çek kanunu lehe hüküm uygulaması örnek karar


T.C.
TOKAT
1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ EK KARAR
DOSYA NO : 2009/62
KARAR NO : 2009/158
HAKİM: DİCLE TEKŞAL42144
C. SAVCISI:ABDÜLKADİR AKIN: 39591
KATİP:SELCAN BİLGİN ERGÜN 96609
SANIK:…..
SUÇ: Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ: 09/06/2008
ASIL KARAR TARİHİ: 20/03/2009
EK KARAR TARİHİ: 30/12/2009
Mahkememizin yukarıda numaraları belirtilen ilamından hükümlü, Tokat C.Başsavcılığı’nın 22/12/2009 tarihli ve 2009/851 ilamat sayılı talepte belirtildiği üzere; 3167 SK’nun 16. Maddesine göre Mahkememizin 2009/62 esas, 2009/158 sayılı kararı ile 7000,000 TL adli para cezasına hükümlü Hakan Akbulut hakkında, 20/12/2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunun bazı hükümlerinin 3167 Sayılı Kanunun hükümlerine göre daha lehe olduğu, 5941 sayılı kanunun 5/1-3-4 maddesine göre belirtilen yasa hükümlerinin uygulanabileceği, 3167 SK’nun 16/1 fıkrasına göre her bir çek yaprağı için verilecek adli para cezası 80,000 TL fazla olmadığı halde 5941 Sayılı Çek Kanununun 5/1 maddesine göre, her bir çekle ilgili olarak azamı 1500 güne kadar adli para cezasına hükmedileceği, 1500 gün adli para cezasının asgari hadden günlüğü 20,00TL üzerinden, azami hadden günlüğü 100,000 TL üzerinden adli para cezasına dönüştürüldüğünden, 150,000 TL APC verebileceği, bu nedenle miktarı 30,000,00 TL den fazla çeklerde hakimin her iki yasaya göre de hüküm kurarak lehe olan Kanunu belirlenmesi anlaşıldığından; 5941 sayılı Çek Kanunu hükümlerine göre değerlendirilerek karar verilmesini talep etmiş olmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü tarafından 20.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı yasanın 5/1-3-4 maddesine göre suça konu çekin şirket çeki olduğu gibi bankanın gönderdiği yazıda kısmi ödemenin bulunduğu anlaşılmakla; belirtilen yasa hükümü gereğince infazın durdurulmasına karar verilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Talebin kabulü ile hükümlü hakkındaki Tokat C.Başsavcıhğı’nın 2009/851 ilamat numara üzerinden takip edilen evrakın İNFAZININ DURDURULMASINA,

5941 SK’nun yürürlüğe girmesi nedeniyle uyarlama yargılaması duruşmalı yapılacağından yukarıda numarası yazılı ilamat ve infaz evrakının BILA İŞLEM İADESİNİN SAĞLANMASINA,

Karardan bir suretin Tokat C. Başsavcılığı İlamat Bürosu’na tevdiine,
Dair, talep ve mütalaaya uygun, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda Tokat Ağır Ceza Mahkemesine itirazı kabil olarak karar verildi. 30/12/2009
Katip 96609 Hakim 42144

2 responses to “çek kanunu lehe hüküm uygulaması örnek karar

  1. acil demokrasi

    TÜRK CEZA KANUNU

    Kanun No. 5237 Kabul Tarihi : 26.9.2004

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    Cezanın Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi

    Cezanın belirlenmesi
    MADDE 61. – (1) Hâkim, somut olayda;
    a) Suçun işleniş biçimini,
    b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
    c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
    d) Suçun konusunun önem ve değerini,
    e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
    f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
    g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
    Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
    (2) Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.
    (3) Birinci fıkrada belirtilen hususların suçun unsurunu oluşturduğu hâllerde, bunlar temel cezanın belirlenmesinde ayrıca göz önünde bulundurulmaz.
    (4) Bir suçun temel şekline nazaran daha ağır veya daha az cezayı gerektiren birden fazla nitelikli hâllerin gerçekleşmesi durumunda; temel cezada önce artırma sonra indirme yapılır.
    (5) Yukarıdaki fıkralara göre belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza belirlenir.
    (6) Hapis cezasının süresi gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmî takvime göre hesap edilir. Hapis cezası için bir günün, adlî para cezası için bir Türk Lirasının artakalanı hesaba katılmaz ve bu cezalar infaz edilmez.
    (7) Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir, ne eksiltilebilir, ne de değiştirilebilir

    DÖRDÜNCÜ KISIM
    Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler

    İKİNCİ BÖLÜM
    Adliyeye Karşı Suçlar
    Suç uydurma
    MADDE 271. – (1) İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.

    ÜÇÜNCÜ KISIM
    Yaptırımlar

    BİRİNCİ BÖLÜM
    Cezalar

    Adlî para cezası
    MADDE 52. – (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
    (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
    (3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
    (4) Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.

    ÇEK KANUNU

    Kanun No. 5941

    Kabul Tarihi: 14/12/2009
    Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı

    MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder

    (Karar Tarihi : 28.02.2008)
    ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

    Esas Sayısı : 2006/71
    Karar Sayısı : 2008/69
    Karar Günü : 28.2.2008

    2- İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa’nın 7. Maddesiyle Değiştirilen 337. Maddesinin Birinci Fıkrasının İncelenmesi

    Başvuru kararlarında, borçludan alacağını rızasıyla alamayan alacaklının Devlet kurumlarının yardımıyla alacağını zorla tahsil etme olanağına sahip olduğu, cebri icranın dışında borçlunun ayrıca hapisle cezalandırılmasının evrensel hukuk kuralları ile bağdaşmayacağı, özel hukuktan doğan alacaklarda tarafların birbirlerinin ödeme gücünü bilebilecek durumda oldukları ve basiretli tacir öngörüsüyle hareket etmeleri gerektiği, Avrupa Birliği ülkelerine gönderilen ve hapis cezasını içeren icra ve ödeme emirleri ile ilgili adli yardımlaşma taleplerinin kendi hukuklarında benzer suç bulunmaması nedeniyle kabul görmediği, mal beyanında bulunmama suçunu işleyen kimselere disiplin hapsi cezası verilerek seçenek yaptırımlardan yararlandırılmadıkları, bu durumun eşitsizliğe yol açtığı, yeni Ceza Muhakemesi Kanunu’nda şahsi davaya yer verilmediği ve şahsi davaların kamu davasına dönüştürüldüğü, bu nedenle İcra ve İflas Kanunu’na göre açılacak davaların da Cumhuriyet Savcılığı tarafından açılması gerektiği, mal beyanında bulunmama nedeniyle İcra ve İflas Kanunu’nda iki ayrı özgürlüğü bağlayıcı ceza öngörüldüğü, farklı uygulamaların eşitsizlik doğurduğu, bu nedenlerle de kuralın Anayasa’nın 2., 10., 11., 13., 38. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    İtiraz konusu kuralda, müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine on gün disiplin hapsi ile cezalandırılacağı, alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bu cezanın düşeceği öngörülmüştür.

    Öte yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 51 sayılı Yasa ile değiştirilen 76. maddesinde mal beyanında bulunmayan borçlunun, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunacağı, ancak bu hapsin üç ayı geçemeyeceği belirtilmiştir.

    Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir.

    Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.

    İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinin birinci fıkrasında ve 76. maddesinde borçlunun özgürlüğü bağlayıcı ceza ile cezalandırılmasını gerektiren eylem, mal beyanında bulunmama eylemidir. Yukarıda belirtildiği gibi hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişi aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanmaz ve cezalandırılmaz. İtiraz konusu kural uyarınca, müddeti içinde mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı olarak mal beyanında bulunmayan kimse disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasının yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 76. maddesine göre de mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle tazyik hapsi cezası ile cezalandırılabilecektir. Böyle bir olasılığın varlığı İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinde öngörülen disiplin hapsi cezasını, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesinin düzenlendiği 2. maddesine aykırı hale getirmektedir.

    Bu nedenle, 337. maddenin birinci fıkrası Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.

    • acil demokrasi

      5941 sayılı çek yasası Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır

      Anayasa 10.madde: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
      Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
      Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”.

      Eşitlik ilkesi, sadece idare makamlarına, yani kanunun uygulayıcılarına değil, aynı zamanda kanun koyucuya, yani yasama organına da hitap eder. Çünkü, “genel esaslar” kısmında yer alan anayasal bir ilke olarak, eşitlik ilkesinin yasama organını da bağladığından şüphe edilemez. Bu nedenle, eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler yapan bir kanun, örneğin dil, din ve mezhep bakımından vatandaşlar arasında ayrım yapılmasını öngören bir kanun, Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı görülerek iptal edilebilir.

      5941 sayılı çek kanunu 5237 sayılı Tck ya özel yasaların uyum zorunluluğundan dolayı çıkarılmıştır. Tck Cezanın belirlenmesi MADDE 61. f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, cezanın belirlenmesinde aranması gereken zorunluluklar içinde saymıştır
      Yine Tck ÜÇÜNCÜ KISIM Yaptırımlar BİRİNCİ BÖLÜM Cezalar kısmında Adlî para cezası
      MADDE 52. – (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.diyerek cezalar içinde saymıştır
      Adli para cezası, ibraz anında çekin karşılıksız çıkması sonrasında hükmedilen bir ceza ise, suçun karşılıksız çek keşide edilmesi olduğu tartışılmayacak bir gerçektir.
      Suçun oluştuğu noktada Hakimin görevi Tck da “işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” olarak tanımlanmıştır.
      Tck ya göre, Hakim önüne gelen dosyada alt ve üst sınır arasında bir ceza belirleyecektir ve Tck ya uygun olarak adli para cezası gün olarak belirlenir.Çek yasası burada yine devreye girer “Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Haydi buradan buyurun
      Hakim tekrar başa döner,çünkü Tck adli para cezasnı “(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir”diye belirlemiştir.
      Bu zorunluluğa rağmen Hakimin cezayı belirleme işlemi tamamlanmaz çünkü her çek yaprağında ayrı ayrı rakamlar karşısına çıkar yeni bir yol ayrımına gelinir ya Tck ya uyulacak karar yazılacaktır ya da çek yasasının “hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.”hükmüne uyarak az önceki kararını bir kenara bırakıp çek bedelinin karşılıksız kalan miktarını adli para cezası olarak belirleyecektir.
      Şu anda verilen kararlarda çekin karşılıksız kalan kısmı kadar adli para cezasına hükmedilmektedir
      Çek yasasının mimarı sayın İzzet Özgenç samanyolu tv deki programda 5941 sayılı yasayı savunmuş ve yeni yasayla ilgili bu güne kadar herhengi bir şikayet söz konusu değildir, şikayetler eski yasayla ilgilidir demiştir,sanırım cezalandırma açıdından eski çek yasasıyla yeni yasa arasında hiçbir fark olmadığını farkedememiştir
      Daha önemlisi yeni çek yasasıyla hem tck ya göre hem de çek yasasına göre olmak üzere iki ayrı cezalandırma söz konusudur,belkide hoca iki cezalandırma konusunu “fazla mal göz çıkarmaz”diye algılamaktadır
      Anayasa Mahkemesi aşagıdaki kararında bu konuya farklı bir açıdan açıklık getirmiştir”İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinin birinci fıkrasında ve 76. maddesinde borçlunun özgürlüğü bağlayıcı ceza ile cezalandırılmasını gerektiren eylem, mal beyanında bulunmama eylemidir. Yukarıda belirtildiği gibi hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişi aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanmaz ve cezalandırılmaz. İtiraz konusu kural uyarınca, müddeti içinde mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı olarak mal beyanında bulunmayan kimse disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasının yanı sıra, İcra ve İflas Kanunu’nun 76. maddesine göre de mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle tazyik hapsi cezası ile cezalandırılabilecektir. Böyle bir olasılığın varlığı İcra ve İflas Kanunu’nun 337. maddesinde öngörülen disiplin hapsi cezasını, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesinin düzenlendiği 2. maddesine aykırı hale getirmektedir.”

Yorum yaparak destek olabilirsiniz