Yeni Çek Yasasi Tasarısı gündeme geldi. Peki şimdi ne olacak ?


Yeni Çek Yasasi Tasarisi gündeme geldi. Peki simdi ne olacak ?

Beklenen oldu, yeni tasari meclise sunuldu. Konuyla ilgilenenler dikkatli ve heyecanla okuduktan sonra hayal kirikligina düstüler. Medya ise “hapis kalkti” mansetleri atmaya basladi. Medyanın bu üstünkörü tavrını eleştirdik.  Konunun gerçek mağdurları için gözden geçirme yapmak istiyorum.

Konuyu maddeleyerek, özet anlatmaya çalışacağım.  Detaylı bilgi isteyen hukukcu arkadaşlar ile konuşabiliriz.

Çek Yasasi niçin degisiyor ?

Önce yeni bir çek yasası’nın niçin yapıldığına bakalım.  Beş yıl önce çek yasası değişmiş idi,  2009 içinde iki önemli değişiklik yapıldı.  Tüm yasa yeniden değiştirilmek isteniyor.

  • Türk Ceza Kanunu ‘nda 2005 yilinda köklü degisiklikler yapildi. Çek Yasasi’nin bu kanuna uyumlu hale gelmesi gerekiyor.

  • Ticari bankaciligin besini vadeli çeklerdir. Bankacilik (ve faktöring) sektörü çek kullaniminin artmasini istemektedir.
  • Kara para ile mücadele bir yoluda ticari çeklerdir. Ticari çek kullanimi belgelendirildikçe, trafik daha iyi kontrol edilir.
  • Bankalarin sorumlulugu arttirilmaktadır. Çek karnesi veren bankalar gerekli istihbaratı yapmak zorundadır.

Çek Yasası’nda neler değişiyor , ne sağlıyor ?

  • Çek yasası ile pratik olarak yeni birşey gelmiyor.
  • Adalet ve Hukuk işlerse cezanın kaldırılması gerekiyor.  Ben kişisel olarak cezaların süreceğini tahmin ediyorum.  Cezaların sürmesini isteyen bir etkili bir lobi vardır. Yani yanlışda ısrar edilecektir.

Çek yasasında cezalar nasıl olmalıydı ?

Temel bazı sorunlar var.

  • Çek bir ticari ilişki sonucunda verilir. Vadesi olan borç-alacak sözleşmesidir.
  • Çekin geçerli olması için ticari ilişkinin sürdüğü-olduğu ispatlanmak zorundadır. Daha doğrusu borçlu bu ilişkinin olmadığını ispatlarsa çek geçersiz olur.
  • İlk kez karşılıksız çek kesilmesi durumunda %15 civarında bir tazminat istenir.  Bu tazminat gün hesabıyla hapise çevrilmez. Bu nedenle sulh ceza mahkemesinde görülür.
  • Çek karnelerinin iade edilmesi ile ilgili hükümler aynen sürer.
  • Mükerrerlik ayrı bir durumdur. Bence dolandırıcılıkdan fazla bir farkı olmuyor. Çekiniz karşılıksız çıktı. Banka karneyi istedi. Vermediniz. Çek vermeye devam ettiniz. Bunlarda karşılıksız çıktı … Buradaki doğrudan hapis cezası aynen sürmelidir.

Meclis af çıkartabilirmi ?

Çek bir ticari ilişkiyi belgeler. Devletin bu ilişkiden para cezası alması zaten haksızlıktır.

  • Ekonomik kriz nedeniyle bu para cezalarında bir af yapılabilir.
  • Para cezalarına vadeli ödenmesi gibi bir seçenek bana inandırıcı gelmiyor. Para cezasını ödeyemediği için hapise giren tacirin işi bozuluyor. Işini tekrar kurup, hem borcunu hem cezayı ödemesi  çok zordur.
  • Ekonomik krizin, yıkıcı etkilerini gözardı etmeyelim.
  • Devlet bunun dışında bir kimseye : senin borcunu sildim, senin alacağını sildim diyemez. Bunlar ticaretin gereğidir.
  • Ekonomik krizin sonuçları ortada iken para cezalarına bir kolaylık yapılması ise çok normaldir.

Kanun boşluğu nedir ?

TCK ‘da çeşitli değişiklikler yapıldı.

  • Çek Yasası için ek madde konularak 31.12.2008 tarihine kadar gerekli değişiklikler yapılacaktır hükmü eklendi.  Değişiklikler yapılmadığı için çek yasasındaki cezalar kanunsuz oldu.
  • 2009 yılı içerisinde çeşitli şehirlerde bu maddelere dayanılarak beraat verildi.  Diğer mahkemeler ise kararlarını sürdürdü.
  • Yeni Çek yasası’nın zorunlu hale gelmesinin ana nedeni budur.
  • TCK ‘da bir suç için ceza verilebilmesi kasıt unsuruna bağlıdır.  Kasıt unsuru gözetmeden karar verilemez.
  • Bu boşluk, yeni yasa çıkınca bitecektir. Bu aradaki boşluk HERKES için geçerlidir.
  • Boşluk nedeniyle tüm davaların düşmesi gerekirken, şikayetcilerin yeni şikayetde bulunma  hakkı saklıdır.
  • Karşılıksız çek için şikayet süresi altı ay olduğuna göre, yasa çıkmadan altı ay önceki çekler TEKRAR şikayet edilemeyecektir.
  • Şikayet süresi daha uzun olan DOLANDIRICILIK gibi  suçlar için şikayet edilebilir.
  • İcra davaları aynen sürecektir.

Anayasaya aykırılık nedir ?

  • Bir sözleşmeden  doğan borçdan ötürü hapis cezası verilemez.  2009 yılında çekler vadelidir kuralı geldiği için çekler adi birer bono (sözleşme) olmuştur.
  • Çek yasasında savunma alınmasına gerek olmadan ceza verilebilmektedir. Bir kişiye,  savunması alınmadan  hapis cezası verilemez.
  • Mahkemeler herkes için adil davranmak zorundadır. “Kanunsuz ceza olmaz”  görüşüne göre beraatler verilmiştir. Bu kararların temyiz süreleri geçtiğine göre kesinleşmiştir. Dolayısıyla mahkemeler aynı suç için farklı karar vermektedir.  Kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır.

Bu maddelerden ötürü çek yasasındaki ilk kez karşılıksız çek verenlere hapis cezası verilmesi anayasaya uygun değildir.

Sorunu kim çözecek  ?

Sorunu meclis çözebilir. Yeni yasa çıkartırken çağdaş kurallara uygun davranılır.

  • İlk kez karşılıksız çek verenlere para cezası verilir.
  • Kasıt unsuru aranarak, dolandırıcılık amacıyla bu suçu işleyenlere hapis cezası verilir.
  • Mükerrirler  hapis cezası almak zorundadır. Çünkü yasaya göre çek karnesi iade edilmek zorundadır.

Sorunu meclis çözebilir. Yeni yasada  çağdışı hapis cezaları korunur.

  • Fakat ek bir madde ile ekonomik krizin etkileri ve süren davaların yükü nedeniyle 31.12.2008 ‘den önceki davalar sonlandırılır.

Sorunu yargıtay çözebilir.

  • Kanundaki boşluğu tespit ederek bir emsal karar yayınlar.  Süren tüm davalar, yeni yasa ile tekrar gözden geçirilmek üzere  kapanır.

Sorunu yerel mahkemeler çözebilir.

  • Pek çok mahkeme, bu konuda  cezaları bozma yönünde karar aldı. Kararı veren mahkemenin bir üst mahkemesine itiraz etmek

Cezaevindekilerin durumu ne olacak ?

İlgili ağır ceza mahkemesine itiraz dilekce vermenizi öneriyorum.  Örnek dilekceler sitede var.  Bir avukat ile görüştüğünüzde oda hazırlayacaktır.

Herdurumda, meclis-yargıtay bir şekilde bozma kararı verecektir. Bu durumda zaten ceza kaldırılacaktır.

Süren davalarda ne yapmalıyım ?

  • İtiraz dilekcesi, savunma hakkı isteyerek  kararı geciktirmeye çalışınız. Bu sizin doğal hakkınızdır.
  • Karar çıktığında, itiraz sürelerini geçirmeyiniz ve temyiz ediniz.

Cezaevlerinde  dosyalar istenmiş, bir hazırlık mı var ?

Cezaevinde olan arkadaşların duygularını sömürmeyelim.  Tüm cezaevleri birbirine elektronik olarak bağlıdır.  Beraat kararı çıkınca kimse içeride tutulmayacaktır. Bunun için dosyaların istenmesi vs gibi bir şeye gerek yoktur.

Önerdiğim yazılar

Adalet Bakanı Sadullah ERGİN

Adalet Bakanı Sadullah ERGİN

319 responses to “Yeni Çek Yasasi Tasarısı gündeme geldi. Peki şimdi ne olacak ?

  1. bende bır cek maduruyum beş yıldır ne calısabılıyorum defalarca ceza evine gırdım cıktım su anda halen davalık 5 cekım var nezaman cıkar bu yasa da bızler bıraz nefes alırız bende para olsa ılk once cekı verdıgım ınsana odeyecegım bırde devlet bızden adlı para cezası alıyor yok boyle bırsey ama oluyor burası turkıye şimdı nasıl sorun cozulecek merak edıyorum allah hepımıze yardımsı olsun ne dıyeyım

  2. her elini kolunu sallayan çek alır bu ne sıl bir devlet nerde bu devlet durdurun artık bunları ben de bu kadar başka da sözüm yok devlet

  3. eşim br kaç yl önce şirket batırdı..bu çek senet yüzündn çk sıkıntılar yaşadık..bişeyleri yoluna koymaya çalıştı borçlarını ödemek için kendini paraladı..ama en sonunda hapislik kararı çıktı..şuan eşim hapiste..bn ve 5 yaşıdaki çocuğm ortada kaldık..ne yapcağımızı bilemz hala geldk dengemz bozuldu..çocuğm bu olayda n çok etkilendi..sonuçtabir baba evine ekmek getirmk isterken birşeyler yolunda gitmeye biliyor..batağa sürüklenebiliyr bunun sonucu hapislikmi olmamalı..bunca kadın eşsiz..bunca evlat babasız..bunca analar kuzuszmu kalmalı..bizler ne yapalım..bn çek senet yüzünden hapisliğe kerşıyım..bence borçlu kişiyi devlet borçlarını bir taksite bağlamasına izin vermeli ve ödeme kolaylığı sağlamalı..batağa düşmş bir insa nasıl ödeyebilirki br anda borçları..düşmz kalkmz br ALLAH..nasıl bazı hataların telefisi oluyor..bence bu duruma düşen insanlrada bir telafi fırsatı verilmeli sonucu hapisli olmamalı..AF ÇIKSIN İSTİYORZ..ailelerin perişan olmasını istemiyorz..

  4. yasa adı:mağduriyeti ıspat edilen keşidecilere yönelik yasa
    karşılıksız çek tahsili mümkün olmadığında vergi zaiyatına sebep olur.b sebepten devletin para cezsı kesmesi mantıklı olabilir. ancak
    asıl olan devletin kendi alacağıysa çek tutarı üzerinden vergi oranını hesaplayarak 24 aya kadar iflasını istemiş veyahut tc.nmarasına negatif kredi kodu işlenmiş kişilere mağdriye yasası çerçevesinde çözüme yönelik yasa yapılmalı. borçlu olmakla suçlu olmak ayrışmalı.devlet kendi alacağı konusnda org yapmalı.

  5. BIRAKINYA BUNLARIN BİRHALT ÇIKARACAGI YOK AMA KENDİLERİNDEN BİRİLERİ İÇERİDE OLSA BAK O YASA NASIL HEMEN ÇIKIYOR YETER ARTIK BUKADAR MİLLETİN BETDUASINI ALMAYIN ALLAH SİZİ BİLDİGİ GİBİ YAPSIN NEDİYİM YA BİR SENEDİR YASA BEKLİYORUZ YAZIKLAR OLSUN SÖZ VERİPTE SÖZÜNÜ TUTMAYANLARA ALLAH SİZİ ISLAH EYLESİN BAŞKA BİR SÖZ YOK

  6. yavuzsüleymanol

    kardeşler bizim gibi esnaf olursa bizler daha coook bekleriz tayyipten af

  7. TÜM YÖNLERİYLE REESKONT İŞLEMLERİ

    1. GİRİŞ

    Dönemsellik kavramı, işletmelerin sınırsız kabul edilen yaşam sürelerinin belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden ayrı olarak saptanmasını ifade etmektedir. Bu kavrama göre, faaliyet sonuçları ilgili olduğu dönemde değerlendirilir. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi; hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması gerekir. Bu ifade MSUGT’nce de (Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği) kabul edilmiştir.

    MSUGT’nin en büyük özelliklerinden biride mali tabloların gerçek durumu yansıtması gerekliliğini öngörmesidir. Özellikle enflasyonist baskıların yoğun olduğu ülkelerde fiyatlar genel seviyesi sürekli olarak yükselme eğilimi içinde olacaktır. Bu durumda mukayyet değerle değerlenmesi gereken varlık kalemleri ise günün şartlarına göre gerçek durumu yansıtmaktan oldukça uzak olacaktır. MSUGT’nin bilanço ilkelerine ilişkin bölümünde; “Dönen ve Duran Varlıklar grubunda yer alan alacak senetlerini bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır” şeklinde belirtilse de Maliye Bakanlığı 4 ve 6 sıra nolu tebliğlerle bu işlem ihtiyari bırakılmıştır.

    Vergi sistemimizde de dönemsellik ilkesi benimsenmiştir. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarıyla, Vergi Usul Kanunu bu hususları muhtelif maddelerinde hükme bağlamıştır. GVK’nun 38 ve 39, KVK’nun 13 ve VUK’nun 174. maddeleri kazancın hesap dönemi itibariyle tespit edileceğini açıkça belirlemiştir. Vergi sistemi ve MSUGT uyarınca benimsenmiş olan dönemsellik ilkesinin bazı sonuçları bulunmaktadır. Bunlar;

    1. Genel olarak bir hasılat unsurunun, belli bir dönemin kazancının tespitinde dikkate alınabilmesi için, bu hasılat unsurunun anılan döneme ait olması,

    2. Yine bir gider unsurunun ilgili dönem kazancının tespitinde olumsuz unsur olarak dikkate alınabilmesi için, bu giderin de ilgili döneme ait olması gerekmektedir.

    3. Diğer taraftan VUK’nun 281, 283, 285, 287 ve 288. maddeleri de dönemsellik ilkesinin sonuçları olarak vergi sistemimizde yer almaktadır.

    Bilindiği üzere VUK’nun 281 ve 285. maddelerinde iktisadi işletmelere dahil alacak ve borçların değerlemesi düzenlenmiştir. Anılan maddelerle, alacak ve borçların mukayyet değerleri ile değerlenmesi esası getirilmiştir. Ancak yasada öngörülen şekilde bazı mükellefler zorunlu, diğer bir kısmı ise ihtiyari olarak senede bağlı alacak ve borçlarını değerleme gününün değerine getirebilmektedirler. Bu şekilde senede bağlı alacak ve borçların değerleme gününün değerine getirilmesi işlemine pratikte reeskont işlemi denilmektedir. Bir başka ifade ile alacak ve borç senetlerini mukayyet değerlerinden, vadelerine ve faiz oranına göre değişen, bir meblağı düşmek suretiyle net bugünkü değere (değerleme günü-bilanço günü) ulaşılması reeskont işlemini ifade etmektedir.

    4. REESKONT İŞLEMİ AÇISINDAN ÖZELLİK ARZEDEN ALACAK VE BORÇLAR

    4.1 Vadeli Çek Reeskontu

    Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarınca, çek görüldüğünde ödenmesi gereken ve buna aykırı herhangi bir kayıt varsa yazılmamış sayılan, keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmesi için ibraz edilebilen bir kıymetli evraktır. Bir başka ifade ile çek bir senet değil bir ödeme aracıdır. Bu nedenle Vergi Usul Kanunu’nun 281. maddesi hükmü karşısında vadeli çeklerin reeskont işlemine tabi tutulması Gelir İdaresi’nin görüşüne göre mümkün değildir. Ancak SPK’na tabi firmalarda sadece ilgili mevzuat açısından farklılık mevcuttur.

    SPK, çeklerin vade konmak suretiyle alacak senedi yerine kullanılmakta olduğu gerçeğinden hareketle, bunların da reeskonta konu edilebileceğini öngörmüş (Seri XI No:1 SPK Tebliğinin I/A-3 Bölümü), daha sonra aynı tebliğin 14. maddesiyle bunun bir mecburiyet olduğu yolunda uygulama yapmaya başlamıştır. Bu durumda vadeli çek reeskontu SPK’na tabi işletmelerce yapılacak, fakat bu reeskont Vergi Usul Kanunu hükümlerine uymadığı için, vergi hesaplamasında reeskont tutarı vergi matrahı ile ilişkilendirilmeyecektir. Alınan vadeli çeklerin SPK’na tabi şirketlerce reeskonta tabi tutulmasından kaynaklanan gider, kanunen kabul edilmeyen giderdir.

    SPK bir yazısında;

    “alacak ve borç senetleri ile birlikte ele alınması gereken vadeli çeklerin, senetler gibi Seri XI No:1 sayılı Tebliğ Md. 26 uyarınca reeskonta tabi tutulması gereği ortaya çıkmaktadır.” demek suretiyle, hem alınan hemde verilen vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulmasını istemiştir.

    Buna göre SPK’na tabi şirketler, verdikleri vadeli çekler içinde reeskont yapacaklar, buradan kaynaklanan geliri ise Kurumlar Vergisi (KV) beyannamesi hazırlarken vergiye tabi olmayan gelir olarak dikkate alacaklardır. Vadeli çek reeskontları, bir sonraki yıl ters kayıtla kapatılınca aksi yönlerde gelir ve gider oluşacak, bunlarda ilgili yıl vergi hesabında dikkate alınmayacaktır.

    SPK’na tabi olmayan kurumlarda vadeli çek reeskontu yapılması mecburiyeti ve gereği yoktur. Mükellefler kendi istekleri vadeli çekleri reeskonta tabi tutarlarsa, yapılan bu reeskont işleminden kaynaklanan gelir ve gider, vergi matrahının hesaplanmasında bir gider unsuru olarak dikkate alınamaz.

  8. saygıdeğer dostum;
    derneğe üye olmadıysanız acil üye olun. yani yasanın değişmesini birilerinden beklemeyin baskı ve dayatmayla gereğini isteyin.
    saygılarımla.

    • derneğe üye olmak önemlidir. sanal alanda başlayan mücadele önemlidir. fakat yeterli değildir.

      birleşiniz. birlikte başaracağız.

  9. birileri bu yanlısı duzeltsın lutfen boyle bır adalet boyle bır uygulama yok dunyada.herkeze allah sabır versın bende cek magduruyum beklıyorum sadece ınsallah yasa cıkacak ve su sacma sapan adlı para cezası kalkacak..bızde adam gıbı cıkıp calısıp borcumuzu odemek ıcın mucadele edecegız.gecmıs olsun herkeze

  10. SAYIN ADMİN, DOSTLARIM;
    AİHM çalışmalarımızı mutlak yapmalıyız. bununla birlikte her çareyi de uygulamalıyız. takdir edersiniz ki AİHM uzun vadeli bir çabadır. Fakat bu husus bizi yıldırmamalı. Bununla birlikte kısa vadede yapılacak işlemlerden de vazgeçmemeli. Benim gerek mecliste, gerekse dışında AK Parti Milletvekilleriyle yaptığım istişarelerden edindiğim intiba yasanın hazır olduğu yönündedir. Ancak bankalar taşın altına ellerini koymaktan çekinmektedirler. Bankaların bu tutumları son günlerde çok bariz ortaya çıkmaya başlamıştır. Örneğin bankalar kredi kartı alacaklarını başka finans sektörüne satarak yasa ile dalga geçmişlerdir. Maallesef hükümetin eli kolu bağlıdır. Gerek Sayın Ofluoğlu, gerekse ben yazılarımızla bu durumdan sizleri haberdar ettik. Bankaların mutlak şekilde yasada sorumluluklarının artması gerekir. Hükümet bankalara karşı gebedir. Bu yüzden IMF ile anlaşma beklenmektedir. Yasanın kasıma kadar bekletilmesindeki amaç budur. Bankalara baskın çıkılırsa veya IMF ile anlaşılırsa bankalar bu sorumluluğu kabul ederler ve tam beklediğimiz gibi bir yasa derhal çıkar. Bu durumu gözlerimle gördüm. kulaklarımla duydum. Bu anlaşma bu gün olsun yasa bu gün çıkar. Yasanın hazırlık safhası 2008 yılı içinde olmuştur. Yorumcu arkadaşların yorumu gibi aceleye getirilmiş bir durum ortada yoktur. Bilinen şey şudur. “ya at ölür, ya padişah ölür, ya ben” vakit kazanma stratejisi vardır. Bu hususun bilinmesini herkesin bankalara karşı lobi oluşturmakta yardımcı olmasını saygılarımla arz ederim.

  11. selam arkadaslar oncelikle hepimize gecmiş olsun ben sunu acık acık soylemek istıyorum alt komisıyonun basında koylu varken bize af filan cıkmaz bizım yapmamız gerken nasıl olsa bir yerde yakalnacagız bınlerce kişi toplanıp meclisın onunde teslım olmak . ben burcumu odemek icın cok cabaladım ve sınırden stresten kanser oldum ve bir gun hastande kemal terapıden donerken munubuste gbt alındım dım ve 21 icride kaldım şimdi baktıgım zaman dosyalarıma genelde adli para cezası verıyorlar şimdi ne olacak cok merak edıyorum hepimize gecmıs olsun..ARKADASLAR BİR SECENEGIMIZ DAHA VAR NASILSA DAGDAKI TERORİSE AF CIKACAK YA BİZDE O SARFLARA GECERSEK BİZDE KURTULMUZ OLURUZ SANIIRM

  12. herkese merhaba,
    beim bir sorum olacak sizlere.
    benim kardesim iceride son iki ayi kaldi
    karsiliksiz cek sucundan
    kendisi sartli saliverme adi altinda af oldugunu söyledi. böylebir durum da kisi borcunu tamamen kabul edip ödemekle mi zorunlu tutuluyor.

    • merhaba,

      Allah bir daha, kimseyi borcundan ötürü cezaevine düşürmesin.

      Şuanda, bir af yok.

      Yeni çek yasası görüşülüyor. Ne olacağını bilemesek de, sesimizi duyurarak etki etmek istiyoruz.

      Kardeşiniz, AIHM ‘e başvurabilir. Siz adına hazırlarsınız. İmzalatırsınız.

      aklınıza takılan yerleri, lütfen sorunuz. Ziyaretci profilimiz sorularınızı yanıtlamaya uygundur.

      esen kalınız.

    • Merhaba, hukukçu değilim ama bilgilerimi aktarmak istedim. Öncelikle şartlı salıverme, infaz yasasına göre cezasının belirli bir kısmını yattıktan sonra salıverilmedir. Kendisine verilen müddetnamede bu süre gösterilir zaten. Hatırladığım kadarıyla 2005 öncesi cezalar için toplam sürenin 4/10 u uygulanıyor. Yani şartla salıverilmenin borcu ödeme yükümlülüğüyle bir ilgisi yok. Cezaevindeyse zaten borcun tamamına karşılık olarak ceza almıştır. Cezası bittikten sonraki borcu çek davası alan kişileredir. Maalesef uygulanan ceza devlete olan adli para cezasına karşılıktır.

  13. öncelikle bu siteyi açan ve çek magdurları için yardımcı olan tüm arkadaşlara teşşekkür ediyorum.bende esnaftım 14 yıl çeklerimi ödedim diğer magdur arkadaşar gibi bende alacaklarımı gününde tahsil edmediğim için iş yerim battı ailem dağıldı icra üstüne icra birde bu yetmezmi gibi çek suçundan yargılanmaya başladım. ey hükümet ey değerli miletvekilleri ben bu vatan için güneydoğuda askerlik yaptım ve yaralandım teröriste karşı mermi attım gece dağlarda yattım aç kaldım susuz kaldım şimdi bana açıklayın bakalım teröriste af var vatanı için çarpışmış yaralanmış ve vatanı için çalışan vergisini ödeyen esnaf olan işletmeci olan kişi dolandırıcı vatan haini bu devlete mermi sıkan terösite af böyle devlette olmasın böyle vekilde olmasın ozaman yapacağınız tek şey af yasasını çıkartmak çek magdurlarının en önemlisi evde babasını annesini bekleyen ailelerin göz yaşlarının dinmesi bir kerede miletinizi dinleyin bir kezde devlet baba olun ekonomik kriz içindeki küçük esnafı koruyun biz sizden borcumuzu ödemiyecez demiyoruz üstünede yatmak istemiyoruz ama bize şans verin bizde ödüyelim çalışamıyoruzki zaten icralıkız artı aranmammız var nasıl çalışacaz içeri girince sanki borç ödenecekmi ozaman adli para cezası veriyorsanız madem vereceksiniz 5 yıl taksit yapın bize imkan sağlayın onudamı yapamıyorsunuz veya deyinki kardeşim ya parayı öde yada yat ama yatarsan borcun bitcek bizde girelim yatalım ama çıkınca borcumuzun bittiğinide bilelimki en azından borç için yattık çıktık diyelim böyle saçma kanun görmedim hem hapis yat hem borcun dursun gene ödemek için uğraş çıkartın artık bu yasayıda bizde rahat rahat gezelim çalışalım borcumuzu ödemeye çalışalım allah tüm çek magdurlarına kolaylık versin işallah bu sefer milletvekillerii bizi dinleyecek….

  14. Bu nasıl bir adalet nasıl sosyal devlet anlamak mümkün değil herkes çıkıp bir şeyler söylüyor hani derler ya ağzı olan konuşuyor bende konuşmak istiyorum 2005 yılından beri toki müteahhitlerine taşeronluk hizmeti veriyoruz geldik belli bir noktadan sonra battık nasılmı başlangıçta her şey iyi gidiyordu ne olduysa 2007 yılı sonunda toki müteaahhitlerinde bir furya başladı adı (iflas erteleme kararı ) başlangıçta sevindik alacaklarımız teminat altında devlet güvencesinde diye ama senaryo farklı çıktı nasılmı müteahhit battım bittim diyor, birileri gel biz seni kurtaralım ama bedeli var ne kadar 250.00$ bastırıyor parayı alıyor iflas erteleme kararını verdiği evraklarda cirontası olan taşeron ne yapacak onda yokki o kadar para bir taraftan iş yapacam diye çek yazmış mal almış bir taraftan tahsilat yaptım diye sevinmiş ama nafile müteahhitin almış olduğu karardan sonra hiç kimse müteahhide işlem yapamıyor ve taşeronlar 1 haftada 20 -30 yıllık birikimlerini tüketiyor ve bir dünya borçlanıyorlar.Şimdi soruyorum hangi vicdan hangi adalet hangi anasayasa ve kurumları çıkıpta ya bu insanlara bu kararları verirken arkasında binlerce esnaf , sannatkar,işçi,taşeronu mağdur ettik diye düşünüyor. Çekini ödemedi tık içeri borcunu ödemedi dağıt işyerini ,taahüt verdi ödeyemedi yık ev düzenini ve sosyal hayatını bu mudur türk adaleti, hükümetin acizliği 220 milyar tl piyasada çek dolaşıyor sistemi bozarsak tefecileri ,factoringleri ,bankacıları karşımıza alırız bu devlete hangi faktoring hangi tefeci kaç liara vergi verdide karşına almaktan çekiniyorsun bizim yanımızda 250 adet işçi çalışıyordu şimdi 1 kişi çalışıyor bunun sorumlusu istihtam yaratacam diyen insanlarmı yoksa nemalanamayacak olan tefecilermi, madem bu art niyetli insanlar ve onlardan nemalanan para karşılığı iflas ertelem kararı alıp veren insanların hiçmi suçu yok o kişiler bu devletin gizli ergenekonları olmuyormu
    TOKİ gibi bir kurum bu işe nasıl çanak tutuyor ama zihniyet belli ben konutları yaptırayım da kime ne olursa olsun toki patladığı gün 100 binler ceza evinde bunun günahı bunu vebalının altında oy verdiğimiz hükümet nasıl kalkacak sadaka istemiyoruz çifte standarta hayır diyor TÜRK ADALETİNE GÜVENİYORUZ ….

    • İSTANBUL MV. VE CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ZAHİD AKMAN’IN BİAT BELGESİ İLE DENİZ FENERİYLE İLİŞKİLİ ŞİRKETLERİN KAYITLARINDAKİ SAHTE İMZA VE ÇELİŞKİLER HAKKINDAKİ BASIN TOPLANTISI
      Pazartesi, 03 Kasım 2008 00:00
      Değerli Basın Mensupları,

      3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasanın 4. maddesi, yayın ilkeleriyle ilgilidir. Söz konusu maddede, “Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasanın gelen ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı maddenin (e) bendinde ise, “Yayınların toplumun milli ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması” ilkesi vurgulanmıştır.

      Aynı yasanın 7. maddesinde RTÜK Başkanının, Kurulun görevlerini yerine getirmesini sağlamakla görevli olduğu belirtilmiştir.

      Değerli Basın Mensupları,

      Türkiye’de genel ahlaka uygun yayın ilkelerini belirleyen bir yüksek kurulun başkanının, Almanya’da sonuçlanan Deniz Feneri e. V. dolandırıcılığı davasında adı defalarca geçiyorsa, görevinden ayrılması gerekirdi. Sayın Zahid Akman, adının iddianamede geçmesi bir tarafa, doğrudan mahkeme başkanı Alman yargıç tarafından Deniz Feneri davasının Türkiye’deki asıl failleri arasında sayılmıştır. Buna karşın, Sayın Akman ısrarla görevini sürdürmüş ve Sayın Başbakanın kendisinin arkasında olduğunu söylemiştir.

      Değerli Basın Mensupları,

      Şimdi Zahid Akman’la ilgili 3 ayrı konuyu bilgilerinize sunacağım.

      1.Daha önce Mehmet Gürhan’ın Zekeriya Karaman’a verdiği İstanbul 10. Noterliğince onaylanan bir Vekâletnameyi, “biat belgesi” olarak bilgilerinize sunmuştum. Bu vekâletnamenin özelliği Zekeriya Karaman’ın Deniz Feneri olayındaki konumunu, gerçek gücünü ve rolünü ortaya koymasıdır. Bir başka anlatımla, bu vekâletname Alman yargıcın, “asıl failler Türkiye’dedir” söylemindeki haklılığı ortaya koymaktadır. Şimdi sizlere Zahid Akman’ın biat belgesini sunuyorum (EK 1). Bu biat belgesi, Ankara 18. Noterliğince düzenlenmiştir. Bu vekaletname ile Zahid Akman, Zekeriya Karaman’a, tüm ticari işlemlerde (şirkete ortak olma, ortaklıktan çıkma, yeni şirket kurma, kamu kuruluşları nezdinde kendisini temsil etme, kar payları üzerinde dilediğince tasarrufta bulunma vs.) tam yetki vermektedir. Yani, Zahid Akman’ın gerçek patronu, Kanal 7’nin yöneticisi Zekeriya Karaman’dır. RTÜK Başkanı olan bir kişi, bir televizyon yönetici ve sahibine bu denli bir biat belgesi verirse, kendisi RTÜK Başkanı görevini objektif olarak yerine getiremez.

      2.RTÜK Yasasının “Yasaklar ve Denetim” başlıklı 9. maddesine göre, “RTÜK üyeleri ile 3. dereceye kadar kan ve sıhri hısımları radyo ve televizyon hizmetleri alanında üst kurulun görev ve yetki alanına giren konularda herhangi bir yüklenme işine giremez, özel radyo ve televizyon şirketlerinde ve bu şirketlerin doğrudan veya dolaylı ortaklık bağı bulunan şirketlerde ortak veya yönetici olamazlar.” Bu yasal düzenlemeye göre RTÜK üyeleri bırakın yönetici olmayı doğrudan veya dolaylı radyo ve televizyonla ilgili bir şirkete ortak dahi olamazlar. Şimdi sizlere, Rehber Basın Yayın Organizasyon ve Eğitim Tesisleri Limited Şirketinden söz edeceğim. Bu şirketin Ana Sözleşmesine göre şirketin faaliyet konularından birisi şudur: “Sesli ve görüntülü video, sinema, televizyon ve reklam film ve paket programları hazırlamak, hazır olanları çoğaltmak, pazarlamasını dağıtımını yapmak, stüdyolar kurmak, bunlarla ilgili her türlü makine vs. yurtiçinden ve yurtdışından temin etmek ve bunların her türlü ticaretini yapmak.” Bu şirketin ortaklarından birisi de Aykut Zahid Akman’dır. 3 Ocak 2008 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine bakıldığında bu gerçek görülecektir (EK 2). Bu şirketin diğer ortakları ise, Sayın Akman’ın biat belgesi verdiği Zekeriya Karaman ve Hasan Hüseyin Ceylan’dır. RTÜK yasasının 9. maddesi, RTÜK üyelerinin kendileri ve 3. dereceye kadar yakınlarının radyo ve televizyonla ilgili bir kuruluşa ortak dahi olamayacağını öngörürken Sayın Zahid Akman, kendisi için bir istisna geliştirmiş televizyon programları hazırlama yetkisi olan bir şirkete ortak olmaktan çekinmemiştir. Aynı Zahid Akman, milli ve manevi değerlere ve Türk aile yapısına sözde sahip çıkacaktır. Kaldı ki, Zahid Akman 22 Eylül 2008’de “herhangi bir üretim, alım satım yapan, şirketle ortaklığım yoktur” diyerek, “şu anda iki ortaklığım var, ikisi de yatırım ortaklığıdır. Birlikte bir gayrimenkul alınmıştır, gayrimenkul adına yapılan şirket faaliyetidir ve limited şirketidir.” açıklamasında bulunmuştur. Şimdi Sayın Zahid Akman’a şunları sormak istiyorum,

      ·Bu şirketin hala ortağı mısınız?

      ·Bu nasıl bir gayrimenkul şirketidir ki, televizyon işine bulaşıyor?

      ·Kanal 7 yöneticisi ve sahibi Zekeriya Karaman’la aynı şirkette ortak olmanız, sizin yasanın 9. maddesini açıkça ihlal ettiğinizi göstermez mi? Çünkü siz, bir televizyon sahibi ile ticari ortaklık kurarak yasada belirtilen “dolaylı dahi olsa televizyon sahipleriyle ortaklık kurulamayacağı” yasağını delmiyor musunuz?

      3.Değerli Basın Mensupları,

      Şimdi sizlere Ankara 18. Noterliğince düzenlenmiş Sayın Aykut Zahid Akman’a ait bir imza beyannamesini sunuyorum. Sayın Akman 3 ayrı imza atarak, imzasını (Haziran 2004’de, 25669 yevmiye numarası ile) noterde tescil ettirmiştir (EK 3). Size sunacağım bir diğer belge ise, altında Sayın Zahid Akman’ın imzası bulunan, Beyaz İletişim Tanıtım Turizm Sanayi ve Limited Şirketi’nin 29.5.2004 tarihli ve 19 no.lu kararıdır. Bu karar İstanbul 28. Noterliği tarafından 7 Haziran 2004 tarih ve 18018 yevmiye numarası ile onaylanmıştır (EK 4).

      Değerli Basın Mensupları,

      İki ayrı belgedeki (EK 3 ve EK 4) Aykut Zahid Akman’a ait imzalar hiçbir benzerlik göstermemektedir. Bunun için kriminal bir rapor almaya da gerek yoktur. Çünkü karar defterindeki imzanın sahte olduğu bir bakışta anlaşılmaktadır. Merak ettiğim konu şudur, Sayın Zahid Akman kendi yerine sahte imza atan kişiler hakkında bugüne kadar Cumhuriyet Başsavcılığına herhangi bir suç duyurusunda bulundu mu? Bulunmadıysa, bunun gerekçelerini kamuoyuna açıklamak zorundadır. Nasıl bir iş ve çıkar birlikteliği vardır ki, sizin adınıza sahte imza atan kişiyi koruyorsunuz… Sahteciliği koruyan ya da göz yuman bir kişi, ahlaki değerlerin yücelmesi adına, RTÜK Başkanı olabilir mi?

      Hele hele, bir RTÜK Başkanın yasaların kendisine tanıdığı yetkileri koltuğunu korumak için kullanması daha da vahimdir. Yasaların RTÜK Başkanına verdiği yetkiler, RTÜK Başkanınca birilerinden intikam alma güdüsüyle kullanılamaz. Bunu fırsat olarak değerlendirip, medyayı sindirmeye çalışmak ancak ve ancak sahteciliğe göz yumanlar için geçerli olabilir…

      Değerli Basın Mensupları,

      Türkiye gibi ülkelerde yolsuzluk olaylarının ortaya çıkarılması ve suçluların cezalandırılması son derece zordur. Yolsuzluk yapanlar siyasi iktidarlardan himaye görür, yolsuzluğun kılıfını hazırlarlar. Bu açıdan karşınızda son derece profesyonel kişiler görürsünüz. Hangi yolsuzluğu ele alsanız karşınıza çok sayıda şirket ve bu şirketlere ait çok sayıda belge çıkmaktadır. Kanal 7’de olduğu gibi, şirket ortakları hep aynı kişiler olmasına karşın, yüzlerce binlerce şirket belgesi içinde yolsuzlukları ortaya çıkarmak zorundasınızdır. Bu açıdan sizlere sunduğum bu belge şirket kayıtlarının güvenilmez olduğunu, nasıl tahrif edildiğini açıkça ortaya koymaktadır.

      Değerli Basın Mensupları,

      Deniz Feneri bağlamında bu konuları araştırırken, 2 ayrı gerçekle daha karşı karşıya kaldık. Bunlardan ilki hortumcuların aynı adreste çok sayıda şirket kurmaları ve bir süre sonra kurdukları bu şirketlerin unvanlarını değiştirerek yollarına devam etmeleridir. Yani bunlar diyorlar ki, “durmak yok, yolmaya devam.” Bunu yaparak, bir yandan yeni ihalelere yeni şirket isimleriyle girerek izlerini kaybettirmekte, öte yandan da hukuku yolsuzlukları perdelemek amacıyla kullanmaktadırlar.

      İkinci gerçek ise, bu şirketlerin kayıtlarındaki yasa dışılıklardır. Bu işler AKP güvencesi altında yapıldığından hiçbir kamu otoritesi bunları denetlememekte, o kadar ki, bazı noterleri kendilerine hizmet eder hale getirmektedirler. Almanya’da Deniz Feneri Davasında hapiste bulunan birisiyle ilgili olarak, sanki İstanbul’daymış gibi işlem yapan İstanbul 10. Noteri’ni bunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak kamuoyuna açıklamıştık.

      Benzer uygulamalara İstanbul 28. Noterliğinde de rastlıyoruz. Size sunacağım üç ayrı belgede İstanbul 28. Noterliğinin her türlü güvence anlayışını dışlayarak adeta birilerine hizmet eden konuma nasıl girdiğini örnekleyeceğiz.

      1. İstanbul 28 Noterliğince 25 Temmuz 2005 tarih ve 23287 yevmiye numarası ile onaylanan Beyaz Holding Anonim Şirketine ait yönetim kurulu kararı (EK 5). Bu yönetim kurulu kararının Karar Numarası 7, Karar Tarihi ise 27.7.2005’tir. Bu kararla Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik (Alman Yargıcın Türkiye’deki Deniz Feneri davasında asıl fail olarak belirttiği kişiler) temsilci olarak seçilmişlerdir. İşin dikkat çekici yanı daha Beyaz Holding tarafından karar alınmadan noterin onay vermesidir. Özetle Beyaz Holding Temmuzun 27’sinde karar alıyor, ama noter her ne hikmetse 25 Temmuz’da daha alınmamış olan şirket kararını onaylıyor.

      2. İstanbul 28. Noteri 2 Ekim 2003 günü, 28680 yevmiye numarası ile Beyaz İletişim Tanıtım Turizm Sanayi ve Limited Şirketi’nin bir yönetim kurulu kararını onaylıyor. Yönetim Kurulunun karar numarası 14, karar tarihi ise 7 Ekim 2003… Görüleceği üzere İstanbul 28. Noteri yine 7 Ekim’de alınan bir kararı, daha karar alınmadan 2 Ekim 2003 tarihinde onaylıyor (EK 6).

      3. İstanbul 28. Noteri 25 Temmuz 2005 tarih ve 23284 yevmiye numarası ile Beyaz Holding A.Ş’nin bir yönetim kurulu kararını onaylıyor. Yönetim kurulunun karar numarası 4, karar tarihi ise 27.7.2005… Ama her ne hikmetse, yine İstanbul 28. Noteri bu kararı da kararın verildiği tarihten önce, 25 temmuz.2005 tarihinde onaylıyor (EK 7).

      Değerli basın mensupları, İstanbul 28. Noterine ilişkin olarak bir hatırlatmada bulunmak isterim. Bu değerli noterimiz şu anda İstanbul 10. Noterine ilişkin soruşturmanın da yürütüldüğü Noterler Birliğinin Başkanıdır. Bu bağlamda, İstanbul 28. Noterine dikkatinizi çekiyorum.

      • ÇEKLE ÖDEMELERİN DÜZENLENMESİ VE ÇEK HAMİLLERİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN

        Kanun Numarası: 3167

        Kabul Tarihi: 19/03/1985

        Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 03/04/1985

        Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı:18714

        KAPSAM:

        Madde 1 – Bu Kanun çek kullanımı hakkındaki esasları, çek hamillerinin korunmasına dair tedbirleri ve uygulanacak müeyyideleri düzenler.

        Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır.

        SORUMLULUK:

        Madde 2 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./1. md.)

        Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca 9 uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

        ÇEK DEFTERLERİ:

        Madde 3 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./2. md.)

        Çek defterleri bankalarca bastırılır.

        Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Türkiye Bankalar Birliğinin görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmi Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenlenir. Çek defterlerinin her yaprağına, çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin vergi kimlik numarası yazılır; ancak, hesap sahibinin vergi kimlik numarası hariç olmak üzere bunların yazılmamış olması veya bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı davranılması çekin geçerliğini etkilemez.

        29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 692 nci maddesinde belirtilen unsurları taşımayan senetler bu Kanun kapsamında kabul edilmez; ancak aynı Kanunun 693 üncü maddesi hükmü saklıdır.

        Bankalar, çek hesabı açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim yeri belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak, bunların açık kimliklerini, adreslerini, vergi kimlik numaralarını ve çek hesabının kapatılma hallerini onbeş gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmek ve bunlara ilişkin belgeleri hesapların kapatılmalarını izleyen beşinci yılın sonuna kadar saklamak zorundadırlar. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde hamilin talebi üzerine keşidecinin bankaca bilinen adresleri kendisine verilir.

        İBRAZ VE ÖDEME:

        Madde 4 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./3. md.)

        Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir.

        Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.

        Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.

        ÇEK KARŞILIĞININ ÖDENMEMESİ:

        Madde 5 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./4. md.)

        Çekin ibrazında karşılığının tamamen ödenmemesi veya çek hamili tarafından kısmi ödemenin kabul edilmemesi halinde, ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; çekin ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır.

        HESABEN TESVİYE:

        Madde 6 – T.C. Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben tesviyesini sağlayacak tüzelkişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. T.C. Merkez Bankası, şubesi bulunmayan yerlerde bu yetkisini uygun göreceği başka bir bankaya devredebilir.

        Hesaplaşma sisteminin kuruluş ve işleyişi, T. C. Merkez Bankasınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

        (Ek fıkra: 26/02/2003 – 4814 S.K./5. md.) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.

        (Ek fıkra: 26/02/2003 – 4814 S.K./5. md.) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

        İHTAR:

        Madde 7 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./6. md.)

        Yeterli karşılığı bulunmadığı için çeki kısmen veya tamamen ödemeyen muhatap banka, hesap sahibine, kendisine ait bütün çek defterlerini aldığı bankalara geri vermesini, 8 inci maddede öngörülen sürenin bitiminden itibaren on gün içinde iadeli taahhütlü mektupla bildirir.

        DÜZELTME HAKKI:

        Madde 8 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./7. md.)

        Çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren en geç on gün içinde çekin karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve ibraz tarihinden ödeme gününe kadar geçen süre için 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödemek suretiyle düzeltme hakkını kullanan, çek keşide etmek hakkını yeniden kazanır.

        BİLDİRME VE DUYURU:

        Madde 9 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./8. md.)

        Muhatap banka, yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarı ile 16c maddesinde öngörülen tazminat ve gecikme faizinin hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından ödeme tarihinden itibaren on gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara duyurur.

        BANKANIN SORUMLU OLDUĞU MİKTAR:

        Madde 10 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./9. md.)

        Muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya kadar ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise bu miktarı her çek yaprağı için üçyüzmilyon liraya tamamlayacak biçimde ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.

        Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığınca yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık endeksindeki değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.

        TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASINCA İLAN EDİLECEK HUSUSLAR:

        Madde 11 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./10. md.)

        Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 16 ncı madde gereğince çek hesabı açtırmaktan yasaklamaya ve 16c maddesinin dördüncü fıkrası gereğince yasaklama kararının ortadan kaldırılmasına dair mahkeme kararlarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesine ilişkin esas ve usulleri Adalet Bakanlığının; bankalara duyurulmasına ilişkin esas ve usulleri Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü alarak Resmi Gazetede yayımlanacak bir tebliğle düzenler.

        Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen ve daha sonra ödenen karşılıksız çekler ile hesap sahibi hakkındaki bilgilerin bankalardan toplanma ve bankalara duyurulma esas ve usullerini Türkiye Bankalar Birliğinin görüşünü alarak belirler ve Resmi Gazetede yayımlar. Bankalar belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bu bilgileri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına gönderirler.

        TEBLİGAT ADRESİ:

        Madde 12 – Bu Kanun uyarınca yapılacak ihtarlar, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı müddetçe çek hesabı sahibinin hesabı açtırırken bildirdiği adrese yapılmakla geçerli olur.

        İHTARA VE YASAKLAMAYA UYMAYANLAR:

        Madde 13 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./11. md.)

        7 nci madde gereğince banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren on gün içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek defterlerini geri vermeyenlere, ilgili bankanın ihbarı üzerine üçyüzellimilyon liradan üçmilyar lira ya kadar adli para cezası verilir. İlgili banka bu ihbarı yapmakla yükümlüdür.

        16 ncı madde gereğince hükmolunan yasaklama süresi içinde çek hesabı açtıranlara bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Hakkında yasaklama kararı verilmiş kişilere yasaklama süresi içinde çek hesabı açan bankalara birmilyar liradan beşmilyar liraya kadar adli para cezası ve rilir.

        YETKİLİ OLMADIĞI HALDE ÇEK DEFTERİ BASANLAR VE BASTIRANLAR:

        Madde 14 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./12. md.)

        Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlara ve bastıranlara iki yıldan beş yıla kadar hapis ve üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kad ar adli para cezası veril ir.

        BANKALARA UYGULANACAK CEZALAR:

        Madde 15 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./13. md.)

        3, 4, 5, 7, 9 ve 11 inci maddeler ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı yükümlülükleri yerine getirmeyen bankalar hakkında üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya ka dar adli para cezasına hükmolunur.Yargılamada bankayı şube müdürü temsil eder.

        KARŞILIKSIZ ÇEK:

        Madde 16 – (Değişik madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./14. md.)

        Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap s ahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu su çtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

        Bu suçun, organ veya temsilcisi tarafından tüzelkişi yararına işlenmesi halinde özel hukuk tüzelkişisi hakkında da birinci fıkra uyarınca para cezasına hükmolunur. Ayrıca yetkili temsilci tarafından yararına çek keşide edilen hesap sahibi gerçek kişi hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.

        Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.

        Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.

        KARŞILIKSIZ ÇEKTE GECİKME FAİZİ:

        Madde 16/a – (Ek madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./15. md.)

        Çekin karşılıksız kalan miktarı için gecikme faizi, ibraz tarihinden itibaren, 04/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanır.

        SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ, GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME:

        Madde 16/b – (Ek madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./16. md.)

        16 ncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanuni veya akdi teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikayetine bağlıdır. Bu suçlara çekin ibraz edildiği … veya şikayetçinin yerleşim yerinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesinde bakılır.

        Çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı, 8 inci maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte; ihtiyati tedbir kararı veya ödeme yasağı nedeniyle süresi içinde ibrazında çek hakkında işlem yapılmaması halinde ise, ihtiyati tedbir kararının veya ödeme yasağının kalktığı tarihte doğar.

        Hükmün kesinleşmesinden sonra şikayetten vazgeçildiğinde de, hüküm bütün cezai sonuçları ile ortadan kalkar.

        Bu suçlardan dolayı yapılan yargılamalarda 04/04/1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 225 inci maddesi uygulanabilir.

        Şikayetten vazgeçme nedeniyle davanın düşmesi halinde, müdahil, ödeme nedeniyle davanın düşmesi veya cezanın ortadan kaldırılması halinde sanık veya hükümlü, yargılama giderlerinden sorumlu olur.

        DAVANIN AÇILMASINA ENGEL OLAN, DAVAYI DÜŞÜREN VE CEZAYI ORTADAN KALDIRAN NEDENLER:

        Madde 16/c – (Ek madde: 26/02/2003 – 4814 S.K./17. md.)

        Aşağıda belirtilen koşulların yerine getirilmesi halinde ceza davası açılmaz:

        a) 8 inci maddeye göre düzeltme hakkının kullanılması,

        b) 8 inci maddede belirtilen süre geçtikten sonra ve henüz dava açılmadan önce çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde oniki tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi.

        Dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onbeş tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.

        Hüküm verildikten sonra hüküm kesinleşinceye kadar geçen süre içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde onsekiz tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde ceza davası düşer.

        Hüküm kesinleştikten sonra çek tutarı veya karşılıksız kalan kısmı ile çek tutarına veya karşılıksız kalan kısmına ait yüzde yirmi tazminatın ve çekin ibrazından ödeme tarihine kadar geçen süre içinde 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizinin ödenmesi halinde bütün cezai sonuçları ile birlikte hüküm ortadan kalkar.

        Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ödemeler hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap bankaya yapılabilir.

        GEÇİCİ MADDE

        Geçici Madde 1 – Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, karşılıksız çek keşide etmiş olanlar hakkında hazırlık tahkikatına başlanmış veya dava açılmış ve mahkümiyet hükmü kesinleşmemiş olduğu takdirde;

        a) Yürürlük tarihini takip eden üç ay içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan bölümünün %10 tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması,

        b) Çek tutarı ödenmemiş olsa bile şikayetten vazgeçilmiş olması,

        c) Çek tutarının daha önce ödenmiş bulunması,

        Hallerinde, hazırlık tahkikatında takibata yer olmadığına, açılmış davaların düşürülmesine karar verilir.

        Geçici Madde 2 – (Ek madde: 18/02/2009-5838 S.K./18.mad)

        31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

        YÜRÜRLÜK:

        Madde 17 – Bu Kanunun 1,2,4,5 ve 16 ncı maddeleri ile Geçici Maddesi Kanunun yayımı tarihinde, diğer maddeleri yayımından altı ay sonra yürürlüğe girer.

        YÜRÜTME:

        Madde 18 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

        KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER:

        14/01/1993 TARİHLİ VE 3863 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDESİ:

        Geçici Madde – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mahkumiyet hükmü kesinleşmiş veya hüküm infaz edilmiş ise, yürürlük tarihini takip eden 3 ay içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan bölümünün %10 tazminat ve gecikme faizi ile birlikte muhatap Bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması veya yine bu sürede şikayetten vazgeçilmiş olması halinde kamu davası ve cezanın bütün neticeleri ile ortadan kaldırılmasına karar verilir.

        26/02/2003 TARİHLİ VE 4814 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDELERİ:

        Geçici Madde 1 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karşılıksız çekler hakkında açılmış bulunan davalarda, bu tarihten sonra yapılacak ilk duruşmada hazır bulunmayan şikayetçiye, ilk duruşmada hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya vekil de göndermediği takdirde şikayetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda davetiye çıkarılır. Bu davetiye, şikayetçinin, mahkemeye bildirdiği; mahkemede dinlenmemişse şikayet dilekçesinde belirttiği adresine gönderilir. Davetiye tebliğine veya tebliğ edilmiş sayılmasına rağmen üst üste iki duruşmaya gelmeyen veya vekil de göndermeyen şikayetçinin şikayetinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilir. Şikayetçinin veya vekilinin haklı mazereti halinde bu hüküm uygulanmaz.

        Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen karşılıksız çek keşide etme suçu hakkında, 3167 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uygulanmaz.

        Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin kapsamına giren suç nedeniyle;

        a) Hükümlü ve tutuklu bulunanların bu hallerinin derhal sona erdirilmesine ve tahliyelerine,

        b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde bunların dosyalarının ele alınarak hükümlüler hakkındaki hapis cezalarının çek bedeli tutarı kadar adli para cezasına dönüştürülmesine, tutuklular hakkında talep edilmiş olan hapis cezaları yerine çek bedeli tutarı kadar adli para cezasına hükmedilmesine,

        Mahkemesince karar verilir.

        Geçici Madde 2 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce karşılıksız çek keşide etmiş bir kimsenin, bu tarihten sonraki üç ay içinde çek tutarını veya karşılıksız kalan kısmını yüzde on tazminatı ve 16a maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine ödemesi veya 3167 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre düzeltme hakkını kullanmak suretiyle hamilin zararını karşılamış olması halinde şikayetten vazgeçme koşulu aranmaksızın,

        a) Hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına,

        b) Açılmış davaların düşürülmesine,

        c) Kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerinin bütün cezai sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına,

        Karar verilir.

        Geçici Madde 3 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3167 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne aykırı fiilden dolayı yapılmakta olan hazırlık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına; görülmekte olan kamu davalarının ortadan kaldırılmasına karar verilir.

        Bu suçtan dolayı verilen mahkumiyet hükümleri bütün kanuni sonuçları ile birlikte ortadan kalkar.

        Geçici Madde 4 – Bu Kanunun 10 uncu maddesi ile değiştirilen 3167 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yer alan esas ve usuller belirleninceye kadar muhatap bankalarca yeterli karşılığı olmadığı için ödenmeyen çekler ile sonraki ödemelere ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca da bu bilgilerin bankalara duyurulmasına devam olunur.

        Geçici Madde 5 – Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yayımını izleyen bir ay içinde Resmi Gazetede yayımlanacak bir tebliğle belirlenecek esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.

        Bankalar, bu tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonuna kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.

        Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden ötürü 3167 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi uyarınca sorumlulukları her çek yaprağı için altmışmilyon liradır.

Yorum yaparak destek olabilirsiniz