Çek Kanunu, Anayasa Mahkemesi Kararı (Şişli 14.ACM)


ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2010/24
Karar Sayısı : 2010/46
Karar Günü : 24.3.2010
R.G Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Şişli 14. Asliye Ceza Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 14.12.2009 günlü, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin Anayasa’nın 38. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY
Verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine yapılan şikâyet sonucunda sanık hakkında açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZ KONUSU YASA KURALI
5941 sayılı Çek Kanunu’nun itiraz konusu tümceleri de içeren 5. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.”

III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, ilk inceleme raporu, itiraz konusu yasa kuralı ve bunun gerekçesi ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde, ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
İtiraz konusu kuralda, “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” denilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan Kanun ile sonradan yürürlüğe giren Kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan Kanunun uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Bu nedenle önceki yasa kuralının sanığın lehine olması durumunda, bu kural yürürlükten kalkmış olsa bile uygulanması gerekmektedir.
Sanık hakkında 3167 sayılı Yasa kuralının uygulanması durumunda verilebilecek en yüksek ceza, karşılıksız çıkan çek bedeli tutarı olan 49.000 lira adli para cezasıdır. Bu cezanın mahkeme tarafından belirlenen biçimde ödenmemesi durumunda sanık, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un Geçici 1. maddesine göre adli para cezasının bir günü yüz Türk Lirası hesabı ile hapsedilebilecek ve böylece en fazla 490 gün hapis cezası ile cezalandırılabilecektir.
5941 sayılı Yasa kuralının uygulanması durumunda ise sanık, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmamak üzere binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılabilecektir. Mahkeme belirlenen adli gün para cezasını, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca sanığın ekonomik ve diğer şahsi hallerini göz önünde bulundurarak en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olmak üzere gün karşılığı adlî para cezasına hükmedebilecektir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’de görülmekte olan kamu davasında karşılıksız kalan çek bedelinin miktarı 49.000 lira olduğuna göre sanık, bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı yirmi Türk Lirası olarak uygulanması durumunda kural gereği üst sınır olan 1500 gün adli para cezasına, yüz Türk Lirasının uygulanması durumunda 490 gün adli para cezasına çarptırılabilecektir. Adlî para cezası ödenmediği takdirde ise 5275 sayılı Yasa’nın 106. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince sanık, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedileceğinden ve adlî para cezası yerine çektirilen hapis cezasının süresi aynı maddenin (7) numaralı fıkrası gereğince üç yılı geçemeyeceğinden 490 gün ila 1.095 gün arasında hapis cezasına maruz kalabilecektir. Bu durumda 490 gün hapis cezası en az miktar olup, sanık daha fazla hapis cezası ile de cezalandırılabilecektir.
Yukarıda anılan önceki ve yeni yasa kuralları göz önüne alındığında, 3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin 4814 sayılı Yasa ile değişik birinci fıkrasının sanığın lehine olduğu anlaşıldığından, itiraz konusu tümcelerin bakılmakta olan davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle başvurunun, Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
14.12.2009 günlü, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu tümcelere ilişkin başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, 24.3.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

5 responses to “Çek Kanunu, Anayasa Mahkemesi Kararı (Şişli 14.ACM)

  1. ARKADAŞLAR MİLLETVEKİLLER ARANDI ,BAKANLAR ARANDI SESİMİZİ DUYURAMADIK GALİBA DURACAKMIYIZ DEVAM EDELİM SABAH HABER PROGRAMLARINI MAİL ATALIM gunaydin@kanald.com.tr,calarsaat@fox.com.tr,farklibirgün@cine5.com.tr,

  2. acil demokrasi

    Adlî para cezasının infazı
    MADDE 106.- (1) Adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
    (2) Adlî para cezasını içeren ilâm Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı otuz gün içinde adlî para cezasının ödenmesi için hükümlüye 20 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir ödeme emri tebliğ eder.
    (3) Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir.
    (4) Çocuklar hakkında verilen adlî para cezası ile kısa süreli hapis cezasından çevrilen adlî para cezasının ödenmemesi hâlinde, bu cezalar hapse çevrilemez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.
    (5) Adlî para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilâmında yazılı olmasa bile üçüncü fıkra hükmü Cumhuriyet Başsavcılığınca uygulanır.
    (6) Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır.
    (7) Adlî para cezası yerine çektirilen hapis süresi üç yılı geçemez. Birden fazla hükümle adlî para cezalarına mahkûmiyet hâlinde bu süre beş yılı geçemez.
    (8) Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır.
    (9) Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan adlî para cezasıdır.
    (10) Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezasından çevrilen adlî para cezalarının infazında, aynı maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri saklıdır.
    (11) İnfaz edilen hapsin süresi, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir.

  3. acil demokrasi

    my way arkadaşın çek mağdurları blogda yayınladığı bu karar 24/03/2010 tarihli ve bu anayasa mahkemesi kararı verdiği red kararınından daha önemli bir içeriğe sahip
    üzerinde tartışılması gerekiyor
    bu kararda
    “Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedileceğinden ve adlî para cezası yerine çektirilen hapis cezasının süresi aynı maddenin (7) numaralı fıkrası gereğince üç yılı geçemeyeceğinden 490 gün ila 1.095 gün arasında hapis cezasına maruz kalabilecektir. Bu durumda 490 gün hapis cezası en az miktar olup, sanık daha fazla hapis cezası ile de cezalandırılabilecektir.”
    deniliyor,yani apc 5275 sayılı Yasa’nın 106. maddesinin 7. fıkrasına göre üç yılı geçemez
    benim hesabımla 3 yıl 1095 gün ediyor 5941 sayılı yasaya göre ise 1500 güne kadar hapis cezasına hükmedilebiliyor,yasa koyucu 405 günlük küçük bir hata yapmış,yatacak olan biz olduğumuza göre bu küçük hatanın pek önemi olmasa gerek

    • acil demokrasi

      apc nın hapisle tahsil edilen kısımdan fazlası amme alacağı olarak tahsil ediliyor
      (11) İnfaz edilen hapsin süresi, adlî para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa, geri kalan adlî para cezasının tahsili için ilâm, Cumhuriyet Başsavcılığınca mahallin en büyük mal memuruna verilir. Bu makamlarca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre kalan adlî para cezası tahsil edilir
      yasa koyucunun bu konuda hakkını yemiyelim,yatmadığımız cezanın parasını ödeyeceğiz,ancak biz zaten para ödeyemediğimiz için hapis yatıyoruz

      diğer konu çek bedelinden az olmamak üzere adli para cezası hükmü
      “5941 sayılı Yasa kuralının uygulanması durumunda ise sanık, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olmamak üzere binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılabilecektir. Mahkeme belirlenen adli gün para cezasını, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca sanığın ekonomik ve diğer şahsi hallerini göz önünde bulundurarak en az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olmak üzere gün karşılığı adlî para cezasına hükmedebilecektir.”
      5941 sayılı yasa “MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.
      ilk bakışta herşey normal görülüyor,biraz yakından bakınca anayasa mahkemesi kararında adli para cezası bir anda adli gün para cezası haline dönüştüğünü görüyoruz
      biraz daha yakından bakalım
      “Adlî para cezasının infazı
      MADDE 106.- (1) Adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.”
      Tck 52. madde 1. fıkraya bakalım
      “Adlî para cezası
      Madde 52 – (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
      (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
      (3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.”

      ne diyor tck 52-1 “belirlenen tam gün sayısının” bu ne demek,mahkeme önce tam gün sayısını belirleyecek yani 1500 güne kadar olabilecek bir ceza günü belirleyecek,ancak burada bir problem ortaya çıkıyor,5941 sayalı yasaya göre mahkeme çek bedelinden az olmamak üzere adli para cezasına hükmetmek zorunda,yani karar verecek mahkemenin elinde uymak zorunda olduğu çek bedeli gibi bir rakkam var,böyle olduğunda mahkeme tam gün sayısını çek bedeli rakkamına göre belirlemek zorunda,peki burada mahkeme hangi ölçüyü kullanacak,günlüğü 20-100 arasında hangi rakkamı belirleyecek,ya da önce 1500 güne kadar gün belirlemek zorunda değilmiydi,önce miktarı belirlemek sonra bunu uygun göreceği günlük rakkama bölerek gün sayısını hesaplaması yasanın arkasından dolanmak değilmi
      bu konu üzerine çok şey yazılabilecek bir konu
      şimdilik 3167 den sonra 5941 inde yeni bir ucube olduğunu söylemek gerekiyor,uyum için çıkartılan ama hiçbir şeye uymayan bir yasa

      • 3167 doğrudan hapis cezası veriyordu. Fakat adil yargılanma hakkını sağlıyordu.
        AK Parti hükümeti zamanında yapılan 2003 ve 2009 yasaları geçici af getirerek işi içinden çıkılmaz hale getirdi.

        2009 öncesi her çekde her mahkeme farklı karar verebilir. En basit olarak hangi yasanın lehe olduğu bile belirsizdir.

Yorum yaparak destek olabilirsiniz