Çek Yasası ve Mağdurlar için mücadelede yöntem sorunu


mücadelede yöntem sorunu
mücadelenin hareketlendiği günleri yaşıyoruz
basında yeniden gündem oluşturmaya başladık
böylesi dönemlerde en sık rasladığımız şey,dünyanın merkezinde ben varım iddiasıdır
dünyanın merkezinde olmak yetmez,dediklerimi yaparsanız şu tarihte yasayı çıkartır(ım)ız iddiaları havada uçuşmaya başlar
5941 çıkmadan öncede benzer olaylar yaşamıştık,yasanın çıkacağı tarihler, af söylentileri,müjdeler hala belleklerimizde  birileri çıkıp bunun ne zararı var diyebilir,hatta insanların harekete geçmesini sağlıyorsa küçük yalanların faydası olacağını bile iddia edebilir
ben aynı kanıda değilim
yalanla gelen,kısa sürede çok daha fazlasını götürecektir
geriye kalan seviyesiz bir uslup,hakaret ve küfür olacaktır
tüm bunları yaşadık,yaşıyoruz.
gerçekçi olmak zorundayız.
çek yasası ciddi ve örgütlü bir mücadele olmaksızın ortadan kalkmaz
kısa sürede çek yasasının biteceğini vaad etmek vaad edeni ilk anda sevimli gösterebilr ancak vaad yerine gemeyince yeni küçük yalanlar üetmek sorunu karşınıza dikilir

diğer taraftan mücadelede uslup en önemli sorunumuzdur
yine 5941 çıkmadan önceki usluba geri dönüyoruz –
cezaevinde borç ödenmez türünden bir yaklaşım bence suçluluk psikolejisini yansıtıyor,her çek mağduru karşılksız çekinden dolayı icra takibine uğramıştır,yani borcumuza ilişkin işlem yapılmıştır,çek davaları borç dışında ceza davasıdır. kısaca suçlu değil borçluyuz
suçlu değil borçluyuz yerine cezaevinde borç ödenmez sloganını geçirirsek yine geçmişte bazı arkadaşların yaptığı gibi denetimli serbestlik,elektronik kelepçe ister hale gelebiliriz
sonuç olarak tekrar gündeme girdiğmiz şu günlerde daha örgütlü ve çok daha mantıklı olmak zorundayız.

Acil Demokrasi, Aralık-2011

6 responses to “Çek Yasası ve Mağdurlar için mücadelede yöntem sorunu

  1. MAKSAT “ÇEK GARANTİ FONU” ADINDA GELİR KAPISI OLUŞTURMAK

    BORCU BORÇLA KAPATMA SEÇENEĞİNİN MECBURİYETİNDE YASA HAZIRLAMAKTA MAKSATLAR:

    “MAĞDURLARIN ÖNÜNDE ÜÇ EYLEM SEÇENEĞİ VAR. 1-BANKALAR BİRLİĞİ ÖNÜNE SİYAH ÇELENK BIRAKIP BASIN AÇIKLAMASIYLA BANKALARI VE HÜKÜMETİ PROTESTO ETMEK 2- YARGILAMADAN KAÇMADAN, 5941 SAYILI YASAYI GEÇERSİZ KILACAK SAVUNMA YAPMAK. 3-AİHM ÖNÜNDE HAK ARAMAK” MAĞDURLAR BUNLARI YAPMAMAYA DİRENEREK, KABULLENME GÖSTERMEKTEDİR.

    BU KABULLENME PEŞİN TESLİMİYETTİR. BU TESLİMİYETTEN NE SONUÇ ÇIKAR?

    Hükümetin Çek yasa taslağı ile asıl amacının adalet oluşturmak olmadığı ortaya çıkmıştır.

    VADELİ ÇEK UYGULAMASINI YASAKLAMAK YERİNE BU UYGULAMAYA OLANAK SAĞLAMAKTA MAKSAT NEYMİŞ?

    Asıl amaç ÇEK GARANTİ FONU adı altında, gerçekci bir mevduat birikimi oluşturmaktır.

    Zira adli para cezaları bekleneni vermemektedir. Çünkü bu cezanın mağdurları kaçak yaşamakta, ya da hapishane hayatını tercih etmektedir. Hükümet her çek yaprağı karşılığında alınacak bu fonla dış borç ödemesine süspansiyon oluşturmak gayretindedir.

    Yıllarca,“Borç yiğidin kamçısıdır” aldatmacası ile toplumumuz borçlanma tuzağına çekilmiştir. Borçlanmanın önü yasaklama ile kapatılacağına aksine açılmış, bununla birlikte borcun yerine getirilememesi suç olarak algılatılarak kanıksatılmıştır.

    Bunda amaç düşünenler için açıkca görülmektedir; “BORÇLA ESİR ALMAK”

    Emperyalizmin, vahşi kapitalizm kuralsızlıklarını oluşturan yolsuzluk ekonomisi politikaları ile bu tuzak butlan hukuku kuralları idame ettirilmekte sonuçta mağdurlar oluşmaktadır.

    İşin en ilginç tarafı ise çoğunluğun Müslüman olduğu bir toplum ülkesinde bu politikaların hayata geçmesi ve bu toplumun esir alınması.

    Toplumlar artık topla tüfekle değil, borçla esir alınıyor.

    Emperyalizmin dayatmalarını sessizce kabullenen, kendi başının çaresine düşmüş ezilenlerin esaretidir bu.

    AKP Hükümeti IMF ile köprüleri atınca, DIŞ BORÇ ödemesi için İÇ BORÇLANMAYI seçti. Bundan sonra bankaların, hükümet ve hatta meclis üzerinde hegomanyası başladı. Bankalar lobisi, hükümet vasıtasıyla, devleti ve milleti fonlatacak butlansal hak talep eden yasaları devreye sokturmaya başladı.

    “TBMM Üzerinde başka güç yoktur”, “Halkın iradesi ile seçilen milletvekilleri, halkın iradesini ortaya koymaktadır” tezleri ise birer kandırmaca haline gelmiştir.

    Amerika sevgisi, Amerika sempatizanlığı ülkemizi; borçlanma tuzağı ile Amerika’ya teslim edecek hale gelmiştir. TBMM içindeki tüm kadrolar istisnasız bir şekilde aynı amaç için, “yolsuzluk ekonomisi politikaları” doğrultusunda hareket eder olmuştur. Bunun en somut göstergesi parti başkanlarının partililer üzerinde, güya parti disiplini diye kurduğu ipotektir.

    Bu ipotektir ki evrensel hukuk kurallarını göz ardı edip, butlansal hukuk kurallarını hayata geçirmektedir.

    Borçlanma suçsa, suçun işlenmesinin önüne geçmenin en basit yolu yasaklamaktır.

    Hükümet ve meclis bankalarda daha fazla mevduat oluşsun diye, yasaklama yerine borçlanma tuzaklarının yasalarını çıkarmaktadır.

    Bunlardan biri de vadeli çek uygulamasıdır.

    Yargıtay Eski Başkanı Hasan Gerçeker vadeli çek uygulamasının yanlış bir uygulama olduğunu belirtmiş yasak edilmesini istemiştir. Bununla beraber , borçlanmanın üçüncü şahısları mağdur etmeyecek şekilde sağlam temeller üzerinde kurulmasını da istemiştir.

    Vahşi kapitalizm kuralsızlıklar üzerine inşa edilir. Bu kuralsızlıkları ve yolsuzluk ekonomisi politikalarının kuralsızlıklarını yok etmenin başını şeffaflık oluşturur.

    Şeffaflığı da e-devlet yapısı içinde tesis etmek mümkündür.

    Bilgi toplumu olmanın en çabuk ve gerçekci yolu da e-devlet olgusundan geçer.

    Ülkemiz internetle bankalar vasıtasıyla, onların interaktif kolaylıklarıyla birlikte tanışmıştır.

    Seksenli yılların başında Başbakan olan Turgut Özal dünyaya borç para bulmak için açıldığında, başta Dünya Bankası ve IMF ona ülke dinamiklerini harekete geçirmeyi de tavsiye ettiler.

    Serbest Piyasa Ekonomisi ne geçmek, e-devlet olmak, küresel hukuk düzenine uygun yasalar çıkarmak ve bilgi toplumu olmak için öncelikle telekomünikasyonu en üst seviyeye çıkarmak bu önerilerdendi.

    Turgut Özal ile başlayan e-devlet yapılanması mehter marşı hızında mehteran yürüyüşünde devam etmektedir.

    Daha hala e-devlet olunmamıştır. Hala bilgi toplumu olmaktan çok uzağız.

    Ve hala küresel hukuk kurallarına uyımsuzluktan dolayı AİHM önünde ceza alma söz konusu.

    Başlıca sebep “yolsuzluk ekonomisi politikalarının rahat idame etmesine olanak sağlamaktır.”

    Mesela bu ülkede temel yasa olarak bir ceza kanunu var. Bu kanun küresel hukuk kuralları prensiplerine göre hazırlanıp yasalaştırılmıştır.

    Bu prensiplerden en önemlisi MASUMİYET KARİNESİ dir. Bu prensip gözetilerek 5237 sayılı TCK ya, 2. maddesinde KIYAS YASAĞI konulmuştur. Bu yasağa göre,yasa maddelerinde ve genel hukuk kurallarında sanık aleyhine genişletici ve daraltıcı yorumlar yapılamaz. Bu çeşit yorum arzeden yasalar yasa kuralları da özel yasalara konulamaz. Borcun yerine getirilememesini de suç sayan dayatma suç teorileri de oluşturulamaz

    Bununla birlikte bu ülkede toplumun genelince kabul edilen bir de anayasa vardır.

    Anayasa içinde de “bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi suçtur, getirilememesi suç değildir” prensibi vardır. Bu prensip TCK 21. maddede Kast UNSURU olarak önümüze çıkar.

    Bu kurallar doğrultusunda bir borcun ödenememesi suç değildir. Ödenmeme sebebi araştırılmadan, kastın varlığı gözetilmeden YARGISIZ İNFAZ yapmak SUÇTUR.

    Yolsuzluk ekonomisi politikacılarının AKLA KARAYI ayrıştırmayacak YARGILAMA oluşturma gayreti ile hazırladıkları ÇEK YASA TASARILARINDA ASIL AMAÇ, BANKALARDA MEVDUAT OLUŞMASINI SAĞLAMAK VE DEVLETİ BU MEVDUATIN BAŞ MÜŞTERİSİ YAPMAKTIR.

    YANİ DEVLET ELİYLE DEVLETİ SOYDURMAK İÇİN DEVLETİ FONLAMAYA OLANAK HAZIRLAMAKTIR.

    Yasa taslağı içinde FON OLUŞTURMAK var. Bu fonların nereye gittiğini merak edenlere, İşsizlik sigorta fonunda birikenlerle, deprem vergileri fonlarının akibetini açıklayan bakanların açıklamalarını örnek gösterebiliriz.

    Hükümetin Çek yasa taslağı ile asıl amacının adalet oluşturmak olmadığı ortaya çıkmıştır.

    Asıl amaç ÇEK GARANTİ FONU adı altında, gerçekci bir mevduat birikimi oluşturmaktır.

    Zira adli para cezaları bekleneni vermemektedir. Çünkü bu cezanın mağdurları kaçak yaşamakta, ya da hapishane hayatını tercih etmektedir. Hükümet her çek yaprağı karşılığında alınacak bu fonla dış borç ödemesine süspansiyon oluşturmak gayretindedir.

    Peki bu fonun garantisi ne olacak. Akla karayı ayrıştırmayan yargısız infaz yapan butlan hukuku yasası devam edecek, bu yasanın kuralları içinde bulunan dayatma suç teorisi ile bankalar ihya edilecektir.

    Bu amaca ulaşmak için yargısız infazın meşru kılınması lazım.

    İşte butlan hukuku burada başlıyor. “ekonomik suça ekonomik ceza” kavramı aldatmacasında, ekonomik suçtan anlam geliştirilmektedir.

    Vadeli çekin karşılıksız kalması, yani bir yükümlülüğün yerine getirilememesi suç olarak algılatılmak istenmektedir.

    Bu yükümlülüğü yerine getirmemek “suç” tur. Bu doğru. Bu doğrultuda, Ceza yasasına göre yapılacak yargılamada, bu yasanın sanık lehine olan bütün maddeleri değerlendirilir. Bu maddelerin, özellikle kastın varlığının gözetilmemesi YARGISIZ İNFAZI ortaya koyar. Bu yargılamayı yapmak İNSANLIK SUÇU dur. Müslümanlıkla ve insanlıkla alakası yoktur.

    Bundan daha ağır suç da, bu yargılamayla; dayatma suç teorisi ile üretilmiş bu suça defalarca ceza verilmesidir.

    Çek karşılıksız kaldı diyeceksin cezalandırılma isteyeceksin, karşılıksız kaldığını iddia ettiğin çek için icra takibi ve haciz başlatacaksın; bu da yetmez deyip bir çeşit ticaretten men cezası olan yasaklamalar içeren yaptırımları da ard arda devreye sokacaksın. Bunun adı insanlık vahşetidir.

    Amacın elde edilmesinde kastı aşmak söz konusudur. Kastı aşmak suçtur.

    Bağdan üzüm koparma gayesi; bağı talan etme ve hatta bağcıyı dövme, yok etme istemlerinin sonuçlanmasına dönmüştür.

    Oysa e-devlet uygulamaları ile aşırı borçlanmanında yanlış borçlanmanın da önüne geçmek mümkün.

    Bu mümkünat da aldatmalarla, “yanlışın yerine daha büyük yanlışın oluşmasına zemin hazırlamak için, yanlışı işaret edip demagojiler oluşturmayla” çarptırılmaktadır.

    Kredi risk değerlendirme merkezi kurulması, kredilendirme kriterleri oluşturmak ve borçlanma yapısında şeffaflık oluşturmak güzel şeyler. Ekonominin krediye dayandırıldığı zorunlulukta borçlanmanın yasak edilemeyeceği gerçeğinde bu uygulamalar güzel şeyler elbette.

    Keşke yanlışı başka bir yanlışla düzeltme amaç ve gayreti olmasa.

    Yanlış bu kredilendirme ve kredileri kontrol etme merkezinin merkez bankası bünyesinden alınıp bankalar birliği bünyesinde kurulacak merkeze aktarılması.

    Neden acaba?

    ESNAF SİCİL AFFI İSTİYORMUŞ.. YENİ TUZAKLARA MERHABA DEMEK İÇİN.

    Bu sistem devam ettikce mağdurları pek çok olur. Biz ne kadar uyarsakda, bir musibet bin nasihate bedeldir.

    BAKIN AŞAĞIDA ….. DİLEK …. YAZDIĞI YORUM VAR.

    dilek | Aralık 20, 2011, 12:29 am | Cevapla

    işinize gelmedi tabi devam edelim hukukçunun anlattığı kafaya yatıyor bir defa bakın nekadar güzel söylüyor bir adamın 100 çekinden 97 yazılmış banka bu adamın çeki vuralacağı gün çeki yatırlamadıysa diyor açıp eğer yatmıyacaksa mebla bunu biz ödeyelim yani yardımcı banka müdürü müdürle konuşup bu iyi bir müşteri çeklerinin yüzdelik olarak 3/2 sini ödemiş böylleikle banka borçluya bir kredi açsın hem çeki yazılmasın hemde küçük taksitle işine devam ederken borçlarını ödeye bilsin bunun nesi kötü söyle bakalım ? nesi kötü nesi faydasız yani diyorki yok mahkme,yok avukattı ,yok bankaydı,yok mafyaydı,yok kastı,yok cezaeviydi,

    yok tefeciydi,yok ciro kefaletti bir dünya sorun ortadan kalkacak avrupadaki gibi bunun nesi kötü senin aklııınnn hukukkk işlerine ermez sen hukukçu ile hukuk işlerine girmmeee insanları senin yarattığın bu zeka çek yasası hem sabote etti yıllardır efendim yasa yokmuş bu yasalar kalkçakmış dolandırıcılıkmış bunların faydası ne bormu ödeüyor bunlar sicilmi düzeltiyor sermayesi ne? hadii ordan hukukçunun elini öpreim ben elini elini suyu içilir ekmeği yenilir bir vatandaş o

    DÜĞÜN DEĞİL BAYRAM DEĞİL, BANKALARIN KAFASINA YA SAKSI DÜŞTÜ YA DA SARHOŞTULAR AYILDILAR.

    100 çekinden 97 yazılmış banka bu adamın çeki vuralacağı gün çeki yatırlamadıysa diyor açıp eğer yatmıyacaksa mebla bunu biz ödeyelim

    BU NE ALİCENAPLIK BE. BREH BREH BREH…

    PEKİ BU ZAMANA KADAR NERELERDEYDİNİZ MERAK ETTİK.

    KENDİSİ APTAL OLDUĞU İÇİN BU ÇEŞİTTEN ŞEREFSİZLİK YAPIYOR YA, HERKESİ KENDİ GİBİ SANIYOR.

    ADİL YARGILANMAYA OLANAK SAĞLAYAN YASA OLMUŞ OLSA; BU ADAMIN DOLANDIRICI OLMADIĞI ORTAYA ÇIKAR. KİMSEDE ONA SUÇ İSTİNADINDA BULUNUMAZ ZATEN APTALLAR KIRALI.

    ,yok bankaydı,yok mafyaydı,yok kastı,yok cezaeviydi,

    yok tefeciydi,yok ciro kefaletti bir dünya sorun ortadan kalkacak

    ADİL YARGILAMA OLSA BUNLAR DOĞAL OLARAK ORTADAN KALKACAK ZATEN, LÜTFEN DEĞİL.

    BİZİM GAYEMİZ ADİL YARGILAMANIN OLUŞUP KARA LEKENİN TÖHMETİNDEN DE ZULMÜNDEN DE KURTULMAK..

    GÖLGE ETMEYİN ,

    BAŞKA İHSAN İSTEMEZUK..

  2. Zaten büyük bulaşıklar aradan çıktıktan sonra mutfak tezgahımız oldukça rahatlıyor ve büyük bir keyifle tabak, bardak ve çatal kaşık gibi gereçleri yıkıyoruz.

  3. Çek mağdurluğu ve devekuşu sendromu

    Son tartışmalar “ÇEK MAĞDURLARINA YÖNELİK SERKAN AĞAR’IN MAKALESİ” ile başladı.
    Birde baktık Serkan Ağar’ın makalesi kısa sürede Kanunlar Genel Müdürlüğünün çalışmasıyla birleşerek Başbakanın imzasını bekleyen kanun tasarısı haline geldi.
    Biz Meclis ve Adalet bakanlığında “yasanın” akıbetini araştırdık, araştırmaya devam ediyoruz.
    Bizim dışımızda başka arkadaşlarda Mecliste ayni araştırmayı yaptı, iyi niyet temennileri dışında elle tutulur bir gelişme yok.
    Kanun tasarılarının hazırlanışı çek mağdurlarının kurgularına veya Serkan Ağar’ın makalesine göre olmuyor.
    Taslakların Hazırlanması ve Başbakanlığa Gönderilmesi
    Taslakları hazırlayacak birimler
    MADDE 5 – (1) Taslaklar, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların görevli birimleri tarafından hazırlanır. Hukuk müşavirlikleri dışındaki birimlerce hazırlanan taslaklar hakkında hukuk müşavirliklerinin görüşü alınır.
    Görüş alma
    MADDE 6 – (1) Başbakanlığa sunulmadan önce, taslaklar hakkında ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınır. Bu çerçevede ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra;
    a) Bakanlıklarca hazırlanan ekonomik, sosyal politikalar ve tedbirlerle ilgili kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları ile yeni bir teşkilatlanmayı öngören taslaklar hakkında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının,
    b) Kamu personeli ve teşkilatlanmayla ilgili olarak hazırlanan taslaklar hakkında Devlet Personel Başkanlığının,
    c) Tüzük taslakları hakkında devlet bakanları dâhil bütün bakanlıkların,
    ç) Kamu gelir ve giderlerini etkileyen kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları hakkında Maliye Bakanlığı ile ilgisine göre Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı veya Hazine Müsteşarlığının; malî konuları düzenleyen kanunlar ile düzenleyici işlemlere ilişkin taslaklar hakkında Maliye Bakanlığının,
    d) Kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları hakkında Adalet Bakanlığının,
    e) Bakanlıklar ile Sayıştayın denetimine tâbi diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca malî konularda düzenlenecek yönetmelik taslakları hakkında Sayıştay Başkanlığının,
    f) Avrupa Birliği müktesebatına uyum çerçevesinde hazırlanan taslaklar hakkında Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin,
    görüşlerinin alınması zorunludur.
    (2) Taslaklar hakkında konuyla ilgili mahallî idareler, üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinden de faydalanılır.
    (3) Kamuoyunu ilgilendiren taslaklar Başbakanlığa iletilmeden önce, teklif sahibi bakanlık tarafından internet, basın veya yayın aracılığıyla kamuoyunun bilgisine sunulabilir. Bu suretle taslak hakkında toplanan görüşler değerlendirildikten sonra teklifte bulunulur.
    (4) Başbakanlık, mutabakat sağlanamayan taslaklara ilişkin olarak ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarından doğrudan görüş alabilir.

    Tüm bunların bizim için önemi yok.
    Biz kendi sitemizde yazdıklarımızın dışında bir dünya olduğunu unuturuz, hatta çek mağduru insanların tüm ilgili siteleri dolaştığını ve bütün gelişmelerden tüm mağdurların benzer biçimde haberdar olduğu gerçeğine de gözlerimizi kaparız, Kafamızı toprağa gömdüğümüzde dünya umurumuzda olmaz

  4. Acil demokrası katılıyorum sanırım yine bu kanun çek mağdurlarını tatmin etmeyecektir.

    Saygılarımla

    Güven Çetin

  5. Ben de katılıyorum sevgili acildemokrasi

    Borcun gereği İ.İ.K. uygulamaları ile zaten yerine getirilmektedir.
    Biz niçin her ortamda haykırıyoruz?
    “Bize Hapis cezası veremezsiniz!! Çünkü biz suçlu değil borçluyuz…”

    Oysa hapis cezasını uygulayabilmek için, 5941 sayılı yasa ile Devlet tarafından suç oluşturulmaya çalışılmaktadır,
    APC bu uğraşın kılıfıdır…

    Son olarak; mızrak çuvala (kılıfa) sığmamaktadır…

  6. Hakan Yigit (@hakanyigt)

    aynen katiliyorum Sn.Acil Demokrasi

    Saygilarimla

    Hakan Yigit

Yorum yaparak destek olabilirsiniz