Hasan GERÇEKER ‘in resepsiyonuna Sadullah ERGİN ‘de katıldı.


Hasan GERÇEKER ‘in resepsiyonuna Sadullah ERGİN ‘de  katıldı.

 Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Adli Yıl Açılışı Vesilesiyle TBMM’de Resepsiyon Verdi. Resepsiyona, Yargı, Siyaset ve Asker Çevresinden Geniş Katılım Oldu.
 

Resepsiyona, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Danıştay Başsavcısı Yılmaz Çimen, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt, Ankara Valisi Kemal Önal, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve diğer askeri erkan, siyasiler ve yargı mensupları katıldı.

Gerçeker ve yardımcıları, TBMM bahçesinde verilen resepsiyona katılan davetlileri eşleriyle birlikte kapıda karşıladı.
http://www.haberler.com/yargitay-baskani-gerceker-adli-yil-resepsiyonu-haberi/  adresinden alıntıdır.

 Önerdiğim yazılar

  • Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER ‘den son dakika açıklaması. “”Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesinin suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. “
  • 19 responses to “Hasan GERÇEKER ‘in resepsiyonuna Sadullah ERGİN ‘de katıldı.

    1. HASAN GERÇEKER İN ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDAN

      Anayasa mahemesine bireysel başvuru hakkının tanınması halinde işilerin aihm ne başvurmaları önlenemeyecetir. Zira bu kez iç hukukta yargı yolu anayasa mahkemesine başvuru ile tükenecek
      bundan sonra da aihm ne başvurulacaktır.
      İç hukuk yolları 4 kademeden geçerek tükenecek
      4 ademe yargılama ve kararların yazımı yılları gerektirecek bu kez ülkemiz her davada
      makul süreye uyulmadığı gerekçesiyle aihm si tarafından mahkum edilecektir.

    2. 10.dairenin aldığı kararı yargıtay başkanının konuşmasının neresine koyabiliriz.

    3. HASAN GERÇEKER İN ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDAN

      TEBLİGAT KANUNUNUN YENİDEN DÜZENLENMESİ

      Tebligat kanunu 2004 yılında değiştirilerek kişinin bildirilen adresinde bulunmasa bile tebligatın geçerli olması hükmü getirilmiştir.
      Ancak yargılamanın hızlandırılmasının önündeki en büyük engellerden biride taraflara sağlıklı şekilde veya hiç tebliggat yapılamamasııdır

    4. HASAN GERÇEKER İN ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDAN

      Türk yargısının avrupa da sınıfta kaldığı avrupa insan hakları mahkemesinde defalarca mahkum olan türk yargısının avrupa çıtasını tutturma sınavını veremediği hukuk üretemeyen üretilmiş
      hukuku içselleştiremeyen bir yargı niteliğinde bulunduğu şeklinde basında çıkan eleştiriler bizi
      derinden yaralamaktadır.

    5. HASAN GERÇEKER İN ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDAN

      Avrupa birliği müktesebatına uyum sürecinin gerektirdiği mevzuat çalışmalarının sürdürülmesi gerekmetedir.
      Bu konuda çalışmalara devam edilmesi gerekmekte olup yargıtay yasal çerçevede tasarılarla ilgili görüş sorulduğunda hukuki bağlamda cevaplarını vermekte düşüncelerini bildirmektedir.

    6. HASAN GERÇEKER İN ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDAN

      Avrupa insan hakları sözleşmesinin 6.maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına ilişkin kurallar anayasamızın 9-19-36-37-3138-139-14141 ve 159. maddeleri ile diğer yasalarda düzenlenmiştir. Anayasanın 36.maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmektedir.
      Anayasamızın 138.maddesi ise adil yargılanma hakkının uygulanmasına yöneliktir.

    7. Atatürk’ün 1 Kasım 1930 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin III. Dönem 4. Yasama Yılını Açış Konuşmasından

      “Milletin sayın vekilleri,

      Adliyemiz, siyasi çalışmalar içinde, vatandaşın güvenliği ve onurunu, Cumhuriyetin asalet ve varlığını, hükümetin güvenilirliği ve etkisini koruma yolunda yeni bir sınav geçirdi. Bunu önemle belirtmek isterim.

      Adliyemizin güven duyduğumuz yüksek gücü sayesinde Cumhuriyet, yazgısı olan gelişimi izleyecek ve çeşitli şekil ve kılıktaki saldırılara karşı vatandaşın hukukunu ve ülkenin düzenini koruyacaktır .”

      (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. III, C. 22, S. 2)

    8. Derneğimiz,
      hukuğun en üst düzey yetkilisi olan
      Yargıtay başkanı Hasan GERÇEKER in görüşlerinin dikkate alınmasıdır.Biz hukukçu değiliz .Sadece başkanımızın görüşünü savunuyoruz.
      “”Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesinin suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir.
      Hasan Gerçeker

    9. Derneğimiz kuruldu.Artık yanlız değiliz.
      Yargıtay başkanı Hasan Gerçeker adaletin başıdır.Vadeli çeklerden dolayı hapis cezasının olamayacağını söylüyor. Adalet Bakanı Sadullah ERGİN ‘de Adalet bakanımızdır oda olumlu düşünce içersindedeir.
      Sayın İktidar partisi temsilcileri onları dinlemek zorundasınız.Can boğaza geldi.Ticaret insanlarımız ekonomik bunalım içinde .Daha fazla gecikmeden adaleti sağlayınız .
      Saygılarımızla

      • Çek Kanunu Tasarısı değişmezse, 150 bin kişi hapse girecek.

        Bugün görüşülen Çek Kanunu Tasarısı’nın yasalaşması halinde dürüst esnafı sıkıntılı günler bekliyor
        Karşılıksız çek verenlere hapis cezasını öngören tasarı bugün Adalet Alt Komisyonu’nda görüşülüyor. Düzenlemenin değişmeden kabul edilmesi halinde yaklaşık 150 bin kişi hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Konuyla ilgili komisyona görüşlerini ileten Yargıtay, karşılıksız çekin suç olmaktan çıkarılarak idarî para cezası verilmesini istedi. Zaman gazetesinin haberine göre küresel krizin etkisiyle çek ve senedini ödeyemeyen dürüst esnafı sıkıntılı günler bekliyor. Meclis Adalet Alt Komisyonu’nda bugün görüşülen Çek Kanunu Tasarısı’nın yasalaşması halinde on binlerce esnaf hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 40-50 yıldır piyasada iş yapan, ancak son birkaç aydır 3-4 çekini ödeyemeyen dürüst kişiler büyük ceza alacak. Çeke ilişkin 1 milyon dava bulunduğuna dikkat çeken reel sektör temsilcileri, bunun 150 bininin hapisle sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. Komisyona görüş bildiren Yargıtay da çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluğun suç olmaktan çıkarılarak, bu durumun ‘idari para cezası’ veya ‘idari tedbiri gerektiren bir kabahat’ ya da her iki unsuru kapsayacak şekilde düzenlenmesini istedi. işadamı Akif Ulubaş da hükümetin piyasadaki dolandırıcılarla dürüst esnafı ayırması gerektiğine dikkat çekti.

        Alt komisyona gönderilen tasarıya göre karşılıksız çek veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak 1.500 güne kadar adli para cezası verilecek. Parayı yatıramayana ise yaklaşık 4 yıl hapis yolu görünüyor. Bugün alt komisyonda görüşülecek tasarının değiştirilmesi için reel sektör temsilcileri Meclis’i faks ve elektronik posta yağmuruna tuttu. Merkez Bankası’nın verilerine göre bankalar tarafından ödenmediği bildirilen çek sayısı her geçen gün artıyor. Geçen yılın ilk dört ayında 501 bin 230 çek ödenmezken, bu yılın aynı döneminde rakam 710 bin 807’e çıktı.
        Meclis Adalet Komisyonu ile temasta bulunan ‘çek mağdurları’ son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kapısını çaldı. Gül ile yüz yüze görüşmeyi planlayan mağdurlar, son olarak Köşk’e elektronik posta gönderdi. Adalet Komisyonu üyelerine yazı ile başvuran Avukat Rahmi Ofluoğlu ise “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek protokol 1. maddesi hiç kimsenin borcundan ötürü özgürlüğünden yoksun bırakılmayacağını hüküm altına almaktadır. Anayasa’nın 38. maddesi de bu düzenlemeye paralel bir düzenleme yapmıştır ve borç için hapsi yasaklamıştır.” ifadelerine yer verdi. Yargıtay Başkanlığı da Çek Kanunu Tasarısı’na ilişkin görüşünü Meclis Adalet Komisyonu’na iletti. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in imzasını taşıyan yazıda, “Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir. Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir.” denildi.

        Onbinlerce kişinin beklediği, ‘Çek Kanunu Tasarısı’ ile yeni bir çek türü kavramı oluşturuluyor.

        Türkiye’de ticaretin neredeyse durma noktasına gelmesinde büyük etkisi olan çek karmaşası sürüyor. Binlerce kişi mağdur olduğunu öne sürerken, parasını tahsil edemeyen esnaf ise bankalara tepki gösteriyor. Binlerce kişi de kriz nedeniyle borçlarını ödeyemediği için hapiste gün sayıyır. Hükümet ise yasal düzenleme ile sorunu kökünden çözmeye çalışıyor. Peki yeni yasa neler getiriyor? İşte İÜHF Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Teoman bugün Referans gazetesinde misafir yazar olarak yazdığı yazıda konuyu ele aldı. İşte Prof. Teoman’ın yazısı:

        Halen TBMM gündeminde bulunan “Çek Kanunu Tasarısı” hukukumuza tacir sıfatını taşıyan gerçek veya tüzelkişilerin “bir ticari ilişki çerçevesinde ve tacir sıfatı ile düzenleyecekleri” çekler diye tanımlanabilecek “tacir çeki” kavramını getirmektedir. Aşağıda ana hatları ile değineceğim bu yeni çek türü, esasen hiçbir adi alanı olmayan ve her türlü işlemi ticari sayılan tüzelkişi ticaret ortaklıkları bakımından büyük bir sorun yaratmayacaksa da TTK m. 21/I uyarınca işlemleri ve borçları hem adi hem de ticari nitelik taşıyabilmesi mümkün olan gerçek kişi tacirler bakımından bazı kuşkular doğurduğu gibi, tasarının “amaç ve kapsam”a ilişkin 1. maddesinde dile getirilen “kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmak” bakımından da sorgulanmayı gerektirmektedir.
        1. Tasarı hükümlerine bir göz atıldığında, öncelikle bankaların bundan böyle tacir sıfatını taşıyan ve taşımayan kişilere verilecek çekleri birbirinden açıkça ayırt edilecek biçimde bastırmakla yükümlü oldukları (m. 2, bent 6) ve tacir olan kişilere tacir çeklerine ilişkin hesap açarken onların ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları ilgili hesabın kapatılması durumunda on yıl saklamakla yükümlü oldukları anlaşılmaktadır.
        Hemen belirteyim, hukukumuzda gerçek kişi tacirler yönünden ticaret siciline tescil, tacir sıfatının kazanılması için zorunlu nitelikteki bir önkoşul olmayıp, işletmenin faaliyete başlaması ile elde edilen tacir sıfatının bir sonucu ya da yükümlülüğüdür (TTK m. 20/I). Tasarı anılan düzenlemesiyle tıpkı ticaret odalarına kayıtta olduğu gibi, tacir çeki düzenleyebilmek için işletmenin sicile tescil edilmesini zorunlu kılarken TTK’nın düzenlemesini zorlamaktadır.
        2. Tasarı, bunun gibi, çek hesabı açılmasını ya da mevcut bir hesaptan çek karnesi verilmesini isteyen kişilerin her defasında kendisinin “tacir olup olmadığı hususunda” yazılı bir beyanda bulunmasını öngörmekte (m. 2, bent 3) ve bir tacirin ticari işletmesi ile ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını ve tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında da elli günden yüz elli güne kadar adli para cezasına hüküm olunacağını öngörmektedir.
        3. Her ne kadar genel gerekçede (22) ülkemizde bugüne değin yabancı hukuk uygulamalarında çok sık rastlanan “tacir çeki” ile “tacir olmayanlara ait çekler” arasında hiçbir ayrım yapılmadığı ve özellikle ABD ile Avrupa Birliği ülkelerinde şirketlerin kendi bastırdığı çekleri kullanmalarının uygulamada yarattığı güvenden Türkiye’de yararlanılmadığı vurgulanarak tasarının getirdiği yeni çek türü ile “çeke olan güveni artırmayı” hedeflediği vurgulanmış ise de kanımca önerilen düzenleme bunu sağlamaya elverişli değildir. Gerçekten,
        a) Bir kere yukarıda da belirttiğim gibi, çekler bundan böyle de bankalarca bastırılacağı ve tasarıda sadece tacir çeklerinin diğer çeklerden ayırt edileceğinin belirtilmesi ile yetinilip, örneğin ilgili tacirin logosunun veya markasının çeklerin üzerinde basılıp bastırılmayacağı konusunda hiçbir açıklık yer almadığı için, sözü edilen senetlerin çeke olan güveni artırıp artırmayacağı hiç belli değildir. Çeke olan güvenin ilgili tacirin ticaret unvanının tanınmışlığı ve firmasının güvenirliği ile yakından ilgisi olup, çekin özel olarak dizayn edilmesinin burada herhangi bir işlevi olamayacağı açıktır.
        b) Kaldı ki, uygulama ile sağlanmak istenen bir diğer husus kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması (Madde Gerekçeleri, m. 2, fıkra VII) olup, tasarı bir gerçek kişi tacirin ticari faaliyetine ilişkin çek düzenlerken bunun mutlaka bir “tacir çeki” olmasını zorunlu kılmakta ve sözü edilen durumda gerçek kişi tacirin özel yaşamındaki işlemlerde kullanacağı “özel çeki”nin keşide edilmesini hapis cezası ile yaptırıma bağlarken gerçek kişi tacirlerin dahi tüm borçlarının kural olarak ticari olduğunu öngören TTK m. 21/I ile tacirin sadece ticari değil, aksine ticari olsun olmasın tüm borçları nedeni ile iflasa tabi olduğunu öngören TTK. m. 20/I’i gözden uzak tutmaktadır. Esasen kürkçülükle iştigal eden bir gerçek kişi tacirin işletmesine ham (işlenmemiş) kürk alırken bunun bedelini tacir çekiyle buna karşılık eşinin özel kullanımı için bir kürk manto satın alırken özel çekini kullanmakla yükümlü tutulmasının hiçbir mantığı yoktur. Ödemelerini nakit ve/veya kredi kartı ile yaparken veya anılan durumda bir bono düzenlerken tacir sıfatını özel olarak belirtmesine ve farklı bir işlem yapmasına hiç gerek bulunmayan bir gerçek kişi tacirin çek düzenlerken üstelik aykırılığı hapis cezası ile yaptırıma bağlanan değişik bir uygulamaya zorlanması asla kabul edilemez. Kanımca esasen gerekçede (22) tacir çeki ile tacir olmayanların kullanacağı çekler arasındaki bu ayrımın “6762 sayılı kanundaki çeke ilişkin hükümlerde değişiklik yapmadığı” ve “etkisinin bu tasarıya özgülenmiş bulunduğu” göz önüne alınacak olursa, getirilen düzenlemenin pratik hiçbir yararının bulunmadığı, aksine cezai yaptırımlardan çekinen gerçek kişi tacirlerin bundan böyle çek kullanmaktan vazgeçecekleri kendiliğinden anlaşılacaktır.
        4. Nihayet şu hususu da ekleyeyim ki, kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması hiç kuşkusuz devletin çok önemli amaç ve görevlerinden biri olmakla beraber, bu amaca ulaşılırken bir gerçek kişi tacirin sadece çekle yaptığı ödemelerin değil, aksine bunun yanı sıra nakit ve/veya kredi kartı ile gerçekleştirdiği işlemlerin de göz önünde tutulması gerekir. Kayıtdışı ekonominin ortaya çıkmasında özel olarak hiçbir işlevi bulunmayan çeke, “tacir çeki” adı altında yeni bir tür ekleyip, bunun kullanılmamasını, özel olarak yaratabileceği hiçbir sakınca yok iken, hapisle cezalandırmaya kalkışmak, herhalde karşılıksız çekleri dahi hapisle cezalandırmamayı öngören çağdaş ekonomik yaklaşım ile de tam bir çelişki halindedir.

        Karşılksız Çeklere Af Yok!
        03 Haziran 2009 / 17:00
        TBMM Adalet Komisyonu, karşılıksız çekin bedelini faiziyle ödeyen kişiler hakkındaki soruşturma, dava ve mahkumiyet kararlarının ortadan kalkmasını öngören Çek Kanunu Tasarısını, alt komisyona sevk etti.

        AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplanan Adalet
        Komisyonu, ticari yaşamı önemli ölçüde etkileyecek düzenlemeler içeren tasarıyı görüşmeye başladı.

        Adalet Komisyonu, tümü üzerindeki görüşmelerin ardından tasarının alt
        komisyona gönderilmesine karar verdi.

        TBMM Adalet Komisyonunda, Çek Kanunu Tasarısının tümü üzerindeki
        görüşmeler sırasında bilgi veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun, ”çeki güvenilir bir ödeme aracı haline getirmeyi amaçladığını, ancak umut edilenin aksine piyasada karşılıksız çek miktarı ile ceza davalarının arttığını” bildirdi.

        Ergin, şikayet ve talepler doğrultusunda yeni kanun hazırlanması
        düşüncesinin ortaya çıktığını, bu doğrultuda Adalet Bakanlığınca oluşturulan
        Çalışma Grubunun hazırladığı Çek Kanunu Tasarısı Taslağının, 59 kurum, kuruluş ve
        sivil toplum örgütüne görüş için gönderildiğini, ayrıca bakanlık internet
        sitesinde yayınlanarak kamuoyunun bilgisine sunulduğunu belirtti.
        Tasarıda yer alan yeni düzenlemelerini anlatan Ergin, tacir kişi ile
        tacir olmayan kişinin düzenleyeceği çeklerin, birbirinden ayrı olacağını ve
        çeklerin açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılacağını bildirdi.

        Ergin, hamiline düzenlenecek çeklere ilişkin olarak yeni düzenleme
        yapıldığını, hamiline düzenlenecek çek yapraklarının, diğer çek defterlerinden
        açıkça ayırt edilebilecek farklı renk ve boyutta bastırılacağını belirterek, bu
        çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılacağını ve çek
        yapraklarının üzerinde ”hamiline” ibaresinin matbu olarak yer alacağını
        vurguladı.

        Bankaların özen ve sorumluluklarının yeniden düzenlendiğini ifade eden
        Ergin, tasarıda, piyasanın güvenlik içinde çalışabilmesi, karaparanın aklanması
        ve terörün finansmanı ile mücadele anlayışıyla ilgili yeni düzenlemeler
        öngörüldüğünü belirtti.

        Karşılıksız çeklerle ilgili ceza sorumluluğunun yeniden düzenlendiğini
        kaydeden Ergin, suçun karşılığında ceza olarak sadece adli para cezası
        öngörüldüğünü söyledi. Ergin, ”Bu ceza, 1500 güne kadar adli para cezası olarak
        belirlenmekle birlikte, sonuçta hükmedilecek adli para cezasının miktarı, çek
        bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacaktır. Yani 3167 sayılı
        Kanunda yaptırım (80 bin TL’den fazla olmamak kaydıyla) çek miktarıyla
        belirlenmişken, tasarıdaki yaptırım, çekin karşılıksız kalan kısmıyla sınırlı
        olarak belirlenmiş ve böylece hakkaniyete uygun bir çözüme gidilmiştir” diye
        konuştu.

        Tasarıyı hazırlayan bilim komisyonuna başkanlık eden Prof. Dr. Ünal
        Tekinalp, çek suçlarına ilişkin yürürlükteki kanunun sorunları çözmediğini,
        birçok kez değişiklik yapılmasına rağmen karşılıksız çek suçlarının arttığını
        söyledi.

        Tekinalp, bazı küçük şirketlerin, müstahdem ya da başka kişilere çek
        defterleri aldırarak işlem yaptıklarını ifade ederek, tacir-tacir olmayan ayrımı
        yapılarak bu durumun önleneceğini kaydetti.

        Komisyona davet edilen kurum ve kuruluşların temsilcilerinden, ”menfaat
        odaklı tekliflerde bulunmamalarını” isteyen Tekinalp, ”Amacımız, çeki bir ödeme
        aracı haline getirmektir. Lütfen, teklifler, bu doğrultuda yapılsın” dedi.

        -YARGITAYDA 75 BİN DOSYA-

        Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Ömer Yılmaz Çamlıbel, çek suçlarına
        ilişkin 2004 yılı dosyalarının Yargıtaya yeni gelmeye başladığını, şu an
        Yargıtaydaki dosya sayısının 75 bin olduğunu söyledi.

        Bu dosyaların, eski kanuna göre mi yoksa yeni kanuna göre mi
        sonuçlandırılacağı konusunda kararın siyasi iradeye ait olduğunu ifade eden
        Çamlıbel, dosyaların zaman aşımına uğrayabileceği uyarısında bulundu. Çamlıbel,
        ”Yargıtay olarak bu yükün altından kalkarız. Türkiye ekonomisine de yardımcı
        oluruz. 75 bin dosyayı, 3 yılda bitiririz” dedi.

        Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, Türkiye Bankalar Birliği, BDDK ile
        MASAK temsilcilerinin görüşlerini açıklamalarının ardından, milletvekilleri söz aldı.

        -”HALKA HİZMET EDEN TASARI DEĞİL”-

        CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, tasarının, toplumsal
        beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürdü.

        Cezaevlerindeki binlerce insanın sorunu çözmeyeceğini, düzenlemenin
        bankaların istekleri doğrultusunda hazırlandığını öne süren Öztürk, yükün,
        bankalar yerine geniş halk kesimleri üzerine yıkıldığını savundu. Öztürk, ”Çek
        Yasa Tasarısı, Bankalar Birliği Yasa Tasarısıdır. Halka hizmet eden, çeki
        güvenilir ödeme aracı haline getiren bir tasarı değildir” diye konuştu.

        -”SUÇ İŞLEMİŞ OLANLAR, CEZALARINI ÇEKMELİ”-

        Öztürk, mevcut davaların düşürülmesi, cezaevinde olanları kurtaracak bir
        düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.

        AK Parti Konya Milletvekili Ali Öztürk, mahkemelerin çek suçlarında
        farklı kararlar verdiklerine işaret ederek, tasarının biran önce yasalaşması
        gerektiğini belirtti. Cezaların düşürülmesi yönündeki taleplere katılmadığını
        ifade eden Öztürk, suç işlemiş olanların, cezalarını çekmeleri gerektiğini
        kaydetti.

        -”CEZAEVLERİNDEKİ İNSANLAR, HABER BEKLİYORLAR”-

        MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, tasarının hatalarla dolu,
        beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürdü.
        ”Cezaevlerindeki insanlar, komisyondan haber bekliyorlar” diyen Yalçın,
        yasama organının, çek bedelini ödeyemeyenlerin haklı gerekçelerini dikkate
        alarak, orta yolu bulması ve mağduriyetleri gidermesi gerektiğini söyledi.
        CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, 2009 yılının ilk 4
        ayındaki ödenmeyen çek sayısının 710 bin 817 olduğunu ifade ederek, bunun, ekonominin dibe vurduğunu gösterdiğini savundu.
        Tasarıyı, ”gelebilecek en kötü tasarı” diye eleştiren Ünlütepe,
        düzenlemenin sorunları çözmeyeceğini iddia etti.

        CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de toplumsal ve ekonomik
        gerçekleri dikkate alacak bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
        AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, karşılıksız çek için ceza
        öngörülüp öngörülmeyeceği, bankaların sorumluluklarının artırılıp artırılmayacağı konularının alt komisyonda tartışılabileceğini kaydetti. Köylü, karşılıksız çek suçuna yaptırım öngörülmemesi durumunda dolandırıcılığın artabileceği uyarısında bulundu.

        Tümü üzerindeki görüşmelerin ardından tasarı, alt komisyona sevk
        edildi.

        Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, tasarıya ilişkin toplumsal talep
        olduğuna işaret ederek, Haziran ayı sonuna kadar yasalaşmasının Parlamento’ya yönelik beklentilerin karşılanması bakımından önemli olduğunu söyledi.
        Alt komisyondan çalışmalarını hızlı bir şekilde tamamlamasını isteyen
        İyimaya, alt komisyon çalışmalarını tamamlamamış olsa da tasarının, 11 Haziran Perşembe günü komisyonda görüşüleceğini belirtti.
        Muhabir : Abdullah Ortaç-ANKARA

        Çek mağdurları dikkat
        Karşılıksız çek sayısındaki artışın ardından Devlet çeklere terör incelemesi başlatıyor.
        22 Ağustos 2009 / 14:36
        Çeklerin, terörün finansmanında kullanıldığı belirlendi. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı, yeni düzenleme yapıyor. Adalet Bakanı Bakan Sadullah Ergin, “Yasal düzenlemeyle çekin kara paranın ve terörün finansmanında kullanılmasının önüne geçilecek” dedi.

        Hürriyet’ten Saygı Öztürk’ün haberine göre terörün finansmanında kullanıldığının istihbarat birimlerince belirlenmesi üzerine Adalet Bakanlığı, köklü yasal değişiklik yapılmasını kararlaştırdı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Yeni düzenlemeyle çekin kara paranın arası ve terörün finansmanında kullanılmasının önüne geçileceğini” belirtti.

        Karşılıksız çek nedeniyle 2009 yılının ilk 7 ayında açılan dava sayısının 159 bini aştığını belirten Bakan Ergin, MHP Milletvekili Alim Işık’ın soru önergesine verdiği yanıtta, çeke olan güvenin zaafa uğramaması, sahtecilik ve dolandırıcılık suçları nedeniyle hapis cezası verilmesinin hükme bağlandığını kaydetti. Ergin, “Ancak hapis cezasına rağmen piyasada karşılıksız çek miktarı artmış, ceza davaları önemli rakamlara ulaşmıştır. Son 20 yıl içinde kanunun üç defa değiştirilmesi üç kez Anayasa Mahkemesi’nin incelemesine konu olması nedeniyle yeniden yasanın düzenlenmesi gündeme gelmiştir” dedi.

        Hamiline çeklere “kara para ve terör” ayarı

        Yeni hazırlanan tasarıyla çek hamilini, sadece karşılıksızlığa ve hesabın sahteliğine karşı korumakla yetinilmediğini ifade eden Ergin, keşidecinin hukuka aykırılıkları, perdelemeleri, başkasının arkasına gizlenmeleri, kısaca hileleri karşısında da hamilleri ve piyasayı gözeten hükümlere yer verildiğini açıkladı. Ergin, tasarıyla kara paranın aklanması ve terörün finansmanı konusunda da düzenlemeye gidildiğine dikkat çekti. Bakan, şunları söyledi:

        “Tüzel kişilere özellikle ticaret şirketlerine ilişkin ödeme ve tahsil işlemlerinin, şirketle ilgili olan veya olmayan gerçek kişilerin hesapları üzerinden yürütülmesi, çek hesabının tüzel kişiye ait olması halinde, bu tüzel kişi adına çek karşılığını süresi içinde bankada hazır tutmakla yükümlü kişi belirli olacak. Şirketten ayrılan kişi bu hususta sorumlu tutulamayacak. Nihayet çeki tüzel kişi adına düzenleyen kişinin adı ve soyadı çekten anlaşılacak. Hamiline çeklerin kayıt dışı ekonominin etkin araçlarından biri olmasının önlenmesi ve çekin, kara paranın aklanmasında, terörün finansmanında kullanılmamasının engellenmesi de amaçlanıyor. Bankaların çek hesabı açarken yaptıkları araştırmaların derinleştirilmesi, kimlik ve vergi numarası dışında kişinin tacir olup olmadığının açıklığa kavuşması sağlanacak. Hesap açtırmak isteyen kişiden yazılı beyan alınacak. Beyanda bulunan kişi sicil numarasını, tüzel kişilerde çekin bedelini tahsile amade kişinin kimler olduğunu belirtecek. Tüzel kişinin işlemlerini gerçek kişi üzerinden çek hesabı olarak yürütmesi engellenecek”
        Etkin pişmanlık işleyecek

        Ergin, çekle ilgili düzenlemenin Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla, yeni düzenlemeyle birlikte etkin pişmanlığın işleyeceğini söyledi. Ergin, yeni düzenlemeyle çek defterlerinin ve yapraklarının geri verilmesinin yeniden düzenlenmesi, kullanılmış, dolaşımda olan çeklerin kimlere verildiğinin keşide tarihlerinin belirtileceğini kaydetti, “Yeni tasarıda çek hesabı sahibinin gerçek kişi olması halinde kendisi adın açek düzenlemek üzere bir başkasına temsilci olarak tayin edemeyecek. Yine tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin ad ve soyadı çek üzerinde açıkça yazılacak” dedi.

        1500 gün para cezası

        Karşılıksız çekin cezasının da yeniden düzenlendiğini ifade eden Ergin, şu bilgileri verdi:

        “Suçun karşılığında ceza olarak sadece adli para cezası öngörülmüştür. Bu ceza 1500 günü kadar adli para cezası olarak belirlenmekle birlikte, sonuçta hükmedilecek adli para cezasının miktarı çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmayacak. Yani yaptırım 80.000 TL’den fazla olmamak kaydıyla çek miktarı olarak belirlenmişken yeni tasarıda yaptırım çekin karşılıksız kalan kısmıyla sınırlı olarak belirlenecek”

        159 bin dava var

        Ergin, 2008’de açılan dava sayısının 211 bin 363 iken, 2009’da bu rakamın ilk altı ay için 159 bin 774’e, kişi sayısının da 221 bin 755 olduğunu söyledi. Ergin, açılan dava sayısı olarak kadınlara açılan dava sayısının 12 bin 248, erkeklere açılan dava sayısının ise 146 bin 384 olduğunu açıkladı.

        Adalet Bakanı Sadullah Ergin : ” Adliyeyi hızlandırın. “

    Yorum yaparak destek olabilirsiniz