Sadullah Ergin yağmurun Ergenekon davasına etkisini yorumladı.


Ergin, Adalet Bakanlığı ”Gazi Ek Bina” Konferans Salonu’nda yapılan ”Adalet Bakanlığı ile Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Veri Erişim Paylaşım ve Kullanım Esaslarına Dair Protokol”ü imza töreninin ardından gazetecilerin, Siliviri’deki yoğun yağışın ardından ”Ergenekon” davasının ertelenmesine ilişkin sorularını yanıtladı.

”Çok büyük bir afetle karşı karşıyayız” diyen Ergin, Trakya ve Marmara bölgesinde afetten etkilenen vatandaşlara geçmiş olsun, hayatını kaybedenlere de Allah’tan rahmet diledi.

Silivri Cezaevi kampüsü içinde spor salonu amaçlı yapılan tesisin, davayla ilgili duruşma salonuna dönüştürüldüğünü anımsatan Ergin, ”Bu kadar büyük bir afet karşısında duruşma salonunun fuaye bölümünde asma tavandan 2.5-3 metrekarelik bölüm düşmüştür. Bunlar 60-60 tavan kaplaması plakalar şeklinde yapılmış bir döşeme. Anlaşılıyor ki yağmurdan etkilenen tabii ki bir teknik eksiklik var. Konuyla ilgili incelemeler yapılıyor” dedi.

 

Sadullah ERGİN

Sadullah ERGİN

Binanın, ”geçici kabulünün yapıldığını, henüz kesin kabulünün yapılmadığını” bildiren Ergin, binanın yüklenici firmanın sorumluluğu altında olduğunu kaydetti. Ergin, şöyle konuştu:

”Ufak tefek su sızıntıları var ama asma tavanda çökmeden dolayı ve bina komple elektronik sistemlerle döşendiği için elektronik sistemlerin zarar görmemesi ve herhangi bir kazaya meydan vermemek üzere duruşmayı yöneten mahkeme başkanımız tarafından, elektrik kesintisi yapılması ihtiyacından dolayı duruşmalar ertelenmiştir. Bununla ilgili incemeler devam etmektedir.”

http://www.haber7.com/haber/20090909/Sadullah-Ergin-Cok-buyuk-bir-afet.php adresinden alıntıdır.

Önerdiğim yazılar

  • Zafer ÇAĞLAYAN çek yasası mağdurları desteğinizi bekliyor.
  • 2 responses to “Sadullah Ergin yağmurun Ergenekon davasına etkisini yorumladı.

    1. Çek Kanunu Tasarısı değişmezse, 150 bin kişi hapse girecek.

      Bugün görüşülen Çek Kanunu Tasarısı’nın yasalaşması halinde dürüst esnafı sıkıntılı günler bekliyor
      Karşılıksız çek verenlere hapis cezasını öngören tasarı bugün Adalet Alt Komisyonu’nda görüşülüyor. Düzenlemenin değişmeden kabul edilmesi halinde yaklaşık 150 bin kişi hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Konuyla ilgili komisyona görüşlerini ileten Yargıtay, karşılıksız çekin suç olmaktan çıkarılarak idarî para cezası verilmesini istedi. Zaman gazetesinin haberine göre küresel krizin etkisiyle çek ve senedini ödeyemeyen dürüst esnafı sıkıntılı günler bekliyor. Meclis Adalet Alt Komisyonu’nda bugün görüşülen Çek Kanunu Tasarısı’nın yasalaşması halinde on binlerce esnaf hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 40-50 yıldır piyasada iş yapan, ancak son birkaç aydır 3-4 çekini ödeyemeyen dürüst kişiler büyük ceza alacak. Çeke ilişkin 1 milyon dava bulunduğuna dikkat çeken reel sektör temsilcileri, bunun 150 bininin hapisle sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. Komisyona görüş bildiren Yargıtay da çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluğun suç olmaktan çıkarılarak, bu durumun ‘idari para cezası’ veya ‘idari tedbiri gerektiren bir kabahat’ ya da her iki unsuru kapsayacak şekilde düzenlenmesini istedi. işadamı Akif Ulubaş da hükümetin piyasadaki dolandırıcılarla dürüst esnafı ayırması gerektiğine dikkat çekti.

      Alt komisyona gönderilen tasarıya göre karşılıksız çek veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak 1.500 güne kadar adli para cezası verilecek. Parayı yatıramayana ise yaklaşık 4 yıl hapis yolu görünüyor. Bugün alt komisyonda görüşülecek tasarının değiştirilmesi için reel sektör temsilcileri Meclis’i faks ve elektronik posta yağmuruna tuttu. Merkez Bankası’nın verilerine göre bankalar tarafından ödenmediği bildirilen çek sayısı her geçen gün artıyor. Geçen yılın ilk dört ayında 501 bin 230 çek ödenmezken, bu yılın aynı döneminde rakam 710 bin 807’e çıktı.
      Meclis Adalet Komisyonu ile temasta bulunan ‘çek mağdurları’ son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kapısını çaldı. Gül ile yüz yüze görüşmeyi planlayan mağdurlar, son olarak Köşk’e elektronik posta gönderdi. Adalet Komisyonu üyelerine yazı ile başvuran Avukat Rahmi Ofluoğlu ise “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek protokol 1. maddesi hiç kimsenin borcundan ötürü özgürlüğünden yoksun bırakılmayacağını hüküm altına almaktadır. Anayasa’nın 38. maddesi de bu düzenlemeye paralel bir düzenleme yapmıştır ve borç için hapsi yasaklamıştır.” ifadelerine yer verdi. Yargıtay Başkanlığı da Çek Kanunu Tasarısı’na ilişkin görüşünü Meclis Adalet Komisyonu’na iletti. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in imzasını taşıyan yazıda, “Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir. Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir.” denildi.

      Onbinlerce kişinin beklediği, ‘Çek Kanunu Tasarısı’ ile yeni bir çek türü kavramı oluşturuluyor.

      Türkiye’de ticaretin neredeyse durma noktasına gelmesinde büyük etkisi olan çek karmaşası sürüyor. Binlerce kişi mağdur olduğunu öne sürerken, parasını tahsil edemeyen esnaf ise bankalara tepki gösteriyor. Binlerce kişi de kriz nedeniyle borçlarını ödeyemediği için hapiste gün sayıyır. Hükümet ise yasal düzenleme ile sorunu kökünden çözmeye çalışıyor. Peki yeni yasa neler getiriyor? İşte İÜHF Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Teoman bugün Referans gazetesinde misafir yazar olarak yazdığı yazıda konuyu ele aldı. İşte Prof. Teoman’ın yazısı:

      Halen TBMM gündeminde bulunan “Çek Kanunu Tasarısı” hukukumuza tacir sıfatını taşıyan gerçek veya tüzelkişilerin “bir ticari ilişki çerçevesinde ve tacir sıfatı ile düzenleyecekleri” çekler diye tanımlanabilecek “tacir çeki” kavramını getirmektedir. Aşağıda ana hatları ile değineceğim bu yeni çek türü, esasen hiçbir adi alanı olmayan ve her türlü işlemi ticari sayılan tüzelkişi ticaret ortaklıkları bakımından büyük bir sorun yaratmayacaksa da TTK m. 21/I uyarınca işlemleri ve borçları hem adi hem de ticari nitelik taşıyabilmesi mümkün olan gerçek kişi tacirler bakımından bazı kuşkular doğurduğu gibi, tasarının “amaç ve kapsam”a ilişkin 1. maddesinde dile getirilen “kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmak” bakımından da sorgulanmayı gerektirmektedir.
      1. Tasarı hükümlerine bir göz atıldığında, öncelikle bankaların bundan böyle tacir sıfatını taşıyan ve taşımayan kişilere verilecek çekleri birbirinden açıkça ayırt edilecek biçimde bastırmakla yükümlü oldukları (m. 2, bent 6) ve tacir olan kişilere tacir çeklerine ilişkin hesap açarken onların ticaret sicili kayıtlarını almak ve bunları ilgili hesabın kapatılması durumunda on yıl saklamakla yükümlü oldukları anlaşılmaktadır.
      Hemen belirteyim, hukukumuzda gerçek kişi tacirler yönünden ticaret siciline tescil, tacir sıfatının kazanılması için zorunlu nitelikteki bir önkoşul olmayıp, işletmenin faaliyete başlaması ile elde edilen tacir sıfatının bir sonucu ya da yükümlülüğüdür (TTK m. 20/I). Tasarı anılan düzenlemesiyle tıpkı ticaret odalarına kayıtta olduğu gibi, tacir çeki düzenleyebilmek için işletmenin sicile tescil edilmesini zorunlu kılarken TTK’nın düzenlemesini zorlamaktadır.
      2. Tasarı, bunun gibi, çek hesabı açılmasını ya da mevcut bir hesaptan çek karnesi verilmesini isteyen kişilerin her defasında kendisinin “tacir olup olmadığı hususunda” yazılı bir beyanda bulunmasını öngörmekte (m. 2, bent 3) ve bir tacirin ticari işletmesi ile ilgili iş ve işlemlerinde tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağını ve tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında da elli günden yüz elli güne kadar adli para cezasına hüküm olunacağını öngörmektedir.
      3. Her ne kadar genel gerekçede (22) ülkemizde bugüne değin yabancı hukuk uygulamalarında çok sık rastlanan “tacir çeki” ile “tacir olmayanlara ait çekler” arasında hiçbir ayrım yapılmadığı ve özellikle ABD ile Avrupa Birliği ülkelerinde şirketlerin kendi bastırdığı çekleri kullanmalarının uygulamada yarattığı güvenden Türkiye’de yararlanılmadığı vurgulanarak tasarının getirdiği yeni çek türü ile “çeke olan güveni artırmayı” hedeflediği vurgulanmış ise de kanımca önerilen düzenleme bunu sağlamaya elverişli değildir. Gerçekten,
      a) Bir kere yukarıda da belirttiğim gibi, çekler bundan böyle de bankalarca bastırılacağı ve tasarıda sadece tacir çeklerinin diğer çeklerden ayırt edileceğinin belirtilmesi ile yetinilip, örneğin ilgili tacirin logosunun veya markasının çeklerin üzerinde basılıp bastırılmayacağı konusunda hiçbir açıklık yer almadığı için, sözü edilen senetlerin çeke olan güveni artırıp artırmayacağı hiç belli değildir. Çeke olan güvenin ilgili tacirin ticaret unvanının tanınmışlığı ve firmasının güvenirliği ile yakından ilgisi olup, çekin özel olarak dizayn edilmesinin burada herhangi bir işlevi olamayacağı açıktır.
      b) Kaldı ki, uygulama ile sağlanmak istenen bir diğer husus kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması (Madde Gerekçeleri, m. 2, fıkra VII) olup, tasarı bir gerçek kişi tacirin ticari faaliyetine ilişkin çek düzenlerken bunun mutlaka bir “tacir çeki” olmasını zorunlu kılmakta ve sözü edilen durumda gerçek kişi tacirin özel yaşamındaki işlemlerde kullanacağı “özel çeki”nin keşide edilmesini hapis cezası ile yaptırıma bağlarken gerçek kişi tacirlerin dahi tüm borçlarının kural olarak ticari olduğunu öngören TTK m. 21/I ile tacirin sadece ticari değil, aksine ticari olsun olmasın tüm borçları nedeni ile iflasa tabi olduğunu öngören TTK. m. 20/I’i gözden uzak tutmaktadır. Esasen kürkçülükle iştigal eden bir gerçek kişi tacirin işletmesine ham (işlenmemiş) kürk alırken bunun bedelini tacir çekiyle buna karşılık eşinin özel kullanımı için bir kürk manto satın alırken özel çekini kullanmakla yükümlü tutulmasının hiçbir mantığı yoktur. Ödemelerini nakit ve/veya kredi kartı ile yaparken veya anılan durumda bir bono düzenlerken tacir sıfatını özel olarak belirtmesine ve farklı bir işlem yapmasına hiç gerek bulunmayan bir gerçek kişi tacirin çek düzenlerken üstelik aykırılığı hapis cezası ile yaptırıma bağlanan değişik bir uygulamaya zorlanması asla kabul edilemez. Kanımca esasen gerekçede (22) tacir çeki ile tacir olmayanların kullanacağı çekler arasındaki bu ayrımın “6762 sayılı kanundaki çeke ilişkin hükümlerde değişiklik yapmadığı” ve “etkisinin bu tasarıya özgülenmiş bulunduğu” göz önüne alınacak olursa, getirilen düzenlemenin pratik hiçbir yararının bulunmadığı, aksine cezai yaptırımlardan çekinen gerçek kişi tacirlerin bundan böyle çek kullanmaktan vazgeçecekleri kendiliğinden anlaşılacaktır.
      4. Nihayet şu hususu da ekleyeyim ki, kayıtdışı ekonominin denetim altına alınması hiç kuşkusuz devletin çok önemli amaç ve görevlerinden biri olmakla beraber, bu amaca ulaşılırken bir gerçek kişi tacirin sadece çekle yaptığı ödemelerin değil, aksine bunun yanı sıra nakit ve/veya kredi kartı ile gerçekleştirdiği işlemlerin de göz önünde tutulması gerekir. Kayıtdışı ekonominin ortaya çıkmasında özel olarak hiçbir işlevi bulunmayan çeke, “tacir çeki” adı altında yeni bir tür ekleyip, bunun kullanılmamasını, özel olarak yaratabileceği hiçbir sakınca yok iken, hapisle cezalandırmaya kalkışmak, herhalde karşılıksız çekleri dahi hapisle cezalandırmamayı öngören çağdaş ekonomik yaklaşım ile de tam bir çelişki halindedir.

      Karşılksız Çeklere Af Yok!
      03 Haziran 2009 / 17:00
      TBMM Adalet Komisyonu, karşılıksız çekin bedelini faiziyle ödeyen kişiler hakkındaki soruşturma, dava ve mahkumiyet kararlarının ortadan kalkmasını öngören Çek Kanunu Tasarısını, alt komisyona sevk etti.

      AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya başkanlığında toplanan Adalet
      Komisyonu, ticari yaşamı önemli ölçüde etkileyecek düzenlemeler içeren tasarıyı görüşmeye başladı.

      Adalet Komisyonu, tümü üzerindeki görüşmelerin ardından tasarının alt
      komisyona gönderilmesine karar verdi.

      TBMM Adalet Komisyonunda, Çek Kanunu Tasarısının tümü üzerindeki
      görüşmeler sırasında bilgi veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun, ”çeki güvenilir bir ödeme aracı haline getirmeyi amaçladığını, ancak umut edilenin aksine piyasada karşılıksız çek miktarı ile ceza davalarının arttığını” bildirdi.

      Ergin, şikayet ve talepler doğrultusunda yeni kanun hazırlanması
      düşüncesinin ortaya çıktığını, bu doğrultuda Adalet Bakanlığınca oluşturulan
      Çalışma Grubunun hazırladığı Çek Kanunu Tasarısı Taslağının, 59 kurum, kuruluş ve
      sivil toplum örgütüne görüş için gönderildiğini, ayrıca bakanlık internet
      sitesinde yayınlanarak kamuoyunun bilgisine sunulduğunu belirtti.
      Tasarıda yer alan yeni düzenlemelerini anlatan Ergin, tacir kişi ile
      tacir olmayan kişinin düzenleyeceği çeklerin, birbirinden ayrı olacağını ve
      çeklerin açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılacağını bildirdi.

      Ergin, hamiline düzenlenecek çeklere ilişkin olarak yeni düzenleme
      yapıldığını, hamiline düzenlenecek çek yapraklarının, diğer çek defterlerinden
      açıkça ayırt edilebilecek farklı renk ve boyutta bastırılacağını belirterek, bu
      çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılacağını ve çek
      yapraklarının üzerinde ”hamiline” ibaresinin matbu olarak yer alacağını
      vurguladı.

      Bankaların özen ve sorumluluklarının yeniden düzenlendiğini ifade eden
      Ergin, tasarıda, piyasanın güvenlik içinde çalışabilmesi, karaparanın aklanması
      ve terörün finansmanı ile mücadele anlayışıyla ilgili yeni düzenlemeler
      öngörüldüğünü belirtti.

      Karşılıksız çeklerle ilgili ceza sorumluluğunun yeniden düzenlendiğini
      kaydeden Ergin, suçun karşılığında ceza olarak sadece adli para cezası
      öngörüldüğünü söyledi. Ergin, ”Bu ceza, 1500 güne kadar adli para cezası olarak
      belirlenmekle birlikte, sonuçta hükmedilecek adli para cezasının miktarı, çek
      bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacaktır. Yani 3167 sayılı
      Kanunda yaptırım (80 bin TL’den fazla olmamak kaydıyla) çek miktarıyla
      belirlenmişken, tasarıdaki yaptırım, çekin karşılıksız kalan kısmıyla sınırlı
      olarak belirlenmiş ve böylece hakkaniyete uygun bir çözüme gidilmiştir” diye
      konuştu.

      Tasarıyı hazırlayan bilim komisyonuna başkanlık eden Prof. Dr. Ünal
      Tekinalp, çek suçlarına ilişkin yürürlükteki kanunun sorunları çözmediğini,
      birçok kez değişiklik yapılmasına rağmen karşılıksız çek suçlarının arttığını
      söyledi.

      Tekinalp, bazı küçük şirketlerin, müstahdem ya da başka kişilere çek
      defterleri aldırarak işlem yaptıklarını ifade ederek, tacir-tacir olmayan ayrımı
      yapılarak bu durumun önleneceğini kaydetti.

      Komisyona davet edilen kurum ve kuruluşların temsilcilerinden, ”menfaat
      odaklı tekliflerde bulunmamalarını” isteyen Tekinalp, ”Amacımız, çeki bir ödeme
      aracı haline getirmektir. Lütfen, teklifler, bu doğrultuda yapılsın” dedi.

      -YARGITAYDA 75 BİN DOSYA-

      Yargıtay 10. Ceza Dairesi Üyesi Ömer Yılmaz Çamlıbel, çek suçlarına
      ilişkin 2004 yılı dosyalarının Yargıtaya yeni gelmeye başladığını, şu an
      Yargıtaydaki dosya sayısının 75 bin olduğunu söyledi.

      Bu dosyaların, eski kanuna göre mi yoksa yeni kanuna göre mi
      sonuçlandırılacağı konusunda kararın siyasi iradeye ait olduğunu ifade eden
      Çamlıbel, dosyaların zaman aşımına uğrayabileceği uyarısında bulundu. Çamlıbel,
      ”Yargıtay olarak bu yükün altından kalkarız. Türkiye ekonomisine de yardımcı
      oluruz. 75 bin dosyayı, 3 yılda bitiririz” dedi.

      Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, Türkiye Bankalar Birliği, BDDK ile
      MASAK temsilcilerinin görüşlerini açıklamalarının ardından, milletvekilleri söz aldı.

      -”HALKA HİZMET EDEN TASARI DEĞİL”-

      CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, tasarının, toplumsal
      beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürdü.

      Cezaevlerindeki binlerce insanın sorunu çözmeyeceğini, düzenlemenin
      bankaların istekleri doğrultusunda hazırlandığını öne süren Öztürk, yükün,
      bankalar yerine geniş halk kesimleri üzerine yıkıldığını savundu. Öztürk, ”Çek
      Yasa Tasarısı, Bankalar Birliği Yasa Tasarısıdır. Halka hizmet eden, çeki
      güvenilir ödeme aracı haline getiren bir tasarı değildir” diye konuştu.

      -”SUÇ İŞLEMİŞ OLANLAR, CEZALARINI ÇEKMELİ”-

      Öztürk, mevcut davaların düşürülmesi, cezaevinde olanları kurtaracak bir
      düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.

      AK Parti Konya Milletvekili Ali Öztürk, mahkemelerin çek suçlarında
      farklı kararlar verdiklerine işaret ederek, tasarının biran önce yasalaşması
      gerektiğini belirtti. Cezaların düşürülmesi yönündeki taleplere katılmadığını
      ifade eden Öztürk, suç işlemiş olanların, cezalarını çekmeleri gerektiğini
      kaydetti.

      -”CEZAEVLERİNDEKİ İNSANLAR, HABER BEKLİYORLAR”-

      MHP Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, tasarının hatalarla dolu,
      beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürdü.
      ”Cezaevlerindeki insanlar, komisyondan haber bekliyorlar” diyen Yalçın,
      yasama organının, çek bedelini ödeyemeyenlerin haklı gerekçelerini dikkate
      alarak, orta yolu bulması ve mağduriyetleri gidermesi gerektiğini söyledi.
      CHP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe, 2009 yılının ilk 4
      ayındaki ödenmeyen çek sayısının 710 bin 817 olduğunu ifade ederek, bunun, ekonominin dibe vurduğunu gösterdiğini savundu.
      Tasarıyı, ”gelebilecek en kötü tasarı” diye eleştiren Ünlütepe,
      düzenlemenin sorunları çözmeyeceğini iddia etti.

      CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk de toplumsal ve ekonomik
      gerçekleri dikkate alacak bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu belirtti.
      AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, karşılıksız çek için ceza
      öngörülüp öngörülmeyeceği, bankaların sorumluluklarının artırılıp artırılmayacağı konularının alt komisyonda tartışılabileceğini kaydetti. Köylü, karşılıksız çek suçuna yaptırım öngörülmemesi durumunda dolandırıcılığın artabileceği uyarısında bulundu.

      Tümü üzerindeki görüşmelerin ardından tasarı, alt komisyona sevk
      edildi.

      Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, tasarıya ilişkin toplumsal talep
      olduğuna işaret ederek, Haziran ayı sonuna kadar yasalaşmasının Parlamento’ya yönelik beklentilerin karşılanması bakımından önemli olduğunu söyledi.
      Alt komisyondan çalışmalarını hızlı bir şekilde tamamlamasını isteyen
      İyimaya, alt komisyon çalışmalarını tamamlamamış olsa da tasarının, 11 Haziran Perşembe günü komisyonda görüşüleceğini belirtti.
      Muhabir : Abdullah Ortaç-ANKARA

      Çek mağdurları dikkat
      Karşılıksız çek sayısındaki artışın ardından Devlet çeklere terör incelemesi başlatıyor.
      22 Ağustos 2009 / 14:36
      Çeklerin, terörün finansmanında kullanıldığı belirlendi. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı, yeni düzenleme yapıyor. Adalet Bakanı Bakan Sadullah Ergin, “Yasal düzenlemeyle çekin kara paranın ve terörün finansmanında kullanılmasının önüne geçilecek” dedi.

      Hürriyet’ten Saygı Öztürk’ün haberine göre terörün finansmanında kullanıldığının istihbarat birimlerince belirlenmesi üzerine Adalet Bakanlığı, köklü yasal değişiklik yapılmasını kararlaştırdı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Yeni düzenlemeyle çekin kara paranın arası ve terörün finansmanında kullanılmasının önüne geçileceğini” belirtti.

      Karşılıksız çek nedeniyle 2009 yılının ilk 7 ayında açılan dava sayısının 159 bini aştığını belirten Bakan Ergin, MHP Milletvekili Alim Işık’ın soru önergesine verdiği yanıtta, çeke olan güvenin zaafa uğramaması, sahtecilik ve dolandırıcılık suçları nedeniyle hapis cezası verilmesinin hükme bağlandığını kaydetti. Ergin, “Ancak hapis cezasına rağmen piyasada karşılıksız çek miktarı artmış, ceza davaları önemli rakamlara ulaşmıştır. Son 20 yıl içinde kanunun üç defa değiştirilmesi üç kez Anayasa Mahkemesi’nin incelemesine konu olması nedeniyle yeniden yasanın düzenlenmesi gündeme gelmiştir” dedi.

      Hamiline çeklere “kara para ve terör” ayarı

      Yeni hazırlanan tasarıyla çek hamilini, sadece karşılıksızlığa ve hesabın sahteliğine karşı korumakla yetinilmediğini ifade eden Ergin, keşidecinin hukuka aykırılıkları, perdelemeleri, başkasının arkasına gizlenmeleri, kısaca hileleri karşısında da hamilleri ve piyasayı gözeten hükümlere yer verildiğini açıkladı. Ergin, tasarıyla kara paranın aklanması ve terörün finansmanı konusunda da düzenlemeye gidildiğine dikkat çekti. Bakan, şunları söyledi:

      “Tüzel kişilere özellikle ticaret şirketlerine ilişkin ödeme ve tahsil işlemlerinin, şirketle ilgili olan veya olmayan gerçek kişilerin hesapları üzerinden yürütülmesi, çek hesabının tüzel kişiye ait olması halinde, bu tüzel kişi adına çek karşılığını süresi içinde bankada hazır tutmakla yükümlü kişi belirli olacak. Şirketten ayrılan kişi bu hususta sorumlu tutulamayacak. Nihayet çeki tüzel kişi adına düzenleyen kişinin adı ve soyadı çekten anlaşılacak. Hamiline çeklerin kayıt dışı ekonominin etkin araçlarından biri olmasının önlenmesi ve çekin, kara paranın aklanmasında, terörün finansmanında kullanılmamasının engellenmesi de amaçlanıyor. Bankaların çek hesabı açarken yaptıkları araştırmaların derinleştirilmesi, kimlik ve vergi numarası dışında kişinin tacir olup olmadığının açıklığa kavuşması sağlanacak. Hesap açtırmak isteyen kişiden yazılı beyan alınacak. Beyanda bulunan kişi sicil numarasını, tüzel kişilerde çekin bedelini tahsile amade kişinin kimler olduğunu belirtecek. Tüzel kişinin işlemlerini gerçek kişi üzerinden çek hesabı olarak yürütmesi engellenecek”
      Etkin pişmanlık işleyecek

      Ergin, çekle ilgili düzenlemenin Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla, yeni düzenlemeyle birlikte etkin pişmanlığın işleyeceğini söyledi. Ergin, yeni düzenlemeyle çek defterlerinin ve yapraklarının geri verilmesinin yeniden düzenlenmesi, kullanılmış, dolaşımda olan çeklerin kimlere verildiğinin keşide tarihlerinin belirtileceğini kaydetti, “Yeni tasarıda çek hesabı sahibinin gerçek kişi olması halinde kendisi adın açek düzenlemek üzere bir başkasına temsilci olarak tayin edemeyecek. Yine tüzel kişi adına çek düzenleyen gerçek kişinin ad ve soyadı çek üzerinde açıkça yazılacak” dedi.

      1500 gün para cezası

      Karşılıksız çekin cezasının da yeniden düzenlendiğini ifade eden Ergin, şu bilgileri verdi:

      “Suçun karşılığında ceza olarak sadece adli para cezası öngörülmüştür. Bu ceza 1500 günü kadar adli para cezası olarak belirlenmekle birlikte, sonuçta hükmedilecek adli para cezasının miktarı çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmayacak. Yani yaptırım 80.000 TL’den fazla olmamak kaydıyla çek miktarı olarak belirlenmişken yeni tasarıda yaptırım çekin karşılıksız kalan kısmıyla sınırlı olarak belirlenecek”

      159 bin dava var

      Ergin, 2008’de açılan dava sayısının 211 bin 363 iken, 2009’da bu rakamın ilk altı ay için 159 bin 774’e, kişi sayısının da 221 bin 755 olduğunu söyledi. Ergin, açılan dava sayısı olarak kadınlara açılan dava sayısının 12 bin 248, erkeklere açılan dava sayısının ise 146 bin 384 olduğunu açıkladı.

      Adalet Bakanı Sadullah Ergin : ” Adliyeyi hızlandırın. “

    2. Geri bildirim: Twitter Trackbacks for Sadullah Ergin yağmurun Ergenekon davasına etkisini yorumladı. « karşılıksız çek ve yasal düzenlemeler [karsiliksizcek.wordpress.com] on Topsy.com

    Yorum yaparak destek olabilirsiniz