Yeni Çek Kanunu “zalim elinden sarardım soldum, şimdi gönlü kırık yaralı kuşum”


Bankaların elinden oyuncak oldum
kader böyle imiş buymuş alın yazım
zalim elinden sarardım soldum
şimdi gönlü kırık yaralı kuşum

Derdimi anlatamadım yanarım inan buna
isterim artık mağdurlar inansın bana
Günlerim geçti yazık ızdıraplar içinde
acaba bir gün acaba bir gün gülecek miyim

Burhan İşcan, ocak-2012

5 responses to “Yeni Çek Kanunu “zalim elinden sarardım soldum, şimdi gönlü kırık yaralı kuşum”

  1. BURHAN İŞCAN

    Halk, bankalar tarafından köleleştirildiğini nasıl farketmiyor?

    Halk, bankalar tarafından köleleştirildiğini nasıl farketmiyor?Prof.Dr.Mete Gündoğan, ‘Medyacılar’ başlıklı yazısında medya ve bankaların ilişkilerini açıklıyor.
    Bugün bankaların para(elektronik) bastığını, kredi verilen kaynakların aslında bankanın yeni piyasaya sürdüğü para olduğunu öğrenenler ilk önce inanamıyorlar..Bankaların buna herkesin gözleri önünde nasıl cüret edebileceklerine akılları ermiyor..Halbuki, ‘her doğruyu’ verdiği zannedilen gazete ve televizyonların yardımı ile bu gerçekler gizlenip halkın ilgisi başka konulara çeviriliyor. Halk birbirine düşman kılınıp kutuplaşırken, bankacılar gizliden gizliye halkı kendilerine köle haline getiriyorlar..

    Birçok vesilelerle ifade edildiği gibi, günümüzde medya dördüncü kuvvet değil temel kuvvet halini almış durumdadır. Dahası, yeni ekonomi diye tarif edilen grup içinde de en ağırlıklı kesimi medya oluşturmaktadır.

    Bugün dünyada “para”yı elinde tutanlar, medyanın önemini ve varacağı noktayı bundan yıllar önce keşfetmiş veya şüpheci bir yaklaşımla dizayn etmişlerdir. “Para”yı elinde tutanlardan kastım, en geniş anlamda, dünyada cari olan Borca Dayalı Para Sisteminin hamileridir.Birinci Dünya Savaşından bu yana, medyaya hakim olma gayretleri, uzun vadede bu alana yapılan yatırımları hem ekonomik hem sosyal hem de politik açıdan kat be kat geri ödemiştir. Bunlara ilişkin verilecek birkaç örnek oldukça dikkate şayandır.

    Örneğin 1912 yılında Amerikan Senatosundaki bir Araştırma Komisyonuna, Temsilciler Meclisi üyesi ve Rockefeller‟in adamı olan Joseph Sibley tarafından, yine Rockefeller‟in bir petrol şirketi olan Standart Oil direktörlerinden John D. Archbold‟a yazmış olduğu bir mektup takdim edilmiştir. Bu mektupta şu manidar sözlere yer verilmiştir: “Etkili bir basın/enformasyon bürosu gereklidir. Böyle bir büro sadece bu gün ya da bir kriz durumu için değil, Associated Press ve Amerikan Bab-ı Alisini kontrol etmek için sürekli lazımdır. Böyle bir büronun maliyetleri yüksek gibi gözükebilir ancak uzun vadede çok çok ucuz olduğu anlaşılacaktır.”

    Yine 1914 yılında, Amerikan Basın Derneği üyesi editör John Swinton, derneğin vermiş olduğu bir akşam yemeğinde şu sözleri sarf etmiştir: “Küçük kasaba basınının dışında Amerika‟da bağımsız basın diye bir şey yoktur. Hepimiz biliyoruz ki hiç birimiz gerçek görüşlerimizi yazmıyoruz. Eğer dürüstçe görüşlerimizi yazarsak, ertesi günü iş aramaya başlarız. Bizler, perde arkasındaki zenginler/patronlar tarafından kullanılan birer aracız. Onlar düğmeye basarlar ve bizler de istenilen şekilde yazar ve söyleriz. Bizler onların malıyız, bizler entellektüel fahişeleriz (John Gaffney, Breaking The Silence, Sayfa 4).”Bu örnekleri zamana bağlı olarak çoğaltmak mümkündür.

    Ancak günümüze gelirsek, bundan birkaç yıl öncesine kadar ABC, CBS, NBC ve CNN gibi medya devlerinin hisselerinin yaklaşık üçte ikisi, Chase Manhattan Corp., Citibank, Morgan Guaranty Trust ve Amerikan Bankası gibi bankalar tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Aynı şekilde Amerika‟da bugün, yaklaşık 10 tane banka ve finans kurumu, 59 dergiyi (ki buna Time ve Newsweek dahildir), 58 gazeteyi (ki buna New York Times, The Washington Post ve The Wall Street Journal dahildir) ve birçok film şirketini kontrol altında tutmaktadır. Kısacası, ana Wall Street bankaları, birkaçı hariç kitle iletişim araçlarının neredeyse tamamını kontrol altında tutmaktadırlar.

    Bu durum, daha üzerinde çok düşünülmesi ve yazılması gereken kirli bir ilişkinin açık işaretidir. O ilişki de, borca dayalı para sisteminin yürütücüsü olan bankalar ile basın arasındaki ilişkidir. Bu ilişki günümüzde, bu şekilde açık ve net olmasa da kartel ile basın ilişkisi olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla “basın”ın vereceği ya da yapacağı yorum ve analizler esastan önce usul açısından yaralı ve sabıkalıdır. Bunun çok yakından takibi ve tahlili gerekmektedir. Bu gereklilik ise, her şeyden önce, sosyo-e onomik açıdan bir zorunluluktur. İşte bizim yaklaşımlarımızın çoğunluğu bu zorunluluktan doğmaktadır.

    BANKALAR VE ÖRÜMCEKLER COM.

  2. BURHAN İŞCAN

    Senden bilirim yok bana bir faide ey gül,
    Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.
    Etsem de abestir sitem- i hare tahammül,
    Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül…

    Ellerle o zevk etti ben ateşlere yandım,
    Çektim o kadar cevr- u cefasun ki usandım,
    Derlerdi kabul etmez idim, şimdi inandım,
    Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül…

    Gördüm açılırken bu seher goncayı hare,
    Sordum nola bu cevr-ü cefa bülbül -ü zare,
    Bir ah çekip hasret ile dedi ne çare,
    Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül…

    Bigane- edadır bilir ol afeti herkes,
    Ümmid- i vüsal eyleme ondan emelin kes,
    Beyhude yere ah -u figan eyleme KES.
    Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül…

  3. ARKADAŞLAR BU YENİ YASA HAPİS CEZASININ KALKMASI İYİ OLDU .KAN EMİCİLERİNDE (YANİ TEFECİLERİN,SÜLÜKLERİN)HEPSİNİ HAPİSE TIKMAK LAZIM

  4. BURHAN İŞCAN

    AMORTİLER, TESELLİLER VE PİYANGO.
    Geçenlerde piyango bileti müdavimi bir arkadaşımı, yılbaşı piyangosu için aldığı biletleri listeden kontrol ederken yakaladım.
    Onu seyrederken, genelde büyük bir çoğunluğun sergilediği davranışı gördüm. Piyango biletlerini amortilerden başlayarak kontrol ediyordu.
    Malumunuz piyangoda, büyük ödül, teselli ödülleri ve amortiler vardır. Yani hemen hemen boş yoktur.
    Piyangoda amaç büyük ikramiyeyi kazanmak değilmidir?
    Oysa pek çok kimse umutsuz bir şekilde, aldığı bileti listeden kontrol ederken amortilerden başlayarak kontrol etmektedir.
    Bu çok yanlış bir davranış biçimi değilmidir.
    İNANMAK ZAFERİ ELDE ETMENİN YARISIDIR.
    Öyleyse bu inançsızlık niye?
    Sistem Mağdurluğunu giderecek düzenleme girişimlerinde de büyük hedef bellidir. Mağdurların tesellillerle veya amortilerle avunması İNANÇSIZLIKDIR.
    Örneğin çek yasasında yapılacak düzenlemede büyük ikramiye bellidir.
    BORCUN İFASININ YERİNE GETİRİLMEMESİ VEYA GETİRİLEMEMESİ SUÇ DEĞİLDİR, CEZALANDIRILAMAZ.
    Çek Mağdurları için BÜYÜK HEDEF budur.
    Oysa Mağdurlar Hükümetin Ekonomi Politikalarına boyun eğmekte tesellilerle veya amortiyle yetinmek istemektedirler.
    Bu durumda benzer bir örnekleme yapacak olursak, bir daha ki piyangoda büyük ikramiyenin küçüleceği kaçınılmaz olacaktır.
    BÜYÜK DÜŞÜN, BÜYÜK HAYAL ET BÜYÜK GERÇEKLEŞTİR.
    Unutulmaması gereken tek şey KAÇAN BALIK HEP BÜYÜK OLUR.
    ÇEK MAĞDURLARI İÇİN BÜYÜK İKRAMİYE HAPİS CEZALARININ KALKMASI DEĞİLDİR.
    BÜYÜK İKRAMİYE HAKİKİ ADALETİN TECELLİSİDİR.
    Borcun ödenmemesi veya ödenememesi hala suç, kabahat veya kusur olarak tutulmak istenmekte ve cezasız kalmaması istenmektedir.
    BU İSTEMİN KAYNAĞI ZİHNİYET SİZİ BÜYÜK İKRAMİYE YERİNE TESELLİLERE VEYA AMORTİLERE RAZI EDİYORSA VE SİZ RIZA GÖSTERİYORSANIZ BENİ İSTEDİĞİNİZ KADAR ALAYA ALMAKTA SERBESTSİNİZ. BENİM İÇİN İLAHİ ADALETİN TECELLİSİNİ BEKLEMEKTEN BAŞKA YAPACAK BİR ŞEY KALMIYOR DEMEKTİR.
    GÖRELİM BAKALIM AB-I HAYAT AKTIĞIN EJDERHADAN

  5. ne diiyon sen hala kalın kafalı burhan işcan…bak hapis cezaları kalkmak üzere yorum yapsana biraz da gü
    lelim sana…:)))))))

    seker765

Yorum yaparak destek olabilirsiniz