Tatilde mutabakat sağlandı. Çek Yasası’nın alelacele çıkması için ortam hazırlanıyor. Eyleme hazır olunuz.


Birer saat arayla ANKA ve AA ‘dan iki farklı haber ajanslara düştü.   “Adam gibi yasa çıkmayacak ise  tatile çıkmayınız” demek dışında yorum yapmıyorum.

İktidar ve muhalefet temsilcileri, Meclisin 1 Temmuzda tatile girmesi konusunda uzlaşmaya vardı.

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Meclisin 1 Temmuzda tatile girebilmesi için iktidar ve muhalefet grup başkanvekilleriyle bir araya gelerek, önerilerini aldı. Toptan, önce CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, daha sonra da AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile görüştü.
Bu görüşmenin ardından AK Parti Grup Başkanvekilleri Bekir Bozdağ ve Mustafa Elitaş, muhalefet partilerinin temsilcileriyle ayrı ayrı bir araya geldi.
Elitaş, yaptığı açıklamada, çıkarılması gereken düzenlemeleri belirlediklerini, iki haftalık programın tamamlanmasının ardından Meclisin 1 Temmuzda tatile gireceğini bildirdi. Elitaş, aralarında Kat Mülkiyeti ve Çek Yasa Tasarısının da bulunduğu bazı düzenlemelerin Komisyon sürecini hızlandıracaklarını kaydetti.

Mynet haber ‘den alıntıdır.

https://karsiliksizcek.wordpress.com/2009/06/15/cek-yasasi-erteleniyor-mu-buruk-zafer-mi-buyuk-kaos-mu-gundeme-kredi-karti-golgesi/

56 responses to “Tatilde mutabakat sağlandı. Çek Yasası’nın alelacele çıkması için ortam hazırlanıyor. Eyleme hazır olunuz.

  1. ahmetmetin tekerek

    Arkadaşlar mutlaka yasa çıkartacaklarına inanıyorum çünkü A.B üyeligi bu dogalgaz boru hattından sonra dahada hızlanacaktır,teskerede borçtan dolayı ekonomik özgürlük kısıtlanamaz diye olması gerek diye biliyorum bizde yıl sonunda teskere vercez bence bu konuyu çözecekler müsterih olmak lazım,birde faccebocta çek magdurları diye bir üyelik açsak oda etkili olur çünkü medya arada sırada oralardaki üyeliklerden bahsediyor evde açık ceza evinde yatıyorum gidip orda ailemden uzak olacagıma evimde hapis olurum bu gün benim dışarı hiç çıkmadıgımın 43 günü bitene kadarda çıkmayacagım ama eylemlerin hepsine varım

  2. çek yasası
    eger kabul edilmez ise yakında 100 binler icerde olucak kişiyi içerde tutmak çözüm değil bu durumu insan hakları mahkemelerine neden iletemiyoruz???? anlamıyorum. bağımsız türkiye cumhuriyetinin anayasasına inanıyoruz bizi temsil eden vekillerede ama sonuç ortada daha ne kadar sürecek bu sancı hastayı tedavi etmek yerine atın bunu ceza evine demek ne kadar acı lütfen artık sesimiz duyulsun ve bu durumdan net bir kurtuluş haritası çıkarılsın ben bu ceza evinde 32 gün kaldım bu çek denen suçsa biz ailecek herşeyimizi hacizlerle kaybettik ödeyecek güçümüz kalmadı .yoksa kim ister git hapis yat çık tekrar çekini ödemeye çalış ? hapiste geçen günlerimi ben biliyorum bide Allah biliyor orda durum nasıl sana nasıl bir psikolojik baskı uygulandığını bilemezsiniz. hepiniz a.e olun bitsin bu çilemiz …

  3. öncelikle bu siteyi açan ve çek magdurları için yardımcı olan tüm arkadaşlara teşşekkür ediyorum.bende esnaftım 14 yıl çeklerimi ödedim diğer magdur arkadaşar gibi bende alacaklarımı gününde tahsil edmediğim için iş yerim battı ailem dağıldı icra üstüne icra birde bu yetmezmi gibi çek suçundan yargılanmaya başladım. ey hükümet ey değerli miletvekilleri ben bu vatan için güneydoğuda askerlik yaptım ve yaralandım teröriste karşı mermi attım gece dağlarda yattım aç kaldım susuz kaldım şimdi bana açıklayın bakalım teröriste af var vatanı için çarpışmış yaralanmış ve vatanı için çalışan vergisini ödeyen esnaf olan işletmeci olan kişi dolandırıcı vatan haini bu devlete mermi sıkan terösite af böyle devlette olmasın böyle vekilde olmasın ozaman yapacağınız tek şey af yasasını çıkartmak çek magdurlarının en önemlisi evde babasını annesini bekleyen ailelerin göz yaşlarının dinmesi bir kerede miletinizi dinleyin bir kezde devlet baba olun ekonomik kriz içindeki küçük esnafı koruyun biz sizden borcumuzu ödemiyecez demiyoruz üstünede yatmak istemiyoruz ama bize şans verin bizde ödüyelim çalışamıyoruzki zaten icralıkız artı aranmammız var nasıl çalışacaz içeri girince sanki borç ödenecekmi ozaman adli para cezası veriyorsanız madem vereceksiniz 5 yıl taksit yapın bize imkan sağlayın onudamı yapamıyorsunuz veya deyinki kardeşim ya parayı öde yada yat ama yatarsan borcun bitcek bizde girelim yatalım ama çıkınca borcumuzun bittiğinide bilelimki en azından borç için yattık çıktık diyelim böyle saçma kanun görmedim hem hapis yat hem borcun dursun gene ödemek için uğraş çıkartın artık bu yasayıda bizde rahat rahat gezelim çalışalım borcumuzu ödemeye çalışalım allah tüm çek magdurlarına kolaylık versin işallah bu sefer milletvekillerii bizi dinleyecek….

  4. Kredi kartı affı mecliste kabul edildi
    Kredi kartı piyasasını düzenleyen ve kart mağdurlarının borçlarını yapılanadırmayı amaçlayan yasa Meclis Genel Kurulu’ndan geçti
    18 Haziran 2009 Perşembe, 16:04 HABER TÜRK DARISI BİZE AZKALDIIII. BURHAN İŞCAN

  5. Kredi kartı affı mecliste kabul edildi
    Kredi kartı piyasasını düzenleyen ve kart mağdurlarının borçlarını yapılanadırmayı amaçlayan yasa Meclis Genel Kurulu’ndan geçti
    18 Haziran 2009 Perşembe, 16:04 HABER TÜRK DARISI BAŞIMIZA BURHAN İŞCAN AZ KALDIIII

  6. İNŞİRAH SURESİ
    5- Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır.
    6- Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.
    7- Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.
    8- Ve yalnızca Rabbine rağbet et. Ona yönel tespihle yardım dile.

    KIYMETLİ KARDEŞLERİM;
    İNSANIN KENDİ KENDİSİNİ KANDIRMANIN nefsine olan düşmanlığı olduğunu, bu düşmanlığın verdiği zararın hiçbir düşman tarafından verilemiyeceğini belirtmiştim.
    Gül- bülbül hikayemde de inancın bir imtihan olduğunu bu imtihandan da inançla çıkılacağını belirtmiştim. Her kesin gördüğü ve kesin olarak Hz. İbrahim(A.S.) içinde yanacağı görülen ateş. Ve o ateş içinde rabbini tanıyan Halil, sıdık, veli ve Salih bir insan.
    İnsan oğluna ALLAH dört çeşit göz ihsan etmiştir. Yakını gören gözlerimiz. Geleceği gören ilim gözü ve gaybı gören basiret. BASİRET ilmin kuvvetiyle mümkündür.
    Yukarıdaki ayetlerde ALLAH bize şunu emrediyor. Boşaldıkca yeni bir yorgunluğa başla. Kim durup dururken bunu yapabilir. Dünyalık hırsıyla görmeden, bilinçsizce bunu yapanlar hüsrana uğrayanlarla, Allah’ın BU AYETTEKİ MAKSADINI BİLENLER.
    MESELELERE AT GÖZLÜKLERİ İLE BAKARSANIZ. Kendinizi mutsuz edersiniz. Poliyanna’cılık bir yaşam felsefesidir. Ve bir sanattır. Meselelere bakışın bir başka şeklidir. Buna da sadece GÖNÜL GÖZÜ gerekir. Her şeyden bir mutluluk payı çıkarmaktır.
    Mükemmel insan bu gözlerin hepsini kullanmasını bilen insandır.
    Meselelere sadece tedbirle yaklaşmak yanlıştır. Eşeği sağlam kazığığa bağla sonra tevekkül et mantığıdır bu. Meselelere önce inançla (tevekkülle) başlayıp sonra sağlam kazık aramak gerekir. Çünkü ALLAH dilerse kazığınız kofa çıkar.
    İlim gözü. Gördüklerimizi ilimle sentezlemektir. Basiret bu sentezi inançla yoğurmaktır.
    İnsan oğlu görmediği şeylere inanmaz. Böyle olunca da sadece bilmek yetmiyor. Bizler Allahın varlığını ilmen biliyoruz. Ama gözümüzle görmediğimiz için hareketlerimiz inancımıza ters düşüyor.
    Benim Pollyanna’cılık oynamak gibi bir lüksüm yok. Organize bir suç örgütünün ihbarcısı olarak can güvenliğimiz tehlikede. Oğlum onlarla birlikte aynı hapishanede. Bu durumda kendimi kandırmanın aptallığını bilmem anlıyormusunuz. Sizleri kandırmamın da bana hiçbir faydası olmayacağı gibi zararı da çoktur. Meselelere AT GÖZLÜĞÜ İLE DEĞİL, bu dört gözle bakmak için Ankara’ya gittim. Yakın gözle gördüklerimi ilim gözü ile birleştirdim. Hükümetin çıkmazı, ekonomik gerçekler, beklentiler, istatistikçi doneler, yargı ve hükümet çekişmeleri, ceza evlerinin durumu, mahkum sayısındaki artışın vereceği ağır yükler, hükümet ve muhalefet çekişmeleri, Avrupa Birliği’ne uyum aşamaları, icra dairelerindeki yaşananlar, haciz depolarındaki doluluk, ipotekli evlerin haciz yoluyla satılışı, intiharlar, vs. vs. Hiçbir hükümet bunları yadsıyamaz, duyarsız kalamaz. Vakit geçirmek çözümsüzlüğü artırır ve hükümetin de böyle bir lüksü yoktur. Sayın başbakan da bu telaş içindedir. Sorunun meclis tatile girmeden çözülmesini istemektedir.
    Ayrıca dün iki adet kanun fazla ses yapmadan çıktı. Bu iki yasada büyük toplum kesimlerine hitap etmekte ve genel sorun içermekteydi. Ama bizim meselemize burada ve diğer platformlarda sahip olmamız gibi bir çalışma olmadığı için, bu iki yasada olumsuzluklar içinde çıktı. Sağlıkta tam gün yasası ve kamu personel yasası.
    Meseleye dört gözle bakınca görüntünün de ötesini görürsünüz. Sizlere santraç tahtasını bu amaçla önerdim. Sentez ve analizleri iyi yapmanız için. Ben böyle yaptım. İhtimallerin tümünü inceledim. Bulduğum sonuç. Hükümet bu yükün altından en kısa zamanda çıkıcaktır. Beklentiler (sanayide, piyasalarda, heryerde ) bu doğrultu dadır. Hedef her kesi memnun etmektir. Azınlığı değil. Dün Sabah Gazetesinde bir yazı okudum. Kredi kartı yıkımında bankalar bu işte kendi payları olduğunu kabul ediyordu. Düşünün. Düne kadar KREDİ KARTI MAĞDURU yoktur, suçlusu vardır diyenler gerçeklerle karşılaşınca nasıl çark ettiler. Şimdi sorunun halli için nasıl birlikte çalışmaya girdiler. Bizim için de durum aynı. Ve ben bizim sorunlarımız için çalışmayı bu dört gözümle gördüm. Strese girip ne kendinizi nede sevdiklerinizi yıpratmayın. İnançla bekleyin. “Sizin güzel olacak zannettikleriniz aslında şer olabilir, şer olacağını zannettiğiniz bir şeyde hayrınıza olabilir” der rabbimiz. Sabır en büyük ilaç, zaman da en büyük hakemdir. Saygılarımla Burhan İŞCAN

  7. Herkes ‘kendine göre’ algılar-yargılar!
    Her şey küçük bir “kedi” ile başladı… Ne zaman bir hayvandan bahsetsem ortalık karışıyor ama bu sefer durum farklı! Bu kedi bize “herkesin piyasaları hatta hayatı kendi gerçeklerine” indirgediğini ispatladı…

    Gelin kedimizi biraz daha tanıyalım… Avusturyalı bir fizikçi olan Schrödinger, kuantum gerçekliğini rasyonalize ederek anlatmak amacıyla bir deney tasarladı ve sanal bir kedi yarattı… Peki bu deneyin detayında ne vardı? Özellikle biz “bunu” finans piyasaları ile nasıl ilişkilendirdik?

    Deneyi tarif ederek başlayalım; Schrödinger’in kedisi ışık ve ses geçirmeyen bir kutuda yaşar ve kutunun içi dışarıdan kesinlikle görülemez. Kutunun içinde, kedinin sağlıklı besinle veya zehirle beslenmesine yol açan, radyoaktif maddenin gelişigüzel bozunması sonucu çalışan, bir sistem mevcuttur. Bozunma sonucu ortaya çıkan parçacıkların çarpmaları, kedinin besinle veya zehirle beslenmesine yol açar. Normal şartlar altında, düğmenin çalışması sonucu, kedi zehirlenir veya beslenir. ‘Kuantum gerçeğinde’ durum ‘sade gerçekten’ farklıdır. Schrödinger’in kedisi için, ‘bütün ihtimaller aynı anda’ var olur. Kedi ‘beslenir’, ‘zehirlenir’ veya aynı anda ‘hem beslenir, hem zehirlenir.’ Kutu ses ve ışık geçirmediğinden kedinin ‘ölü, canlı veya hem ölü hem canlı’ olduğu ortamı veya bu ortamın var olduğu kesitlerini biz dışarıdan algılayamayız. Kediyi gözlemlemek için kapağı kaldırmamız gerekir. Gözlemi yaptığımız an, ‘kediyi ya ölü, ya da canlı görürüz…’ Daha açıkçası; aynı anda var olan birçok gerçekliği veya ihtimali, algılama anında tek seçeneğe indirger ve durumu öyle algılarız… ‘Gözlemlediğimiz gerçekliği belirleyen veya değiştiren bizim gözlemimizdir…’ Yaptığımız gözlem sırasında çok boyutlu ihtimallerin var olma hatta aynı anda var olma gerçekliğini, gördüğümüz gerçeğe indirgeyerek, yaptığımız gözlemin bir parçası oluruz. Kediyi öldürürüz veya yaşatırız…

    Sevgili dostlar, yukarıdaki deneyi şimdi gelin piyasalara aktaralım ve soralım; günlük hayatta olayları ve hayatın gerçeklerini nasıl algılıyoruz? ‘Piyasa’, kedinin kutunun içinde bulunduğu gibi, ‘birçok dinamiğin, birçok durağan ile etkileşime girdiği ve bu etkileşimin, insana değin gerekçelerden oluşan bir sarmalın’ içinde oluştuğu, dinamik bir sistemdir. Bütün ihtimaller aynı anda var olmasına rağmen, piyasayı algılayanlar, yaptıkları gözlemler ile, kutunun kapağını kaldırarak olaya müdahil olurlar. Kutu kapalıyken bütün ihtimaller aynı anda var olabilir. Kapağı kaldıran bizler, bireysel veya toplumsal olarak yaptığımız gözlemin bir parçası olur ve ‘sadece kapağın açık kaldığı süre içinde gördüğümüz sahneyi’ gerçek olarak algılarız. ‘Aynı anda var olma’ gerçeği kapak kapanınca kaldığı yerden devam eder. Olaya dahil olduğumuz saniye, bizim piyasaları veya daha geniş bir açı ile bakmak gerekirse, hayatı algılayıp, sadece eldeki gözlem bilgisi ile hayati kararların çekirdeğini oluşturmaya adım attığımız, ilk andır. Algılama ile gerçek arasındaki uçurum büyüdükçe, hayatta ve en önemlisi piyasalarda bu uçuruma düşerek büyük zarara uğrarız. İnsan müdahalesinin olduğu piyasa gerçeğinde, ‘diğerlerinin algılamalarının oluşumuna müdahale edip, algılamalarını yanıltabilenler’ daha doğrusu kapağı kaldırıp anlık görüntüyü, tüm gerçek gibi algılatanlar, maalesef kârlı çıkarlar…

  8. BEN DÜN DEVLET BABAYI ARAMAYA GİTTİM

    Ben İSPİYONCU ve DOLANDIRICI oğlu hapiste olan bir babayım. Bir babanın evladı için, onun bulunduğu durumdan çıkarabilmek adına ne gerekiyorsa yapan, yapacak olan bir babayım. Bu yüzden aklıma DEVLET BABA geldi. Benim ve herkesin babası. Devlet baba benden daha büyük baba olduğuna göre, babalık vasıfları da büyük olmalı kanısındaydım. Dün ben devlet babayı aramaya gittim.
    Devlete ve millete hainlik edenleri ihbar etmenin ispiyonculuk olmak olmadığını devlet babamız biliyor olmalıydı. Ekonomik ambargolara yenik düşüp, varını yoğunu kaybetmek ve sonuçta verdiği çekleri ödeyememekte dolandırıcılık olarak kabul edilmemeliydi. Bunu da devlet baba biliyor olmalıydı diye düşündüm. Devlet babanın yasalarında kasıt unsuru vardı. Oğlumun suçlu addedildiği dolandırıcılık suçunda da oğlumun kastı yoktu. Devlet babaya bunları anlatıp yardım istemeye gittim dün.
    Devlet babayı nerde nasıl bulacaktım. Düşündüm. Sayın Başbakanımız; “hiçbir irade , yüce meclisin iradesinden üstün değildir” demişti. O zaman YÜCE MECLİS devlet baba olmalıydı, yada DEVLET BABA orda olmalıydı. Ben dün devlet babayı aramaya, çek mağdurları olan bizleri anlatmaya meclise gittim. Yüce meclisin ziyaretçi girişinde; ikisi bakan, ikisi komisyon başkanı ve birisi şehrimin milletvekili olmak üzere beş milletvekilinden randevu talep ettim. İlk önce Adalet Alt Komisyonu Başkanı Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylü ile görüştüm. Kendisine çek mağduru olmamızı, nedenlerimizi anlattım. Çıkacak yasadan beklentilerimizi ve önerilerimi anlattım. Hemşerilerine rağmen bana büyük vakit ayırdı. Bana asıl mağdurları anlattı. Alacaklı tarafın mağduriyetlerinden ve çek olgusunun sağlamlaştırılması için mutlak hapisliklere devam edilmesi gerektiğinden bahsetti. Bu yasada vekil sıfatı ile çeke imza atan çaycı, odacı v.s. kişilerin kasıtlı olmadığı için korunması gerektiğini anlattı. Bize de; “Eğer borcunuzu ödemek taraftarı olsaydınız, uzun bir zaman toleransından mutlak faydalanmanız gerekirdi, temyize gider bu zamanı uzatırdınız ve nihayetinde borcunuzu öderdiniz. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin önünde şu anda halen 2004 yılı dosyaları var. Temyize gitseydiniz sizde bu beş yıllık zamanı kazanırdınız. Bu demek oluyor ki sizler ödeme yanlısı değilsiniz” dediler. Bende kendisine; “icra yolu ile her şeyini kaybetmiş bir insanın borcunu olmayan varlıkla ödemesinin mümkün olmayacağını,borç+borç kadarceza+ icra faiz ve masraları ile üçe veya daha fazlasına çıkmış borcun ödeme imkanının olamayacağını, süre uzatmanın da bu anlamda sahtekarlık olacağını, iyi niyetli kimselere borcunu çalışıp ödeme fırsatının verilmesini, hapislikle bu imkanın önünün kapatılmaması gerektiğini, dinimizde vede kitabımızın Bakara Suresi 280. Ayetinde bu hususa yer verildiğini” anlatmaya çalıştım. Kendisinin iyi bir hukuk adamı olduğu yadsınamaz. Ancak teorilerle uygulamalar arasındaki farklılıklar hakkında eksik bilgileri olduğu kanaatine vardım. Zira çek mağdurları hakkındaki ön yargıları bu husustan kaynaklanıyordu. Beraberimde, eşi mağdur olarak hapiste yatan bir hanım kardeşimin; bu konuşmalardan dolayı gözlerinin dolduğunu fark edince, taslağın üst komisyona aktarıldığını, taslak üzerindeki kendi görüşlerinin bunlar olduğunu söyledi. Teşekkür edip ayrıldık. Önce devlet babanın yaklaşımı konusunda endişe duydum. Ama sonra bunların sadece sayın Hakkı KÖYLÜ milletvekilimizin şahsi görüşleri, komisyonlarda başka üyelerin de olduğunu düşününce ümitlenerek diğer randevularıma yöneldim.
    İkinci adresim; Sayın, Eskişehir AK Parti Milletvekili Nedim Öztürk’ ün yanı oldu. Beni devlet babanın sofrasına oturttular. Yemekten sonra meclis kulisinde ben sıkıntılarımı anlattım. Kendisi bana yasanın çıkacağını oğluma kavuşacağımı müjdeledi. Devlet babayı hissettim. Tereddütle; “sayın vekilim, az önce taslağın üst komisyona geçtiğini öğrendim, Sayın İyimaya milletvekilimle de görüşsem nasıl olur” diye sordum. “Abi senin vekilin ben varken başka yerden medet umma” dediler. Bende; “100, 150 bin civarında çek mağduru var ve benden haber bekliyorlar” dedim. “bana inanmıyor musun? Kızıyorum ha” dediler. “Tamam mı yani” diye yenileyince, “hoppala” dediler. Bende, “sizi öpeyim o zaman” dedim ve kendisini öptüm.
    Çek mağdurları kardeşlerime daha ikna edici bir cevap vermek maksadı ile üçüncü adresim (aslında birinci adresimdi, kendileri bu konuda rapor hazırladıkları için erteledik) Sayın Milletvekilimiz ve Adalet Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya ile görüşmeye gittim. Kendisine sıkıntımı, sıkıntılarımızı anlattım. Bana “Hükümetimiz bu konuda büyük sıkıntıda ve açmazın içinde sizi de bizi de bu sıkıntıdan kurtaracağız inşallah. Konunun ekonomik yönlerinin incelenmesi için Maliye Bakanı Ali Babacan’ın görüşlerine müracaat edildi” dediler. Bende; “bizlerin tekrar ekonomiye kazandırılması, hapishanelerdeki masrafların azaltılması yani ekonomideki yükün azaltılması için denetimli serbestlik yasası hükümlerinden faydalanalım” dedim. “Öyle bir şey yok , düşüncemiz ekonomik suça ekonomik ceza verilmesi yönünde, sonuçta hapisliğe yol açacak adli para cezası verilmesi taraftarı da değiliz” dedi. Sayın Babacan’ın görüşüne katkım olabilmesi için kendisi ile görüşeyim mi? Sorumada “siz komisyonlarda kaç kişinin çalıştığını ve kimler olduklarını biliyor musunuz?” dedi. Merak etmeyin bu sorunu yakın zamanda halledeceğiz dedi. Devlet babanın sıcaklığını duydum. Huzurluydum. Ancak daha iyi mutmin olabilmek için DEVLET BABAYI bulmam gerekiyordu. Birden kendimi ana binanın önünde buldum. Sayın CHP Milletvekili Kılıçdaroğlu’n dan ve diğer bazı milletvekilleri ile basın mensuplarından da sorunun bitmesi için az bir zaman kalındığını öğrendim.
    Gördüm ki devlet baba bu binanın içinde ve çalışıyordu. Sadece karşıdan bana gülümsedi. Bu gülümsemenin sıcaklığı ile evime döndüm. Devlet baba çalışıyordu ve ben bunu gördüm. KARAMSARLIĞA DÜŞMEYİNİZ, DONELER VE İBRELER BİZİM LEHİMİZE SATRANÇ TAHTASI METODUMU HER ZAMAN DENEYİNİZ. SONUÇ YAKIN. HEMDE ÇOK YAKIN. Burhan İŞCAN

    • Merhaba,

      İsmimi malesef şifreli yazdım. İnternet üzerinden iş yapıyorum, google aramalarında çıkması hoş olmayabilir.

      Sn Burhan Bey’in haberleri inanılmaz güzel. Umuyorum bunlar gerçekleşir ve bu dertlerimiz bir nebze de olsa hafifler…

  9. ÇEK MAGDURLARINDA BU SİTE HAKKINDAKİ YORUMA CEVAP
    bu tip cevap hakkı doğuracak gerksiz tartışma ortamı yaratarak konumuzdan uzaklaştıracak yorumları yayınlayıp kafanıza göre size uymayan fikirlere sansür uygulayıp yayınlamadığınız için sizi kınıyorum
    herzamanki gibi işlerine gelmiyecek ve yayınlamıyacaklar ama olsun kendileri okusun yeter
    Adminin kardeş site dediği sitede yayınlanan bu yoruma cevap verip muhattap olmamasını diliyorum

  10. Kıymetli dostlar, mutlu akşamlar; haberler çok iyi kanaatindeyim. İzlenimlerimi harfiyen aktarıyorum siz karar verin. Mecliste ikisi bakan, ikisi komisyon başkanı beş milletvekilinden randevu aldım. İlk randevum Sayın İyimaya ileydi. Ancak kendisi başbakana rapor yetiştirmesi gerektiği özrü ile görüşmeyi öğleden sonraya bıraktı. Saat 11.15 te Sayın Köylü ile görüştüm. Kendisi ile yarım saat tartıştım. Halen hapis cezalarında ısrarlı idi. Borcun ödenmesini savundu. Bende bu şartlar altında borcunu zor ödeyen mağdurun; borç,borç kadar ceza ve borç kadar faiz ve masraflarla üçe ve fazlasına katlanmış borcun ödenmesinin mümkün görülmediğini, yorgunun yokuşa sürülmemesi gerektiğini belirttim. Kendisi borcun faiz ve masraflarla ödenmesi durumunda cezanın kalkacağını savundu. Bende eski yasayla bunun mümkün olmadığını savundum. Yasayı yanlış bildiğimi iddia ettiler. Bende öyle bile olsa piyasa faizi ile icra faizlerinin birbirini tutmadığını, dinimizde de borçluya fırsat verilmesinin emredildiğini belirttim. Bu durumunda kötü niyetli kimselerin işine yarayacağını iddia etti. Tek kurtuluşun borcu ödemek olduğunu savundu. Zaten taslak yasanın kendisinden çıktığını lehe bazı ilaveler yapıldığını belirtti. Beyi ceza evinde bir hanım kardeşim bu konuşmaları dolmuş gözlerle dinledi. O da durumunu anlatacaktı ki, taslağın üst kurulda olduğunu yineledi. (ben sonraki izlenimlerimden sonra, taslağın lehimize değiştirildiği ve bu davranışlarının buna isyan mahiyetinde olabileceği kanaatindeyim). Öğle arası Eskişehir AK Parti M.V. Nedim Öztürk’ le görüştüm. Ona durumumu anlattım, oğlumun hapiste olduğundan bahsettim. Buraya çek mağdurları adına da geldim dedim Eskişehir’de doktor bırakmadın diye latife etti. Bana mesailerin çoğaltıldığını yasanın hazır olduğunu mecliste tartışılıp sorunların bitirileceğini belirtti. Bende yasanın üst komisyonda olduğunu Sayın İyimaya ile görüşmem gerektiğini söyledim. Bana “abi senin vekilin benim için rahat olsun, oğlun kurtulacak başka problemin varmı dedi. İstersen birkaç doktor daha gönderelim dedi. Ben de şimdi sevineyim mi? Diye sordum. Durma dedi. Kendisini öptüm. Daha sonra Sayın İyimaya ile görüştüm. Bana; “ hükümet bu konuda bayağı zorlanıyor,ancak üstesinden geleceğiz” dedi. Bende hiç değilse denetimli serbestlik getirilsin dedim. İtiraz ettiler. “bundan böyle hapislik yok. Sonuçta hapisliğe çevrilecek ceza yok, ekonomik suça ekonomik ceza var dediler. Sayın babacanın son rütuşları yapacağını ekonomik durumu değerlendireceklerini belirttiler. Ben bir faydamız önerimiz olabilirmi, kendisinle görüşeyim mi diye sordum. Komisyonlarda kaç kişi çalıştığını zannediyorsunuz dediler ve açıkladılar. Yanlarından teşekür edip ayrıldım. Dışarıda basın açıklaması yapan Sayın Kılıçdaroğlu da beni umutlandıran. Şu açıklamayı yaptı. Mağduriyetleri biliyoruz tasarı lehinize gelirse jet hızı ile geçer dediler. Daha sonra basına beni haber yapın dedim. Güldüler ve amca senin dünyadan haberin yok, bu konu artık tamam haber özelliği kalmadı, taslakta çok güzel gelişmeler var dediler. Daha sonra birkaç millet vekilinden de bu meyanda cevaplar aldım. Randevu aldığım, sayın Babacan ve Ergin genel kurulda oldukları için görüşemedim. Görüşmeler hızlı gidiyor. Durum budur. Hayırlı mutlu akşamlar. Belki bu akşam belki yarın ama son gün 2 temmuz.
    Not:telefonumun sarjı bitik kapalı kafeye zor yetiştim bir saat sonra arayabilirsiniz.
    BURHAN İŞCAN

    • abi içimizi rahatlattın çok teşeekkür ederim

      inşallah hayırlısı olacak bizim için

      bende babam için ağlıyorum

      inanıyorum bu acı bitecek

      inanıyorum buna.

    • verdiginiz bilgi için çok teşekkürler burhan bey biz biryere çıkamıyoruz korkudan allah razı olsun

    • Burhan Bey,
      sonsuz teşekkürler.
      neden orada sizin yaznınızda olamadığımızı siz çok iyi biliyorsunuz.
      umarız dedikleri gibi aydınlık günler yakındır.
      teşekkürler, iyi ki varsınız…

  11. 11 yıl ceklerini öde vergini öde 25 kişiye iş imkanı ver son altı ayda tari mari ol..11 yıl ceklerini düzenli ödeyen esnaf ben yani ne olduda son altı ayda cekler ödenmez oldu..başbakanımız dediği gibi acaba işini bilmeyen esnafmıydım?..11 yıl biliyordumda son altı aydamı bilemedim buda tartışılması gereken bi soru..neyse cekler döndü..önce avukat hacze geldii mal kaldırdı..malın satışı istenmiyor yedi eminde cürüyor..yok bu yetmedi suc duyurusu…mahkemeye cıktım..sucum dolandırıcılıkmış..allah aşkına bunun neresi dolandırıcılık..cek bedeli kadar ceza…ceza ödenmedi hapise..ya neyaptım ben 11 yıl ceklerimi öderken son altı ayda ceklerimi ödeyemedim.suc sa bu eğer haciz geldi yetmedi mahkeme para cezası yetmedi hapis.hapiste yatsan cıkınca hacze devam etcekler..adammı vurdum yawww.

  12. ya kardeşim çıkacaksa çıksın artık şu çek yasası neyi bekleyip milyonlarca insanı magdur ediyolar bir tek içerde yatanmı magdur oluyor sanıyolar bu insanların aileleri işçileri yokmu sonuçta yüz kızartıcı bi suçmu işledilerde içeriye tıkılıyolar içeri attıkları insanlar iş adamları kim bilir kaç kişiye ekmek veriyolardı bu devlet bunları düşünmüyormu baştakiler kendi usulsüz işleriyle birbirlerini yemegi bi kenara bıraksınlarda vatandaşın derdine çare bulsunlar bazı mahkemeler içeri atıyor bazı mahkemeler para cezası veriyor bu ne biçim hukuktur ben anlamadım bu kadar insanı magdur edip oy peşinde peşkeş çeken lere yazıklar olsun unutmasınlarki bu vatandaşın parasıyla maaş alıp ailelerini geçindiriyorlar

  13. …..Arkadaşlar, az kaldı hiç bir hükümet bu kadar mağdur topluluğun isyanına sessiz kalamaz.Bakın kredi kartındada diretiyorlardı.Hatta sayın başbakan gerçekçi bulmadığını söylüyordu,hiç beklenmedik gündemde olmayan bi şekilde yapılandırma kararı alındı.

    ÖNCEDENDE YAZDIĞIM GİBİ 2 DAKİKANIZI ALICAK MAİLLERİNİZİ ….BİMER VE AKİM e …LÜTFEN GÖNDERİNİZ..
    ADMİN BU KONUDA ARKADAŞLARI TEKRAR YÖNLENDİRMENİ SENDEN RİCA EDİYORUM

    • dilekceniz degerlendirmeye alindi diyor hocalarin yargitaydan uyelerin maliye bakanligindan merkez bankasindan olusan bir komisyon varmis orda degerlendirilecek diyor yazi numarasin hangi tarih te bildirildigini falan yazmislar bence BIMER e de yuklenelim

    • bende bir çek mağduruyum…yazılan dilekçe örneğini mail adresime atabilirmisiniz? ve kimlere göndereceğim bu dilekçeyi?

      • SAMI KAL MUSTAFA ÖZBEY EKIBI SENI ARIYOR ONLARI KOLLUYORDUN SOR BAKALIM ONLARA BENIM YORUMLARIMI NIYE YAYINLAMIYORLAR BEN YALNIZCA R.KÖYLÜNÜN YORUMUNU YENIDEN YAYINLAYIN DIYORUM R.KÖYLÜNÜN YORUMUNU TEKRAR YAYINLAMAYA KORKUYORLAR BIZIM SAYEMIZDE PREESTURK ADAM OLDU OKUNUR HALE GELDI OKUYANDA ZATEN CEK MAGDURLARI BAŞKA OKUYAN VARMI SORARMISINIZ İSTEDIKLERI AN DESTEKLERINI CEKSINLER DESTEKLERI VARMI SOR BAKALIM

      • google da bimer tikla orda zaten var oraya yazacaksiniz

  14. arkadaşlar hepinize allah kolaylık versin ben ve eşimde aynı durumdayız biran önce yasanın çıkmasını bekliyoruz umarım hepimiz için hayırlı olur selamlar

  15. admin mektup eylemi nasıl gidiyor

  16. selamlar

  17. admin
    gecen ay BIMER e yazi yazmistim halimi anlatan yurt disinda mahsur kaldigimi falan filan bugun mail atmislar yargitay uyeleri, hocalar,bankacilar ilgili kimvarsa kanun cikarilirken degerlendirilecegini soylemis hayirlisi olur sanirim
    benim devreden 400 milyara yakin kdv m var ama devlet bana isyap mahsup edelim diyor ama batmisim nasil is yapicam bankada hesap bile acamiyorum onu birak ulkeye giremiyorum alacakliya ev vermisim adam cekleri geri vermemis hem evi almis hem cekleri vermis mahkemeye icradan satilan araclarla odemeler yapilmis odeme yapilan sahis davasindan vazgecmiyor zaten oda batmis kacak sanirim duzenleme yapilacak

  18. çek-magdurları blogspot sitesine sakın girmeyin virüs var.
    yarın bu bloğada atarlar zaten sanal olan sesimiz iyice kesilir.
    bu kadar basit

    • Sayın a.b ..biliyorum halinizi ..iflas ettiğim zaman biri yanıma gelip şunu söylemişti (zamanında o da batmış).
      Eşekten düşmüş olanın halinden eşekten düşmüş anlar ( Nasreddin Hoca fıkrası )
      Ama pozitif düşünmeliyiz ..iyiye yormalıyız ..

      “En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.” Muminun Suresi 96 . Ayet

    • Neye dayanarak cek magdurları sitesinde virus var diyorsur, amacın nedir? insanları sitelerden uzaklaştırarak hayati önem taşıyan kitle sayısını azaltmak direncimizi baltalamakmı? Bu gibi yaklaşımlar mücadelemize zarar verir, sende aynı gemidesin unutma. biri de yarın burası için abuk sabuk şeyler söyler, o zaman ne olacak? Anlamadığım bu virüs sadece sanamı var? bize niye yok?

      • biraz once girdim yoktu

      • SAYIN A.B,bu hareketlerin amacını anlamak mümkün değil yaa.kardeşim neden ya.neden?yapmak istediğin nedir senin.bir alacaklı taraf yerine geçiyorsun yazıyorsun,sonra ya pardon bendim yukarda yazan karşı tarafın penceresinden baktırmak istedim diyorsun.şunu unutmayın biz zaten aynı zamanda alacaklı tarafız,bir virüs diyorsun,bizim amacımız bu işten kurtulmak,çek mağduru değilseniz yazmayın milletin kafasını bulandırmayın.sonra demokratik ortam istediğimi yazarım demeyin.çek mağduru iseniz şayet amaca uygun yazın gerçekleri yazıyorum,realiteyi göstermek istiyorum diyerek savunma yapmayın,inanmıyorum kimsenin de inandığını sanmıyorum.herkes gerçekleri sizin kadar iyi biliyor.hatta yazdıklarınıza bakılırsa sizden daha da iyi biliyor.ama ne var ki;herşeyin yeri,zamanı var,her doğru her yerde söylenmez demiş büyüklerimiz duymadınız mı bu sözü hiç?mücadeleyi kırıcı hareketler yapmayın.tabi eğer bu sıkıntıdan kurtulmak amacınız varsa.amacınız bu değilse lütfen yorum yapmayın rica ederim.insanlar tartışma ortamı oluşmasın diye size cevap vermiyor olabilirler ama zamanımız az kaldı.hedefiniz ne ise karar verin ona göre davranın ama burayı oyun sahası yapmayın lütfen.

    • ilgili sitede virüs yok.

  19. SUÇ DUYURUSU

    çek yasası demokrasimizi suç üstü yakalamıştır.

    kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı binlerce insan cezaevindedir.
    demokratik kitle örgütleri,sivil toplum örgütleri tepki vermeyerek hızla bu suçun ortakları haline gelmektedirler.
    Burhan bey in eylemini saygıyla selamlıyorum.
    bu suçun fiili mağdurları olan cezaevlerindeki çek tutuklularının bireysel suç duyurularını yapmaları gerektiğini düşünüyorum.
    bireysel dilekçeleriyle yemek almama eylemi cezaevlerindeki mağdurların en doğal hakları olacaktır.
    cezaevinde olmak demokrasi mücadelesinden ayrı düşmek anlamına gelmemektedir.
    herkese sevgiler

  20. en sonseçenek sokağa çıkacağız umudun bittiği yerde herşey biter yasa çıksın bir görelim bakalım…

  21. KIYMETLİ KARDEŞLERİM; Sayın Ofluoğlu’nun “HÜKÜMETİN AÇMAZI” yazısını anımsayalım. Yargıtay Başkanı’nın önerilerini anımsayalım. Satranç tahtasına koyun ve düşünün. Son yaşanan kredi kartı sözde affını, komüsyonun yasa taslağını paslaşmasını, çekinceleri ve bize yapılan hukuk dışılığı hepsini o tahtaya yerleştirin. Hepsinden önemlisi şudur 170 gündür yargıtay niçin emsal karar vermiyor?, dosya kalabalığı şikayetleri de var. Bu süre zarfında emsal kararı verdirecek, hiç dosya önlerine gelmedi mi dersiniz? 1 Ocak-1 Temmuz arasındaki sürenin ne anlama gelebileceğini de düşünün. Ben hukukcu değilim. Bulduğum yargıyı bunun için kendime saklıyorum. Teyit olsun diye de size şunu soruyorum, 2 temmuzda her şey biter mi? nasıl?
    17 Haziranı atlamayın, son hakkımız. Daha önce meclise çalışan arkadaşlar kardeşler. Yukardaki satranç tahtasında düşünün. Lehe mat durumunu sizler gerçekleştirdiniz. Gelin şah olalım. ŞAH MAT YAPALIM. Lütfen nedenleri iyi düşünelim. İpucu YARGITAY. Hoşca kalın. mecliste görüşmek üzere. BURHAN İŞCAN
    Not: cevaplardan sonra bulduğum, ve zaferimiz diye algıladığım sonucu akşama açıklayacağım. Biraz merak edin.

  22. NEYE DIRENECEKSIN BIRILERI BLOĞUNU AKTIF HALE GETIRECEK O BAŞKA BIRSEY DEĞİL

    • pressturk ve mustafa özbey hakkındaki sorunlarını çözdüğüne sevindim.

      Bu ortamda, tek gücümüz birlik olmaktır.

      Birlik olun ve durumunuza uygun bir eyleme katılınız.

      Hiç bir eyleme katılmam diyorsanız, mücadele eden insanlara destek, mağdur yakınlarına sabır vermek için yorum bırakınız.

      ben özgürlüğe inanıyorum. demokrasiye inanıyorum.

  23. KELIMELERIN CUMLELERIN BITTIĞI YERDEĞİZ NEYE DIRENECEKSINNN PEMBE TABLO CIZENLERIN AMACI NEYDI ACABA OCAKTA TAMAM OLMADI ŞUBAT OLMADI NISAN OLMADI MAYIS OLMADI HAZIRAN ICTIHAT YAYINLAMAK ZORUNDA DEDIĞİNIZ YARGITAY NERDE YARGITAY DEVLET HUKUMET 30122008 DEN SONRAKI BOŞLUĞU KABUL ETMIYO VEYA BILMIYOR

  24. ya iktıdar ısteseydı denıyor boş iş sızı anlıyamıyorum işye içerı gıreceksınız denıyor 3 ay daha kım dayanacak hem maddı hem psıkolojık olarak yorumsuz KELIMELERIN BITTIĞI YERDEYIZ BENCE

  25. Posta gazetesi ekonomi sayfası manşeti
    ÇEKTE 1000 LİRA KAVGASI
    Meclis adalet alt komisyonunda görüşülen çek kanun tasarısı büyük tartışma yarattı.
    tasarıda bankalara karşılıksız çıkan çek yaprağı için 1000 lira ödeme yükümlülüğü getirilmesine bankacılık sektöründenbüyük tepki geldi
    tasarının bu hafta adalet komisyonunda görüşülmesi bekleniyor.
    HABERİN DEVAMINDA KOMİSYONDA YAŞANAN BÜTÜN TARTIŞMA VE GERGİNLİĞİN SEBEBİNİN ERTELEMEYE DE NEDEN OLAN
    BANKALARIN SORUMLULUĞUNUN ARTIRILMASIYMIŞ
    ÜSTELİK CHP VE MHP BU YÜZDEN PROTESTO EDİP AYRILMIŞLAR TOPLANTIDAN
    BANKALAR BİRLİĞİ BU DÜZENLEMENİN REVİZE EDİLMESİNİ İSTEMİŞ O YÜZDEN GÖRÜŞMELER KİTLENMİŞ ERTELEME OLMUŞ
    HAKKI KÖYLÜ RAPORU BABACANA SUNMUŞ
    KÖYLÜ BANKALARIN ÇEKİNCELERİNİDE RAPORA EKLEMİŞ
    BANKALAR KÖYLÜ’YE DEMİŞKİ
    ÇEK MÜŞTERİSİNDEN DAHA FAZLA TEMİNAT ALMAMIZ GEREKİYOR.
    ÖYLE OLURSA PİYASADA ÇEK KULLANANLAR AZALIR
    DÜZENLEMENİN ANLAMI KALMAZ DEMİŞ
    DEMEKKİ DÜZENLEMENİN ANLAMI NEYMİŞ
    ÇEK KULLANIMINI DAHA CAZİP HALE GETİRMEK ARTTIRMAKMIŞ
    YANİ KURBANLARI ÇOĞALTMAKMIŞ
    BİZİ KONUŞUYORLARDI HANİ
    HANİ DURUMUMUZU ÇOK İYİ BİLİYORLARDI
    HANİ İYİ HABERLER YAKINDI
    KANDIRILDIK BEYLER
    UYUTULDUK BEYLER
    PEMBE TABLOLAR ÇİZENLER BEN YORUMLAMIYORUM
    SİZ AÇIN OKUYUN YORUMLAYIN BU HABERİ
    GELDİĞİMİZ NOKTA BUMU
    1 TEMMUZDA TAKSİMDE TESLİM OLACAK KAÇ KİŞİ VAR BANA ONU SÖYLEYİN ARTIK GERİSİ BOŞ
    ONADA YOKSANIZ ALLAHA EMANET OLUN
    A.B.

    Posta gazetesi ekonomi sayfası manşeti
    ÇEKTE 1000 LİRA KAVGASI
    Meclis adalet alt komisyonunda görüşülen çek kanun tasarısı büyük tartışma yarattı.
    tasarıda bankalara karşılıksız çıkan çek yaprağı için 1000 lira ödeme yükümlülüğü getirilmesine bankacılık sektöründenbüyük tepki geldi
    tasarının bu hafta adalet komisyonunda görüşülmesi bekleniyor.
    HABERİN DEVAMINDA KOMİSYONDA YAŞANAN BÜTÜN TARTIŞMA VE GERGİNLİĞİN SEBEBİNİN ERTELEMEYE DE NEDEN OLAN
    BANKALARIN SORUMLULUĞUNUN ARTIRILMASIYMIŞ
    ÜSTELİK CHP VE MHP BU YÜZDEN PROTESTO EDİP AYRILMIŞLAR TOPLANTIDAN
    BANKALAR BİRLİĞİ BU DÜZENLEMENİN REVİZE EDİLMESİNİ İSTEMİŞ O YÜZDEN GÖRÜŞMELER KİTLENMİŞ ERTELEME OLMUŞ
    HAKKI KÖYLÜ RAPORU BABACANA SUNMUŞ
    KÖYLÜ BANKALARIN ÇEKİNCELERİNİDE RAPORA EKLEMİŞ
    BANKALAR KÖYLÜ’YE DEMİŞKİ
    ÇEK MÜŞTERİSİNDEN DAHA FAZLA TEMİNAT ALMAMIZ GEREKİYOR.
    ÖYLE OLURSA PİYASADA ÇEK KULLANANLAR AZALIR
    DÜZENLEMENİN ANLAMI KALMAZ DEMİŞ
    DEMEKKİ DÜZENLEMENİN ANLAMI NEYMİŞ
    ÇEK KULLANIMINI DAHA CAZİP HALE GETİRMEK ARTTIRMAKMIŞ
    YANİ KURBANLARI ÇOĞALTMAKMIŞ
    BİZİ KONUŞUYORLARDI HANİ
    HANİ DURUMUMUZU ÇOK İYİ BİLİYORLARDI
    HANİ İYİ HABERLER YAKINDI
    KANDIRILDIK BEYLER
    UYUTULDUK BEYLER
    PEMBE TABLOLAR ÇİZENLER BEN YORUMLAMIYORUM
    SİZ AÇIN OKUYUN YORUMLAYIN BU HABERİ
    GELDİĞİMİZ NOKTA BUMU
    1 TEMMUZDA TAKSİMDE TESLİM OLACAK KAÇ KİŞİ VAR BANA ONU SÖYLEYİN ARTIK GERİSİ BOŞ
    ONADA YOKSANIZ ALLAHA EMANET OLUN
    A.B.

    • sevgili a.b.

      Eylemlerimizin “bireysel feda” olarak kalmaması için örgütlü olmak zorundayız.

      “çek mağduru” olarak tanımladığımız “kanunsuz suç ile ceza alan kişiler” ezilmiştir. Haciz, tehdit ve hapis ….

      hukuk biter, sokak kalır. Henüz hukuk yolları bitmedi.

      son nokta, 1-temmuz mudur ? onuda tartışmak gerekiyor.

      tehdit, icradan etkilidir. Ne kadar kişi olduğumuzu bile gösteremiyoruz.

      biz gücümüzü, haklı olmamızdan alıyoruz. Biz yargının en yüksek adamının istediği yasayı istiyoruz.

      iyimser ya da kötümser değilim. Gerçekciyim.

  26. çıkmaz ise

    bugünden itibaren

    6 ay veya daha fazla bekleyeceğiz anlamına geliyor

    dayanma noktamızın sınırlarını geçtik

    gerçekten geçtik

    durumu ne kadar kötü olan insanlar var

    onlar rahat rahat 3 ay tatil yapacaklar biz çile çekeceğiz öylemi

  27. günün en kötü haberi adeta yıkıldım ya

    yok yapmayacaklar çıkarmayacaklar bugun bunu anladım

    • merhaba ş.a. ,

      iktidar isteseydi bu yasayı, taslağın aynısı olarak bir günde çıkartırdı. Çıkartılamamasının nedenlerini düşünmek gerekiyor.

      Çağdışı ceza uygulamasına karşı muhalefet etkili olmuştur.

      bu açıdan bakınca olumludur .

      Tuzağa düşmemek gerekiyor. Çok istediniz, çıkarttım diyerek hızlıcada çıkartabilirler. Bu daha kötü olur.

      olumsuz ya da olumlu yorum yapmadan, arkasını düşünmek gerekiyor.

      adalet ve hukuk kazanacaktır.

      zalimlere inat, zulüme direneceğiz.

      • İSTANBUL MİLLETVEKİLİ VE CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN ŞABAN DİŞLİ’YE YANITI
        Çarşamba, 13 Ağustos 2008 00:00
        Sayın Basın Mensupları,

        Önce şu değerlendirmeyi yapmak isterim.

        Dünyanın saygın ve doğal olarak saydam demokrasilerinde, iki günde yapılan bir bürokratik işlem sonucu birilerine trilyonluk rant sağlanmasına siyasetçiler izin vermezler… Ancak demokrasiyi ve demokratik söylemleri kendi çıkarları için kullananlar, bu rantlara ortam hazırlar ve bundan da nasiplenirler. Daha açıkça söylemek gerekirse, trilyonluk ranttan beslenen siyasetçiler halkı kandırmak ve yedikleri rüşvetleri kamufle etmek için “din iman, Allah Peygamber, fakir fukara garip gureba” edebiyatı yaparlar.

        Değerli basın mensupları, biliyorsunuz para karşılığı bir iş takibi belgesini sizlere Pazartesi günü açıklamıştım. Aradan 30 saat geçtikten sonra AKP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Dişli bir açıklama yaptı. Doğrusunu isterseniz ben Sayın Dişli’nin “bu belgenin altındaki imza bana ait değildir.” şeklinde bir açıklama yapmasını bekliyordum. Ama yapılan açıklama ile bu belge resmen kabul edildi.

        Artık mızrak çuvala sığmamıştır. Artık bu belge Türk siyaset tarihine geçecek bir ibret belgesi olma özelliğini kazanmıştır. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Sayın Dişli’nin açıklaması açıkça rüşvetin itirafıdır.

        Sayın Şaban Dişli açıklamasının birinci bölümünde diyor ki, “Bu belge daha önce ortağı olduğum Akademi Ofset A.Ş.’nin bir bankadan kredi kullanabilmesi için Bankaya teminat olarak bloke ettirdiğim birikimlerim nedeniyle doğabilecek muhtemel risklere karşı imzalanmış bir Protokoldür.” Şimdi Sayın Dişli’ye soruyorum…

        1.2003 tarihinden bu yana sizin Akademi Ofset A.Ş. ile ilgili bir ortaklığınız yok. Şayet merak ediyorsanız, Ticaret Sicili kayıtlarına bakabilirsiniz… Peki, 2003’ten bu yana ortağı olmadığınız bir şirket lehine hangi gerekçeyle, aradan en az 3 yıl geçmesine rağmen, bir özel bankada 1.000.000 Amerikan dolarınızı bloke ettirdiğinizi söylüyorsunuz? Hiçbir ticari ilişki olmamasına karşın, böyle bir parayı karşılıksız olarak vermenin, ticari yaşamın gerçekleri ile nasıl ve hangi akılla bağdaştırıyorsunuz?

        2.1.000.000 Amerikan dolarını yurt dışında kazandığınızı ve Türkiye’ye getirdiğinizi söylüyorsunuz… 1.000.000 Amerikan dolarını hangi ülkede kazandınız? Hangi banka aracılığı ile Türkiye’ye getirdiniz?

        3.Mademki 1.000.000 Amerikan dolarını bankaya teminat olarak bloke ettirdiğinizi ve “doğabilecek muhtemel risklere karşı” söz konusu protokolü imzaladığınızı söylüyorsunuz, o halde bu protokolü niçin noterde yapmadınız? “Doğabilecek muhtemel risklere karşı” noter onaylı bir belge daha güvenli olmaz mıydı?

        4.Sözde bloke edilen 1.000.000 Amerikan dolarının güvencesi olarak bu protokol düzenlenmişse, niçin protokolde bu konuyu anlatan tek bir sözcüğe dahi yer verilmemiştir? Bu protokolü okuyan hiçbir hukukçu, bu protokolün, bankaya bloke edilen 1.000.000 Amerikan dolarının güvencesi olduğunu söylemez, söyleyemez. Çünkü Protokol metninde ne “teminat” ne de “bloke” sözcükleri geçmemektedir.

        5.Kaldı ki, protokol yapılan kişi daha önce Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in yeğenini aracı kılarak bir kamu bankasından kredi bulması için rüşvet teklif eden kişidir ve Mehmet Ali Şahin’in şikâyeti üzerine bu olay yargıya intikal etmiştir.

        Sayın Dişli yaptığı basın açıklamasının ikinci bölümünde de şunları söylüyor…

        “Silivri Alibey Mahallesi 79 ada, 6, 7 ve 8 parsellerin imar durumu ile ilgili olan hususların hiç birisi şahsımla ilgili değildir.” Bu açıklamadan sonra Sayın Dişli şunları açıklamasına ekliyor.

        “İlk defa basında yer alan haberler üzerine konu hakkında bilgi sahibi oldum. İlgim, bilgim ve haberimin olmadığı bir konuyu yapmam ve yaptırmam aklen, fiilen ve hukuken mümkün değildir.”

        Öyle anlaşılıyor ki, Sayın Dişli bu açıklamayı yapınca kurtulacağını sanıyor…

        Sayın Dişli açıkça doğruları söylemiyor…

        Biz Sayın Dişli’ye tekrar hatırlatalım…

        1.Sayın Dişli, bu olay daha kamuoyuna yansımadan önce, yani en azından 2006’nın Ağustos Ayından bu yana, bu olayı biliyorsunuz ve haberdarsınız. Çünkü imzaladığınız Protokol 31.8.2006 tarihlidir ve bu Protokol “Silivri ilçesi 79 Ada 6, 7, 8 No’lu parseller” diye başlıyor… Siz nasıl olur da imzaladığınız ve gazetelerde yayınlanan metni bilmezsiniz?

        2.Diyorsunuz ki, “İlgim, bilgim ve haberimin olmadığı bir konuyu yapmam ve yaptırmam aklen, fiilen ve hukuken mümkün değildir.” Sayın Dişli, bu olaydan hem ilginiz, hem bilginiz hem de haberiniz var…

        Sayın Dişli gerçekten merak ediyorum,

        – Ortaklıktan ayrılalı en az 3 yıl geçmesine karşın, 2006 yılında böyle bir Protokolün altına imza atmanız mı akla uygun?

        – 3 trilyonluk arsanın 48 saat içinde 17 trilyona çıkması mı akla uygun?

        – İstanbul Büyükşehir Belediyesi müdürlüklerinin imar değişikliğine çekince koymalarına karşın ısrarla değişikliğin yapılması mı akla uygun?

        – Konut alanının biranda ticari alana dönüştürülmesi mi akla uygun?

        Sayın Dişli aklınızın da yerinde olduğunu biliyorum. Ama bu olayda aklınızın tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yemek üzerine kurgulandığını da biliyor ve iddia ediyorum… 11 trilyonluk bir rant rüşvetsiz olamaz. Bu gerçeği sokaktaki vatandaş da bilir. Bu olayda gözü doymayan işadamı, ahlaksız siyasetçi ve işbirlikçi bürokrasi üçgeni bütün unsurlarıyla ortaya çıkmıştır.

        3.Sayın Dişli; ilgi, bilgi ve haberinizin olmadığını söylediğiniz, ancak altında imzanız bulunan metinde, Silivri ilçesindeki arsaların imar değişiklikleri sonrasında 8.600.000 dolarlık bir satıştan söz ediyorsunuz. Daha imar durumu dahi değişmemiş arsaların, imar değişikliğinden sonra yüksek bir bedelle satılacağını siz nereden ve nasıl biliyordunuz? Bu tezgahın daha önceden kurulduğu anlamına gelmez mi?

        Sayın Dişli, size önerimiz gelin, çok önemli bir görev üstlenin Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu korumak milletvekilliğinden istifa edin.

        İstanbul’u bir hortumcular başkenti haline getiren Sayın Kadir Topbaş, size de soruyorum: Bir arsanın imar değişikliği ile 48 saat içinde 11 trilyonluk bir rantı bir grup gözü doymaz işadamına ikram etmeyi İstanbul’a hizmet olarak mı düşünüyorsunuz? Bu olağanüstü ranttan size veya belediyenize bir pay düştü mü?

        Son sözüm Sayın Başbakana, bugüne kadar Sayın Dişli konusunda ortaya çıkan belgeyle ilgili olarak niçin susuyorsunuz? Şaban Dişli sıradan bir milletvekili olmanın ötesinde sizin Yardımcınız… Yani AKP Genel Başkan Yardımcısı… Bu konuda suskunluğu korumak suça ortak olmak demektir. Bu konuda açıklama bekliyoruz…

Yorum yaparak destek olabilirsiniz