmi ertunç olaya el koydu” diyerek hicvetmiştim. İktidar cezacı doktrini savunmaktadır. Bankacılar lobiside olabilir, siyasi görüşde olabilir.

          parti grup kararlarını’n savunulma yeri adalet komisyonu değildir.

          Bu ortamda, çağdaş bir yasanın çıkması zordur. Zoru başarmak için ses çıkartıyoruz.

          yeni yasa ile birlikte, bir mini af çıkartılacaktır. Bu af ile tutarsızlıklara itiraz engellenecektir.

          Biz af değil, cezaların düşmesini istiyoruz.

          Özel telefonundan aranan vekil daha hırslanmaktadır.

          O insanların yüreklerindeki kalkanı indirmemiz gerekiyor.

          Gelin yerine ulaşması garantilenmiş bir mesaj gönderelim. Mektup yazalım ,mektubun ucunu yakalım.

  29. efendim,anayasa ya göre sözleşmeden doğan sonuç suç sayılmaz,avrupa uyum yasaları,ekonomik finansal kıriz bunların hiç birini görmemezlikten gelemezsiniz asrın hukuksuzluğudur 3167 sayılı kanun, çek kanunu na muhalefet suçu diye bir suç avrupanın hiç bir ülkesinde hapis kararı gerektirmiyor.kaldıki şu ara sosyo ekonomik şartlar vahim.niçin hükümetler mali disiplin uyguluyor,niçin kriz önlem paketleri alıyor.evine aş ekmek götüremeyen esnaf ve tuccarları birde hapislerde süründürmek mi hak. lütfen yapacaksanız doğru işler yapın vatandaş zorda……..

  30. bizim blogdada tam bunlar konuşuluyor
    birlikte tek ortak yönde yürümeliyiz

    • merhaba etkili,

      madem özgürlüğü savunuyoruz, niye yorumlarımı yayınlamıyorsunuz demeyeceğim 🙂

      Burada niye konuşmuyorsunuz demeyeceğim.

      arkadaşlarım, ben naif bir eylem ile tepki göstermeyi tasarlıyorum.

      Eylem saati geldi. Mektubun ucunu yakıyoruz …

      aldığım hukuk eğitimine dayanarak, yıllardır çek yasasına muhalefet yapıyorum.

      lobi kararlarını uygulasalar dahi, tepkilerimizde ölçülü olmak zorundayız.

      insanları özel telefonlarından arayarak mesaj iletmek tepki oluşturmaktadır.

      orada-burada yayınlanan e-posta listelerine mesaj göndermenin bir anlamı yoktur.

      bunlar benim görüşümdür. biraz hukuk, birazda internet bilirim.

      mektup göndermem, aksiyon istiyorum diyorsanız. Ankara ziyareti planımız var. Onu birlikte yapalım.

      insanlar cezaevinde boşuna yatıyor. Ses çıkartalım, yanlışa dur diyelim …

  31. mutlaka biliyorsunuzdur,Ruhat Mengi’nin proğramı Star TV.de

  32. Admin selam
    çok güzel fikirler sergiliyorsun,ayrıca çabaların için çok teşekkürler
    Pazar günleri 12.30 dan 15.30 a kadar RUHAT MENGİ’nin HER AÇIDAN adlı proğramı oluyor,
    önümüzdeki pazar için sn.R.ofluoğlunu bu proğrama çıkarmak imkanı varmıdır,çok çok etkili olur,teşekkürler

  33. Sayın Admin ; şayet adli ceza idari para cesasına cevrilse bile ödeyecek durumum kalmadı bu durumda yine sonuç hapis mi olacak

  34. arkadaşlar hepinize iyi akşamlar çek kanunu medya gündeminden düşürmemek lazım tv ve gaste haber merkezlerine yasanın yanlış olduğunu cezaların daha ağırlaştığını hapis cezasının kaldırılmadığını onbinlerce esnafın ceza evlerine gireceğini ailelerin madur olacağını detaylı bir şekilde yazıp fax ve e-mail gönderelim

    • iyi akşamlar.

      ortalıkta e-posta adresleri dolaşıyor. ben bu adreslere göndermenin anlamsız olduğuna inanıyorum.

      işim bu.

      kendisine gönderilen böyle e-postalardan kurtulmak için insanlar benden hizmet alıyor 🙂

      telefon etmek çok önemlidir. Bizler sıcak kanlı insanlarız. Kültürümüzde var. Telefon açın ve konuşun.

      Sonrasını e-posta ile sürdürürüz. Ben hukuki tarafını anlatırım. sizler mağduriyetinizi anlatırsınız.

      gündemi kontrol etmek önemlidir.

      Bu blog, arama motorlarını kontrol ediyor şu anda. Blogun ziyaret sayısının yüksek kalması çok önemlidir.

      Blogu ziyaret ediniz, yorum bırakınız.
      Gazetelere telefon ediniz. özel e-posta adreslerini isteyiniz.
      Bölge vekillerinizi arayınız.

      Bunun dışında eylem fikirlerimiz var. Demokratik, hukuka uygun ve ses getirecek eylemler yapacağız.

      umarım başarılı oluruz.

  35. bence boyle bir eylem gerekli biz de yurt disinda mahsur kaldik ulkeye giremiyoruz cep te bes kurus kalmadi, perisan herkes
    hersey talan oldu burdan telefonla katilabiliriz

  36. admın adrese teslım yasaya hayır dıyoruz ses cıkarıyoruz dıyorsunuz nasıl olacak o iş

  37. Murat kardeş,
    geçmiş olsun.
    sakin olman lazım öncelikle…
    anladığım kadarıyla birilerine hatır çeki vermişsin kendi şahsi çekini.
    ama ahtır çeki de olsa muhatap sensin.
    karşı taraf isterse icra takibini sana yapar.
    ceza davası açarlarsa çek tutarı kadar adli para cezası alırsın. bunu ödemezsen günlüğü 100 tl den hapse çevrilir.
    ne kadar çek yazdın toplamda?

  38. murat kardeş sorununu ayrıntılı yaz yardımcı olmaya calışayım

    • CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU ile CHP MYK üyesi Ali KILIÇ’ın, 18 Eylül 2008 Tarihinde Yaptıkları “Almanya’daki Deniz Feneri Davası ve Temizeller” Konulu Basın Toplantısı Metni
      Perşembe, 18 Eylül 2008 16:52
      Değerli Basın Mensupları,

      Almanya tarihinin en büyük dolandırıcılık davası, (Deniz Feneri e.V. davası) dün sonuçlandı… Sanıklar cezalarını aldılar ve suçlulukları kesinleşti… Suçlular, ayrıca cezalarını kabul ederek bir üst mahkemeye itiraz etmeyeceklerini avukatları aracılığı ile mahkemeye bildirdiler… Yani bir anlamda Almanya’da adalet tecelli etti… Şimdi sıra Türkiye’de…

      Değerli Basın Mensupları,

      İnsanların en kutsal duygularının sömürülerek, onların alın teriyle biriktirdikleri paralara göz dikenlerin hamileri, elebaşıları Türkiye’de… Bu bağlantılar Alman yargısında tüm ayrıntılarıyla ortaya konmuştur… Gerek Davanın yargıcı Dr. Müller, gerek davada bilirkişilik yapan Polis Müdürü Alexander Böhm, ve gerekse Alman savcılar, asıl faillerin Türkiye’de olduklarını açıklamışlardır. Yargıç Dr. Müller, suçluların tek başına hareket etmediklerini, talimatları Türkiye’deki yöneticilerden aldıklarını açıklamıştır. Bu bağlamda Sayın Yargıç, Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, Zahid Akman ve İsmail Karahan adını kararın gerekçesine koymuştur. Bu kişilerin tamamı Türkiye’dedir ve bu kişilerin AKP ile olan yakınlıkları Almanya’da fotoğraf ve film olarak da Duruşma salonunda gösterilmiş ve ifade edilmiştir…

      Değerli Basın Mensupları,

      Deniz Feneri önce bir televizyon programı olarak başlamıştır. Para akışının yani yardımların artması üzerine aynı adla bir dernek kurulmuş ve toplanan paralar amaç dışı kullanılmaya başlanmıştır. Gerek Türkiye’deki, gerek Almanya’daki derneğin kurucularının hemen hemen tümü Kanal 7 çalışanıdır… Yani bir anlamda Başbakan’ın sıhri akrabası Sayın Zekeriya Karaman’ın ücretli elemanlarıdır… İlişkilerin bu bağlamda ele alınması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bunun içindir ki, Zekeriya Karaman bilinçli olarak imzadan kaçınmıştır…

      Zekeriya Karaman’ın soygun olayının baş aktörü olarak ortaya konmasının temel gerekçesi de budur? Zekeriya Karaman, Türkiye’de yapılacak soruşturmanın kilit ismi olarak ortaya çıkacaktır. Bu nedenle savcılıklarca yapılacak soruşturmanın teknik yönünün ağırlık taşıyacağı açıktır. Tıpkı Almanya’da olduğu gibi, mali polis, Maliye, İçişleri Bakanlığı denetim elemanları ile Bankalar Yeminli Murakıplarının teknik katkılarına da gereksinme vardır.

      Değerli Basın Mensupları,

      Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, suçluların Almanya’da aldıkları cezalar dolayısıyla üzüntülerini bildirmişse de, Hükümet sözcüsü Sayın Cemil Çiçek, savcıların harekete geçtiğini belirttikten sonra, suçluların hamisi olmayacaklarını açıklamış ve “nereye kadar giderse biz onun arkasında oluruz” demiştir…

      Değerli Basın Mensupları,

      Hükümetin bu söyleminde samimi olması için ivedilikle iki operasyonu gerçekleştirmesi gerekiyor…

      1. RTÜK Başkanı Sayın A. Zahid Akman bulunduğu görevden derhal çekilmelidir. Çünkü Almanya tarihinin en büyük yolsuzluk davasında, Türkiye’deki failler arasında yer almaktadır. Zahid Akman’ın adı sadece savcılığın iddianamesinde değil, Yargıçların gerekçeli kararında da yer almıştır. Bu kişi artık nasıl olur da, bulunduğu makamdan ayrılmaz… Sayın Akman bırakın kendisine zarar vermeyi, başında bulunduğu Kuruma da zarar vermeye başlamıştır. RTÜK bugün bir itibar sorunuyla karşı karşıyadır… Sayın Akman konumunu bu çerçevede değerlendirmelidir.

      Değerli Basın Mensupları,

      Sayın Akman, adım iddianamede geçmiyor dedi, adının 34 kez geçtiği ortaya çıktı… Ben Almanya’da kurulan OFWG e.G. kooperatifin fahri üyesiyim dedi, kendisinin yönetim kurulu üyesi olduğunu Kooperatifin Alman Maliyesine verdiği resmi yazısı ile kanıtladık. Almanya’da hakkımda açılan bir soruşturma yoktur dedi… Alman savcılığı Kooperatifteki yolsuzluklar dolayısıyla Zahid Akman’ın da adının geçtiği nitelikli dolandırıcılık davası açtı 7670JS241702 – 07 no.lu doya… Daha ne olsun?

      Kaldı ki Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan, RTÜK Başkanıyla ilgili olarak değerlendirme yaparken, ortaya çıkan son gelişmeler karşısında herkesin yeni bir değerlendirme yapma zorunluluğu gösterdiğini belirtiyor ve “Herkes kendi sorumluluğunun idraki içerisinde hareket ederse süreç daha rahat ve sağlıklı bir şekilde yürür diye düşünüyorum.” Demiştir… Sayın Zahid Akman’ın bu sağduyulu sözü kulak ardı etmemesini öneririm… Sayın Toptan’ın bu mesajının da çok önemli olduğunu belirtmek isterim… Sayın Toptan, açıkça Zahid Akman’nın istifa etmesi gerektiğinin altını çizmiştir…

      Değerli Basın Mensupları,

      2. Hükümet Deniz Feneri olayında gerçekten de samimi davranıp, “nereye kadar giderse gitsin, ucu kime dokunursa dokunsun biz sonuna kadar bu yolsuzluk olayının ortaya çıkması için çalışacağız” diyorsa, ikinci olarak, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Sayın Turan Erol’u bulunduğu görevden almalıdır. Sayın Erol, üç SPK uzmanının hazırladığı inceleme raporunu açıkça sümenaltı etmiş, konuyu savcılığa bildirmemiştir. Niçin, Çünkü hakkında savcılığa suç duyurusu istenen kişiler Kanal 7’nin yöneticileridir… Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik… Bu üç isim aynı zamanda Almanya’daki Deniz Feneri davasının Türkiye’deki failleri olarak gösterilmiş ve Yargıç Dr. Müller tarafından da isimleri Sayın Zahid Akman dahil açıklanmıştır…

      Şimdi bu durumda SPK Başkanı hangi gerekçeyle yerinde kalacaktır… Üç SPK uzmanının hazırladığı raporda, Kanal 7’nin, Türkiye’deki kayıtlarında yer almayan, Almanya’daki bir bankada 12 ayrı hesabı ortaya çıkarılmıştır. Yine Kanal 7’nin Türkiye’deki hesaplarında yer almayan Bahreyn’deki bir bankada hesabı ortaya çıkmıştır… Kanal 7 yöneticileri, Türk Ticaret Yasasına göre 10 yıl saklamaları gereken defter ve belgeleri SPK uzmanlarına ibraz etmemişlerdir. Ve siz SPK Başkanı olarak bu dosyayı Yönetime sevk edip, sümenaltı edeceksiniz… Almanya’da olay patlayacak ve siz yerinizde paşa paşa oturacaksınız…

      Yine raporda konunun Maliye, Ticaret ve Sanayi Bakanlığına bildirilmesi isteniyor… Şimdi Sayın Erol’a soralım, “haydi savcılığa bildirmedin, peki Maliye, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bildirdin mi?”

      Yine Sayın Erol’a soralım… “Mademki üç SPK uzmanının hazırladığı raporda bir suç yok, o zaman bu raporu kamuoyuna açıkla ve bizler olayı daha net görüp, değerlendirelim… Buna gücünüz ve cesaretiniz var mı?”

      Sayın Erol’a yine seslenmek isteriz… “Bütün bunlar yazılıp çizilirken siz koltuğunuza yapışarak, Sermaye Piyasası Kurulunun itibarını mı koruyacaksınız?” SPK’ya bir parça saygınız varsa, o koltuktan ivedilikle ayrılın…

      Değerli Basın Mensupları,

      Bu önerileri şunun için yapıyoruz… Biliyorsunuz Türkiye’de adli kolluk yok… Savcılar büyük ölçüde siyasal iktidara bağlı bürokratlardan alınan bilgi ve belgelerle iddianamelerini hazırlarlar… Almanya’daki davanın Türkiye failleri olarak görülen kişiler hakkında yazılan bir raporu, Savcılığa intikal ettirmeyen bir Bağımsız kuruluşun başkanı o görevinde kalamaz, kalmamalıdır. Çünkü bu kişinin Savcılığa sağlıklı bilgi vermeyeceği de çok açıktır…

      Almanya’daki Deniz Feneri Davasının iki önemli ayağında bulunan ve Türkiye’de iki bağımsız kuruluşun başkanı olan kişiler bu görevlerinden ayrılmadıkları sürece, davanın Türkiye ayağının sağlıklı sonuçlanmayacağı açıktır…

      Sayın Cemil Çiçek, televizyonların karşına geçip hamasi nutuklar atacağına, Hükümet olarak gereğini yapsın… En azından etik olarak RTÜK ve SPK Başkanı soruşturmanın selameti açısından görevlerinden ayrılmalıdır… Sayın Cemil Çiçek, SPK ve RTÜK Başkanından, görevlerinden ayrılmaları gerektiğini de açıkça beyan etmelidir…

      Yolsuzluklara karşı çıktığını ve hortumları kestiğini söyleyen Sayın Başbakan’a da seslenmek isteriz… Sayın Başbakan, yolsuzluklar konusundaki söyleminizde samimi iseniz, SPK Başkanını ve RTÜK Başkanını hangi gerekçeyle yerinde tutuyorsunuz… Sizin muhalefetten önce bizim sorduğumuz soruları bu iki bürokrata sormanız gerekmez mi?

      Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir soruşturma yapılıp zanlılar Türkiye’de yargının karşısına çıkarılmadığı takdirde, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu tartışılacak ve Türkiye’de AKP iktidarının yolsuzluklara kol kanat geren bir iktidarı olduğu tescil edilmiş olacaktır…

      • Karşılıksız çek bedelini faiziyle ödeyen kişiler hakkındaki soruşturma, dava ve mahkumiyet kararlarının ortadan kalkması ile ticari hayatta karşılaşılan sorunların çözümü amacıyla bu yıl sonuna kadar çeklerin, üzerindeki yazılı tarihten önce bozdurulamayacağını öngören Çek Kanunu Tasarısı, TBMM Adalet Komisyonunda 3 Haziran Çarşamba günü görüşülmeye başlanacak.

        Ticari yaşamı önemli ölçüde etkileyecek düzenlemeler içeren tasarıya göre, bankalar, önce çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını kontrol edecek, ayrıca kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterecek.

        Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını isteyecek, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını alacak.

        Çek hesabının kapatılması halinde, bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren 10 yıl süreyle saklamakla yükümlü olacak bankaların dışında hiçbir gerçek ve tüzel kişi çek defteri bastıramayacak.

        HAMİLİNE ÇEKLER FARKLI BASILACAK

        Hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılacak. Bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılacak ve hamiline düzenlenecek çeklerin yapraklarında ”hamiline” ibaresi matbu olarak yer alacak.

        Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu bankaya ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenecek.

        KARŞILIKSIZ HER ÇEK YAPRAĞI İÇİN BANKAYA CEZA

        ”Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılacak.

        Banka, karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı ile ilgili olarak ödemekle yükümlü olduğu miktarı, ancak ibraz eden hamile talep ettiği takdirde ödeyecek. Buna göre, banka, hamile, talep ettiği takdirde süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için; karşılığının hiç bulunmaması halinde, çek bedeli 475 lira veya üzerinde ise 475 lira, bu tutarın altındaysa çek bedelini ödeyecek.

        Karşılığının kısmen bulunması halindeyse banka, çek bedeli 475 lira veya altındaysa, çek bedelini aşmamak koşuluyla kısmi karşılığı 475 liraya tamamlayacak bir miktarı; çek bedelinin 475 liradan fazla olması halinde çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak 475 lira ödemekle yükümlü olacak.

        BANKALARIN BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

        Bankalar, hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlik, adres, vergi kimlik numarası, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarlarını ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgileri, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilecek.

        Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan, hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri halinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç 1 hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlü olacak.

        Banka, çekle ilgili olarak karşılıksız işleminin yapılması halinde hesap sahibiyle ilgili bilgileri, ibraz tarihinden itibaren 10 gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirecek.

        KARŞILIKSIZ ÇEK VERENE HESAP AÇMA YASAĞI

        Karşılıksız çek veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak bin 500 güne kadar adli para cezasına hükmolunacak. Ancak hükmedilecek adli para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacak. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına hükmedecek.

        Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece, kişinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese Tebligat Kanununa göre derhal tebligat çıkarılacak. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terk edilmiş olması halinde de tebligat yapılmış sayılacak.

        Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik iletişim araçlarıyla bildirilecek. Bu bilgiler, Merkez Bankası tarafından internet ortamında yayımlanacak.

        ETKİN PİŞMANLIK

        Karşılıksız çek bedeli, faiziyle tamamen ödenmiş olması halinde etkin pişmanlıktan yararlanılabilecek.

        Buna göre, karşılıksız çek bedelini düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek faizle tamamen ödeyen kişi hakkında, ”soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine, mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına” karar verilecek.

        Bu durum şikayetten vazgeçme halinde de uygulanacak.

        YASAKLIYA ÇEK DEFTERİ VEREN BANKACIYA CEZA

        Tacir olmayan kişiye, tacir çek defteri veren banka görevlisine 50 günden 150 güne kadar adli para cezası uygulanacak.

        Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağıyla ilgili bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek.

        Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri 50 günden 150 güne kadar adli para cezasına çarptırılacak.

        Kısmenveya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak talebe rağmen, ”karşılıksızdır” işlemi yapmayan banka görevlisine, şikayet üzerine 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.

        Hakkındaki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına rağmen çek düzenleyen kişiye, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi hakkında da aynı ceza uygulanacak.

        YENİ ÇEK DEFTERLERİ BASTIRILACAK

        Kanunun yayımını izleyen 1 ay içinde Merkez Bankasınca yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastıracak olan bankalar, 2009 yılı sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterleri verecek ve eski çek defterlerini imha edecek.

        Bankaların, müşterilerine verdikleri çek defterlerinden keşide edilen çekler, Türk Ticaret Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla geçerli olacak. Ancak üzerinde yazılı düzenleme tarihi henüz gelmemiş olsa bile bu çeklerin en geç 1 Temmuz 2010 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekecek.

        Yürürlükteki kanuna göre açılmış davalar, asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılacak.

        Ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi için de düzenleme yapılan tasarıya göre, bu yılın sonuna kadar üzerine yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz olacak.

        ”FARKLI BİR SONUÇ ORTAYA ÇIKABİLİR”

        TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yürürlükteki kanunun sorunları çözemediğini, beklentileri karşılayamadığını; yoğun bir toplumsal talebe dönüşen yeni Çek Yasası arayışı olduğunu söyledi.

        İyimaya, tasarıyla ilgisi olanlara görüşlerini bildirmeleri için yazı gönderildiğini, toplantıya davet ettiklerini anlattı.

        Özellikle 2-3 konunun kamuoyunu yakından ilgilendirdiğini, gerek çek suçları gerekse cezalar bakımından yeni bir sisteme geçildiğini ifade eden İyimaya, ”Peki, bu yeni sisteme geçilirken eski suçlar ve cezalar; hüküm kurulmuş olsun, takip devam ediyor olsun veya henüz işleme başlanmamış olsun, ne olacak? İşte tasarının can alıcı noktası burası. Ben, dahi ne olacağını bilmiyorum. Anayasanın 38. maddesi, suç ve cezalarının ihdasında var olan bilimsel ilkeler, tarafların karşılıklı menfaatleri dengelenerek, Komisyonumuzda bu konuda ya Bakanlar Kurulunun benimsediği çözüm doğrultusunda bir görüş ya da farklı bir sonuç ortaya çıkabilecektir” diye konuştu.

        İyimaya, düzenlemenin büyük ölçüde amaca elverişli olduğunu belirtti ve ”Tüm sorunları çözebilecek mi? Mükemmelliyetçiliğin modern hukukta da modern uygarlıkta da yeri yok” dedi.

Yorum yaparak destek olabilirsiniz