Vakit tamam …


Bu yazı blogda yayınlanmıştır.  Yapılan yorumları görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Türkiye ‘de bir hukuk depremi yaşanmaktadır.  İşin öncüsü artcısı kalmamış ve yıllardır sürmektedir.  Bu ortamda hayati önem taşıyan çek yasası Meclis tatili ile bankaların hacım tartışmaları arasında geçişmektedir.

Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir. Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum Cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir”

7.haziran.2009 Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER

Unutulmamalıdır ki yanlışı yanlışla düzeltmek hiçbir koşulda olanaklı değildir.

Mahkemelerin artan yükü dava sürelerini azaltmak için yapılan düzenlemeler adil yargılanma ve savunma hakkını zedelemiştir.

Haksız ve gereğinden ağır olan bu cezanın, kolayca verilebilir olması  ticari yöntemleri, Borçlar Hukuku’na göre işleyen mekanizmaları hantal bırakmıştır.  Karşılıksız çek durumunda başvurulan ilk yer ceza mahkemesi olmaktadır.

31 Aralık 2009 tarihinden sonra üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce bankaya ibraz edilen çeklerin bankaya ibrazı halinde bunların çek hukukundan kaynaklanan bir hak bahşetmeyeceği ve bu tür çeklerin düzenleme tarihinin gerçeği yansıtmadığının üzerine işaretleneceği, çek vasfını yitireceği; düzenlemesi getirilerek bunların tedavülünün önlenmesi sağlanmalıdır. Böylece ileri tarihli çekler kabul görmeyecek ve zamanla bu sorun ortadan kalkacaktır. İleri tarihli çek alanlarsa bu müeyyideyi bilerek zamanı gelmeden ibrazı yoluna gitmeyecek, düzenleme tarihine göre ibraz süresi içinde ibraz ederek yasanın getirdiği olanaklardan yararlanacaktır. Bu yaklaşım benimsenmezse, çek, gerçek anlamını yitiren ve çek garantilerini taşıyan bono vasıflı bir belgeye dönüşen, hukuki dolanma yollarının açık hale getirildiği kambiyo hukukunun mantık ve amacıyla da çelişen kendine özgü bir belge niteliğine bürünür. Durum bu olunca, hukuken düzenlenen gerçek anlamdaki çekle ilgili düzenlemelerin bir caydırıcılığı ve garantörlüğü kalmaz. Unutulmamalıdır ki yanlışı yanlışla düzeltmek hiçbir koşulda olanaklı değildir. Tasarı bu haliyle 31 Aralık 2009 tarihinden sonra ileri tarihli çeklerin tedavülde olmasına ve Çek Kanunu korumasından yararlanmasına olanak sağlayacaktır, ki bu kabul edilemez.”

7.haziran.2009 Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER

Unutulmamalıdır ki yanlışı yanlışla düzeltmek hiçbir koşulda olanaklı değildir.

Bankalar kanuna ve finansal dengelere aykırı olarak  vadeli çek ile piyasaya olmayan kredi-para pompalanmaktadır. Ekonomik kriz ile birlikte bu kredi-para yaygınlaşmış ve nakit-paranın yerini almıştır. Bu kolay kullanımlı kredinin teminatı özgürlüktür.

TCK ‘a uyumu yapılmayan 3167 sayılı çek yasası  geçersizdir.  Mahkemelerin farklı kararlar vermesi eşitlik ilkesini zedelemiştir.

Vadeli çekler ile oluşan yüksek kredi riski, ölçüsüz ağır cezalar konmasına yol açmıştır.  Özel kanun olan çek yasasındaki cezalar bir kredi kullanımı için çok ağırdır.

Bir ticari ilişkiden kaynaklanan borcun  tahsilatı mahkemelere yüklenemez.  Esasen bir ticari ilişkiyi ve vadeli ödemeyi belirleyen Türk usülü çek kullanımı, açıkca bono tanımına girmektedir.

Biz bunca yanlışa rağmen, doğruda ısrar ediyoruz. Hukukun gereklerinin yerine gelmesini istiyoruz.  Meclis kendine düşen görevi yapmalıdır diyoruz. Türkiye Cumhuriyet’i bir hukuk devletidir. Çözüm bağımsız yargıdan ve yüce meclisden geçmektedir.  TC Anayasası, TCK, CMUK ve AIHS ‘e aykırı olduğu açık olan bu uygulamaların normal çözüm yolu yeni bir çek yasasıdır.

Yeni yasanın alelacele  çıkmasıda, gecikmeside zarar verecektir. Herkes oturup bir düşünmelidir.   Bu işde bir yanlışlık vardır.  Yüksek yargı, akademisyenler ve yerel mahkemeler tersini söylerken;

Yapacaklarımız demokratik haklarımızı kullanmak ile sınırlıdır.

Kazanılmış başvuru haklarımızı, olası gelişmeler ile yitirmeden AIHM ‘e başvurmayı öneriyorum.  Gelişmelere göre yeni başvuru hakları gelir, onları ayrı değerlendiririz. Umarım gerek kalmaz.

  • AIHM gizliliği taahhüt etmektedir. Başvurular bireysel yapılacaktır.
  • Yeterli istek gelirse, ayrı bir bölüm açarak durumlarınızı sınıflayacağım. Sınıflamaya göre metinlerinizi  alacaksınız.
  • Kendiniz boşlukları doldurup, basarak göndereceksiniz.
  • Kimseye ad-soyad, dosya numarası, e-posta  ve vekalet vermeyeceksiniz.

Bu toplu yapılacak,  bireysel bir başvurudur.   Her başvurucu,  mağdurlara hakkın gelmesi için üzerine düşen görevi yapmış olacaktır.

Bu işe varım diyorsanız çalışmaya bugün başlayalım. Katılım için  cezaevinde haksız yere yatan mağdurlar  ve kendi adımada bazı koşullarım olacak.

Biz anlamayız

tek ağzın türküsünü.

Her matem gecesi

her bayram günü,

şarkılarımız

bir gaz sandığını yere yıkarak

sandığın üstüne çıkarak

kocaman elleriyle tempo tutmalıdır.

Şarkılarımız

çam ormanlarında rüzgar gibi bize kendini

hep bir ağızdan okutmalıdır!!.

Nazım HİKMET