COUR EUROPEENNE DES DROITS DE L’HOMME
EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
REQUÊTE
APPLICATION
BAŞVURU
I- TARAFLAR
A. BAŞVURUCU
1. Soyadı ERGÜN 2. Adı CİHAN
Cinsiyeti ERKEK
3. Milliyeti TÜRKİYE CUMHURİYETİ 4. Mesleği CUMHURİYET SAVCISI(STAADSANWAHLD – PUBLİCK PUROSECUTOR)
5. Doğum Tarihi ve Yeri 1964 ŞARKIŞLA/SİVAS
6. İkametgahı …
7. Tel. No …
8. Şu Anki Adresi …..
9. İş Adresi Cumhuriyet Savcısı, Adalet Sarayı, KONYA
B. YÜKSEK SÖZLEŞMECİ TARAF
13. TÜRKİYE CUMHURİYETİ(TC)
II- OLAYLARA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Benim hakkımda Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun(HSYK) 11.11.2009 tarihinde 140. Sayılı kararıyla “…birinci sınıf olmamaya…” karar vermiştir.(EK-1)
HSYK Kararlarına karşı Anayasa ile yargı yolu kapatılmıştır.
Bu ne anlama geliyor?
Bunun taşıdığı anlam en başta her ay maaşımı 1000-$(Bin ABD_USA_ Doları) eksik almam dır. Aynı kıdem ve meslek yılındaki meslektaşlarımdan 2005 yılı ocak ayından bu yana eksik almaktayım.
14. a) Özgeçmiş
Başvurucu, 1964 yılında Şarkışla/SİVAS’ta, sekiz çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. İlk okulu köyde okudu. Girdiği sınavı kazanarak, Pamukpınar Öğretmen Lisesi’nde parasız yatılı olarak, altı yıl okuyup liseyi bitirdi. Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Hukuk öğreniminden sonra 1993 yılından itibaren Cumhuriyet Savcısı olarak ülkenin her coğrafi bölgesinde çalıştı. Halen Konya Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmaktadır. Lisans üstü eğitim yapmış olup 2001 yılında uluslar arası ceza hukuku ile ilgili olarak “SUÇLULARIN İADESİ VE SUÇLULARINI İADESİNDE HUSUSİLİK KURALI” isimli tez ile lisans üstü eğitimini tamamlayıp “hukukta uzman” ünvanı aldı(EK
Lisans üstü eğitim diploması nedeniyle BİRİNCİ SINIF HAKİM-SAVCILIĞA 30 NİSAN 2003 TARİHİNDE EMSALLERİNDEN ÖNCE AYRILDI. Çeşitli dergilerde yayınlanmış bilimsel makaleleri mevcuttur(EK te bir dosya halinde sunulmuştur).
Evli ve üç çocuk babasıdır. Ailenin tek geçim kaynağı Cumhuriyet Savcılığı dolayısıyla aldığı maaştır. Çocuklarından ikisi lise öğrencisidir. Birisi iki yaşını henüz geçmiş bebektir.
Gerçekte inançsal ayrımcılık nedeniyle adı konulmamış iftira ile yargı önüne itilmiş ve bu iftira ile dolu ithamlar sonucunda, hukuk dışı yol ve yargılamayla mahkum edilmiş, bu mahkumiyet dolayısıyla ARALIK 2005 tarihinden itibarin her ay alması gereken maaşından yaklaşık 1000_$(bin Amerikan doları) eksik maaş almaktadır.
Maddi maaş eksikliğinden doğan geçinme zorluğu altında ezilmek bir yana, onurlu, çalışkan ve basın yayın organlarının yakından tanıyıp takip ettiği bir Cumhuriyet Savcısı olması dolayısıyla kendisinin ve ailesinin çektiği manevi işkence ve ruhsal travma 2004 yılı ortalarından beri ruhsal rahatsızlık vermektedir.
Yaptığı meslek nedeniyle ek iş yapma, bir başka işte çalışma imkanı yoktur. Yasal olarak zaten ek iş yapma ve başka işte çalışması da yasaktır.
Yarılanma ve bu hukuksuz hal içine düşürülmesinin asıl nedeni evraklara yansıtılmayan ancak Türkiye’nin etnik alt yapısında bulunan “ALEVİ UNSURA AİT BİR İNSAN” olmasıdır; dini-inançsal ve felsefi inanç ayrılığıdır.
b) İddia ve Savunmanın Özü (O L A Y I N İ Z A H I)
Benim hakkımda Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun(HSYK) İTİRAZLARI İNCELEME KURULU OLARAK 11.11.2008 tarihinde 140 sayılı kararıyla “…birinci sınıf olmamaya…” DAİR KARARLARINA YAPILAN İTİRAZIMI NİHAİ OLARAK RET karar vermiştir.(EK-1)
Bu ne anlama geliyor?
Bunun taşıdığı anlam en başta her ay maaşımı 1000-$(Bin ABD_USA_ Doları) eksik almam dır. Aynı kıdem ve meslek yılındaki meslektaşlarımdan 2005 yılı ocak ayından bu yana eksik almaktayım. Maaş Bordro örnekleri ektedir.(EK-2)
Aynı zamanda hukuksal bilgi ve becerimin yetersiz olduğu gibi bir manevi baskı aracı olarak bu zan ve isnat altında bırakılarak ruhsal travma altında tutulmaktayım.
Oysa ben 30 Nisan 2003 tarihinde HSYK’nın kararıyla, mesleki yeterlik ve master diploması almamı sağlayan(EK- 3) akademik çalışmalarım dikkate alınarak “Birinci Sınıfa Ayrıldım.”
Birinci sınıf olma süresi önceden Birinci Sınıfa Ayrılma tarihinden itibaren altı yıl beklemekle elde ediliyordu.
Ancak, 24.12.2005 tarihinde 5435 sayılı yasa çıkarılarak(EK-4 5435 sayılı yasa metni) “birincei sınıf olmak için bekleme süresi” üç yıla indirilmiştir.
Yasanın 53 maddesi yürürlüğü düzenlemiştir. Buda; “Madde 53 – Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” Hükmünü getirmiştir.
5435 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 24.12.2005 tarihinde hakkımda verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı ya da disiplin cezası yoktur.
Hakkımdaki inceleme 25.12.2005 tarihindeki hal ve şartlar üzere yapılmak gerekir.
Yer yüzündeki tüm hukuk sistemleri bunu böyle kabul eder.
Bunun dışındaki bir davranış biçimi ADİL YARGILAMA DEĞİLDİR. Aksine bu açıkça ADİL YARGILAMAMAK tır.
Bakanlık memurları birinci sınıfa ayrılma tarihinden itibaren üç yıllık sürenin dolup dolmadığını matematiksel olarak inceleyip BİRİNCİ SINIF OLMUŞTUR diye yazması gerekirken, bunu yapmayıp olayı HSYK’na iletip BİRİNCİ SINIF OLMAMA biçiminde karar verilmesini ve haklarımın yok edilmesini sağlamıştır.
5435 sayılı yasa yürüryüğe girince hakkımda “Birinci sınıftır” karırı veriniz diye Adalet Bakanlığı’na yazıyla baş vurdum. Çünkü ben 30 Nisan 2003 tarihinde “Birinci Sınıfa Ayrılmış”tım. Buna dair HSYK karırı ektedir. (EK-5)
“Birinci sınıftır” karırı veriniz diye yazdığım yazıya HSYK 06.06.2006 tarih ve 369 sayılı kararla, hiçbir yasa yada anayasa hükmünde yer almayan bir biçimde “bekletilmesine” gibi bir karar aldı.(EK-6) Bu karara itiraz ettim. Bana itiraz süresi on gün ve kisin süre olarak verilirken, Bakanlık yine olayı HSYK’na götürdü ve itiraz tarihimden “bir yıllık bir süre geçtikten” sonra 22.11.2007 tarihinde 926 sayılı kararla “birinci sınıf olmamasına” biçiminde karar verdi.
Bu kararada itiraz ettim. Yine bana 10 gün içinde itirazlarımı gerekçelerimi bildirmem istendi.
Verilen 10 gün içinde, 12.2 2008 tarihli yazımla itirazımı yaptım.(EK-7)
Yine bu itirazıma 27.2.2008 tarihli 179 sayılı ret kararı geldi.(EK-8) Burdaki özelliğe dikkat edilmelidir; 5435 sayılı yasanın çıktığı anda baş vuruyorum bir yıla yakın süre bekleniyor, bakımda bir suç bir iddaname bir dava yokken ve bir disiplin cezası kararı yokken olumlu bir karar verilmiyor; Yasanın yürürlük anındakı benim koşullarım değerlendirilmiyor ileriki tarihler beklemeye alınıyor. Bu adil yargılamanın adil değerlendirmenin adalet idesinin hiçbir alanına dahil edilemez.
Bu karara da yine nihai yasal hak olarak itiraz ettim; Bu defa HSYK itirazları inceleme kurulu olarak, karar verdi. Birinci sınıf olmama kararını kesinleştirdi.(EK-9) Dolayısıyla Anayasanın 159/3 maddesi nedeniyle ülke içindeki ulusal hukuk yolu tükenmiştir.
Bu da ADİL YARGILAMA HAKKININ İHLALİDİR; AYRIMCILIKTIR.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 159. maddesi 3. ve 4. fıkraları;
III. HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU
Madde 159 –
…Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hakimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir.
Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz….
Anayasanın bu hükmü doğrultusunda Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun(HSYK) Hakim-Cumhuriyet Sacılar hakkında yükselmeye yada yükselmemeye dair vereceği nihai karar; “…birinci sınıfa ayırma…” kararıdır.
Bu anayasanın emridir.
Anayasanın anlatımından da anlaşılacağı üzere, HSYK’nın Hakimler ve Cumhuriyet Sacılar hakkında “BİRİNCİ SINIF OLMAYA ya da OLMAMAYA” karar vermek hak ve yetkisi ANAYASAL OLARAK YOKTUR. Başka bir yasa ya da yönetmelik gibi her hangi bir mevzuat böyle bir yetki vermişse dahi bu yetki Anayasa 159 maddesi karşısında yok sayılacaktır.
Anayasanın 159. Maddesinden anlaşılan şudur;
Hakim savcılar;
1-Üçüncü sınıf hakim savcı
2-ikinci sınıf hakim savcı
3-Birinci sınıfa ayrılmış hakim savcı
4-Birinci sınıf hakim savcı
Olarak dört sınıftır. Alınan maaşta sınıfa göre artmaktadır. Anayasa gereği HSYK ilk üç sıra için serbesçe takdir hakkına sahiptir ve karar verir. Ancak dördüncü sıra yani “Birinci sınıf hakim-sevcı olmaya” karar vermek hakkı Anayasa 159la verilmemiştir. Bu bir bekleme süresidir.
Bu durumu da yine Anayasa 11. Maddesinde düzenlemiş bulunmaktadır;
XI. ANAYASANIN BAĞLAYICILIĞI VE ÜSTÜNLÜĞÜ
“…Madde 11 – Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz…”
Birinci fıkrada görüldüğü üzere anayasanın 159/3 maddesi HSYK yı da bağlamaktadır.
Yani benim hakkımda birici sınıf olma yada olamamaya dair bir karar veremeyecektir.
HSYK kararlarına karşı hiçbir makam yada mercie başvurma hakkım ve yargı yoluna gitmek hakkım bulunmamaktadır. Bu durumu da anayasanın 159/4 maddesi hüküm altına almıştır; “…Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz…”
5435 sayılı yasa çıkınca çıktığı tarihte Sayın Adalet Bakanlığı’ndan birinci sınıf olmama karar veriniz diye talepte bulundum. Baş vuru tarihinden on bir ay sonra talebimi ret ettiler.
Bu ret Kararına karşı on gün içinde yeniden inceleme isteyebilirsin dediler. On gün içinde yeniden inceleyiniz diye müracaatta bulundum. Bu müracaatımda yine aradan on bir ay geçtikten sonra ret le sonuçlandı.
Bu karara karşı yine ben on gün içinde itirazda bulundum bu itirazıma da yaklaşık bir yıl sonra cevap verilerek, kararla nihai olarak ret kararı verildi.
Aylar süren sürüncemeler sonunda 2005 yılından 2009 yılı ocak ayına kadar dört buçuk yıl yani 2009 yılı mayıs ayı dahil 53 ay dır mağdur edilmekteyim. 53 aydır maddi olarak maaşımda 53 bin dolarlık eksiklik vardır. Birinci sınıf olmam gereken tarihten beri 53 000-$(elli üç bin dolar) parasal kaybım vardır.
Nasıl bir kişi olduğuma dair ve nasıl bir hukuk adamı olduğuma dair makale ve basında çıkan bazı belgeleri sunuyorum.
Tüm ülkede bilinen biri olarak meni manevi olarakta bu tür sürüncemede bırakan gayri adil uygulamaları nedeniyle telafisi imkansız zararlara uğratmışlardır.
01.01.2004 tarihinden buyana sistemli olarak bana yapılan haksız ve hukuk dışı uygulamalar yüzünden,
Göz sağlımı yüzde seksen yitirdim buna dair raporu sunacağım. Ben mesleğe girerken Sayın Bakanlığın aldırdığı raporda göz sağlığım ve tüm sağlığım tamdı, yerinde idi. O rapor Sayın Bakanlıktaki kişisel dosyamda vardır; olmalıdır.
Doğal beslenen ve hiç hasta olmayan bir insandım 2004 tarihinden sonra inmeyen bir kolestrol çıkışına düçar oldum raporlarını sunacağım.
Cildimde vücudumun dış deri tamamında yaralar cilt dökülmeleri oluştu ve 5 yıldır iyileştirememekteyim. Raporunu sunacağım.
Karşılanması ve rakamlarla ifade edilmesi imkansız bir manavi işkence ruhsal travma altıdayım. Kısmen dahi olsa karşılanabilmesi için ve İDARENİN KEYFİ UYGULAMALARINI BİR DAHA İNSANLARA YAPAMAMASI İÇİN AĞIR BİR ÖDENTİ ALTINA SOKULMASI GEREĞİDE NAZARA ALINRAK 500 000 000-Euro(Beşyüz milyon eyro) manevi tazminat verilmesini istiyorum.
Gereğini mahkemenize sunarım.
III- SÖZLEŞMENİN İHLAL EDİLEN HÜKÜMLERİ
15.
b) Sözleşmenin 6. maddesinin 2. ve 3. fıkrası:
“Adil Yargılanma Hakkı”
Aralık 2005 tarihinden 2 Ocak 2009 tarihine kadar ve bir yargılamaya da tabi olmaksızın üç tam yıl mülkiyet hakkım olan maaşımın her ay 1000$ ının verilmemesi eksik verilmesi ve kararların aylar sonra alınması nedeniyle adil yargılanmak hakkım ihlal edilmiştir.
Yargı yolu kapatılarak hak arama özgürlüğü ile hukuk devleti olmak güvencesi ortadan kaldırılmıştır.
IV- SÖZLEŞME’NİN 35. MADDESİNİN 1. FIKRASINA İLİŞKİN AÇIKLAMA
16. Nihai Karar 11.11.2008 tarihli 140 sayılı HSYK kararı
Söz konusu karar duruşmasız olarak verilmiştir. Verilen karar başvurucuya 02.01.2009 da tebliğ edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2 maddesine de başlangıçta belirttiğimiz gibi aykırıdır.
18. Başvurulmayan Yol Karar nihaidir. Başvurucunun talebiyle kararı değiştirecek herhangi bir kurum ve yargı mercii ve yolu yoktur.
V- BAŞVURUCUNUN TALEPLERİ
19. a) Sözleşme İhlalinin Tespit Edilmesi
Başvurucunun mağdur olmasıyla sonuçlanan yargılamayla, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin10, 11, 8. maddesinin 1. fıkrası ile 4, 5, 6. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının ihlal edildiğinin tespit edilmesini, HSYK’nın 11.11.2009 tarih ve 140 sayılı, buna bağlı olan 179 sayılı, 926 sayılı, 369 sayılı kararlarının iptalini, talep ediyorum
.
b) Başvurucu Lehine Tazminata Hükmedilmesi
i. Manevi Tazminat: Ülkede bir çok yanlış idari tasarrufları iptal ettirdiği ve insanlar yararına sosyal ve hukuksal kazanımlar sağladığı için herkes tarafından bilindiği yargı camiasında üniversite çevrelerinde tanındığı için 53 aydır eksik maaş alarak toplumda onuru zedelenen yargılanarak küçük düşürülen Başvurucu yapılan yargılamayla Yargılamanın hazırlık aşamasından itibaren bugüne kadar çok zor yıllar geçirmiştir. Başvurucu olarak benim bir cumhuriyet savcısını, bin insan bir baba ve bir hukuk adamı olarak yaşadığım her gün her saniye çektiğim manevi işkencenin hiçbir saniyesini milyarlarca EURO ile ölçemezsiniz. Devlet memuru olması başka iş yapmasının da yasak olması nedenleri ile ve başvurucu, ruhsal bir çöküntü içerisindedir. Ruhsal çöküntünün gerçek nedeni haksız yere suçlanmak ve ceza almaktır. Başvurucu manevi zararlarının kısmen de olsa giderilmesine yönelik olarak şimdilik 500.000.000.- € manevi tazminat talep ediyor.(BEŞ YÜZ MİLYON EURO)
ii. Maddi Tazminat: Başvurucu 1964 yılında doğmuştur. Evli ve 17 YAŞ, 15 yaşlarında ve 3 yaşında üç çocuk babasıdır. Memuriyet görevinden başka bir işi ve geliri yoktur. Verilmeyen maaş farklarını mahkeme masraflarını talep etmektedir. Başvurucu, başvurumuz kabul edildiğinde ayrıntıları belirtilmek üzere şimdilik 100.000.- € maddi tazminat talep ediyor. Ayrıca, hesaplamayla ortaya çıkabilecek fazla haklarının da korunmasını talep ediyor.
iii. Başvuru Masrafları: Başvurucu bu başvuru ve devamında yaptığı/yapacağı masrafların tamamını talep ediyor. Talep edilecek masraf toplamı, başvurunun değerlendirilmesi ve sonuçlandırılmasına yakın bir aşamada bildirilecektir.
VI- DİĞER ULUSLAR ARASI MAKAMLAR ÖNÜNDEKİ USULLERE İLİŞKİN AÇIKLAMA
20. Başvurucu, aleyhinde yapılan hak ihlaline ilişkin başkaca bir uluslar arası organa başvurmamıştır.
VII- BELGELER LİSTESİ
21. Yargılamanın gerek hazırlık gerekse mahkeme safhasında elde edilen ve dosyaya giren belge sayısı çok fazladır. Başvurunun kolayca değerlendirilebilmesi için, bu belgelerin sadece ihlallerle doğrudan ilgili olanları eklenmiştir.
VIII- BİLDİRİM VE İMZA
22. Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu bilgim ve inancım dahilinde beyan ederim.
Sayin savcimi yakinen tanima bahtiyarligina erdim turkiyeye icin buyuk bir sans Esi bulunmaz bir hukuk adami vatansever 2006 yilindan beri gorusemiyoruz basina gelenleri yeni duydum cok uzuldum basta cumhurbaskanimiz olmak uzere devlet adamlarimiza sesleniyorum manevi vebalde kalmak istemiyorsaniz sayin savcima dolayisi île turk halkinin adalet vicdanina sahip cikin
mardin savur fikrikavakogullari ldt sirkette 15 02 2002 tarihte ise basladim yetkili personel kartim var görev kartim var ve 28 03 2005 tarihte diyarbakir aygaz dolum tesisine bakan savura geldi 3sene hizmet yaptigim için aboneler benden memnun oldugu için bana ödül verdi ve teslimat evrek çikartti satis müdürü aygaz bayisi ve ben imzaladik o evrak suan bende ama 03 07 2008 tarihine kadar bana sigorta yatirmadi 01 07 2008 tarihte mardin sigortaya gittim sikayet ettim onu savur aygaz bayisine geldiler ben orda çalistigimi tespit ettiler bana dediler hakkini alacaksin 03 07 2008 tarihte aygaz bayisi beni isten atti mardin sigortaya gitti bu aygaz bayisi müfettislere rüsvet verdi davayi kapatti
güncel durumundaki kayıpların ısrarla listelenmesi ve tazminat isteğinine buna dayandırılması nedeniyel bu kararı paylaştım.
”
Kemal KILIÇDAROĞLU ‘na açık mektup yazıyoruz. Yaşasın tam bağımsız ve adil Türk Yargısı ! Yaşasın demokrasinin beşiği olan tam bağımsız Türkiye Büyük Millet Meclisi !
******
Adalet komisyonun sayın üyeleri;
Görüşmekte olduğunuz çek kanundan hapis cezasının ve hapis cezasına yol açabilecek düzenlemlerin çıkartın lütfen. yuvalar yıkılmasın. hapis yatarak borç ödenmez.
Ahmet İyimaya Başkan AK Parti Ankara
Hakkı Köylü Başkanvekili AK Parti Kastamonu
Mehmet Emin Ekmen Sözcü AK Parti Batman
İlknur İnceöz Katip AK Parti Aksaray
Ahmet Aydın Üye AK Parti Adıyaman
Zekeriya Aslan Üye AK Parti Afyonkarahisar
Yılmaz Tunç Üye AK Parti Bartın
Mehmet Tunçak Üye AK Parti Bursa
Mehmet Salih Erdoğan Üye AK Parti Denizli
Celal Erbay Üye AK Parti Düzce
Veysi Kaynak Üye AK Parti Kahramanmaraş
Ali Öztürk Üye AK Parti Konya
İhsan Koca Üye AK Parti Malatya
Mustafa Hamarat Üye AK Parti Ordu
Yahya Akman Üye AK Parti Şanlıurfa
Halil Ünlütepe Üye CHP Afyonkarahisar
Turgut Dibek Üye CHP Kırklareli
Ali Rıza Öztürk Üye CHP Mersin
Rahmi Güner Üye CHP Ordu
Ali İhsan Köktürk Üye CHP Zonguldak
Hamit Geylani Üye DTP Hakkari
Osman Ertuğrul Üye MHP Aksaray
Metin Çobanoğlu Üye MHP Kırşehir
Rıdvan Yalçın Üye MHP Ordu
*****
Avrupa Birliği uyum komisyonu’ nun sayın üyeleri,
görüşmekte olduğunuz çek kanundan hapis cezasının ve hapis cezasına yol açabilecek düzenlemlerin çıkartın, lütfen. yuvalar yılkılmasın. hapis yatarak borç ödenmez.
Yaşar Yakış Başkan AK Parti Düzce
Lutfi Elvan Başkanvekili AK Parti Karaman
Onur Başaran Öymen Başkanvekili CHP Bursa
Fazilet Dağcı Çığlık Sözcü AK Parti Erzurum
Osman Çakır Katip MHP Samsun
Afif Demirkıran Üye AK Parti Siirt
Burhan Kayatürk Üye AK Parti Ankara
Yusuf Ziya İrbeç Üye AK Parti Antalya
Cevdet Yılmaz Üye AK Parti Bingöl
İbrahim Kavaz Üye AK Parti Erzurum
Mustafa Öztürk Üye AK Parti Hatay
Mehmet Sait Dilek Üye AK Parti Isparta
Mehmet Beyazıt Denizolgun Üye AK Parti İstanbul
Taha Aksoy Üye AK Parti İzmir
Musa Sıvacıoğlu Üye AK Parti Kastamonu
İsmail Hakkı Biçer Üye AK PartiKütahya
Cüneyt Yüksel Üye AK Parti Mardin
Çağla Aktemur Özyavuz Üye AK Parti Şanlıurfa
Nevingaye Erbatur Üye CHP Adana
Mustafa Şükrü Elekdağ Üye CHP İstanbul
Algan Hacaloğlu Üye CHP İstanbul
Osman Coşkunoğlu Üye CHP Uşak
Ahmet Kenan Tanrıkulu Üye MHP İzmir
Mithat Melen Üye MHP İstanbul
Bengi Yıldız Üye DTP Batman
Hüseyin Pazarcı
******
Ayşe ARMAN, Zafer ÇAĞLAYAN ve Kemal KILIÇDAROĞLU ‘na Türkiye’de yaşanan bu hukuk depremi ile ilgilenmeleri için mektup yazıyoruz. Desteğinizi bekliyoruz.
“
Ayşe Arman, tesettüre bürünerek ve kimliğini gizleyerek konakladığı Asya Hotel’in sahibi Adem Avcı, ünlü gazeteciyi ‘etik davranmamak, kapkaç gazetecilik yapmak ve Anadolu kültürünü Türkiye gerçeğini bilmemekle’ eleştirdi.
Cafesiyaset yazarı gazeteci Halit Tunç’un sorularını yanıtlayan Adem Avcı, bakın neler konuştu?
‘’Ayşe hanımın tesettüre bürünüp, kahraman gazeteci edasıyla, kimliğini gizleyerek, habere gizemlilik katarak otelimize girmesine gerek yoktu. Biz kendisini bir muhbir değil muhabir gibi ağırlar. İstediği yerde istediği şekilde çalışma yapmasını sağlardık. Müşteri kimliğiyle gelip, kap-kaç gazetecilik yapmaya hiç gerek yoktu.
Ayşe hanımın bu yazı dizisini okuduğunuzda orada aslında Türkiye yoktur. Anadolu gerçeği yoktur. Herkes bilir ki.. Anadolu’da bir gelin, yada genç kız aile büyüklerinin yanında soyunmak şöyle dursun, koltuğa uzanmaz. Bu bir terbiyedir, kültür ve yaşam biçimidir. Siz o gelini, genç kızı onlarca erkeğin gözleri önünde rahat biçimde denize sokamıyorsunuz, ayrı bir bölümde kendini rahat ve güvende his eder.
Bizim otellerimizdeki yaklaşım bu köklü gelenekten, inançtan geliyor. Hem kadınların sosyalleşmesini isteyeceksiniz hem de alternatif tatil tarzına karşı çıkacaksını, bu nasıl bir anlayış ve dayatma bilemiyorum.