Uygur Türkleri katledilmektedir. Sessiz kalmayınız.
Uygur Özerk Bölgesi’ nde bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Çin güvenlik güçleri, ve aşırı milliyetciler katliam yapmaktadır. Kitlesel yoketme başlamıştır.
Bölge zengin doğal kaynakları nedeniyle tarihi boyunca işgallerden kurtulamamıştır. Hangi politik görüşün arkasına saklanırsa saklansın, emperyalizm böl-yoket yöntemini kullanmaktadır. Etnik milliyetcilik alevlendirilmekte, etnik temizliğe fırsat oluşturulmaktadır. Sincan ‘da bir insanlık dramı yaşanmaktadır.
Kültürüm köklerimden gelir. Siyasi görüşüm, dünya görüşümdür. Emperyalizmin körüklediği böl-yönet politikasının ürünleri olan etnik milliyetçiliğede etnik ayrımcılığıda karşıyım.
Sokak ortasında tecavüz edilerek öldürülen, Uygur kadınlarının namusuna sahip çıkınız. Bölgede Uygur Türkleri’nin yokedilmesine sessiz kalmayınız. Tüm halklar kardeştir. Barış bir yol değil, yaşamın ta kendisidir.
İnsan hakları ihlalleri zincirleme gelir. Sessiz kalanın, sesi kısılacaktır. Bölgede ilk önce blog ‘ların yasaklandığını unutmayınız. İnsanlık görevinizi yapınız, ses çıkartınız. “Uzak Doğu” kimseye uzak değildir.
İnsanlık adına bu vahşeti durdurunuz.
Uygur Türkleri’ne bazı kendini bilmezler yalnızca Uygur demektedir.
Orada Türkler katledilmektedir ama bazıları onlar ABD ajanı katledilsin diyerek sessiz kalmaktadır.
Siz Türk değil misiniz kardeşim?
Ana toprağımızda yaşayan kişiler katlediliyor siz sessiz kalıyorsunuz..
karsılıksızcek’e burdan teşekkür ediyorum.Sizin gibi değiller en azından.
Uygur Türkleri
——————————————————————————–
Açıklama: Hugh Pope, Türk dünyasının panoramasını aktardığı “Sons of the
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 09 Temmuz 2009
——————————————————————————–
Hugh Pope, Türk dünyasının panoramasını aktardığı “Sons of the Conquerors” (Fatihlerin Oğulları) isimli kitabının giriş bölümünde, İstanbul’da İsa Yusuf Alptekin ile buluşmasını aktarır. Pekin’de görev yapan Reuters Ajansı’ndan bir arkadaşı ona şu mesajı göndermiş: “ Uygur isimli bir etnik grubun üyeleri, Çin’in kuzeybatı bölgesi Sincan’ın başkenti Urumçi’de gösteri yapıyorlar. Göstericiler Çin’in komünist liderliğini kınıyorlar ve Türkiye’de sürgünde yaşayan İsa isimli bir liderin adını haykırıyorlar. İsa’yı bulup onunla konuşabilir misin? ” Uygurlar konusunda hiç bir bilgisi olmayan Hugh Pope, bu mesaj üzerine konuyu araştırır ve 87 yaşındaki İsa Yusuf Alptekin ile buluşur. Yıl 1989. Sovyet sistemi çökmek üzere. Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda özgürlük isteyen Çinli öğrenciler protesto gösterileri yapıyor. Bilindiği gibi Çin hükümetinin öğrencilere cevabı katliam olmuştu. İşte bu günlerde, Uygur Türkleri de yaptıkları protesto gösterileri ile az da olsa dünyanın dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Hugh Pope, İsa Yusuf Alptekin’in kırk yıl önce Çin yönetimine karşı Uygurların ayaklanmasının liderliğini yaptığını, kurduğu Doğu Türkistan Cumhuriyeti’nin 14 ay var olabildiğini aktarır. Alptekin, ömrünün geriye kalan kısmını sürgünde geçirir ve 1995’te İstanbul’da vefat eder.
Yıl 2009. Urumçi’den gelen haberler tüyler ürpertici. Tiananmen Meydanı’ndaki katliamdan bu yana en fazla insan bu şehirdeki olaylarda öldü. Bu satırların yazıldığı sırada ölü sayısı 156, yaralı sayısı binin üzerindeydi . Uygur Türklerine pek önem vermeyen dünya, bu olaylar karşısında sessizliğini bozdu. Beyaz Saray “olaylardan derin kaygı duyduğunu” açıkladı. BM Genel Sekreteri ve AB, göstericilere karşı şiddet kullanılmasını eleştirdi. Urumçi’de yaşanan olayların gerçek nedenleri bölgenin tarihinde yatar. Bölge resmi olarak Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak bilinir. Uygur Türkleri ise, bölgeyi Doğu Türkistan olarak isimlendirir. Türkistan, tarihi süreç içinde Rusya ve Çin tarafından paylaşılmıştı. Daha sonra Sovyet yönetimi, Orta Asya’da Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan cumhuriyetlerini oluşturarak, Türkistan anlayışının altını oymuştu. Sovyetlerin çökmesi ile bu cumhuriyetler bağımsızlıklarını elde ettiler ve ortak bir Türkistan anlayışına geri dönme niyetleri yok. Uygurlar bu fikre sahip çıkıyor.
Tarihi Türkistan’ın tümü Rusya’nın idaresinde olsaydı, Sovyetlerin yıkılması sonrasında Uygurlar da bağımsız olacaktı. Ancak, Çin idaresinde oldukları için kaderleri farklı oldu. Tarihte iki kez kısa süreli olarak bağımsızlık ilan ettiler. 1933’te Kaşgar’da ilan edilen Doğu Türkistan Cumhuriyeti kısa süre sonra Çin ordusu tarafından ezildi. İsa Yusuf Alptekin, işte bu cumhuriyetin lideriydi. Çin’de iç savaşın devam ettiği 1944-1949 döneminde ikinci Doğu Türkistan Cumhuriyeti kuruldu. İç savaşta galip gelen Mao’nun ordusu bölgeyi yeniden kontrol altına aldı.
Uygurların yaşadığı özerk bölge sadece kağıt üzerinde özerktir. Gerçekte merkezi hükümetin demir yumruğu ile yönetilir. Bölge, doğal gaz ve diğer yeraltı kaynakları açısından çok zengin. Hızla büyüyen Çin ekonomisinin enerji ve ham madde ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük öneme sahip. Çin hükümeti, yıllardan beri bölgeyi Çinlileştirme politikası izliyor. Han Çinlilerin yığınsal olarak bölgeye yerleşmesi teşvik ediliyor. Bunun sonucunda Urumçi’de Uygurlar azınlığa düştü. Human Rights Watch örgütü, Çin hükümetinin nasıl sistemli olarak Uygur kültürünü zayıflatmaya çalıştığını raporla ortaya koymuştu. Tarihi Kaşgar kenti, modernleşme adı altında yıkılıyor.
Uygurlar bu duruma tepki gösteriyorlar. Talepleri konusunda kendi aralarında görüş farklılıkları var. Uygur Türklerinin sorunlarının Çin’in genel demokratikleşmesi çerçevesinde çözümlenmesi herhalde en gerçekçi yaklaşım olur. Bölgenin sorunlarının çözümü için Çin’in diktatörlükten demokrasiye geçmesi gerekiyor. Bu kolay bir iş değil. Bu arada, dünya kamuoyunun ve hükümetlerin, Uygurlara, Tibetlilere ve Çinlilere karşı hükümetin uyguladığı baskıcı politikalar karşıdında suskun kalmaması, ekonomik çıkarlar uğruna insan haklarının kabaca ayaklar altına alınmasını sineye çekmemesi gerekir.
UYGUR DEVLETİ
(Orhun uygur devleti) Turfan, (Doğu Türkistan) Kansu, (Sarı Uygur) Devleti Uygur Devleti
ORHUN UYGUR DEVLETİ:
Karluk ve Basmiller’le birleserek II. Göktürk Devletini yıkan UYGURLAR Orhun bölgesinde UYGUR DEVLETİ’ni kurdular.(745) Kurucuları KUTLUK BİLGE KÜL KAĞAN, merkezleri Ordubalık (Karabalsagun)’dur.
NOT: Kutluk Bilge Kül Kağan Türklerin sehir kuran ilk hükümdarıdır. İlk Türk sehri Ordubalıkdır. Bilge Kül Kağan’dan sonra MOYENÇUR basa geçmis, onun döneminde Müslüman Araplar(Abbasiler) ile Çinliler arasında Talas Savası yasandığından, Abbasilere yenilen Çinliler güç kaybına uğramıslardı. Bu durumdan yararlanan Uygurlar Çinin TARIM havzasını ele geçirdiler.Moyençur’dan sonra basa BÖGÜ KAĞAN geçti.
BÖGÜ KAĞAN DEVRİ:
Bu devirde Uygur Türkleri ile çin arasında iyi iliskiler kuruldu, ticaret gelisti. Bögü Kağan Çine yardım amacıyla “Tibet Seferine” çıktı.
Tibet Seferi ve Sonuçları:
Bögü Kağan tibet seferi sırasında iki MANİ(MANİHEİZM) rahibini yanına alarak ülkesine geri döndü. Bu rahipler Uygur Türkleri arasında Mani dininin yayılmasına sebep oldular. Ayrıca Türkler arasında Budizm’de yayılmaya basladı. Mani Dininin Özelliği: Avlanmayı, et yemeyi ve savasmayı yasaklayan bir dindir.
Mani Dininin Uygurlar üzerindeki Etkileri:
1-Uygurlar Savasçılıklarını kaybettiler.
2-Yerlesik hayata geçtiler. (Türklerde ilk defa yerlesik hayata Uygurlar geçmistir.)
3-Yerlesik hayata geçmeleriyle Uygurlar ticaret,bilim, sanat ve edebiyat gibi bir çok alanda gelistiler.
UYGUR DEVLETİ’NİN (ORHUN BÖLGESİ) YIKILISI:
840 yılında bir baska Türk kavmi olan KIRGIZLAR Uygur Devletine son verdiler. Kırgızlar’ın Orhun
Bölgesinden kovmalarıyla Uygurlar, Kansu ve Turfan bölgelerine göç etmek zorunda kaldılar.
NOT: Kırgızlar; Orhun Bölgesinden Uygurları kovarak, buradaki Türk nüfusunun azalmasına sebep olmuslardır. Bu yüzden bu en eski Türk Yurdu, daha sonra Kırgızları yenen Moğolların eline geçerek
kolayca Moğollasmıs, MOĞOLİSTAN olarak anılmıstır.
TURFAN( DOĞU TÜRKİSTAN) UYGUR DEVLETİ:
Kırgızlar tarafından kovulan Uygurların bir kısmı Turfan Bölgesi’ne gelerek, burada yeni bir devlet
kurdular. Bu devletleri de Moğollar tarafından 1207’de yıkıldı. Uygurlar günümüzde Doğu Türkistan diye
anılan bu bölgede Çin’e bağlı özerk bir devlet olarak yasamaktadır.
KANSU(SARI UYGUR) DEVLETİ:
Kırgızlardan kaçarak Kansu Bölgesi’ne gelen Uygurlar tarafından kurulan bu devlete Sarı Uygur Devleti
de denilmektedir. 1209’da Moğolların hakimiyetine girmistir.
UYGURLARLA İLGİLİ DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR:
*18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar.
*Cengiz Han’ın egemenliğine girmelerine rağmen medeniyette gelistiklerinden Moğollar’ı devlet teskilatı, ticaret, bilim, sanat, alfabe gibi konularda etkilediler.
*Moğolların Türklesmesinde önemli bir rol oynadılar. (Özbek ve Çağatay Türkleri)
*İlk Müslüman Türk Devleti Karahanlılar’la savastılar.(Sebep Uygurların Budizmi, Karahanlıların İslamiyeti yaymak istemeleri.)
*Tahta harflerden MATBAA’yı olusturdular, pamuktan KAĞIT yaptılar.
*Uygurlar Yerlesik hayata geçen ilk Türk topluluğudur.
Uygurlar (Uygurca: ئۇيغۇر Uyghur), çoğunluğu Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Türk halkıdır. Dilleri Türk dillerinden Uygurca’dır.
Uygurlar, geçmişde Çin ile dostça ilişkiler kurmuş, ticareti geliştirmiştir. Böylece, köyler ve kasabalar gelişerek kalabalık şehirler haline gelmiştir ve bu nedenle ilk yerleşik hayata geçen Türk devleti, Uygur Devleti olmuştur. Bunun sonucunda tarım ve mimari gelişmiştir. Tahta harflerle matbaacılık yapan Uygurlar, kağıdı da kullanmışlardır. Bu sayede yeni bir alfabe oluşturmuşlardır. Bu alfabe 14 ila 18 harften oluşur. Uygurlar, kendi dinleri dışında diğer dinlere de hoşgörülü davranmıştır.
Uygur halkı iki defa, 1933 ve 1944 yıllında, kendi otonom cumhuriyetini kurmuşdur. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 da Doğu Türkistanı işgal ederek, Uygurların 1944 den beri var olan 2. Doğu Türkistan Cumhuriyetini yok etmiştir. Uygur halkı, Çin içerisinde kendi geleneklerini ve kültürlerini sürdüremediklerinden yakınmaktadır. Uygurlar, her ne kadar sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsalar da, Çin egemenliğine girdiklerinden beri bağımsızlıkları için mücadele etmektedirler. Uygurlar, Mani dininin terimlerini Türkçe’ye çevirerek ulusal kimliklerini koruma uğraşısı içinde olduklarını göstermişlerdir.
11 Eylül 2001 olaylarından sonra Çin hükümeti her türlü Uygur direnişini islamist terör diye adlandırıp, yasa dışı göstermek için çaba sarf etmektedir. Bazı insan hakları örgütlerine göre, Doğu Türkistanda 1990 den bu yana 700 Uygur Türkü idam edilmiştir.[4]
DOĞU TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN SİYASÎ TARİHİ
Çin kaynaklarında Hunların torunları olarak gösterilen Uygurlar, bir efsaneye göre Hun hükümdarının kızı ile bir kurttan türemişlerdir. Onlar, V. yüzyılda Orta Asya’nın büyük bir kısmına yayılmış olan Töles boyuna mensup olup, Kao-ch’e (yüksek tekerlekli) adıyla anılıyorlardı. Yao-lo-ko (Yaglaklar), Hu-to-ke (Uturqar), To-lo-wu, Meko-hsi-ch’i, A-wu-ti, Ko-sa, Hu-wu-su, Yüeh-wu-ko (Yagmur-qar), Hsi-yeh-wu (Ayavire) adlı 9 boydan oluşan Uygurlar daha sonra dokuz Oğuzlarla birleşerek On-Uygur adını almışlardır. O çağlarda, Töles boylarının başlarında belirli bir reisleri yoktu ve yerleşik bir hayat yaşamıyorlardı. Göçebe bir hayat süren Töles boyları ata binmede ve ok atmada çok iyiydiler. Toprakları verimsiz olduğu için, daha çok hayvancılıkla meşgul oluyorlardı ve bunun için de atları az, koyun ve sığırları çoktu. (Çandarlıoğlu 1994: 21). Uygur beyleri için “Erkin” unvanı kullanılırdı. I. Göktürk hakanlığının çöküntüye doğru gittiği yıllarda, Uygur beyliği Erkin T’e-kien tarafından idare ediliyordu. Onun ölümünden sonra oğlu P’u-sa başa geçti. P’u-sa, Tarduş başbuğu (I-nan) ile işbirliği yapıp, Kagan Kei-li’nin oğlu kumandasındaki Doğu Göktürk ordusunu mağlup etti (630’a doğru). Onun Erkinliği döneminde Uygurlar kuvvetlenmiş, beylik tamamen nizama girmişti. Uygurlar daha sonra, “Erkin” unvanı yerine “İl-teber” unvanını kullanmaya başladılar. Uygur beyliği İl-teber T’u-mi-tu, onun oğlu P’o-yun ve kız kardeşi zamanında zayıfladı ve sonra da İlteriş Kağan tarafından Göktürklere bağlandı (Kafesoğlu 1989: 25).
Bir süre Göktürk idaresinde yaşayan Uygurlar, yine Göktürklere bağlı yaşayan Karluklar ve Basmıllarla birleşerek, Hakanlığa karşı mücadele başlattılar. Bu mücadeleyi kazanan Uygur, Karluk ve Basmıllar birlikte bir federasyon kurdular; ancak, bu federasyon çok başarılı olamadı ve bir süre sonra dağıldı. Uygurlar mücadelelerinden vazgeçmediler ve 744’de istiklâllerini ilân ettiler. Dokuz boydan oluşan, Kutluğ Bilge Köl Kağan tarafından kurulan Uygur Devleti’nin başkenti Karabalgasun (Ordu Balık) idi. 747’de Kutluğ Bilge Köl Kağan öldükten sonra yerine oğlu Moyunçur (747-759) geçti. Moyunçur zamanında Uygur Devleti ilerledi, yükseldi, sınırları kuzeyde ve kuzeydoğuda Yenisey, Orhun ve Selenga, kuzeybatıda Sayan Dağları, doğuda Ordos ve Gansu, güneydoğuda Kum Derya, Hoten ve Kâşgar’a kadar genişledi (Kâşgarlı 1998: 5).
Başarılı Uygur kağanı Moyunçur 759’da ölünce, yerine oğlu Böğü Kağan geçti. Böğü Kağan’ın hakanlığı çok uzun sürmedi, veziri ile anlaşmazlığa düştü ve onun tarafından öldürüldü. Bu olay, Uygur devletinin zayıflamasına yol açtı. Büyük bir Kırgız ordusu 840’ta Uygur başkenti Ordu Balık’ı ele geçirip Uygur kağanını öldürdü. Kağanları ölen Uygurlar, çeşitli ülkelere göç etmeye başladılar. Kırgızlardan kurtulan 15 Uygur boyu, batıda Karluklara sığındı; bazı Uygur boyları, Doğu Türkistan’daki Turfan ve Kâşgar şehirlerine yerleşti; boylardan bazıları Çin ile Doğu Türkistan arasındaki Gansu bölgesine gitti; 13 boydan meydana gelen dördüncü topluluk Güney Çin’e indi; küçük bir topluluk ise, Moğol kabilelerine sığındı. Doğu Türkistan’a göç eden Uygurlar, ilk başta Turfan ve Beş Balık bölgelerine yerleştiler. Kansu ve çevresine yerleşen Uygur Türkleri, burada daha önceki gibi hâkimiyeti genişletme düşüncesine kapılmamış, büyük siyasî çatışmalara girişmeden, başta Çin Hükûmeti olmak üzere, komşuları ile dostluk ve ticarî münasebetlerini devam ettirerek, “Kengsu Uygur Devleti”ni kurmuşlardır. Doğu Türkistan’ın kuzey ve batı taraflarına göç eden Uygurlar ise, Turfan, Koçu ve Beşbalık dolaylarında, Koçu Uygur Devleti’ni kurdular. Bu devlet 850 yılında kurulmuş ve 1209 yılına kadar yaşamıştır. Devletin yazlık başkenti Beşbalık (Cimsar), kışlık başkenti Koçu (şimdiki Astane Karaguca) idi. Bu Uygurlar, Çin tarihinde “Gavçaŋ Uygurları” (Yüksek Tekerlekli Arabaları olan Uygurlar), Türk tarihinde ise İdikut Uygurları adıyla anılmıştır. Balkaş gölünün güneyi ile Pamir Dağlarının batı taraflarına göç eden Uygurlar da, kendilerinden evvel buraya gelerek yerleşik hayata geçen ve Tibetlilerle olan savaş sırasında Doğu Türkistan’ın güney taraflarına kadar gelen (Kâşgar, Yarkent, Hoten) Uygur Türkleriyle kaynaştılar ve Karluk Türkleriyle birleşerek Karahanlı devletini kurdular. Karahanlı devletini kuran Boka Han, Uygur Türklerindendir (Kâşgarlı 1998: 5).
Uygur Türklerinden Said Han, 1514 yılında Çağatay evlâtlarından hanlık hakkını ele geçirerek Saidiye Uygur Devleti’ni kurdu. Said Han’ın oğlu Abdürreşid Han (1533-1570) devrinde, Uygur Türkleri refah ve huzur içinde yaşadılar. XVII. asrın sonlarında Supi-işanların “Karadağlı”, “Akdağlı” diye ikiye bölünmesi ve Appak Hoca’nın (Hidayetilla İşan) hainliği sonucunda, Doğu Türkistan ve Batı Türkistan’ın kuzeyinde hâkimiyet sürdüren Oyrat Moğolları, 1678’de Saidiye Uygur Devleti’ni istilâ etti. Daha sonra ise, 1758’ de, Oyrat Moğol Devleti’ni istila eden Mançu sülâlesi 1759’da da Doğu Türkistan’ı istilâ etmiştir. 1863’te Doğu Türkistan’ın bütün şehirlerinde Mançu- Çin istilâsına karşı direniş hareketleri başlamış ve aynı yıl, Yakup Bey başkanlığındaki Doğu Türkistan İslâm Devleti kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, Rusya ve İngiltere tarafından resmen tanınan bu devlet, 1877 yılında İkinci Mançu-Çin istilâsı karşısında duramamış ve yıkılmıştır. Doğu Türkistan’ı istilâ eden Mançu-Çin komutanı Zozuntan tarafından 1884’te Doğu Türkistan’a “Yeni Toprak” manasına gelen “Şincaŋ” veya “Sinkiaŋ” ismi verilmiştir (Buğra 1987: 475; Alptekin 1983: 21).
İkinci Mançu-Çin dönemi 1911 yılına kadar devam etti. Aynı yıl, Çin’de Mançu Hanedanı devrilmiş ve cumhuriyet ilân edilmiştir. Çin’deki kargaşadan istifade eden bazı umumî valiler Doğu Türkistan’ı sözde Çin’e bağlı, fiilen kendi başlarına idare etmeye başladılar. 1911-1946 arasında Doğu Türkistan’ı zalim Çinli genel valiler idare etti. Onların zulümlerine, haksız ve kanunsuz icraatlarına dayanamayan Uygur Türkleri, Doğu Türkistan’daki diğer Türk boylarının da iştirakiyle iki defa ayaklanıp devlet kurmuşlardır. 1931’de Hoca Niyaz Hacı başkanlığında başlayan millî kurtuluş mücadelesi, 1933’te Doğu Türkistan’da millî bir Hükûmetin kurulmasıyla neticelendi. 12 Kasım 1933 tarihinde Kâşgar’da kurulan Hükûmetin cumhurbaşkanlığına Hoca Niyaz Hacı, başbakanlığına ise, Sabit Damolla getirilmişti; ancak, bu Hükûmet de Çin-Rus işbirliği ve Rusların müdahalesiyle, fazla dayanamayıp dağıldı (Buğra 1952: 29; Kurban 1995: 83).
1944’te İli, Altay ve Çövçek bölgelerinde millî ayaklanmalar oldu ve 12 Kasım 1944’te Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükûmeti kuruldu. Ali Han Töre’nin cumhurbaşkanlığında kurulan Doğu Türkistan Hükûmeti, 1949 yılının sonunda Rus ve Çin iş birliğiyle dağıtıldı. 13.10.1949 tarihinden itibaren Çin’de Çaŋ-Kay-Şek’in ordusunu mağlup eden Kızıl Çin birlikleri Doğu Türkistan’a girdi. 01.10.1955’te Doğu Türkistan’a Şincaŋ Uygur Muhtar Bölgesi adı verildi (Kâşgarlı 1998: 10-12; Alptekin 1970: 15).
KAYNAKÇA
ALPTEKİN, Erkin,. (1983). “Çin’in Doğu Türkistan Siyaseti”, Türk Kültürü, S. 21, Ağustos.
ALPTEKİN, İsa Yusuf. (1970). Doğu Türkistan’da Kızıl Çin Vahşeti, İstanbul.
BUĞRA, M. Emin. (1952). Doğu Türkistan, Tarihî, Coğrafî ve Şimdiki Durumu, İstanbul.
BUĞRA, M. Emin. (1987). Şarkî Türkistan Tarihi, Ankara.
ÇANDARLIOĞLU, Gülçin. (1994). “Tarihte Uygur Devletleri”, Doğu Türkistan’ın Sesi, S.VI, s. 21.
KAFESOĞLU, İbrahim. (1989). “Uygurlar”, Doğu Türkistan’ın Sesi, 25.
KÂŞGARLI, S. Mahmut. (1998). Çağdaş Uygur Türklerinin Edebiyatı, Ankara.
KURBAN, İklil. (1995). Doğu Türkistan İçin Savaş, TTK Yay., Ankara.
sermayenin yeşili kırmızısı olmaz para paradır yeterki türk esnaflarının türk halkının elinde olsun
arkadaşlarım, olayları karıştırıyoruz.
bir mağduriyeti anlamak için yaşamak gerekmez.
Bir yanlışa itiraz etmek için ceza almak gerekmez.
benim çek karnem yok. kredi kartı dahi kullanmam. Kendi mesaimi harcayarak, hukuk adına çalışıyorum.
sokak ortasında tecavüz edilerek öldürülenin etnik kökeni, dini tepkimi değiştirmezdi. Çünkü yaşamak en doğal insan hakkıdır.
Aynı şekilde adil yargılanmak, adil ceza almak da bir insan hakkıdır. Bunlarıda aynı kefeye koyuyorum. Bu nedenlerle çek yasasına itiraz ediyorum.
Bunları samimi bulmuyor olabilirsiniz.
iki çeki karşılıksız çıkınca , çek mağdurları ile dayanışmaya girenleri daha samimi bulabilirsiniz.
Hakkınızdır. Ben özgürlüğe inanıyorum, halkların kardeşliğini ve karşılıksız çekden ötürü hapisin adil olmadığını savunuyorum.
benim ağzımdan dini inancım, etnik kökenim ile ilgili bir söz duymadınız. Kürt kardeşimle kürt, çerkes kardeşimle çerkes olurum.
“Karşılıksız çek ve yasal düzenlemeler” temalı bir blogda çek mağdurlarının acılı hikayelerini anlatarak daha popüler olabilirdim. Kişisel tercihim budur. İnsan hakları ihlallerinin her türüne, nerede olursa olsun karşıyım. Kimsenin beni onaylamasına gereksinimim yoktur. Gücümü demokratlığımdan ve hukuka inancımdan alırım.
zamanın birinde zalim bir padihşa ve onun çok sevdigi bir fili varmış.Hikaye buya ,koca sarayda ve köylerde tek bir çeşme varmış.Padişahın fili de o tek olan çeşmeden su içiyormuş Fil ve halkın kullandıgı çeşme yetersiz kalıyormuş.Ama padişah zalim oldugu için kimse cesaret edip padişaha gidip filin sıkıntı yarattıgını anlatamıyormuş.Halk toplanmış ve köyün imamına gitmiş kendisinin imam oldugunu, ve padişahın Allah korkusundan ona bir ceza vermeyecegini ,fil yüzünden susuz kaldıklarınıanlatmasını istemişler.İmam arkamdan sizde gelirseniz ben öncülük yaparım demiş.Halk kabul etmiş tamam saraya senle gelicez demiş.Yola çıkmışlar saraya geldiklerinde imam saray kapısını çaldıgında arkasına bir bakmış herkez kaçmış. İmam mecburen kapı açılınca girmek zorunda kalmış.sarayın askerleri ne istiyon imam demiş ve imamda sultanla görüşücem demiş almışlar imamı içeriye.İmam sultanın karşısında korkmuş tabi ve sultan imama ne istiyon imam efendi demiş imam kendini toplamış ve PADİŞAHIM SENİN O FİLİN VARYA padişah hiddetle HEEE NE Sİ VAR BENİM FİLİMİN demiş İMAM BİZ ONU ÇOK SEVDİK BİZE O FİLDEN BİRTANE DAHA ALIRMISIN demiş
yani sevgili admin inançların ve biz için ugraşların karşısında söyleyecek kelimem yok
fakat kendimi hikayedeki bir köylü gibi hissetim
nedir bu ölü topragı üzerimdeki atamadım bir türlü koşup gidemiyorum umutların ardından
esen kalın
Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.
Winston Churchill
Dünya üzerinde yazıyı, kitabı ilk kullanan kişilerdir Uygur’lar. Diğer Türk boyları pek çok şeyi onlardan öğrenmişler.
Dilimizde UYGAR sözcüğü UYGUR’dan gelir. O zamanlar uygarlığın sembolüymüş.
uçurtmayı tutan bir el ve ardında rüzgar var sn a.b bizim bir allahımız kaldı yardım bekledigimiz ve ve birde yol gösteren dostlar
saygılarımla
Beraber ağlamaktaki tatlılık kadar hiçbir şey kalpleri birbirine bağlayamaz.
Rousseau
Kişilikli olmak, kimse görmediği zaman da doğru olanı yapmaktır.
J.C. Watts
GERİDE KALDIN SEN
Devrilip gidiyorum işte
Geride kaldın sen…
Aşınmış sevdalar gibi
Yıpranmış postallar gibi
Lime-lime, yarasız
Geride kaldın sen…
Kaprislerinle, nazlarınla
Bakışlarınla, sözlerinle
Tutulmayan vaatler gibi
Harcanmış saatler gibi
Tek başına, kararsız
Geride kaldın sen…
Buraya kadarmış güzelim
Boynumda bıraktığın diş izi
Bitmez sandığın aşk denizi
Buraya kadarmış.
Vedalaşmak isterdim oysa
Klasik bir film öyküsü gibi
Ellerini tutup usulca
Son bir kez öpmek isterdim
Kendimi mazur gösterip
Masum ve mağrur bir duruşla
Her şeyi kadere yıkmak isterdim.
Ne gerek var oysa
Yürümeyen birtakım şeylerin
Nedenlerini tartışmaktansa
Asla yürümeyeceğini anlayıp
Bunu hiç konuşmamak
Daha bir yiğitçe değil mi?
Süzülüp gidiyorum işte
Bela olmadan
Yoluna çıkmadan
Hesap filan sormadan
İncitmeden, acıtmadan…
Bir bileti yırtar gibi
Bir kabuğu atar gibi
Sıyrılıp gidiyorum işte
Geride kaldın sen…
Bir tren penceresinden
Akıp giden bozkırın
Ortasında bir kuru ağaç gibi
Geride kaldın sen…
Yusuf HAYALOĞLU
KURTLAR VADISI IS BASINA
TÜRK BIRLIGI ICIN BÜYÜK ADIMLAR ATILSIN
KÜCÜK KÜCÜK TURK GURBLARI BIR CATI ALTINDA TOPLANIP GÜCLÜ OLDUGUMUZA GÖSTERMENIN ZAMANI GEREKIYORSA VUR KAC TAKTIGI UYGULAYALIM
BASBAKANIMIZ GÜRCISTANA GIDIP GELIYOR ORATAN SÜRÜLEN TÜRKLER ICIN NE YAPTI
HA YESIL SERMAYELI HOLDINGLER BORSAYA NE
CIN MALI ALLANA NALET OLSUN
YESIL SERMAYELI HOLDINGLERIN MALINA ALMIYORDUM ARTIK CIN MALIDA ALMAM
CINLER KALESTIR 5000 YILIK DÜSMANIMIZ CINLERDIR
ALMANYADAKI TÜRKLER TASARUFLARINIZA TÜRKIYEYE YOLLAYIN TÜRKIDE CINDEN ITAL EDILEN MALLARI ÜRETIP AVURPA PAZARINA GIRSINLER
SAYIN :BASBAKANIMIZ ACILEN YESIL SERMAYELI HOLDINGLERE CÖZÜM BULSUN
UYGUR TÜRKLERI ICIN CIN MALLARINA BOYKOT EDELIM
AKP HÜKÜMETI ACILEN YESIL SERMAYELI HOLDINGLERE DESDEKLESIN BORSAYA SOKSUN YURT DISINDAKI TÜRKLERIN AVURPA BANKALARINDAKI YASTIK ALTINDAKI TASSARUFLARI TÜRKIYEYE YATIRIMA GELSIN —ARTIK ALMANYANIN EKONOMI GÜCÜ BITTI—
AKP HÜKÜMETI EKONOMISI GÜCLÜ TÜRKIYE ICIN YATIRIM SEFERBERLIGI BASLATSIN
TOKI EV YAPIP DURMASIN ARTIK FABRIKA YAPSIN KOMBASSAN HOLDINGIN ELINDE BIR SÜRÜ EV VAR BU EVLERI AKP HÜKÜMETI DEGERLENDIRSIN
EGER TÜRKIYENIN KALKINMASINA ISTIYORSAK ALMANYA ILE REKABET EDECEGIMIZ MALLARIN FABRIKASINA KURSUN ALMANYA BIZLERI AVURPA BIRLIGINDE ISTEMIYOR ARTIK BIR SEYLER YAPMALI
bu amcamın da derdi başka bu durumdan kendine ekmek çıkarmaya uğraşıyo
menfaat dünyası işte ne yapıcan
NE YAZIKKI SINCAN BOLGESINDE DUNYANIN GOZU ONUNDE TOPLU KIYIM YAPILMAKTADIR.
SEBEBI O TOPRAKLARDAKI KARA ELMASTIR.VE IRKCILIK YAPILMAKTADIR
TABIKI ISINE GELMEYEN INSANLARI DEVLETLERI ESEFLE KINIYORUM
YESIL SERMAYELI HOLDINGLER BORSAYA NE ZAMAN GIRECEK
ben onaylıyorum yarın gerekli talimatları vereceğim
yeşil sermayeli holdingler derhal borsaya girmeli
bu ülkenin ve biz çek mağdurlarının en önemli sorunudur endişe etmeyin yarın halledicem bu işi bana güvenin sn ekonomik birliği
töbee töbee
onu spk ya soracaksin sayin arkadasim burasi o isin yeri deil
google sayfasini aciyorsun spk yaziyorsun ve cikiyor karsina giriyorsun siteye aliyorsun telefonu eline ve ariyorsun
anlatabildim umarim:)
hakan kibrista yakalanma riski yokmu?havaalaninda?
Çin Dışişleri’nin Türkiye’ye tehdidi
“Siz Uygur Türklerine yardım ederseniz biz de PKK’ya yardım ederiz” işte Çin Dışişleri’nden Türkiya’ya mesajı…
Ancak Kürler bu topraklarda asırlardır her hakka sahiptir, bu psikopat Çin yönetimi kendini Türkiye ile bir tutacak niteliğe sahip değildir.
-Sincan’a Uluslarası Af Örgütü, Human Rights Watch gibi insan hakları savunucusu örgütlerin girmesine izin vermediği gibi Batılı gazetecileri de içeri sokmuyor. Her geçen gün daha çok büyüdüğü için kimse Çin’e kafa tutamıyor. Çin Halk Cumhuriyeti kimseyi zaten takmıyor.
-Uygurların dinine karışmıyor görünüyorsa da politik vaazlara tolerası yok. Tüm camiler kontrol altında. Kontrol edemediği camilerde Çin cuma namazına bile izin vermiyor. Emekliler camiye giderse “Git emeklilik paranı camiden al” diyor.
-Tutuklanan Uygurlardan haber alınamadığı gibi, kayıpları aramaya bile kimse cesaret edemiyor.
-Çin, Uygurları terörist gibi görmesine rağmen, bu etnik azınlığın Pekin ile büyük bir birlik beraberlik ve barış içinde olduğunu dünyaya ilan ediyor.
-Hiçbir Uygurun fikir özgürlüğü yok. Kimsenin politika yapma hakkı yok. Uygurların tüm telefonları dinleniyor. İnternet görüşmeleri yakından izleniyor. Kimse yasak sitelere girmeye cesaret edemiyor.
– Çin’in Uygurlara baskısını bir yabancının farketmesi çok zor. Korkudan kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Telefonla bile yurtdışındakşi yakınlarına en ufak bilgi veremiyorlar.
– Çin Uygur halkını korkuyla bastırıyor. Uygurlar o kadar korkmuşki tek kelime şikayette bulunamıyorlar. İçerden çıkanlar öyle işkence görüyorlarki özgürlüklerine kavuştuklarında tek kelime edemiyorlar.
13. Çin evlenmemiş Uygur kızları daha iyi bir hayat vaadiyle kandırılılıyor ve Sincan’ı terketmeye teşvik ediliyor. Kısaca koskoca Çin pezevenklik yapıyor.
s.ahamet. bizler dünyadaki madur insanların halinden anlarsak bizlerde birer maduruz bizimde halimizden anlayanlar olacaktır
hele bize giren kazığı çıkaralım sıra uygur türklerine gelir
bunca derdin arasında bide uygurlarlamı uğraşacağız
“çek mağdurları” adını verdiğimiz bir grup var. Çek Yasası’na muhalefetden suçlu bulunuyor ve ceza alıyorlar.
Ben, benim gibi düşünen bir kaç hukuk dostu var. Hayatımızda çek karnesi kullanmadık. Benim kredi kartım bile yok. Bankaların renkli reklamlarına kanmayacak kadar, ekonomiyi bilirim.
Ben “bana girmeyen kazık” a karşı mücadele edeceğim. Kendimi kurtarmak için değil, doğru olduğuna inandığım için … Adil bir çek yasası gelinceye kadar görüşlerimi açıklayacağım.
Görüşünüze saygı duyuyorum. Ben size katılmıyorum.
Olaylara, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile bakıldığı sürece global sermaye geri kalmış ülkeleri teker teker yutacaktır. Yer altı kaynakları, jeopolitik önemi bazı ülkeleri bu konuda ön plana çıkartmaktadır. Afganistan, Irak derken şimdi de UYGUR TÜRKLERİ.
Türkiyeye ne zaman sıra gelecek ? Amiyane tabiri ile kazık henüz bize girmedikçe bizi ilgilendirmez demeye devam edersek, bu ihtimal çok uzak değil. Bir gün o kazık bize batmış olacak. O zaman ilgileniriz diyorsak, ne yazıktır ki çok geç olacaktır. İlgilensekte sadece acısını çekmekten ileri gidemeyeceğiz.
Aslında kazık şu anda bir bakıma bizde sayılır. Uygurlar öz be öz TÜRKTÜR ve bize çok yakın Türkçe konuşuyorlar.
BİR ANI :
Bir yakınım, Kazakistanda iş yaparken, bir vesile ile UYGUR bölgesine geçiyorlar. Yolda otomobilleri ile seyahat ederken yıl kenarında bizdekiler gibi karpuz sergileri görüyorlar. Karpuz yemek için duruyorlar. Karpuz-kavun yerken de kendi aralarında Türkçe şakalaşıyorlar. İşleri bitip yola çıkmak üzere hesaplarını öderken, satıcı yaşlı kadın çok güzel bir türkçe ile TÜRKMÜSÜNÜZ KARDAŞ ? diye soruyor.
Böyle bir durumu hiç de beklemeyen yolcularımız, acaba yakışıksız bir söz şöyledikmi, kadın Türkçe biliyormuş diye telaşa kapılıyorlar.
Şimdi o kadın ya da bir başka Uygur Türkü kazık bizde değil diyenleris duysa, TÜRKMÜSÜNÜZ KARDAŞ ? diye sormazmı ?.
Kazığın diğer ucunda cinayetlerin faili emperyalist ülkeler ve maşaları ile global sermaye var ise kazığın öbür ucunda ki mağdurların ne oldukları tavırlarımızı belirlemede hiç de önemli olmamalıdır. İnsanlar ırkçı maşalar tarafından baltalarla kovalanıyor, kesiliyor. Televizyonda feryat eden kucağında çocuğu ile direnmeye çıkan kadının sesi kulaklarımızdan hiç gitmesin. Yeter artık, yıllardır öldürüyorlar. Bizi de öldürlünler bu azaptan kurtulalım diyen bir insan. Canına tak etmiş, çocuğu ile ölmeye hazır direniyor. Bazıları da kazık henüz bize girmedi, diye ÇEK MAĞDURLUĞUNU öne çıkartmaya çalışıyor. bence çok büyük bir yanılgı içindeyiz. Uygurlunun çektiğinin yanında ÇEK CEZASI nedir ki ?
Bu çeki biz yazdık, ÖDEME VASITASI ÇEKİ pulsuz bono gibi KREDİ VASITASI OLHARAK cebimizde para olmadan biz kullandık. Bir Avkat olarak kesinlikle çek kullanmmıyorum ve kullanmam.
Ancak Uygurlunun çilesini kendileri yazmadı. Uygurlunun ya da bir başkasının bu çilesine ve kederine ortak olalım, elimizden geleni yapmaya çalışalım.
Elimdeki kazık varken Uygurluyu düşünemem diyen arkadaşımıza da kızmayalım. hiç olmazsa mukayese yapma zahmetine katlanmış, birazcık düşünmüş muhakeme etmiş. Asıl düşündürücü olan bu haberleri çizgi film gibi izleyip , belki de hiç izlemeyip, vah vah dahi demeden, çöpçatan proğramlarına, magazin haberlerine dalan kişilerdir.
İnsanlık adına her kes bir şeyler yapmaya gayret etmelidir. tanrı Uygur türklerini korusun. 9/7/2009 21.21 Avukat Tarık Anıl
tarik bey katiliyorum size 2000 yilinda cindeydim ingilizceden daha gazla turkce isime yaradi,, ama cin mallarini boykot edelim diyor sayin bakan cemaatin ithalatcilari cinden mal almassa batar onlar yada soyle diyelim rusyaya satilan her 10 liralik faturali ihracat aslinda 1 lira cinden yapilan faturali ithalat her 1 liraya karsi 10 liradir ,yerse cinden ithalati keselim yada gumrugunu 10 katina cikaralim bakalim kimlerin kuyruguna basicaz
meslektas yemez buna inaniyorum:)
ali tarıkcım:avukat
birine yardım etmemiz için illa
türkmü olması lazım
insan insan değilmi.
neden ayrımcılık yapıyoruz
hani ben avukatım yazmışsın ya…
milliyetçilikmi oynamamız lazım her gün….
ben solcuyum…
ben ezilenin yanındayım…
ben fakirin yoldaşıyım
ben çaresizin yanındayım
ben garibin yanındayım
ben din iman ayrımcılığı yapmıyorum
ben insana değer veriyorum
ben birlikçiyim
ben kürdüm………
bir insanın inancı beni ilgilendirmez
zulum kime yapılırsa yapılsın
şerefsizliktir
aaa sen bizdensin seni vuramazlar
sen bizden değilsin seni, vursunlar
insani bir bakış açısı değil
miiliyetçilik oyunundan vaz geç
sayın AVUKAT ALİ TARİK
ESEN KAL
evet doğru tanrın uygurlu kardeşlerine yardım etsin…
bundan böyle herkes
bu siteye yorum bıraktığı zaman
rütbesini
mal varlığını
arabasının markasını
kaç kardeş olduğunu yazsın
ali tarık gibi…
sevgili ali tarık kardeşim
senin şuan hava attığın yerde
benim rüzgarım esiyor…
burda kartvizit kullanman ne anlama geliyor…
peki istermisin bende kim olduğumu yazayım?
üstüne alma sakın ama
ıslık çalsam senin gibi yüzlercesi
toplanır etrafımda
ha bu arada bizim
buralarda…
leş kargaları derler bazı meslek dallamalarına…
bir iş etiğinden bahsetsem iyi olacak.
bazı meslekler doğrudan insan hayatına yardım eder. Doktorluk, avukatlık gibi. Bu işi yapanlar isimleri ile birlikte ünvanlarını kullanmak zorundadır.
Ünvanlarını kullanmaları bir üstünlük değildir.
İnsanlara yardım zorunluluğunu kabul ettiklerini gösteren bir sözleşmedir.
her mesleğin iyileri kötüleri vardır. Bu ayrı bir konudur.
s.ahmet arkadaş sen ne demek istiyorsun meslek dallamaları falan.ben de avukatım ve çek mağduruyum ve dallama değilim.ne demek dallama? senin yaptığın işi bilmiyorum ama sanırım o mesleğinde dallamaları vardır.her avukat olan leş kargasımıdır,ben icra davalarına bakmıyorsam sadece ceza ve hukuk davalarına bakıyorsam nasıl leş kargası olacam.lütfen konuştuklarımıza dikkat edelim kardeşim olurmu?(ıslık çalsam senin gibi yüzlercesi toplanırmış etrafında bak bak bak)
çok üzüldüm katılmadığın için…
sayın S.AHMET
demokrasiden yana olmak
herkesin, sizin gibi, düşüncelerini ifade etme özgürlüğünü içermiyormu
s.ahamet arkadaş kötü bişey dedemiş ki bu kazıkla kıpırdayacak halimiz kalmadığından hele bi çıkaralım onlarlada ilgileniriz demiş.
ben şahsen katılıyorum kendisine
burdaki türklerin durumunu anlatsak oturup ağlarlar belkide
Allah zorda olan herkezin yardımcısı olsun.
Amin
yukarda avukat rumuzuyla yazan arkadaş
burda kartvizitli yorum yapmandaki amaç ne acaba?
insanlar aaaa bak okumuş gosgoca avukat çıkmış sen ondan iyimi bilecen sanki mi diyecekler
burası internet özgür ortam resmiyete gerek yok kasma kendini bu kadar hadi Allah rahatlık versin
avukat olmak.bizlerin türklüğünden şüphe etme hakkını vermez.eminimki diğer arkadaşlarda en az sizin kadar duyarlıdır.ayrıca isanların ölmüne üzülmek için türk olmalarıda gerekmez..bizleri bu şekilde duyarsız olmakla suçlayamazsınız.bizler ölmüşmüyüz yaşıyormuyuz .ölümden öte olduğumuzu anlamanız için bizim yerimizde olmanız gerekir…taabi siz çek kullanmadığınız için bizi anlayamazsınız..biz her şeyin farkındayız .siz avukatlığınızı yapın
ya ab kardeşim
ne insanlar var değilmi
onlarda yalandan laf olsun diye
kardeşim çok üzülüyorsan gidersin yardımlarına
burda mesaj yazman ne değiştirir
söylermisin ey avukat kardeşim
avukat bey devletin çek yasasına
olan bakışı yaptırımı
kazık değilde nedir….
SAYIN s.ahamet arkadaşım,gecenin soğuk sessizliğinde,yağmurdan ıslanmış,tir tir titreyen bir kedicik düşün,yuvası yok.(mağdur bizler gibi) diyebilirmiyiz bize giren kazığı çıkaralım da bu zavallı yavrucağa bir yuva yapalım?bu kazık çıkana dek yavrucuklar ölürse,vicdan azabına nasıl dayanacağız?herkesin derdi önemli,insanlığın derdi var ortada daha da önemli.belki bizler uygur türklerine vereceğimiz destek neticesinde sınav kazanacağız ALLAH’IN yardımı bize dokunacak,olamazmı?bana dokunmayan yılan bin yaşasın dersek o yılan,sokacak kimse kalmayınca, gelip bizi sokacak.
Bir de şu açıdan bakalım meseleye,çin yılanı seni de,beni de,diğer arkadaşlarımızı da soktuğu için belki de işlerimiz bozuldu,iflas ettik,mağdur olduk,gerekli gereksiz ithalatlarımızla sokturduk kendimizi ÇİN YILANINA,üretimi üreticiyi,yan sanayiyi,dolaylı olarak ekonomiyi bitirdik memlekette,bakın ekim de çok dikkatli olunsun demeçleri veriliyor medyada,buradan bakınca uygurlardan önce aslında bize giren kazığın sebebi çin.yılan önce bizi sokmuş,kazık önce bize girmiş de haberimiz yok dostlar….ne olur elimizden ne geliyorsa yapalım sessiz kalmayalım bu insanlık ayıbına….
Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin
şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek
şiirler bayraklaşabilir benim orda
sizin ordaki gibi
kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
cengelde tamtamlara vurabilmeli
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz
22 Ocak 1962, Moskova
Nazım Hikmet Ran
Uygurda islenen soykirimi kiniyorum.
malumunuz oldugu uzere oradada eneri oyunu oynanmaktadir. Uygur Turklerinin yasadigi bolge dogalgaz ve petrol yatakları yönünden oldukça kıymetli.
Çin hükümeti oradaki nüfusunu 100 milyona çıkarmayı hedefliyor. Yine bir asimilasyon projesi hedef yine Türkler…
Oradaki kardeşlerimiz için yapacağımız ne var ? Devlet burada devreye girmeli ve doğru yönlendirmelerle yardım elini uzatmamıza yardımcı olmalıdır.
Allah yardımcıları olsun.
Mustafa
karşılıksız çeklerden dolayı
devletin bize size hepimize yaptığı
zulumüde kınıyormusun
mustafa……………..
senin için hangisi daha acı çekmi uygurmu
birde inan kavgalarından dolayı ilk defa duydum
uygurların varlığını….
tc nin yeni sloganı
‘paran yoksa gir kafese”
soydaslarımıza karsı işlenen bu soykırım gıbı katliamı kınıyorum.Hükümetin bu duruma çok sert bir tepki vermesi gerekiyor.Büyük devletler böyle zamanlarda belli olur.
pısırık politikalarla ezilmeye devam edeceğimiz kesindir.
İSTEK
I
hayallerim var
ülkem için
temiz ve cesur
sandino’nun ki kadar
biliyorum
şeref madalyası olmayacak
işkence
maphusluk
ya da ölümdür ödülüm
II
düşerde
göremezsem mutlu günü
dostlar
bozkırlara gömün beni
geldiğinde o gün
yani
kır çiçekleri özgür yeşerdiğinde
doğasına uygun
ve özgürlük türküleri söylendiğinde
hep bir ağızdan
katılayım türkünüze
bedenimle can verdiğim
çiçeklerle bezenmiş
bozkırlardan
acil demokrasi ………cezaevi 1987
Tüm halklar kardeştir.
—————————
bir umudumuz sizdeydi sayın Kılıçdaroğlu.
oysa son dönemde medyadaki demokrasi tartışmaları içinde hep sizi görmüştük,
size bu tavrınızdan dolayı “gandi kemal” bile dedik
umutlarımızı karartmayınız
çek mağdurları ilginizi bekliyor
insan haklarıyla insandır.
insan hakları hemen şimdi
Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU ; küresel ve yerel çıkar odaklarının baskısı ile ezilen çek mağdurları yardım istiyor. Çek Mağdurları sizi bekliyor.
Çek Mağdurları, Burhan İŞCAN ve Av. Rahmi OFLUOĞLU sizi ziyaret ettiklerinde konu ile ilgilenme sözü vermiştiniz.
Sözünüzü tutmanızı bekliyoruz.
—————————————-
Sayın Adalet Komisyonu üyeleri,
Çağdaş bir çek yasası gerekmektedir.
Durumu bilgilerinize sunarız.
Ahmet İyimaya Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Ankara
Hakkı Köylü Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, Kastamonu
Mehmet Emin Ekmen Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Batman
İlknur İnceöz Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Aksaray
Ahmet Aydın , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Adıyaman
Zekeriya Aslan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Afyonkarahisar
Yılmaz Tunç , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bartın
Mehmet Tunçak , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bursa
Mehmet Salih Erdoğan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Denizli
Celal Erbay , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Düzce
Veysi Kaynak , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kahramanmaraş
Ali Öztürk , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
İhsan Koca , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Malatya
Mustafa Hamarat , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Ordu
Yahya Akman , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Şanlıurfa
Halil Ünlütepe , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Afyonkarahisar
Turgut Dibek , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Kırklareli
Ali Rıza Öztürk , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Mersin
Rahmi Güner , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Ordu
Ali İhsan Köktürk , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Zonguldak
Hamit Geylani , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Hakkari
Osman Ertuğrul , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Aksaray
Metin Çobanoğlu , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kırşehir
Rıdvan Yalçın , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Ordu
———————————————–
Sayın Anayasa Komisyonu üyeleri, sizlerden çağdaş bir çek yasası için çalışmalarınıza devam etmenizi rica ediyoruz.,
Burhan Kuzu Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
Güldal Akşit Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
Ayşe Nur Bahçekapılı Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
Ayhan Sefer Üstün Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Sakarya
Mehmet Daniş , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Çanakkale
Mahmut Durdu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Gaziantep
Hacı Hasan Sönmez , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Giresun
Haydar Kemal Kurt , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Isparta
Mevlüt Akgün , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Karaman
Hasan Kara , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kilis
Hüsnü Tuna , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
İsmail Bilen , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Manisa
Enver Yılmaz , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Ordu
Suat Kılıç , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Samsun
Mustafa Çetin , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Uşak
Atila Emek , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Antalya
Mehmet Ali Özpolat , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul
Atilla Kart , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Konya
Şahin Mengü , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Manisa
İsa Gök , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Mersin
Aysel Tuğluk , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Diyarbakır
Süleyman Nevzat Korkmaz , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Isparta
Faruk Bal , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Konya
Behiç Çelik , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Mersin
————————————————
Sayın İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri,
çek yasası nedeniyle insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Çek yasasına katkılarınızı bekliyoruz.
Mehmet Zafer Üskül Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Mersin
Halide İncekara Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
Mehmet Ekici Başkanvekili , Milliyetci Hareket Partisi, Yozgat
Abdurrahman Kurt Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Diyarbakır
Ayşe Jale Ağırbaş Katip DSP İstanbul
Ahmet Koca , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Afyonkarahisar
Kazim Ataoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bingöl
Mehmet Ocakden , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Bursa
Murat Yıldırım , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Çorum
Mithat Ekici , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Denizli
Mustafa Ataş , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İstanbul
Erdal Kalkan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İzmir
Fatih Arıkan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kahramanmaraş
Ahmet Gökhan Sarıçam , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kırklareli
Kerim Özkul , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
Cemal Yılmaz Demir , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Samsun
Ali Rıza Ertemür , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Denizli
Çetin Soysal , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul
Ahmet Ersin , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir
Malik Ecder Özdemir , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Sivas
Akın Birdal , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Diyarbakır
Şenol Bal , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, İzmir
Gürcan Dağdaş , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kars
————————————————-
Sayın Sanayi ve Ticaret komisyonu üyeleri,
Türk Ticaret hayatı çek yasası aksaması nedeniyle darbe almaktadır. Bir hukuk depremi yaşanmaktadır.
Soner Aksoy Başkan , Adalet ve Kalkınma Partisi, Kütahya
Hasan Angı Başkanvekili , Adalet ve Kalkınma Partisi, Konya
Mahmut Mücahit Fındıklı Sözcü , Adalet ve Kalkınma Partisi, Malatya
Osman Coşkun Katip , Adalet ve Kalkınma Partisi, Yozgat
Ahmet Edip Uğur , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Balıkesir
Kutbettin Arzu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Diyarbakır
Metin Kaşıkoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Düzce
İbrahim Halil Mazıcıoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Gaziantep
İsmail Katmerci , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, İzmir
Eyüp Ayar , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Kocaeli
Bayram Ali Bayramoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Rize
Hasan Ali Çelik , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Sakarya
Afif Demirkıran , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Siirt
Mustafa Cumur , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Trabzon
Kayhan Türkmenoğlu , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Van
Fazlı Erdoğan , Üye, Adalet ve Kalkınma Partisi, Zonguldak
Tacidar Seyhan , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Adana
Hüsnü Çöllü , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Antalya
Ergün Aydoğan , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Balıkesir
Mehmet Ali Susam , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir
Mehmet Şevki Kulkuloğlu , Üye, Cumhuriyet Halk Partisi, Kayseri
Mehmet Nezir Karabaş , Üye, Demokratik Toplum Partisi, Bitlis
Yılmaz Tankut , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Adana
Cemaleddin Uslu , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Edirne
Alim Işık , Üye, Milliyetci Hareket Partisi, Kütahya
********
Kemal KILIÇDAROĞLU, Sadullah ERGİN, Zafer ÇAĞLAYAN ve Ayşe ARMAN için açık mektup kampanyamıza destek veriniz. Çek yasası nedeniyle yaşanan insan hakları ihlallerinin durdurulmasını talep ediyoruz.
****
Yaşasın tam bağımsız ve adil Türk Yargısı !
Yaşasın tam bağımsız Türkiye !
Yaşasın demokrasinin bekçisi, bağımsız Türkiye Büyük Millet Meclisi !
–
insan haklarıyla insandır. İnsan hakları hemen şimdi !
***
Bu bir “sivil direniş” dir. TC Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden doğan haklarımızın, örgütlü olarak kullanılmasından ibaretdir.
Bu bir “yurttaş hareketi” dir. Benzerleri Türk tarihinde yaşanmıştır : Tramvaycılar grevi, İpek işcileri grevi, Paşabahçe grevi, Askeri mahkemelere direnen anneler, Bergama köylüleri direnişi
AKP VE YOLSUZLUK
Pazartesi, 07 Ağustos 2006 13:04
AKP, seçim meydanlarında yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele edeceğini söylemiş ve iktidar olmuştu. AKP’nin dört yılı bulan iktidarında yoksulların sayısı arttı. 20 milyona yakın yurttaşımız yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Peki yolsuzlukla mücadele ne oldu? “Yolsuzluklara damardan girdik” diyen Başbakan Erdoğan, gerçekten de yolsuzlukların üzerine gitti mi? Yolsuzlukla mücadelede çok önemli bir aşama olan “milletvekili dokunulmazlığı” konusunda küçük de olsa bir adım attı mı?
Bu sorulara olumlu yanıt vermek maalesef mümkün değil. AKP, bırakınız yolsuzlukla mücadelede bir eylem planını uygulamaya koymak, TBMM’de kurulan “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu”nun önerilerini dahi gözardı etmiş, uygulamaya koymaktan ısrarla kaçınmıştır.
Peki niçin?
Bunun birden fazla nedeni var. Önce sayın Başbakan dokunulmazlıkları kaldırmamanın gerekçesi olarak “yargıya güvenmediklerini” açıkça söylemiştir. Çünkü kendisinin ve bazı bakanlarının yolsuzluk dosyaları vardı. Bu söylemiyle sayın Erdoğan, yargıya güvenmediğini söyleyen ilk Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olmuştur. İkinci neden, AKP iktidarının bizzat yolsuzluk batağının içine girmesiydi. Bir üçüncü neden de yolsuzluklar bağlamında saadet zincirinin kurulması ve sürdürülmesiydi…
AKP, iktidara gelen yeni bir siyasal parti (!) olarak, yolsuzluk girdabına en erken giren parti olmuştur. Bu özelliği kamu ihalelerine kendini göstermiştir. Bakınız ilk AKP Hükümeti 18.11.2002’de kuruldu. Zeki Ergezen’in Bayındırlık ve İskan Bakanlığı döneminde 31.12.2002 tarihine kadar (yani 13 günde) tam 219 adet yol ihalesi yaptı. İhale bedelleri toplamı 52 trilyon liradır ve ihale bedelleri vizeden kaçınmak için 750 milyar lirayı aşmayacak şeklinde ayarlanmıştır. Ve Hükümeti oluşturan AKP, yolsuzluklarla mücadele etmek için halktan oy istemiştir.
Deprem sonrası Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Bingöl’de yaptığı konut ihalelerinde de benzer sorunlar yaşanmış, yapılan ihalelerle depremzedelerin cebinden fazladan 41 trilyon 196 milyar liranın fazladan çıkmasına yol açılmıştır.
AKP ile birlikte Cumhuriyet tarihinde ilk kez, hayali ihracat yapmak için “sahte belge düzenlemek ve kullanmaktan” sanık olarak yargılanan bir kişi, Maliye Bakanı olarak atanmıştır. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın bakan olur olmaz yaptığı ilk işlerden birisi de, kendini afetmek için yasa tasarısı hazırlamak olmuştur. Bu arada şaibeli özelleştirme ihaleleri yapılmış, (Kuşadası Limanı, Galataport, Tüpraş’ın 14,76’lık hissesinin yasa dışı satışı, Balıkesir Kağıt Fabrikası gibi…) yapılan ihalelerin büyük bir kısmı yargıya takılmıştır. Ayrıca oğlu Abdullah Unakıtan’a “pastörize yumurta” üretiminde KDV indirimi yapılmış ve oğul Unakıtan’a düşük gümrük vergili mısır ithalatının da yolu açılmıştır.
Sadece Kemal Unakıtan değil, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun da çıkan bir yasa ile evrakta sahtecilik yapmak suretiyle işlendiği kambiyo suçundan yargılanmaktan kurtulmuştur.
AKP iktidarında bir diğer şanslı oğul da 24 yaşındaki Erkan Yıldırım’dır. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım, Almanya’da kurulu Santour GmbH firmasından aldığı 200.000 Euro ile İtalya’da gemi satın alıyor. Binali Yıldırım, milletvekili olmadan önce bu firmanın Genel Müdürüdür. Daha sonra, Türkiye Denizcilik İşletmesine ait bir gemi ihalesiz olarak, Santour GmbH firmasına veriliyor.
Binali Yıldırım olayı bununla sınırlı değil. Bakanlığı döneminde TCDD İzmir Limanı için, önce ihale hazırlığı yapılıyor. Daha sonra ihaleden vazgeçiliyor. Limanı ihalesiz olarak 15 yıllığına Reha Denizcilik ve Raden Lojistik isimli 2 şirkete veriliyor. Toplam 2 milyar 100 milyon $’lık iş ihalesiz veriliyor. Bu firmalardan biri, sözleşme tarihinden 2 gün önce kuruluyor, diğerinin de aynı gün kuruluşu gerçekleşiyor. Bu şirketin büyük hisseli ortaklarından biri AKP’nin Bakırköy İlçe Başkanlığı’nı yapmış olan Rahmi Genç’tir.
Kuşkusuz şanslı oğullar sadece bu iki bakana ait değil. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu da şanslı oğullardan biri. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Türkiye Jokey Kulübü hakkında inceleme – soruşturma açtırmıştır. Ancak, hakkında soruşturma açılan Türkiye Jokey Kulübü, 31.05.2003 tarihli yönetim Kurulu Toplantısında Bakanın avukat olan oğlu Murat Aksu’yu aylık 7,5 milyar liraya (13 numaralı karar) kendisine danışman olarak almıştır. Böylece soruşturma selametle (!) sonuçlanmıştır. Murat Aksu sadece bununla yetinmemiş, Türkiye Jokey Kulübünce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ödenmesi gereken trilyonlarca liranın -mahkeme kararına rağmen- ödenmemesi için dönemin Devlet Bakanı sayın Güldal Akşit’ten yasalara aykırı onay almıştır. Bu konuda verilen Gensoru önergesi ise AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir.
Bu arada AKP iktidarıyla birlikte bir ilk daha gerçekleşmiş, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yaptığı okul ihaleleri nedeniyle hakkında inceleme – soruşturma yapılması için Anayasanın 112. maddesi uyarınca Kamu İhale Kurumu, Başbakanlığa suç duyurusunda bulunmuştur. Bu konuda CHP’nin verdiği gensoru önergesi AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de yolsuzlukların odağında olan bir başka bakandır. 19 Kasım 2003 tarihinde yapılan ek protokolle, Türkiye, Rusların istediği formülü kabul ediyor. Ve böylece Türkiye 01 Nisan 2005 tarihi itibariyle 8,5 milyar dolar fazladan ödemeye razı oluyor. CHP, BOTAŞ Genel Müdürlüğünün devre dışı tutulduğu ve büyük ölçüde kamu zararına yol açan bu konuyla ilgili gensoru verdi. Sayın Başbakan bizzat oylamaya katılıp, gensorunun reddedilmesini sağladı.
İkinci Beyaz Enerji Operasyonunda AKP’nin yolsuzluk batağına ne denli girdiği telefon kayıtlarıyla da ortaya çıkmıştır. AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya, işadamı İbrahim Selçuk’u arayarak eşi üzerine kayıtlı Aram Şirketi’ne, EÜAŞ’dan ihale alma girişiminde bulunmuştur. Savcılıkça hazırlanan iddianamede, “Bu amaçla Kargamış, Özlüce ve Urfa ihaleleri ile ilgili ayrıntılı görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde sanık Selçuk’un, Milletvekili Cemal Kaya’ya yapması gereken kırımları dahi söylediği, Cemal Kaya’nın teklif edilen bazı ihaleleri küçük bularak, kendisine daha büyük ihaleler vermesini istediği” ifadelerine yer verilmiştir. İddianamede ayrıca, Selçuk’un, müfettişlerce hazırlanan teftiş dosyasının Adliye’ye intikal ettirilmemesi için Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç’a baskı yapması için, AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin’le görüştüğü ve Malkoç’a Şahin aracılığıyla baskı yapıldığı dosyanın halen Teftiş Kurulu’nda incelendiği” açıklaması da yer almıştır.
Sadece merkezde değil, AKP’li belediyelerde de yolsuzluklar ayyuka çıkmış, pek çok belge medyada ayrıntılarıyla yer almıştır. Çorum, Bingöl, Ankara, İstanbul, Hatay’daki yolsuzluklar kamuoyuna “Ali Dibo” modeli olarak yansıtılmış ve adlandırılmıştır.