Yeni çek kanunu, yeni bir sayfa mıdır ?


Rahmi beye birkez daha teşekkür ediyorum. Bu zorlu hukuk mücadelesinde bizi yalnız bırakmayıp yanımızda sergilediği duruş gerçekten çok onurlu ve dürüst.

Yargıtaydan gelen haberler iyi gibi. Ama suçun kusur ilkesine göre işlenip işlenmediği hususunda inceleme halen yapılmıyor. Bahsedilen 7 madde hala şekil ilkesine göre cezanın ve suçun ele alındığını gösteriyor.

1- Çekin yasal unsurlarını taşıyıp taşımadığı.
2- Çekin süresinde bankaya ibraz edildip edilmediği.
3- Süresinde şikayet yapılıp yapılmadığı.
4- Keşide yeri keşide tarihi var mı.
5- Savunmanın alınıp alınmadığı, usülüne uygun davetiye tebliğ edilmiş mi.
6- Zamanaşımına uğramış mı.
7- İmza sanığa ait mi.

3167 gitti 5941 geldi şimdi. Orta ve uzun vadede karşılıksız çeklere hapis cezası ve infazı devam edecek. Sulh ceza mahkemeleri şimdiden dolmaya başladı bile. 3167ye göre cezalar bozulacak, esastan 5941e göre yeniden yargılamalar yapılacak. Asliye ceza mahkemeleri dolup taşmışken şimdi Sulh cezalar dolacak.

Karşılıksız çek suçu Türkiyede işlenen en yaygın, en basit, cezasıda en ağır suçlardan biri oldu. Yargının kendi kendini bir kanun maddesiyle bu derece kitlediği başka bir ülke yoktur bu dünyada. Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı Mahmut Gül, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 60-70 bin çek dosyası incelemede, bizim dairede 23 bin çek davası temyizde. Beraat görünen dosyalarda ‘bozma kararı’ vermeyip, işin hızlanmasına özen gösteriyoruz. Günde 2 bin 700 karar imzalıyorum” demiş.

Evet arkadaşlar günde 2 bin 700 imza, 2 bin 700 karar demek. 24 Saat mesai yapılsa 30 saniyede bir karar incelemesi gerekiyor. Normal mesai 8 saatse her 5.6 saniyede bir dosya inceleniyor. Bu nasıl mümkün bilmiyorum. Hakkımızda hayırlısı….

18 responses to “Yeni çek kanunu, yeni bir sayfa mıdır ?

  1. DOSTLARIM VE SAYIN OLCAY;

    “HARBİ ÜÇ ŞEY KAZANDIRIR. PARA PARA PARA”

    SN BURHAN KAYATÜRK demişti

    “SİZİN SORUNUNUZ BANKALAR, ONLARIN BASKISI ÇOK BÜYÜK
    MAALESEF SÖZLERİ GEÇİYOR”

    Napolyon’un bu sözü herkezce malum. Çağımız, özellikle 2000 li yıllar 1-bilgi iletişim ve bilişim çağı olduğu gibi 2- enerji savaşları çağı

    Günümüzde savaşlar artık asker gücü ile yapılmamaktadır. Ya nasıl yapılıyor. EKONOMİK SAVAŞ. Küresel güçler yani, DÜNYA BANKASI ve IMF nin (PARANIN) patronu ülkeler ABD-İNGİLTERE ve İSRAİL artık Savaşı bu yönde sürdürmektedir.

    Ülkeler borçlandırılmakta ve yaptırımlara muhatap edilmektedir. Ülkemizde iktidar tüm zamanların en üstünde bir dış borcun muhatabıdır. Bu durumda küresel patronların yaptırımlarına muhatap olmaktadır.

    Bu yüzden dış borçlanma yerine düşük faizle iç borçlanma yoluna gitmektedir. IMF ye kafa tutmaktadır. Ancak oyun kuralına göre oynanır. GÖZ BOYAMA İLE OYUN OYNAMAK SAHTEKÂRLIKTIR.

    Küresel siyaset; küresel seçkinler, yerel seçkinler, iktidar seçkinleri ve halklar arasında oynanan strateji politikasıdır.

    AKP hükümeti; toplumun ihtiyaçlarını göz ardı ederek, kâh küresel seçkinlere, kâh yerel seçkinlere dokunarak halka şirin gözükmekte, toplumun milli ve dini değerlerini sömürmektedir. Oynanan politika GÜNÜ KURTARMAK ADINA OLMAKTADIR.

    Bu durumda; benim, SİSTEM MAĞDURLARI olarak adlandırdığım mağdurlar ortaya çıkmaktadır.

    ÇEK MAĞDURLARI bu sistemin mağdurlarından bir guruptur. diğerlerinden farklı olan tarafı
    DAYATMA BİR SUÇ TEORİSİ İLE DEFALARCA CEZALANDIRILMAKTADIR.

    Sizin, bizim hepimizin temel sorunu bu şekilde cezalandırılmaktır.
    İNSAN HAKLARI AVRUPA SÖZLEŞMESİNE EK 7 NOLU PROTOKOL 1.11.1988

    Madde 3
    Bir kimse cezai bir fiilden ötürü kesin kararla mahkum edilmişse, yeni meydana gelen veya daha önce meydana geldiği sonradan anlaşılan bir olayın bu kişinin mahkumiyetinde adli hata olduğunu göstermesi nedeniyle mahkumiyet kararı bozulmuş veya affa uğramış olsa bile, daha önce bilinmeyen olayın zamanında ortaya çıkarılamamasına mahkumiyet nedeniyle cezaya maruz kalan kişinin kısmen veya tamamen sebep olduğu kanıtlanamıyorsa, ilgili Devletin hukukuna göre bu kişiye tazminat ödenir.

    Madde 4
    1. Bir Devletin hukukuna ve ceza usul yasasına uygun olarak bir fiilden ötürü daha önce bir ceza davasında nihai olarak mahkum olan veya beraat eden bir kimse, bu Devletin yargı alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz.

    2. Yukarıdaki fıkra hükümleri, davanın sonucunu etkileyebilecek yeni meydana gelen veya daha önce meydana geldiği yeni anlaşılan olayların bulunduğuna dair kanıtlar varsa veya önceki davada temel bir hata bulunuyorsa, söz konusu Devletin hukukuna ve ceza usul yasasına göre davanın yeniden görülmesine engel olmaz.

    3. Sözleşmenin on beşinci maddesine dayanarak, bu maddenin getirdiği yükümlülüklerde her hangi bir azaltma yapılamaz.

    11. Protokol ile değiştirilen ve yeniden düzenlenen metin;
    Madde 3
    Adli hata halinde tazminat hakkı

    Bir kişinin, kesin bir kararla cezai bir suçtan mahkum edilmesi ve sonradan yeni veya yakın zamanda keşfedilmiş bir delilin kesinlikle yanlış bir adalet uygulaması olduğunu göstermesi veya kişinin affedilmesi nedeniyle cezai kararın iptal edilmesi halinde, bilinmeyen delilin açıklanmamış olmasının tamamen veya kısmen o kişiye atfedildiğinin ispatlandığı haller dışında, böyle bir mahkumiyet sonucunda cezaya maruz kalan kişi ilgili devletin yasası ve uygulamasına göre tazmin edilecektir.

    Madde 4
    Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı

    1. Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı ayni devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez.
    2. Yukarıdaki fıkra hükümleri, yeni veya yakın zamanda ortaya çıkarılan delillerin veya önceki muamelelerde davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı durumunda, ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olanak davanın yeniden açılmasını engellemez.

    ŞİMDİ GELELİM SİZİN SORUNUNUZA YANİ ORTAK MESELEMİZE

    Bizler;
    1-KARŞILIKSIZ KALAN ÇEKTEN DOLAYI İCRA TAKİBİNE UĞRUYORMUYUZ.? EVET
    2-HACİZ YAPILIP MAL KALDIRILIYORMU? EVET
    3-HACİZ SIRASINDA BASKI KURULUP ÇEŞİTLİ YAPTIRIMLAR UYGULANIYORMU? (TAAHHÜT ALMAK VE İHLAL CEZASI GİBİ)
    4-KARŞILIKSIZ KALAN ÇEKİN; “KARŞILIKSIZ KALAN KISMI(hangi kıstasa göre hesaplanacak muallâk bir tabir)KADAR ADLİ PARA CEZASI VERİLİYORMU? EVET
    5-SONUÇTA HAPİS YATILIYORMU? EVET

    ŞİMDİ YUKARIDA YAZILI MADDELER BAKIMINDAN EN ÇARPICI DURUM NE?
    Yargıtayın gönderme sebebi gerekçesi.

    NE DENİYOR BU GEREKCEDE?
    “5941 sayılı yasa ile SUÇUN ŞEKLİ VE NEVİ DEĞİŞTİĞİNDEN”

    YANİ 3167 İLE BİZ SİZİ BOŞUNA HAPSE ATTIK. KUSURA BAKMAYIN.

    GÖRÜRSEM SÖYLERİM. YOOOOK ÖYLE ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE.

    ÇEK MAĞDURLARI U.. YA… NIIIIIIIIIN.

    ARTIK AİHM YE BAŞVURU YILLAR SÜRMÜYOR BU BİR. bu protokollere imza atan tüm ülkeler ön mahkeme kuruyor bu iki. Deniz Seki örneği.

    özeeeeet; ÇEK MAĞDURLARI; 5941 İLE DOĞAN, HAK KAYBININ TESCİLİ GEREKCESİ İLE AİHM ye vakit kaybetmeden başvurmalı. ZİRA ZAMAN 6 AY ile kısıtlı.
    BENDEN SÖYLEMESİ.
    BURHAN İŞCAN

  2. 09 Şubat 2010 Salı — rahmiofluoglu
    10. Ceza Dairesi Başkanını
    Makamında Ziyaret

    Yargıtay 10. Ceza Daire Başkanını Makamında Ziyaret Ettim

    Başkanın masasının üstü evraklarla dolu idi ve bir taraftan bana laf yetiştirirken bir taraftan da durmmadan imza atıyordu. Başkanın odasına gelmeden önce dairenin kalemine uğradım. Kalemde bir bay ve bir de bayan vardı. Ben adımı söyleyince hatırladım sizi , dün de sizi ben bağladım başkana dedi. Semapatik bir bayan. Sorular sormaya başlayınca bana bir kaç karar gösterdi ve bu kararları veriyoruz işte dedi. Ben sorular sormaya devam edince bana başkan orda, odasında gidin ona sorun diye beni yönlendirdi ve ben de başkanını odasına yöneldim. Başkanın odasının hemen yanında üyeler müzakere halinde idi. Daire çok yoğun görünüyordu, başkanın nasıl karşılayacağı konusunda kararsızdım. Kapıyı açıp oadasına girdim, kendimi tanıttım. Çok geçmeden bana oturmaz mısın dedi. Oturdum.Sorulata başladım. Başkan habire karar imzalıyordu. Randevulu gelsem bana gösteri yapıyor derdim, ama randevusuz gelmiştim. Daire çok yoğun. Başkana

    -Çok çalışıyorsunuz başkanım, ama genede günde 2600 dosya abartılı galiba dedim, Armutçu’nun yazısından söz ederek.

    Başkan,

    – Tabii canın abartmış dedi. Ben haftada 600-700 dosya imzalıyorum, her biri üç sayfa , toplam iki bin yüz imza gibi olur. O bunu günlük yapmış.

    Elinizdeki dosyalar ne kadar zamanda biter dedim, başkan:

    -110 bin dosya var elimizde, dört, beş yıl diye cevap verdi.

    Bana bu süre çok uzun geldi ve bu ifadeyi irdelemediğime pişman oldum. Başkanının odasına giderken bana bu kadar zaman ayıracağını düşünmediğim için, kısa öz sorulara ayarlamıştım kendimi.

    Daireni çayı çok güzeldi. İki çay içtim, utnamasam bir çay daha derdim.

    Ne sonuç çıktı bu görüşmeden. Dün bu yazdıklarım aynen doğrulandı; yani Armutçu’nun haberinde sıralanan 7 kritere göre değerlendirme, taahhüt nedeni ile bozma ve üçüncüsü de “Yasa bozması” . Yasa bozması başkanın ifadesi. Ceza onaması yok. İlk iki kritere girmeyen dosyalar yeni yasaya göre bozuluyor.

    Taahhüt gelen dosyalar son derece hızlı bir biçimde ele alınıyor ve dosya iade ediliyor.

    Başkana yeni çek yasasını 5. maddesinde “kast” veya “taksir” gözetilecek mi diye sordum. Cevap net ve kesindi.

    Hayır, “kast” vardı, komisyonda biz çıkarttırdık dedi.

    -Peki efendim yani 3167 gibi, şekli bir suç olarak m uygulama yapacaksınız, . yasanın genel gerekçesinde ve 5. maddenin gerekçesinde, bu suç en azından taksirle işlenir diyor, 5237 sayılı yasa ile uyumdan sözediyor. İşte burada şöyle dedi:

    -Yani ne yapacağız, karım doğum yaptı beraat, kaza geçirdim beraat, bu durumda bu yasa uygulanamaz.

    -Peki iflas, iflas erteleme v.s durumunda ne olacak. diyelim çekin bankaya ibraz edildiği gün hesaba haciz geldi.

    -Bunları dikkate alamayız.

    İşte bu noktada bu ceza kalkmalı aslında dedi.

    Ben kendisine Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in açıklamsından söz edince hiç ırgalamadı. Belki de 10. Ceza Dairesi özellikli bir daire. Bunun üzerinde çok düşünülüp yazılabilir.

    Sözün bir yerinde, cezanın hiç olmaması gerektiğini, Anayasaya aykırı olduğunu söyledi ve bir başka yerde de bir iki yıla kadar bu cezayı kaldırırlar dedi.

    Bu arada başkan ile İstanbul Hukukdan sınıf arkadaşı çıktık. Tabii o iyi öğrenci olduğu için iki yıl erken mezun olmuş, ben 1974, başkan 1972.

    Bu yazıdaki yazım hatalarını ve diğer eksiklikleri hoş görünüz, acelem vardı.

    Yarın Ceza Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi…

    • sayın hukukcu
      “Şimdi buna göre kastın tanımını yapmaz iseniz kimse sizin bu kast hususiyetinize prim vermeyecektir ,keza , kast neye göre şekillenecektir bu sorunun cevabı kast talep eden mağduriyetçilerin talep ve arzını belirtmemeleri, kafa karışıklığına yol açmaktadır yani demek ki, ilk önce kasten ibaresinin yerine yasada karşılıksız çek suçunun unsurlarının oluşmasındaki sebep ve sonuçlar tanımlanmalıdır ki ,o seviyede kasten ibaresi bir nüans oluşturabilir ; işte o zaman bizde bu kastın arkasında durabiliriz” demişsiniz

      tck da kast zaten yer almaktadır
      çek yasası içinde kast kelimesi yer aldığında kast ı tekrar tarif etmek gerekmez

      a) mücbir sebepler:(sel,deprem,fırtına,yangın,vb.)
      b) hileli iflasların dışındaki,doğal iflaslar(kriz vs ticari efektler)
      c) Kişinin elinde bulunmayacak nedenlerden dolayı;
      A)Trafik kazası
      B)ihtiyati haciz vb
      Yada ticari zarar!

      gibi sebeplerden ötürü çekini ödemeyen kişi ödememe kastıyla hareket etmemiştir
      aksine bu sebepleri yokken çekini ödemeyen kişi kasten çekini ödememiştir
      aradaki ayrımı sanırım anlaşılmaya başlandı
      karşılıksız çek suçu şekil suçu olmaktan çıkarılmalıdır
      yeni tck da kastın yer alması ve özel yasaların tck ya uyumlu olma zorunluluğu kast ın çek yasası içinde yer almasını zorunlu hale getirmiştir
      30 12 2008 tarihinde 3167 sayılı çek yasasının hükümsüz hale gelme nedenide budur
      sanıyorum anlaşıyoruz

    • Elif Hn.,

      Yapmış olduğunuz ziyaret ve sonucu paylaştığınız bilgiler çok önemli. Çok Teşekkür ederiz.

      Aylardır yazdığım ve gelmemizi istediğim nokta bu arkadaşar. Direk yasanın uygulaması ile ilgili temaslar yapıp (mahkeme uygulamaları, haberleri, yargıtay ziyaretleri, karar örnekleri,hukuki tartışmalar gibi) bir temel strateji belirlenmesi lazım.

      Burada herkezin bir yola ve yönteme ihtiyacı var. Gerçek bilgi ve uygulama stratejieri şuan hepimizin ihtiyacı olan tek şey.

      Ağlama edebiyatı dönemi bitmiştir. Artık asliye ceza hakimleri karşılarında çek sanıklarını, kendilerini ifade ederken, savunma yaparken görmelidirler. Kaçmak hiçbirşeye fayda değil. Aylardır adliye adliye dolaşıp tek başıma savunma yapmaya çalışıyorum. Dava günlerimde etrafta ifade veren 1-2 sanık zar zor görüyorum. Mahkemelerin sanığın yokluğunda karar verme alışkanlığını kırmalıyız. Davalarımızı takip edip haklı olduğumuz konularda kendimiz savunmalıyız.

      • Sn Sargoz ben size teşekkür ediyorum
        bizlere anlattığınız davalardaki duruşunuz savunmanız kendinize olan
        inancınız bana da sirayet etti
        artık davalarda sonuna kadar savunma hakkımızı kullanmaya dik durmaya
        ve haklılığımızı mahkemelerde hakimlere savcılara rağmen anlatmaya inandırdı
        çekinmek utanmak yok kendimizi savunur hale gelebilmek güzel bir his
        biz ler ortaya çıkmaya çekiniyorduk davalardan farklı sebeplerle kaçıyorduk
        kendimize olan inancımız kaybettirilmişti
        bunu tekrar kazandığımıza inanıyorum

  3. Geri bildirim: Tweets that mention Yeni çek kanunu, yeni bir sayfa mıdır ? « karşılıksız çek -- Topsy.com

  4. Defalarca söyledim : çek açısından bu kastın tanımını yapmalıyız derdimi İngilizcemi yazıp anlatayım buna bir karar veremedim,Suna hanıma sordum dedik ki: çek yasasında kast unsurları nasıl ele alınacak, çekin üzerindeki kast fonksiyonu nedir ?Acil demokrasiye aynı soruları sordum, cevap basit !mücbir sebepleri sıralarım , çekimin ticari sebeplerle yazılmasının savunması yapıp zaten kast olan bir yasada beraatımı alıp mahkemenin huzurundan çekip giderim ..! 🙂 ilginç? Bak kardeşim !Rahmi Ofluoğlu madem kasten ibaresini bu yasaya sokacak, bir hukukçu olarak ilk önce bunların tanımını plus bir metin oluşturarak yapmalıdır. Mesela: :aşağıda yazılı sebepler kişinin suçu taksirle işlediğinin belirtisidir..
    a) mücbir sebepler:(sel,deprem,fırtına,yangın,vb.)
    b) hileli iflasların dışındaki,doğal iflaslar(kriz vs ticari efektler)
    c) Kişinin elinde bulunmayacak nedenlerden dolayı;
    A)Trafik kazası
    B)ihtiyati haciz vb
    Yada ticari zarar!
    Şimdi buna göre kastın tanımını yapmaz iseniz kimse sizin bu kast hususiyetinize prim vermeyecektir ,keza , kast neye göre şekillenecektir bu sorunun cevabı kast talep eden mağduriyetçilerin talep ve arzını belirtmemeleri, kafa karışıklığına yol açmaktadır yani demek ki, ilk önce kasten ibaresinin yerine yasada karşılıksız çek suçunun unsurlarının oluşmasındaki sebep ve sonuçlar tanımlanmalıdır ki ,o seviyede kasten ibaresi bir nüans oluşturabilir ; işte o zaman bizde bu kastın arkasında durabiliriz
    Geçmişte de, tartışılan RahmiOfluoğluda hatırlayacaktır hadda kendisi :Burak Erime sert bir cevap vermiştir; SayınBurak Erim kendilerine 5237 TCK 2/7 ilgili maddeleri için Yargıtay içtihatlarının oluşacağını ve dosyaların döneceğini prestürkte yazmıştı ,özellikle Burhan İşcan ,iyimayanın paralellinden çıkmasını bu konuya eğilmesini ,Burhan işcan ise onu hayalcilikle suçlayarak,Banka ,Tefecilerle ilişkisini olduğunu” BANKALARIN AVUKATASIN diye suçlamıştı. Aslında BURAK ERİM denilen kişi bu yasa ve kanunlarda önemli bir rolü olan takma soy isim kullanan ve kamuda görevli hukuk bilgisi yüksek biri idi.
    Kısacası:Birçok hesap ,kitap döndü; halbuki garantili çek hukuku kasten ibaresinin en büyük lütuflarından biri olabilirdi ..! ama hayır dedik,aslında tekrar bu mağdurlara teklif edildi, tekrar hayır aldık? Bak dedik etme eyleme yok! Ya kardeşim anla işte artık, neden anlamak istemiyorsun yanılıyorsun, senin çözümün burada: İyimaya meclis konuşmasında, muhalefet diyorlar ki, garanti fonu kurulması;iyimaya : evet biz öyle bir çalışmamız var ama bu teklifi daha sonra kabul ederiz gibilerden meclis Başkanıda dahil tüm meclisi güldürdü..,(BİR ÇALIŞMA VAR:*-). Peki siz muhalefetin bu konuya diğer hangi açılardan eğildiğini biliyormusunuz? Bunu bilme ihtimaliniz maalesef çok zor tabi, aranızda bu işin başını çeken bir kişi dışında. O, bunu belki öğrenmiş ise bilebilir diye tahmin ediyorumü
    Bu karede neler ,neler dönüyor bunları bilmeniz zor, şimdi bu işin sırrı Dernekte ,yani Dernek isterse sizin bu yasa açısından sıkıntınızı çözebilir .
    Dernek !Dernek! Dernek!

  5. Karşılıksız çek dosyalarının esas mahkemelerine iadesi konusunda yargıtay kararı

    YARGITAY
    Daire Adı: 10. Ceza Dairesi
    Esas No: 2008/2928
    Geliş Tarihi: 20/02/2008
    Mahkemesi: Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesi
    Mahkeme Esas No: 2006/69
    Mahkeme Karar No: 2006/260
    Mahkeme Karar Tarihi: 31/05/2006
    Dava Türü: 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet
    Karar No: 2010/999
    Karar: BOZMA
    20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanığın hukuksal durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir. (10. CD. 25.01.2010, 2008/2928, 2010/999)

    Türk Hukuk Sitesinden alıntıdır

  6. kimler eleştirilmekten korkar?

    Eleştiri beğenilmeyen fikre karşı fikir sunmaktır. Fikir sunmak için bilgi gerekir. Bilgi yoksa ne olur?
    Eleştiriye açık olmak, öz güven gerektirir, olgunluk gerektirir.
    Eleştirilmeyi sevmeyenler, diktatörlerdir,
    birde kendini hoşgörülü sanan kibirli insanlardır. Eleştiriyel düşünce demokrasinin olmazsa olmazıdır. Özellikle bilginin temellerini ve doğruluk durumunu inceleme, sınama, yargılamadır eleştiri.
    her halükarda bilgi gerektirir.
    bilgi yoksa eleştirmek yanlışı buldum sanısıyla hakarete dönüşür.
    eleştirilmekten korkanlarda bilgi yetersizlikleri ortaya çıkacak, afişe olacaklar hissiyatı ile bencilleşir ve kapanırlar.
    bu eğer demokratik bloklarda oluyorsa, vay o demokrasinin haline!

  7. Şu anda yapabildiğimiz “bozuk saat” uygulaması,

    3-5 kişi yazıp, paylaşıyoruz. yırtınıyoruz ancak günde 2 defa da olsa doğru zamanı gösteriyoruz.

    Yeterli mi? değil tabiki ancak Dernek bir şeyler yapmalı bizleri örgütlemeli yapılması gerekenleri, duyurmalı derim…

    dikkat!! ben, bozuk saat olabilirim..

    • iyi akşamlar,

      tuaf olan bir durum var,evet ama bu sizin “bozuk saat” olma durumunuz değil bence.

      asıl tuaf olan,bizlerin örgütlenmeye,dernekleşmeye mesafeli olma durumumuz.
      cidden bir korku toplumu olma yolunda hızla ilerliyoruz.
      okadar ki üstelik,haklı olduğumuz bir konuyu seslendiremiyoruz tek başımıza,birlikte yapmaya çalışınca da acabalar oluşturuyoruz,şüpheler geliştiriyoruz.

      ortak sıkıntıları aşmanın yolu kesinlikle organize olmaktan birlikte düşünüp yorumlayıp uygulamaktan geçer,diye düşünüyorum.

      bu nedenle bütün samimiyetimizle, önyargılarımızdan sıyrılarak derneğe destek olmak durumundayız.
      bu bilinçle hareket etmediğimiz sürece bu sorunu daha uzun yıllar konuşuyor olabiliriz.

      • İyi akşamlar sayın eylem,

        “Öküz altında buzağı aramak” evet bazı kişiler için bu bir şüphe yöntemidir.

        ancak; mesele her ne kadar örgütlenme ve dernekleşmeye mesafeli durmak olsa da, herkesin aynı oranda algılama, ya da çözümleme yeteneğinin olmadığını hesaba katmak gerekir. Ayrıca da her şeyi karşıdan beklemek
        bir yöntem olmamalı,

        Dernek, örgüt ismi her ne olursa olsun, birliktelik kurumları topluma,
        veya üyelerine,sempatizanlarına, destekçilerine, bir plan sunmak zorundadır.

        en basitinden apartman yönetimleri için bile yönetim planı olmak zorundadır. her kafadan bir ses çıkması ses çıkmaması demektir. olsa olsa gürültü çıkar..

        Benim anlatmak istediğim; ima etmeden, sembolleştirmeden, “açık ve seçik olarak” Dernek, nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini açıklamalıdır. ki, insanlar izlemesi gereken yolu görsünler…

        Bunlar benim şahsi düşüncelerim olup, yanlış olabilirler.. doğrusu katkılarınız ve yorumlarınızla gelişecek ve başarıya giden yolda birer yön tabelası olacaktır.

        tabi “öküz altında buzağı aramak” olmadan..

        • merhaba sn. Ben,

          size aynen katılıyorum.

          derneği bizlerin oluşturduğu / oluşturacağından hareketle,
          özellikle buradaki yorumlardan asıl sıkıntının örgütlenmeye olan mesafeden kaynaklandığını düşünüyorum.

          bunun muhatapları tarafından illaki makul nedenleri vardır.

          derneğin “yol tabelası” belirlemesi noktasında da sizinle hemfikirim.
          bu süreçte bizlerin coşkusu,desteği belirleyici olacaktır diyorum.

  8. Geri bildirim: Tweets that mention Yeni çek kanunu, yeni bir sayfa mıdır ? « karşılıksız çek -- Topsy.com

  9. işte güzel ülkemin hali.inanılması zor ama maalesef gerçekler böyle.yıllardır adalet mülkün temeli deyip bu şekilde adalet dağıtılıyor.gerçek adalet istiyoruz ve aklı selim herkesi bu mücadelede kosiad dayanışma derneğini yalnız bırakmamaya davet ediyoruz.kaybedilmiş ve talan edilmiş cepheler/haklar yeniden insanlık onuruna yakışır bir şekilde tesis edilsin.adalet bir gün herkese mutlaka lazım olacak.O güne hazırlıklı olmak için şimdiden herkes elini taşın altına koysun.yoksa tüm beden taşın altında kalırsa yapılacak bir şey kalmayabilir…..

  10. sevgili admin,
    sen bu işlerden anlarsın, yol yordam bilirisin…
    şu arkadaşlara bir iyilik yapsan,
    Guinnes Rekorlar Kitabı başvurusu işini sen hallediversen de tarihe geçseler…
    :))

    derler ki;
    komedi=trajedi+zaman
    ama ben bu tabloların absurd komedi olması için zamana ihtiyaç olmadığını düşünüyorum…

    olayların absurdlük boyutu, beni gerçeklik duygusundan koparıyor,
    gerçekle rüya, uykuyla uyanıklık karışıyor, bulanıklık artıyor…

    bir ferhan şensoy oyunundayım sanki, Nazi Subayları seyirciler arasında dolaşıyor,
    oyunla gerçek karışıyor…

    bir şarkı uğulduyor kulaklarımda, beynim zonkluyor…

Yorum yaparak destek olabilirsiniz